“Suriye’de operasyon uzadıkça ABD’nin iç politikasının bir meselesi olmayı sürdürecek”

“Operasyon, ABD’nin iç meselesi olmaya devam edecek”

“Suriye’de operasyon uzadıkça ABD’nin iç politikasının bir meselesi olmayı sürdürecek”


Erdem Demirtaş, Suriye operasyonunun Trump’a yönelik bir mücadele unsuru olarak ABD iç siyasetinin meselesi olmaya devam edeceğini kaydetti

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eski adıyla Özgür Suriye Ordusu, yeni adı ile Suriye Milli Ordusu ile birlikte düzenlediği Fırat’ın doğusuna gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı sürerken, harekat üzerine yaşanan gelişmeler ABD iç siyasetinde de tartışma konusu oldu. 

Akademisyen Erdem Demirtaş ile Independent Türkçe için, Kuzey Suriye’ye yönelik başlatılan askeri operasyonun ardından yaşanan gelişmeleri ve ABD iç siyasetindeki tartışmaları konuştuk. 

Erdem Demirtaş, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde sürdürdüğü Barış Pınarı Harekâtı’nın ABD’de bir iç politika tartışmasına döndüğünü ifade etti.
 

Akademisyen Erdem Demirtaş.jpg

Akademisyen Erdem Demirtaş


ABD Başkanı Trump’ın Ukrayna Cumhurbaşkanına, 2020 seçimlerindeki muhtemel rakiplerinden Joe Biden ve oğlunun Ukrayna’daki ilişkilerini araştırması yönünde talepte bulunduğu telefon görüşmesi ortaya çıktıktan sonra impeachment tartışmalarının yeni bir boyut kazandığını belirten Demirtaş, “Temsilciler meclisi sözcüsü Nancy Pelosi 24 Eylül'de Trump'la ilgili azil soruşturmasının başlatıldığını duyurdu. Trump’ın, Türkiye’ye operasyon konusunda yeşil ışık yakması iç siyasette yaşadığı böyle sıkıntılı bir döneme denk geldi” diye konuştu.

 


“ABD’nin, dünyanın jandarmalığını sürdürmesini isteyenler tepkili”

Demirtaş, Trump’ın asker çekme kararının büyük tepkiyle karşılaştığını kaydederken, şunları söyledi: 

Anlaşılan Trump Suriye’den asker çekerek seçmeni nezdinde yeniden itibar kazanmaya ya da gündemi kendi lehine çevirmeye çalıştı.

Ancak bu kararı büyük tartışma yarattı.

Yalnızca Demokratlar değil Cumhuriyetçi parti içinde ABD’nin dünyanın jandarmalığını sürdürmesi gerektiğine inanan kesimler de büyük tepki gösterdi.

Buna Pentagon gibi ABD’nin güvenlik kurumlarını da eklemek gerekir. 

Demokratlar ve neo-con cumhuriyetçiler Suriye operasyonunu Trump’a karşı yürüttükleri mücadelenin bir unsuru haline getirdiler.


“Operasyon, ABD’nin iç meselesi olmaya devam edecek”

Operasyonun Cumhuriyetçi parti içindeki ayrışmayı da gün yüzüne çıkardığını belirten Demirtaş, askeri harekâtın ABD’nin bir iç meselesi olmaya devam edeceğini sözlerine ekledi. 

Demirtaş şöyle konuştu:

Lindsey Graham, Marco Rubio, Mitt Romney, Nikki Haley gibi müdahale yanlısı cumhuriyetçiler Trump’ı sıkıştırmaya başladılar.

Trump’ın günü gününe uymayan açıklamaları iç siyasette manevra alanının daralmasından kaynaklanıyor bir ölçüde. 

ABD seçim sath-ı mailine girdi ve buradan gelen bütün tepkileri bu bağlamda düşünmek lazım.

Ekonomik yaptırım tasarısı senatoda her iki partinin ittifakıyla kabul edildi. Bu tasarıda Türkiye ekonomisini sarsacak düzeyde yaptırımlar öngörülüyor.

Operasyon uzadığı müddetçe ABD iç politikasının bir meselesi olmayı sürdürecek ve Türkiye’ye yönelik baskı da aynı şekilde artacak.


“Mültecilerin pazarlık unsuru haline getirilmesi kaygı verici”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin Suriye’ye askeri harekatını eleştiren AB ülkelerine yönelik “Kapıları açar, 3,6 milyon mülteciyi sizlere göndeririz” sözlerini de değerlendiren Demirtaş, mültecilerin Avrupa’ya karşı bir baskı unsuru olarak kullanıldığını söyledi.

Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye’ye bu kozu geri alım anlaşmasıyla AB vermiş oldu esasında.

Suriye’deki, Avrupa kökenli cihatçılar Avrupa için büyük kaygı unsuru.

'Kapıları açarım' dediğinizde bu korkuya da göndermede bulunuyorsunuz.

Reel politik bir yana mültecilerin yaşamlarının pazarlık ve gözdağı unsuru haline getirilmesi insani olarak kaygı verici.


“SDG, İran ile İsrail-Körfez arasında bir tampon olarak görülüyor”

Demirtaş ayrıca Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun operasyona yönelik eleştirilere ilişkin "Yemen'de o kadar insanı öldürdünüz, aç bıraktınız. Şimdi hangi yüzle bu harekata karşı çıkıyorsunuz” sözlerine de değinirken, şunları kaydetti: 

Suudi Arabistan’ın Suriye’ye yönelik politikasının ABD’nin müdahaleci kanadıyla paralellik içinde olduğunu belirtmek gerekiyor.

Suudi yönetimi, ABD’nin Ortadoğu’daki varlığından rahatsızlık duymuyor. Aksine İsrail ile birlikte, bunu bölgesel güvenlik mimarisinin vazgeçilmez bir unsuru olarak görüyorlar.

Burada esas mesele İran'ın çevrelenmesi. SDF (SDG)’nin bu güvenlik mimarisi içinde İran ile İsrail-Körfez aksı arasında bir tampon görevi görmesi öngörülüyordu.

Suudilerin SDF (SDG)’ye geçtiğimiz aylarda yapmayı taahhüt ettikleri 100 milyon dolarlık yardımı da bu çerçevede görmek lazım.

Barış Kop @baris_kop 

The Independentturkish