Taha Akyol Yazdı: Okumadan Bilmek – Zihnimizdeki Yanılgılarla Mücadele

Lozan Tartışmaları ve Araştırma Eksikliği

Taha Akyol Yazdı: Okumadan Bilmek – Zihnimizdeki Yanılgılarla Mücadele






Taha Akyol Yazdı: Okumadan Bilmek – Zihnimizdeki Yanılgılarla Mücadele

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Karar gazetesi yazarı Taha Akyol, son yazısında toplum olarak en büyük zaaflarımızdan birini ele aldı: "Okumadan bilmek." Akyol, hislerimizi ve önyargılarımızı “fikir” zannederek gerçekleri araştırmaktan uzak durduğumuzu, kavramları ve tarihsel olayları araştırmak yerine zihnimizdeki kalıplarla yorumlamayı tercih ettiğimizi vurguluyor.

Akyol, zihnimizde yer etmiş önyargıların tarihe ve olaylara bakışımızı nasıl çarpıttığını şu sözlerle açıklıyor: “Zihnimizin içinde hainler, ululaştırdığımız aktörler vardır; iyiler vardır, kötüler vardır. Bu önyargılarımız yeter, araştırmadan damgalarız veya alkışlarız.” Gerçekleri ise ancak dış dünyaya açılarak, okuyarak ve araştırarak öğrenebileceğimizi ifade ediyor.

Tarihe Önyargılarla Bakmak

Akyol, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Abdülhamid 33 sene gram yer kaybetmedi" sözlerini örnek vererek, bu tür söylemlerin “zihnimizdeki” kalıpların ürünü olduğunu, ancak tarihsel gerçeklerin daha karmaşık olduğunu belirtiyor. 33 yıllık Abdülhamid dönemi boyunca kaybedilen topraklar ve bunun ardındaki sebepleri hatırlatan Akyol, bu tür bilgilerin “zihnimizin dışındaki” gerçekler olduğunu, ancak toplumun genellikle bu gerçekleri öğrenme konusunda isteksiz olduğunu söylüyor.

Lozan Tartışmaları ve Araştırma Eksikliği

Taha Akyol, Lozan Antlaşması’na dair öne sürülen “gizli maddeler” gibi iddiaların da, araştırmadan üretilmiş efsaneler olduğunu ifade ediyor. Akyol, Lozan ile ilgili doğru bilgilere ulaşmak için belgelerin ve tutanakların okunması gerektiğini vurguluyor. “Lozan’ı bize yutturdular” gibi söylemlerin alkış topladığını ancak gerçeği yansıtmadığını belirtiyor.

Okuma ve Araştırmanın Önemi

Akyol’un en büyük eleştirilerinden biri de, toplumun genel olarak az okuyan ve araştırmayan bir yapıya sahip olması. Namık Kemal'in döneminde bile okuryazarlığın gayrimüslimler arasında daha yüksek olduğunu feryat ettiğini hatırlatan Akyol, okuryazarlık oranlarının Cumhuriyet döneminde de beklendiği hızda gelişmediğini ifade ediyor. Yazar, asıl eksikliğin “okuma, düşünme ve araştırma alışkanlığı” olduğunu belirtiyor.

Tarihten Günümüze Sorunlarımız

Akyol, toplumun tarihsel meseleleri ve güncel olayları “taraftar” gözüyle değil, bir laboratuvara bakar gibi incelemesi gerektiğini savunuyor. Tarihi olayların sorgulanarak, derinlemesine analiz edilerek öğrenilmesi gerektiğini, aksi takdirde önyargılarla dolu bir zihniyetin gelişeceğini vurguluyor. Eğitim sistemindeki eksikliklere de değinen yazar, PISA sınav sonuçlarının ve okuma-anlama yeteneği konusundaki yetersizliklerin altını çiziyor.

Sonuç: Bilgi Çağına Uygun Zihinsel Dönüşüm Şart

Taha Akyol, bilgi çağı olarak tanımlanan 21. yüzyılda, bilgiye ulaşma ve anlama yeteneğinin hayati önem taşıdığını belirtiyor. Okumadan “bilmek” yerine, her konuda bilgi sahibi olmak için “ne okudum?” sorusunu sormamız gerektiğini vurgulayan Akyol, topluma zihinsel bir dönüşüm çağrısında bulunuyor.

Sonuç olarak, Akyol’un yazısı, toplumun bilgiye ve gerçeğe ulaşma konusunda daha titiz olması gerektiğini, önyargıların ötesine geçip araştırmanın ve öğrenmenin önemini ortaya koyuyor.

www.yerelgundem.com