Swap hattı nedir: Türkiye'nin diğer ülkelerle görüşmeleri hakkında neler biliniyor?
Türkiye ile Katar tutarı 15 milyar dolara yükseltti
Ruhsar Pekcan, TRT Haber'e yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın swap hattı konusunda ön görüşmeler yaptığını söyledi.
"Bizim başladığımız ve yakın takipte olduğumuz 5 ülke var yerel paralarla ticaretin gündeme gelmesiyle ilgili" diye konuşan Pekcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çin ile görüşüyoruz, zaten mevcut bir swap anlaşmamız var, daha çalışılır daha güncel hale getirmemiz, kapasitesini artırmamız lazım. Güney Kore ile görüşüyoruz, kendileri ile hem serbest ticaret anlaşmamız var hem ticaret açığı veriyoruz, onlarla da bu yönde görüşmelerimiz devam ediyor. Onun dışında Malezya, Hindistan, Japonya var. Hem iş konseyleri hem de buralarda ticaret yapan yatırımları olan iş insanlarımızla görüşüyoruz."
Türkiye ile Katar tutarı 15 milyar dolara yükseltti
Daha önce Katar ile yaklaşık iki yıldır var olan swap anlaşmasının kapsamı genişletilmişti.
Merkez Bankası, 2 hafta önce yaptığı açıklamayla 17 Ağustos 2018'de Katar ile yapılan swap anlaşmasının tutarının 5 milyar dolar karşılığı Türk lirası ve Katar riyalinden 15 milyar dolar karşılığı Türk Lirası ve Katar Riyali'ne yükseltildiğini açıklamıştı.
Açıklamada, "Para takası anlaşmasının temel hedefi yerel para birimleri üzerinden gerçekleştirilen ticareti kolaylaştırmak ve iki ülkenin finansal istikrarına destek sağlamaktır" denilmişti.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Mayıs ayı başında Türkiye'nin birden fazla ülkeyle swap anlaşması yapabileceğini ve yürütülen görüşmeler konusunda iyimser olduğunu söylemişti.
Reuters haber ajansı da üç üst düzey Türk yetkiliye dayandırdığı 14 Mayıs tarihli haberinde, Hazine Bakanlığı ve Merkez Bankası'nın Katar'ın yanı sıra Japonya, İngiltere ve Çin ile de görüşmeler yaptığı belirtilmişti. Haberde, Katar, Çin ve İngiltere ile görüşmelerin iyi gittiği öne sürülmüştü.
Piyasa uzmanları, Türkiye'nin dış finansman ihtiyacını karşılamak için önündeki en önemli seçenekler arasında swap anlaşmasıyla sağlanacak kaynak olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye'nin swap anlaşmasına dahil olması halinde, dolar likiditesinin artırılabileceği ve 7,26'yı aşarak tüm zamanların en yüksek düzeyine ulaşan Dolar/TL kuru üzerindeki satış baskısını da hafifletebileceği belirtiliyor.
Reuters'ın haberinin ardından Türkiye'nin dış finansman bulma iyimserliğinin artmasıyla lira da tüm zamanların en düşük düzeylerinden yükselişe geçmeye başladı.
Bloomberg verilerine göre, önce 7 düzeyinin, daha sonra da 6,90'ın altına inen dolar/TL kuru, Katar ile yapılan swap hattının genişletilmesiyle 6,80'in de altını gördü.
Swap hattı nedir?
Swap, kelime olarak değiş-tokuş veya takas anlamına geliyor.
Finans piyasalarında ise; iki tarafın belirli bir zaman dilimi içinde farklı faiz ödemelerini ve / veya farklı para birimlerini karşılıklı olarak değiştirdikleri takas anlaşmasına "swap sözleşmesi" deniyor.
Swap piyasasında ağırlıklı döviz swapları ile faize dayalı swap sözleşmeleri işlem görüyor.
2000'lerin sonundaki küresel likidite krizi sırasında sıkça başvurulan swap hattı uygulaması ile merkez bankaları kendi para birimlerini diğer bankalara verip, yabancı para birimi alabiliyor.
Böylece piyasaya likidite sağlanarak, herhangi bir ülkenin döviz bulma ya da ödeme yapma sıkıntısı yaşamasının önüne geçilmesi hedefleniyor.
Swap hattının kurulma amacı ne?
Swap hattı, Fed'in 2007 yılında Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İsviçre Ulusal Bankası ile başlattığı bir uygulama.
Piyasada likidite sıkıntısının yaşandığı dönemlerde de farklı bankaların katılımıyla uygulamaya sokuldu.
Fed'in internet sitesinde, swap hatları ve amacına ilişkin şu ifadeler yer alıyor:
"Dolar likidite swap hatları, ABD finans piyasaları üzerinde yurt dışındaki mali baskılardan kaynaklanan riskleri azaltarak, ABD'li hanehalkı ve ticari işletmelerine kredi akışının devam etmesini sağlamak amacıyla tasarlandı.
"Bu hatlar, piyasaların baskı altında olduğu dönemlerde yabancı merkez bankalarına kendi yetki alanları içerisindeki kurumlara dolar cinsi finansman sunma kapasitesi sağlayarak, hem ABD hem de ülke dışındaki finans piyasalarındaki likidite koşullarını iyileştiriyor."
Fed'in koronavirüs salgını öncesinde beş bankayla swap hattı anlaşması bulunuyordu.
Koronavirüs salgınının küresel likidite üzerinde yarattığı baskıları hafifletmek için başka ülkeler de bu mekanizmaya dahil edildi.
Swap anlaşmasına hangi ülkeler dahil?
Koronavirüs salgınının ardından Mart ayında kapsamı genişletilen swap hattı mekanizmasında Fed'in yanı sıra 14 ülke merkez bankası daha yer alıyor.
Türkiye de son dönemde swap hattına katılmak istediğini açıklayan ülkeler arasında bulunuyor.
Koronavirüs salgını öncesinde Fed'in swap hattına sahip olduğu ülkeler Kanada Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası (BoE), Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japonya Merkez Bankası (BoJ) ve İsviçre Ulusal Bankası olarak sıralanıyordu.
Fed, 19 Mart tarihinde yaptığı açıklamayla, bu swap hattı anlaşmalarına Avustralya Merkez Bankası, Brezilya Merkez Bankası, Danimarka Ulusal Bankası, Kore Merkez Bankası, Meksika Merkez Bankası, Yeni Zelanda Merkez Bankası, Norveç Merkez Bankası, Singapur Para Kurumu ve İsveç Merkez Bankası'nı da dahil ettiğini bildirdi.
Açıklamada, Avustralya, Brezilya, Güney Kore, Meksika, Singapur ve İsveç'e 60'ar milyar dolar; Danimarka, Norveç ve Yeni Zelanda'ya da 30'ar milyar dolar likidite sağlanacağı ifade edildi.
Böylece, toplamda 450 milyar dolarlık bir likiditenin sağlanması amaçlanıyor.
Fed'in swap hattının haftalık hacmi Nisan ayı sonunda 410 milyar dolara yaklaştı.
Mevcut swap hattı anlaşmalarına katılmak istediğini beyan eden başka ülkeler de var. Türkiye'nin yanı sıra Endonezya da görüşmeler yaptığını açıklarken, Bulgaristan da ECB'den swap hattına katılma talebinde bulundu.
Türkiye anlaşmaya katılım konusunda ne diyor?
Türkiye'nin Fed'in swap anlaşmalarına dahil olmak istediğine dair ilk haberler Nisan ayı başında çıkmaya başladı.
Bloomberg ajansı 10 Nisan'da yayımladığı ve isminin açıklanmasını istemeyen kaynaklara dayandırdığı haberinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 31 Mart'ta ABD Başkanı Donald Trump ile telefonda yaptığı görüşmede, Türkiye'nin Fed'in swap hattına dahil olması fikrini gündeme getirdiğini bildirdi.
Daha sonra hem Türkiye hem de ABD tarafı konuyla ilgili doğrudan görüşmelerin yürütüldüğünü teyit etti.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bu hafta içinde Citigroup ve Societe Generale'in yatırımcılarla düzenlediği telekonferansta swap anlaşması için görüşmelerin sürdüğünü ve birden fazla anlaşmanın yapılabileceğini söyledi.
Albayrak, "G20'de ticaret açığı verdiğimiz ve serbest ticaret anlaşmamız olan ülkelerle birebir swap görüşmeleri yapıyoruz. Sonuçlanmadan yorum yapmak doğru değil, ama birden fazla olma olasılığı yüksek" dedi.
Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal da Nisan ayı sonunda Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada, G20 platformunda koronavirüs salgınına karşı alınabilecek önlemlerle ilgili görüşmeler yapıldığını aktardı.
Uysal, "Görüşmelerde küresel merkez bankalarının ve mali otoritelerin bu dönemde özellikle hızlı aksiyon almalarının ve işbirliğine devam etmelerinin önemi vurgulandı. Bildiğiniz üzere, bizim de uzun süredir yerel paralarla ticaretin desteklenmesi konusunda belirli ülkelerle devam eden swap anlaşmalarımız var. Bununla birlikte, merkez bankalarıyla mevcut iş birliğimizi güçlendirmek ve yeni swap anlaşmaları tesis etmek amaçlı görüşmeler de yapıyoruz" dedi.
ABD tarafından hangi açıklamalar geldi?
ABD'li yetkililer, görüşmelerin devam ettiğini doğrularken, Fed tarafından konuyla ilgili henüz yapılmış kurumsal bir açıklama bulunmuyor.
Ancak Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin, dün akşam katıldığı bir etkinlikte swap hattının Türkiye gibi talep eden ülkelere genişletilmesiyle ilgili bir soru üzerine, bu anlaşmaları ABD'nin "karşılıklı güven ilişkisi" içerisinde olduğu ve en yüksek borçlanma standartlarına sahip ülkeleri kapsadığı söyleyerek yanıt verdi.
Reuters'ta yer alan habere göre, Barkin, "Bu anlaşma tüm ülkeleri kapsamıyor" dedi.
ABD'nin Türkiye Büyükelçisi David Satterfield 1 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki swap hattı görüşmelerinin devam ettiğini ancak bu anlaşmaya dahil olma kriterlerinin siyasi değil, tamamen mali olduğunu belirtti.
Satterfield, "Türkiye de birçok başka ülke gibi Fed ile doğrudan temas halinde bulunuyor. Bu mekanizmaya dahil olmak için Fed'in Açık Piyasa Komitesi'nin tespit ettiği belli kriterler var. Bunlar mali parasal koşullar, siyasi değil" dedi.
ABD Hazine Bakanlığı'dan eski bir yetkili olan Brad Setser de Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada, Fed'in değerlendirdiği kriterler arasında merkez bankalarının bağımsızlığının önemli bir yer tuttuğunu söyledi.
Şu anda düşünce kuruluşu Council on Foreign Relations'da uzman olarak görev yapan Setser, "Fed'in ayrıca Türkiye'nin döviz rezervlerinin düzeyi ve para politikasının çerçevesiyle ilgili de kaygıları olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
BBC TÜRKÇE