Tarık Çelenk: Türk Sağı Köylüdür, Sosyalleşemediler, Görgü Alamadılar
Görgüsüzlük ve Entelektüel Çıkmaz
Tarık Çelenk: “Türk Sağı Köylüdür, Sosyalleşemediler, Görgü Alamadılar”
YEREL GÜNDEM / İZMİR
Karar Gazetesi'nde Saliha Sultan ile gerçekleştirdiği röportajda yazar Tarık Çelenk, yeni kitabı Mahalle Krizinden Memleket Krizine üzerinden Türk sağı, görgüsüzleşme ve çürüme üzerine kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Çelenk, Türk sağının köylülüğüne dikkat çekerek, bu köklü sorunun sosyalleşme ve entelektüel gelişime engel olduğunu vurguladı. Çelenk’in ifadeleri, hem muhafazakar camia hem de Türkiye’nin genel sosyolojik dönüşümü hakkında önemli ipuçları sunuyor.
Türk Sağının Köylülük Sorunu
Yeni kitabında, toplumdaki yozlaşma ve çürümeye odaklanan Tarık Çelenk, Türk sağının temel bir problemine dikkat çekiyor: Köylülük. Çelenk’e göre, Türk sağının önde gelen figürleri, sosyalleşememiş ve öteki ile ilişki kuramamış köylü çocuklarından oluşuyor. Yüksek öğretmen okullarından mezun olan bu kişiler, devlet kapısından ekmek yemek veya siyaset yapmak dışında bir seçenek görmediler. Görgü ve kültürel birikimden mahrum kaldıkları için de entelektüel bir üretim gerçekleştiremediler.
Çelenk, bu durumu şöyle özetliyor: "Ağır abiler dediklerimiz köylü çocuklarıydı, en iyi okudukları okullar yüksek öğretmen okullarıydı. Sosyalleşemediler, öteki ile ilişki kuramadılar. Görgü alamadılar. Ancak devlet kapısından ekmek yiyecekler, siyaset ya da esnaflık yapacaklar."
Görgüsüzlük ve Entelektüel Çıkmaz
Röportajda Çelenk, eğitimli kesimlerin görgüsüzlüğüne de dikkat çekiyor. Ona göre, Türkiye’de eğitim sisteminin zeka ve akıl yürütme yerine ezber üzerine kurulu olması, entelektüel üretimi engelliyor. Bu durum, entelektüel birikim yerine yüzeysel başarıların öne çıkmasına neden oluyor.
Çelenk, Batı’daki eğitim sisteminin aksine, Türkiye'de eğitimin bireyleri dış dünya ile iletişim kurabilecek özgüvene sahip kişiler olarak yetiştiremediğini savunuyor: "Bizdeki eğitim zeka üzerine değil. Türkiye'deki her şey zeka sistemine ve zamana endeksli, akla göre ya da muhakeme sistemine göre değil."
Muhafazakar Mahallenin Eleştirisi
Tarık Çelenk, muhafazakar mahallenin entelektüellerini de eleştiriyor. Ona göre, bu entelektüeller, zamanla devleti eleştirmekten vazgeçip devletle barıştılar ve ideolojik kimliklerini kaybettiler. Çelenk, entelektüelin asli görevinin haksızlığa karşı tavır almak olduğunu savunarak, muhafazakar entelektüellerin bu görevlerini yerine getiremediğini ifade ediyor: "Aydının gerçek vasfı haksızlığa karşı tavır almaktır. Bizim ağır abilerden hiçbirinin kendilerinden olanı ikaz ettiğini, ortaya çıkan haksızlıklara itiraz ettiğini görmedik."
Merak ve Sosyolojik Dönüşüm İhtiyacı
Çelenk, Türkiye’nin en büyük sorununun sosyolojik bir değişim olduğunu belirtiyor. Kentleşmenin mega taşralar yarattığını ve Türkiye’nin bu taşralı zihniyetten kurtulması gerektiğini savunuyor. Ona göre, toplumun köylülüğe hapsolması, meraksızlıkla birleşerek entelektüel gelişimi engelliyor.
Çözüm önerisi ise net: "Bu toplumun öncelikle kendi tarihini doğru okuması lazım. İnsanları siyah beyaz değil renkli görmesi lazım. Türkiye'nin kendi köylülüğünü dönüştürememesi en büyük sorunlarından biri."
Sonuç: Bir Toplumsal Yüzleşme İhtiyacı
Tarık Çelenk’in analizleri, Türk sağı ve muhafazakar camianın içinde bulunduğu çıkmazı gözler önüne seriyor. Köylülük, sosyalleşememe ve entelektüel üretim eksikliği, hem muhafazakar mahallenin hem de Türkiye'nin genel sosyolojik yapısının dönüşmesini engelliyor. Çelenk’in çağrısı ise net: Merak edin, farklı bakış açılarına açık olun ve toplum olarak köylülükten sıyrılarak daha geniş bir sosyolojik dönüşüme kapı aralayın.