Taha Akyol: Anayasa Mahkemesi gayri milli mi?

HSK üyelerinin tamamı siyaset tarafından belirlendikçe, bu sorun böyle devam edecek.

Taha Akyol:  Anayasa Mahkemesi gayri milli mi?


Taha Akyol

Taha Akyol

Anayasa Mahkemesi gayri milli mi?

İktidarın ilk derece mahkemeleriyle bir sorunu yok. Sadece savcılara değil, sulh ceza hakimlerine de emir ve talimat vererek istediği kişiyi tutuklattırabilirler. Çünkü Haziran 2014’te çıkardıkları bir torba yasa ile Ceza Kanunu’nun 277 maddesini değiştirdiler, savcı ve sulh ceza hakimlerine emir ve talimat vermeyi suç olmaktan çıkardılar!

Mahkemeler aşamasında ise, bağımsız hareket eden, mesela Osman Kavala hakkında beraat kararı veren yargıçları HSK kararıyla o görevden alıp başka bir yere veya başka bir göreve gönderebiliyorlar. Çünkü hakimlerin iktidar partisi karşısında “coğrafi teminat” denilen güvencesi yok.

Adalet Bakan Gül “coğrafi teminat getireceğiz” demişti, dediği yerde kaldı o söz. (30 Mayıs 2019)

HSK üyelerinin tamamı siyaset tarafından belirlendikçe, bu sorun böyle devam edecek.

YARGI KADROSU

Fakat yüksek yargıda durum farklı. Yüksek yargıçlar hakkında HSK’nın hiçbir işlem yetkisi yoktur.

Siyaset, ancak yüksek yargı kadrosunu değiştirerek, kendisinin seçtiği yargıçları atayarak yüksek yargıda etkili olabilir. Bunun bir örneği Macaristan’da otoriter -popülist Urban iktidarının Macar Anayasa Mahkemesi’nin üye kadrosunu değiştirmesidir. AİHM, Urban iktidarını ağır ifadelerle eleştirerek yargıda siyasi amaçla kadro değiştirmenin “ihlal” olduğuna karar vermiştir. (Case of Baka v. Hungary, Grand Chamber, no. 20261/12)

Bizde 2011-2017 arasında yargıç kadrosunda değişiklik yapan üst üste üç kanun ve bir KHK çıkarıldı! Bu konuda saygın hukukçu Prof.  Kemal Gözler’in “Türk Anayasa Hukuku” adlı bilimsel eserine bakmanızı tavsiye ederim. (s. 992-996)

Anayasa Mahkemesi, bunun dışındadır. Çünkü AYM’nin üye yapısı anayasayla belirlenmiştir; kanunla ve KHK ile değiştirilemez.

Süresi dolanlar yerine yeni atamalarla kompozisyon değişmektedir.

AYM ‘laf dinlemeyen’ kararlar verdiğinde iktidardan ağır tepkilere maruz kalıyor.

AYM VE İNSAN HAKLARI

Son olarak Devlet Bahçeli ve Süleyman Soylu’nun AYM’ye yönelttiği eleştiriler hatta yer yer aşağılamalar biliniyor.

İçişleri Bakanı Sayın Soylu, AYM’ye “AİHM’nin şubesi midir?” diyerek yüklendi:

Bizim AYM, AİHM’in şubesi midir? Yunanistan 6 aylık çocukları denize atıp öldürdü. AİHM sesini mi çıkardı? Nedir bu batıcılık hayranlığı. Biz doğrusunu yapalım…”

Bu sözlerde ‘gayri milli’ iması yok mu?

 Evet Süleyman Bey, AYM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yüksek yargı organı olan AİHM’nin Türkiye şubesidir!

Ve bunu siz yaptınız, sizin iktidarınız yaptı! Sizin de desteklediğiniz 2010 referandumundan bahsediyorum. Ben de desteklemiştim; o sayade bugün AYM’ye bireysel başvuru yapabiliyoruz.

 Yunanistan 6 aylık çocukları denize dökerek vahşet sergilemiştir fakat AİHM ancak açılmış davalara bakar. Denize açılmaları kontrol etme görevi de bunu yapacak kolluk gücü de yoktur. Bu, hükümetlerin yetki ve sorumluluğundadır.

EVRENSEL ADALET

Gayri milli imasına gelince… Önce “adalet” kavramının hem evrensel hem çağlara göre içeriği zenginleşen bir yüksek değer olduğunu hatırlamak lazım.

Peygamberimiz ve büyük İslam âlimleri, ateşe tapan İran hükümdarı Nuşirevan’ı ve Hıristiyan Habeş Kralı Necaşi’yi adaletleri sebebiyle övmüşlerdir.

İçeriğin zenginleşmesine gelince, dün kölelere iyi davranmak adalet sayılırdı bugün köleliği bütün anlamlarıyla reddetmek adalettir.

Mehmet Akif’in Almanya ve Japonya hakkında yazdıklarına da bakın isterseniz.

Hukuk, adalet, temel hak ve hürriyetler gibi kavramları çağlara göre evrimleşen içerikleriyle ve evrensel düzeyde düşünmeliyiz.

OLMAZSA OLMAZ

İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki hak ve hürriyetler kavramını, adil yargılanma kavramını “Batılı” diye dışlayacaksak, yerlerine nasıl tanımlar koyacağız?!

AK Parti iktidarı “reformist” olduğu dönemde, 2004 yılında Anayasa’nın 90. Maddesine fıkra ekleyerek, İnsan Hakları Sözleşmesini bütün ‘yerli ve milli’ kanunların üstünde emredici bir norm olarak anayasaya koymadı mı?

AYM eğer AİMH’nin hak ve özgürlükler, adalet, adil yargılanma gibi tanımlarını reddederse her şeyden önce kendi anayasamızı reddetmiş olur!

Çağımızda iktidarlardan, örgütlerden, cemaatlerden etkilenmeksizin İnsan Hakları Sözleşmesi’ni uygulayan bir yüksek mahkeme olmazsa olmazdır.

Bunun adı Anayasa Mahkemesidir.

Ve bu istikamette yürüdüğü müddetçe saygıya layıktır.

TAHA AKYOL /  KARAR