Suriye'nin anayasa çıkmazı
Suriye'de 2011 yılından beri iç savaş yaşanıyor
Suriye'nin anayasa çıkmazı
Suriye'de devlet başkanlığı seçiminden önce anayasa taslağının hazırlanması hedefleniyordu. Ancak anayasa görüşmeleri tıkanmış durumda. DW Türkçe taraflarla konuştu.
Suriye'de 2011 yılından beri iç savaş yaşanıyor
Suriye'de siyasi çözümün sağlanması amacıyla Birleşmiş Milletler'in (BM) arabuluculuğunda Şubat ayı başında Cenevre'de devam eden anayasa komitesi görüşmeleri bir kez daha sonuçsuz kaldı. Komitenin Suriye'de bu yıl Nisan-Mayıs aylarında yapılması öngörülen devlet başkanlığıseçiminden önce yeni anayasa taslağını tamamlaması planlanıyordu.
Beşinci kez toplanan komite, yeni anayasanın çerçevesine veya içeriğine dair herhangi bir madde üzerinde uzlaşamadı. Komiteyi oluşturan muhalefet, yönetim ve sivil toplum heyetleri ilerleme sağlanamamasından dolayı birbirlerini suçluyor.
Cenevre görüşmelerine katılan komite üyeleri DW Türkçe'ye "yeni anayasanın dayandığı temel görüşlerin olduğu başlangıç ve genel esaslar kısmına dair henüz uzlaşma sağlanamadığını, içerik kısmına ilişkin tartışmaların ise henüz başlamadığını" söyledi.
Komitenin muhalefet heyetindeyer alan Suriye Ulusal Koalisyon Başkan Yardımcısı Dima Moussa, Şam yönetimi tarafından belirlenen heyetin anayasanın temel ilkelerine dair önerilerini sunmadığını, önceki oturumlarda tartışılan başlıkları gündemde tutmaya devam ettiklerini ve bu nedenle görüşmelerde ilerleme sağlanamadığını söyledi.
"Ulusal ilkeleri tartışmaktan kaçınıyorlar"
Anayasa komitesinin Şam hükümeti heyetinde yer alan hukukçu Muhammed Akkam ise "muhalefet ve sivil toplum heyetlerinin anayasanın temelini ve çerçevesini oluşturan ulusal ilkeleri tartışmaktan kaçındıklarını" öne sürdü.
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Akkam, egemenlik, ulusal bütünlük, dış müdahaleye karşı net tavır gibi konularda muhalefet ve sivil toplum heyetlerinin net tavırlarının olmadığını, anayasanın içeriğinin ancak bu esaslar belirlendikten sonra şekillenebileceği görüşünde.
Temel ilkeler
Anayasanın temel ilkelerine dair tartışmalar, 2018 yılında kurulmasına karar verilen komitenin oluşturulması için girişimler devam ederken başlamıştı.
150 kişilik komitenin 50 üyesini muhalefetin, 50 üyesini Şam yönetiminin belirlemesi ve 50 üyenin de sivil toplumdan seçilmesi öngörülmüştü. Ancak yaklaşık 1,5 yıl süren komite üyelerinin belirlenmesi döneminde çok sayıda isim "yakın ilişkide olduğu ülke/taraf, Suriye içindeki silahlı gruplara bakış, Suriye sahasındaki çeşitli ülkelere yaklaşım" gibi kriterler üzerinden değerlendirilerek komite dışı bırakıldı.
Türkiye, Rusya, Suudi Arabistan gibi ülkelerin de aktif olduğu bu dönemin ardından komitenin ilk görüşmesine ülke adının ne olacağına dair tartışmalar damgasını vurdu. Türkiye muhalefet ve sivil toplum heyetlerine uygun gördüğü isimlerin yer alması için yoğun çaba gösterdi. Ayrıca Şam yönetiminin heyeti için önerilen bazı isimler icin de Rusya ile görüştü.
Muhalefet, hâlâ Suriye Arap Cumhuriyeti olan ülke adının Suriye Cumhuriyeti olarak değiştirilmesi gerektiğini savunurken Şam yönetimine bağlı heyet mevcut ismin korunması gerektiğinde ısrar etti.
Bu nedenle muhalefet, Şam yönetimini "Arap milliyetçiliği esasları ile hareket ederek ülkedeki diğer etnik grupları yok saymaya devam etmekle" suçluyor. Buna bağlı ikinci temel tartışma konusu ülkenin resmi dilinin Arapça olup olmamasına dair.
Cenevre'deki ikinci görüşme ise anayasa komitesi oluşturulurken şiddetlenen ve hâlâ devam eden "işgalci ve terörist tanımının yapılması" ana başlığı gündemi ile gerçekleştirildi.
Şam yönetimine bağlı heyetin üyesi Muhammed Akkam, egemenlik ilkesine paralel olarak devam eden bu konudaki uzlaşmazlığın devam ettiğini söyledi.
Akkam, "(Muhalefet ve sivil toplum heyetleri) Egemenlik ilkesinden bahsediyorlar, ancak Suriye topraklarına yönelik Türk ve Amerikan müdahalesi, İsrail saldırıları gibi egemenlik ilkesine aykırı yabancı müdahaleler konusunda net bir pozisyon belirtmiyorlar" dedi.
Şam, Türkiye ve ABD'nin Suriye içindeki varlığı, bu ülkeler ile birlikte hareket eden silahlı ve sivil gruplar egemenlik ilkesini yok saydıkları gibi toprak bütünlüğü esasını da ihlal ediyorlar.
Muhalefet ise Şam'ın "Suriye içindeki silahlı grupları ve bu gruplara destek veren sivil muhalefeti kapsayacak şekilde geniş bir terör/terörist tanımı yaparak bu kesimi elimine etmeye çalıştığını" savunuyor.
Yönetim biçimi ne olacak?
Devletin yönetim biçimi de hâlâ uzlaşma sağlanamayan başlıklardan biri. Şam yönetimi heyetinden Akkam, "Tek ve merkezi devlet mi istiyorlar yoksa federal sistem mi? Bu da açık değil ve biz federal sistemi istemiyoruz, çünkü bunu bölünmenin başlangıcı olarak değerlendiriyoruz" dedi.
Muhalefet ise yasama-yürütme-yargı güçler ayrılığı, yargının bağımsızlığı, eşit vatandaşlık haklarının sağlanması, çoğulculuğu ve vatandaşlık hak ve özgürlüklerini garanti altına alan bir anayasanın hazırlanmasına odaklanılması gerektiğini savunuyor.
"Baştan beri ölü bir süreç olacağı belliydi"
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Suriye'nin kuzeyindeki öz yönetim eş başkanlık konseyi üyesi Salih Müslim öz yönetimin anayasa komitesinde yer almadığını ve temsil edilmediğini belirtiyor.
Komitenin oluşturulduğu dönemde davet edildiklerini belirten Müslim, "Ruslar bizim de olmamızı istedi. Delegelerimizi, çalışmalarımızı hazırladık ancak Türkiye'nin girişimleri ile devre dışı kaldık" dedi.
Anayasa komitesindeki muhalefet heyetinin Türkiye'ye bağlı olduğunu öne süren Müslim, "Suriye topraklarının 3'te 1'ini kontrol eden öz yönetimin yer almadığı görüşmelerden başarılı sonuçlar beklenemeyeceğini" savundu.
Müslim, anayasa taslağı hazırladıklarını ve bunu Rusya ile de görüştüklerini anlatarak, taslağın Suriye'nin toprak bütünlüğü korunarak birbirine bağlı otonom bölgeler oluşturulması esasına dayandığını söyledi.
Bütün gücün ve yetkinin merkezde toplandığı sisteme karşılık adem-i merkeziyetçilik esasına dayalı bir yönetimi savunduklarını belirten Müslim, anayasa görüşmelerini ölü bir süreç olarak değerlendirdi.
Müslim'e göre hem komitede yer alan taraflar ve öz yönetim hem de Suriye sahasında bulunan Türkiye, Rusya gibi ülkeler kendi ajandalarına göre hareket ediyor.
Uluslararası anlamda yeni anayasa konusunu ciddiyetle çözmek isteyen güçlerin olmadığını savunan Müslim'e göre, Cenevre'deki anayasa görüşmeleri konusunda yüksek beklentili olmamak gerekiyor.
Hediye Levent
Deutsche Welle Türkçe