Bugün Mehmet Genç’i okumaya daha çok ihtiyacımız var. Zira siyasetin de körüklediği bir tarih tutkusu içinde yaşıyoruz. “Şanlı ecdadımız” diyerek nutuklar atıyoruz, kitleleri coşturuyoruz ama neden en az üç asırdır gerileme halinde olduğumuz ve niye hala mesafeyi kapatamadığımız sorusunu sormuyoruz.
Halbuki asıl soru, zihnimizin odaklanması gereken asıl sorun budur.
Merhum Genç hocamız klasik Osmanlı nizamının üç prensibe dayandığını gösterdi; arşivlerde elinden geçen binlerce belgeden damıttığı bir sonuçtu bu üç prensip:
1- İaşecilik (provizyonizm): Edebi bir ifadeyle ‘kerim devlet’ de diyebiliriz. Halkın temel ihtiyaç maddelerinde kıtlık olmasına meydan vermemek. Bunun için sıkı fiyat kontrolleri yapılır, aşırı kâr engellenir, ihracat yasaklanır, ithalat teşvik edilirdi. Bu ilkeyi anlatırken Hocamız, Osmanlı’nın ekonomiye “tüketici açısından” baktığını yazıyor.
Ve, bu bakışın sermaye birikimini engellediğini, üretimde Avrupa’nın gerisinde kaldığımızı anlatır.
2- Fiskalizm: Hocamızın ifadesiyle ‘hazine gelirlerini mümkün olduğu kadar yüksek düzeye çıkarmak’ ilkesi, vergi sorunları ve miri arazi sorunları gibi ağır, teknik meselelere girmiyorum.
3- Gelenekçilik: Osmanlı deyişiyle ‘kanun-ı kadim’ ilkesi… Diğer bir deyişle ‘kadimden gelene aykırı bir iş yapılmaması’ ilkesi. Bu, toplum hayatında ve devlet yönetiminde bir istikrar faktörüydü ama Batı’daki gelişmelerin görülmesini zorlaştırıyordu.
Gerçekten Batı’daki ticaret devrimi, bilim devrimi ve sanayi devrimi Osmanlı tarafından çok geç fark edildi.
Merhum Genç, Avrupa karşısında ağır yenilgiler başlayınca Osmanlı’nın çözüm ararken hep “parlak geçmişe bakmamız gerektiği” zihniyetiyle hareket ettiğini, “Batı’nın değerlerini tanımak ve analiz etmek” yoluna gitmediğini, “benimsenmesi gereken yönlerini” fark etmediğini anlatır. 19. Yüzyılda bunu fark ettiğinde çok gecikmişti. (Bkz. s. 329-338)
“Avrupa’da, 1700-1850 döneminde sanayi devrimi olurken Osmanlı’da, çok küçük değişmeler dışında, her şey tam bir durgunluk içinde görünüyordu.” (s. 356)
Dünya ekonomisindeki büyük değişme, Osmanlı’dan önce, Akdeniz ticaretinin Avrupalı gemicilerin eline geçmesiyle başlamıştı. Merhum Genç şöyle yazar:
“Daha başlangıçta kaynaklarla alakalı denge kesin olarak Avrupa’nın lehinde idi. Nüfus, üretim hacmi, sermaye stoku, teknoloji ve enerji kapasitesi bakımından Avrupa Osmanlı’nın asgari 4-5 katı büyüklükleri kontrol ediyordu…” (s. 35)
İktisat tarihi deyince faiz sorunu en önemli konulardan biridir. Merhum Genç’e göre Osmanlı’nın siyasi ve askeri bakımdan çok güçlü olduğu dönemlerde bile faiz haddi yüzde 15-25 arasındaydı! Halbuki kâr hadleri, halka pahalı mal satılmasın diye, yüzde 5-15 arasındaydı ve sıkı şekilde kontrol ediliyordu. Bu yüzden elinde parası olanlar üretim ve ticarete yeterince itibar etmiyordu. (S. 47 vd.)
Burada Osmanlı’da niye sermaye birikimi cılız kaldı, büyük şirketler ve zamanla büyük fabrikalar niye oluşmadı sorusunun cevaplarından birini görüyoruz.
Temeldeki bu ekonomik sorunlar yüzündendir ki, “fiskalizm” ilkesine rağmen, “Osmanlı bütçeleri hep açık verdi.” (s. 219)
Merhum Genç hocamız Osmanlı’nın genişlemesiyle geri çekilmesini mukayese eder: Genişleme mucizevidir. Bunda “iaşecilik” ve “gelenekçilik” ilkelerinin büyük katkısı oldu.
Fakat Osmanlı’nın timar sistemiyle, loncalarla, fiyat kontrolleriyle, esnaf ekonomisiyle artık Avrupa’nın bilim ve sanayi devrimlerini yaratan ekonomisine direnmesi imkansızdı. Genç, bu yapısal zaafa rağmen geri çekilmenin dört asır sürmesini bir “direnç” gücü olarak niteler.
Osmanlı gibi en yakınımızdaki ve duygularımızı en çok etkileyen altı yüz yıllık bir tarihte gözden kaçmaması gereken ne kadar çok faktör var görüyorsunuz. Tarihe hamasetle bakmak da husumetle bakmak da körlük yaratır.
Tarihe laboratuvar gibi bakmalı, tarihe yön veren faktörler hakkında bilgi ve şuur sahibi olmalıyız. Tarihin siyaset eliyle çok ucuza pazarlandığı günümüzde buna çok ihtiyacımız var.
Merhum Mehmet Genç hocamızı tekrar rahmet ve hürmetle anıyorum. “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi” adlı kitabını önemle tavsiye ediyorum. (Ötüken Yayınları)
TAHA AKYOL / KARAR
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Editor Mayıs 28, 2021 0
Editor Aralık 20, 2024 0
Editor Aralık 17, 2024 0
Editor Aralık 21, 2024 0
Editor Aralık 21, 2024 0
Editor Aralık 21, 2024 0
Editor Aralık 21, 2024 0
Editor Şubat 21, 2020 0
FLO yurt dışında da büyümeye devam ediyor
Editor2 Eylül 30, 2022 0
MECLİS TARİHİNDE BİR İLK
Editor Şubat 7, 2022 0
YENİ İÇİŞLERİ BAKANI GÜL MÜ OLACAK?
Editor Mayıs 3, 2021 0
Gazeteci Örgütleri 1 Mayıs’taki Engellemeleri Yargıya Taşıyor
Editor Şubat 27, 2020 0
‘BİZİ SOKAĞA ÇIKARAN OLGU MECBURİYET’
Editor Ocak 5, 2021 0
İKİ EBEVEYN DE SMA TAŞIYICISI İSE ÇOCUĞUN HASTA OLMA OLASILIĞI YÜZDE 25
Editor Nisan 20, 2020 0
‘KYB İLE DİYALOG İÇİNDEYİZ’
Editor Mart 27, 2020 0
Stratejist, emekli deniz Kurmay Albay Cahit Armağan Dilek ile bir söyleşi
Editor Mart 14, 2022 0
Taraflar videokonferans yoluyla görüşecek