Taha Akyol: Adalette temel sorun

Diğeri, Cumhuriyet gazetesi yazarları hakkındaki “örgütlere yardım” suçundan verilen mahkumiyetler Yargıtay’da bozuldu, beraat kararı verildi ve yazarlar tahliye edildiler.

Taha Akyol: Adalette temel sorun




Türkiye’de yargı ve adalet sorunlarında genel tabloyu yansıtan iki örnek karar, geçen hafta açıklandı. Bir, Anayasa Mahkemesi eski üyesi Alparslan Altan’ın üç yıl önce tutuklanması hakkında AİHM’nin verdiği “ihlal kararı” kesinleşti. Tutuklamanın haksız olduğu ‘kesin hüküm’ haline geldi.

Diğeri, Cumhuriyet gazetesi yazarları hakkındaki “örgütlere yardım” suçundan verilen mahkumiyetler Yargıtay’da bozuldu, beraat kararı verildi ve yazarlar tahliye edildiler.

Bazı öyle davalar var ki, yerel mahkemeler ağırlaştırılmış müebbed hapis cezaları verdi, yeni kurulan İstinaf mahkemeleri bunu onayladı! Ama Yargıtay’da ortalama yirmi yıllık kıdeme sahip savcı ve hakimler bu mahkumiyetleri bozdu!

Bir adalet sisteminde genelde genç hakim ve savcıların görev yaptığı ilk derece mahkemeleriyle, kıdemli hekim ve savcıların görev yaptığı yüksek yargı arasında farklar olur ama bu kadar mı olur?”

 

AİHM KARARI

 

Anayasa Mahkemesi üyesi Alparslan Altan, hain darbe teşebbüsünün hemen ertesi günü 16 Temmuz 2016’da gözaltına alınarak tutuklandı.

Mesele iki açıdan önemli:

. Hakimlere tanınan özel yargılama teminatı dikkate alınmamış, sıradan vatandaş gibi tutuklanmıştı.

‘Hakim teminatı’ kavramı genel adalet sistemiyle ilgilidir, herkesi ilgilendirir.

. Darbenin hemen ertesi günü gözaltına alınırken “makul şüphe” delilleri var mıydı?

Makul şüphe ve delil kavramlarının hukukta herkes için ne kadar önemi olduğunu anlatmaya gerek var mı?

AİHM bu iki açıdan Altan’ı haklı buldu, Türkiye’yi tazminata mahkum etti. Kararın emsal niteliği yüksek olduğu için Adalet Bakanlığı AİHM kararını temyiz etti. Temyiz başvurularına bakan Yüce Divan Paneli, yine Alparslan Altan’ı haklı buldu, Adalet Bakanlığı’nın temyizini 10 Eylül günlü kararıyla reddetti.

AİHM’nin 12778/17 sayılı kararına göre:

Suçüstü gerekçesiyle Altan’ın tutuklanması “yargı mensuplarına onları yürütmenin müdahalesinden korumak için sağlanan usulî güvenceleri etkisiz hale getirmektedir”, hak ihlalidir. (Paragraf 112)

. Altan’ın tutuklanmasında “makul şüphe” delilleri yoktur; “sonradan delil” elde etmek amacı veya “sonradan delil” elde edilmesi ilk tutuklamayı meşru hale getiremez. (Paragraf 139)

Düşünün, “sonradan delil” bulmak üzere tutuklama ne demek?!  Modern demokratik hukuk bunu kabul edemez.

Hiç unutmayalım, hukukta “usul esasa mukaddemdir”, esastan önce gelir.

 

YARGITAY KARARI

Cumhuriyet yazarları, Kadri Gürsel ve Hikmet Çetinkaya gibi “cemaat” karşıtlığıyla tanınmış isimler dahil, “terör örgütüne yardım ve propaganda suçlarından çeşitli cezalara mahkum olmuşlardı.

İstinaf Mahkemesi 25 Nisan 2018 günlü şu kararıyla mahkumiyetleri onayladı:

“Usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu… anlaşıldığından…”

Ama Yargıtay ne yaptı?

Yargıtay Başsavcısı mahkumiyeti yanlış bularak bozulmasını istedi… Çeşitli kararlarıyla hukukun yüzünü ağartan 16. Ceza Dairesi, beraat kararı verdi. Cezaevinde bulunan Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara ve Önder Çelik tahliye edildi.

Hani mahkumiyetler İstinaf’a göre bile her şeyiyle hukuka uygundu?

Yerel mahkeme ve İstinafların verdiği ağırlaştırılmış müebbed hapis cezalarından Yargıtay’da bozulanları defalarca yazmıştım.

 

ADALET SİSTEMİ

Tekrar ve tekrar soralım: Bir adalet sisteminde yerel mahkemeler ve İstinaf ile, kıdemli hakim ve savcıların görev yaptığı yüksek yargı arasında bu kadar fark olur mu?

Yüksek yargı üyeleri eski tarihlerde göreve başlamış kıdemli hukukçulardır.

Hakim teminatı da yüksek yargıda daha güçlüdür, HSK onları şuraya buraya atayamaz mesela.

Yerel düzeyde ve İstinaf mahkemelerinde ise hakimler ve savcılar HSK karşısında güvencesizdir.

Sistem sorunu olduğu görülüyor, değil mi?

Adalet sahasındaki temel sorunların iki çözümü var: Evrensel hukuk kültürü ve bilinci… Anayasa’da değişiklik yaparak ve HSK’dan başlayarak yargı bağımsızlığının sağlanması; yargı tarafsızlığını sağlamanın da yolu budur.

Adalet Bakanı ve HSK başkanı Sayın Gül’ün dikkatine...

 

TAHA AKYOL / KARAR