SZ: Güney Asya savaş tehdidiyle karşı karşıya mı?
Hindistan'ın Cammu Keşmir'in özel statüsünü kaldırma kararını protesto için Srinagar'da gösteriler düzenlenmişti
Alman basınında Keşmir sorunu, Afganistan’daki gelişmeler ve Almanya’da güvenlik birimlerinin aşırı sağa karşı mücadeleyi artırma planları dikkat çeken konular arasında bulunuyor.
Hindistan'ın Cammu Keşmir'in özel statüsünü kaldırma kararını protesto için Srinagar'da gösteriler düzenlenmişti
Hindistan'ın Cammu Keşmir eyaletinin özel statüsünü kaldırma kararı nedeniyle Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan gerilim sürüyor. Süddeutsche Zeitung gazetesi gelişmelerin bölgede savaş riskini artırdığına işaret ediyor:
"Hindistan Başbakanı Modi, sert yönetim tarzıyla Hindu çoğunluk toplumu arasında popülaritesini artırabilir. İzlediği yöntem, dinsel kutuplaşmayı körükleyen partisine uyuyor. Keşmirlilerin Delhi’nin ayrıştırıcı siyasetine boyun eğmeleri ise beklenemez. Hindistan’ın izlediği tutuma yanıt olarak düzenlenebilecek muhtemel terör saldırıları ile gerilimin tırmanması tehdidi ortaya çıkıyor. Güney Asya savaş tehdidiyle karşı karşıya mı bulunuyor? Şu sıralar bir çatışmayı kimse istemiyor. Ama risk büyüyor. İslamabad ile Delhi arasında uzlaşma şansı da oldukça düşük. Görünen o ki, Keşmir birbirine düşman iki nükleer güç arasında öğütülmeye devam edecek.”
İç çatışmaların devam ettiği Afganistan'da barış sağlanmasına yönelik çabalar sürerken, terör saldırıları da dinmek bilmiyor. Märkische Oderzeitung IŞİD'in Afganistan'daki barış ortamını baltalamaya çalıştığı yorumunda bulunuyor:
"Bir yanda Taliban ve Amerikalılar, Afganistan’da barış ortamını tesis edecek çözümleri görüşürken ve bu alanda umut vaat eden adımlar atılırken, diğer yanda ülkede terör ve şiddet dalgası devam ediyor. Kabil hükümeti ve Taliban önümüzdeki dönemde oluşacak iktidarda hakimiyet sağlayabilmek için eskiye göre çok daha şiddetle mücadele ediyorlar. Bu mücadele önceki yıllarda binlerce sivilin hayatına mal olmuştu. Son olarak bir düğüne düzenlenen saldırı, Taliban’ın ABD ile müzakereleri baltalamak isteyen IŞİD ile iktidar çatışmasına girdiğini gösteriyor. IŞİD, Amerikalılar çekildikten sonra Afganistan’da veya sınırları dışında nasıl bir ortam oluşacağına işaret etmek istiyor. Afganistan’da barış çok uzak bir ihtimal. 100 yıl önce Büyük Britanya’dan tam bağımsızlığını kazanan ülkede bu başarının kutlanacak pek bir yanı da yok.”
Almanya'da güvenlik birimlerinin aşırı sağcı gruplar ve terör örgütleri ile daha etkin mücadele edebilmesi için yeniden yapılandırılması planlanıyor. Heilbronner Stimme gazetesindeki yorumda istihbarat örgütlerinin bu güne kadar İslamcıları takip edip aşırı sağcıları ihmal etmesi eleştiriliyor:
"Federal Emniyet Teşkilatı'na (BKA) ilaveten 440 kadro açılması kadar, güvenlik birimlerinin kendi aralarında ve eyaletlerle olan işbirliğini geliştirmeleri de önemli. Ama ülke genelinde riskleri değerlendirme sisteminin neden salt İslamcılar için geçerli olduğunu ve neden aşırı sağcıları kapsamadığını anlamak mümkün değil. Ayrıca internette işlenen nefret suçlarının daha yoğun şekilde takibata tabi tutulacak olması da gecikmiş bir uygulama. Kışkırtıcılar internette nefret söylemleri yayarak aşırı sağcı şiddetin yaygınlaşması uygun bir ortam sağlıyorlar.”
Federal Emniyet Teşkilatı'ndaki yenilik planları Frankfurter Rundschau gazetesinde de ele alınıyor:
" Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü’nün (NSU) ortaya çıktığı 4 Kasım 2011’den beri Almanya’da aşırı sağcıların cinayet işledikleri bilinen bir gerçek. Ancak bu tehlikeli oluşumlar Hessen Bölge Valisi Walter Lübcke cinayetinden sonra halk tarafından fark edildi. Güvenlik birimleri de bu yüzden artık daha farklı hareket ediyorlar. Thomas Haldenwang’ın başkanlığını yaptığı Anayasayı Koruma Teşkilatı, aşırı sağ tehlikeye vurgu yapıyor. Federal Emniyet Teşkilatı (BKA) da şimdi dijital ve analog şiddete yönelik bir konsept geliştirdi. Buna göre aşırı sağcılar gelecekte daha yoğun şekilde izlenecek. Aşırı sağ şiddet bu yöntemle engellenebilecek mi? Bu henüz belli değil. Zira Alman hükümetinin koruma listesinde yer alan kişilerin sayısı sabit kalırken, taşrada yüzlerce kişi düşman listelerinde yer alıyor ve aşırı sağcı saldırgan tarafından öldürülen Vali Walter Lücbke’nin kaderini paylaşmaktan endişe ediyor. Taşrada belirleyici olan, demokratlar ve göçmenlerin korku içinde yaşayıp yaşamayacakları.”
©Deutsche Welle Türkçe