TBMM'de 23 Nisan toplantısı: Oturuma, 'hükümet sistemi' tartışması damga vurdu
Şentop: Meclis'in temelinde kuvayi milliye ruhu yatıyor
TBMM'de 23 Nisan toplantısı: Oturuma, 'hükümet sistemi' tartışması damga vurdu
- Ayşe Sayın
- BBC Türkçe, Ankara
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle, 102. Kuruluş yıldönümünü kutlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda özel gerçekleştirildi. Özel oturuma, söz alan iktidar ve muhalefet partisi temsilcilerinin "hükümet sistemi" ve seçim hedeflerine ilişkin mesajları damga vurdu.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüleceğini belirterek, "İnanıyorum ki gelecek yılki kutlamalarımız Cumhuriyet'imizin demokrasi ile taçlandırılacağı bir sürecin yarattığı atmosfer içinde gerçekleştirilecek. Tek adam rejimini dünyaya örnek olacak şekilde demokrasinin sınırları içinde ve sandık yoluyla ortadan kaldıracağız" dedi.
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise Türkiye'nin 6 yıldır kaybolan yıllarını telafi ettiğini savunarak, "Eski sisteme dönme arzusu, siyasi gericiliktir" görüşünü dile getirdi.
TBMM'nin 102. Açılış yıldönümü nedeniyle Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un başkanlığında özel oturum düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Ömer Aksakal ile Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül ile yüksek yargı organlarının başkanları ve yabancı misyon, özel oturumu, kendilerine ayrılan locadan izledi.
Şentop: Meclis'in temelinde kuvayi milliye ruhu yatıyor
İstiklal Marşı'nın okunması ile başlanan özel oturumda ilk sözü alan TBMM Başkanı Şentop, 102 yıl önce toplanan TBMM'nin enkaza dönmüş, işgal ve ilhak kıskacı altında inşa edilmiş bir "hürriyet karargahı" olduğuna çekti:
"Millî Mücadelenin TBMM tarafından yürütülmesi, ülkenin en hayatî meselelerinde bile milletin idareye paydaş kılınma hassasiyetinin bir sonucudur. Geçen 102 yılda, zaman zaman bu hassasiyetin kesintiye uğradığı, millî iradenin zapturapt altına alındığı dönemler olduysa da, demokrasimiz olgunlaşmış; darbelerle ve darbecilerle mücadele başarıya ulaşmıştır."
AKP Grup Başkanı Yılmaz: Millet hükümet kurma yetkisini kendi uhdesine aldı
AKP Grup Başkanı İsmet Yılmaz, Türkiye demokrasisinin büyük engelleri aşarak bugünlere geldiğini söyledi. İktidarları öncesindeki dönemlere işaret eden Yılmaz, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini savundu:
"Milletimiz koalisyon, kriz ve kaos sarmalından uzun seneler boyunca kurtulamadı. Darbe anayasaları vesayet kurumlarını güçlendirdi. Milli irade hiç sayıldı. Vesayet odaklarının müdahalelerine bir daha fırsat vermemek üzere milletimiz zaten sahip olduğu üzere egemenliğin bir parçası olan hükümet kurma yetkisini aynı Meclis'i belirlemede olduğu gibi kendi uhdesine aldı" "
Kılıçdaroğlu: Tek adam rejimini sandık yoluyla kaldıracağız
Parlamentoda grubu olan siyasi partiler içinde genel başkan olarak kürsüye çıkan tek isim olan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kuruluş dönemi Meclis'inin çalışmalarıyla, bugünü karşılaştırdı.
TBMM'nin 100 yıl önce Bakanlar Kurulu veya milletvekillerinden gelen yasa tasarılarını kayıtsız şartsız kabul etmediğini belirten Kılıçdaroğlu, günümüzde ise TBMM'nin yetkilerinin kısıtlandığını, milletvekillerinin yasama ve denetim yetkilerini tam olarak yerine getiremediğini söyledi. CHP Lideri, TBMM'nin 103. Açılış yıldönümünün kutlanacağı 2023'e işaret ederek, iktidar hedeflerini açıkladı:
"Tek adam rejimini dünyaya örnek olacak şekilde demokrasinin sınırları içinde ve sandık yoluyla ortadan kaldıracağız. 100 yıl öncesinden aldığımız ilhamla güçlendirilen ve tüm vesayetleri reddeden bir parlamenter sistemin çalışmalarına başlamış olacağız. Güçlendirilmiş parlamenter sistemde ve bu sistemin inşa sürecinde hep birlikte hareket edeceğiz. Bu ülkeyi hep birlikte yöneteceğiz. Bunu başardığımızda Türkiye'nin temel problemlerinin büyük bir bölümünü de kısa süre içinde çözmüş olacağız."
'4 milyon abonenin şüphesi olmasın'
Elektrik faturasını ödemediği için evinin elektiriği kesilen ve toplumda farkındalık oluşturmak için 1 hafta boyunca karanlıkta kalma eylemi yapan Kılıçdaroğlu, konuşmasında faturasını ödeyemeyen yurttaşlara da seslendi:
"Sadece 2021 yılında faturasını ödeyemediği için elektriği kesilen, karanlığa mahkûm edilen yaklaşık 4 milyon abonenin şüphesi olmasın. Başta ekonomik sorunlar olmak üzere ülkemizin tüm sorunlarını birlikte çözeceğiz. Bu güzel ülkeye bolluk ve bereket getireceğiz."
CHP'liler Kılıçdaroğlu'nu bu sözlerinden sonra uzun süre ayakta ayakta alkışladı.
Kılıçdaroğlu, "baskıcı dönemin sonunun yaklaştığını" savunarak, "Merkez Bankası'nın 128 milyar dolarının kimlere peşkeş çekildiğinin ortaya çıkarılacağı, barış akademisyenlerinin kürsülerine döneceği, İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden döneceği günlerin yakın olduğunu" söyledi.
AKP ile CHP arasında müdahale ve tören tartışması
CHP Lideri bu sözleri söylerken, bazı AKP milletvekilleri, "hadi oradan" diye laf attı. CHP lideri kürsüden indikten sonra CHP'liler, "Genel başkana laf atılmaz, utanmıyor musunuz?" diye tepki gösterdi. İki grup arasında karşılıklı laf atmalar yaşandı.
Bir başka tartışma ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ankara'daki törenlere katılmaması oldu. Kılıçdaroğlu'nun kürsüde olduğu saatlerde, bir çok televizyon kuruluşu da yayınlarını keserek, Erdoğan'ın konuşmasına bağlandı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, söz alarak "Bugün millet iradesinin konuşulduğu bu saatlerde İstanbul'da Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişinin ayrı bir program yapmasının millet iradesine saygısızlık olduğunu söylüyoruz ve şiddetle kınıyorum" dedi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop ise yaklaşık 10 yıl önce 23 Nisan'da Anıtkabir'de yapılan törenlere Meclis Başkanlığı'ndan heyetin gittiğini söyledi. CHP'liler bu uygulamaya da tepki gösterirken, AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan da 23 Nisan dışındaki Anıtkabir törenlerine cumhurbaşkanlığı heyetinin gittiğini vurguladı.
MHP Grup Başkanvekili Akçay: Eski sisteme dönme arzusu, siyasi gericilik
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sistem hedefini eleştirdi. Akçay, Türkiye'nin "6 yıldır kaybolan hedeflerini telafi ettiğini" savundu:
"Eski sisteme dönme arzusu, siyasi gericiliktir. Polemiklerle, kısır çekişmelerle kaybedecek vaktimiz yok. Sen, ben, öteki, beriki demenin kimseye faydası yok. Temel milli konularda, Türkiye'ye yönelik tehdit ve tehlikelere karşı kenetlenerek büyük hedeflere doğru omuz omuza yürümeliyiz."
HDP Grup Başkanvekili Beştaş: Kürt sorunun çözemeyen cumhuriyet istemiyoruz
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise demokratik cumhuriyet vurgusu yaptı. Türkiye'de cumhuriyetin olduğunu, ancak "tüm kimliklerin inkara dayalı devlet aklı altında ezildiğini" savunan Beştaş, Kürt sorununa çözüm istedi:
"Biz halklar bahçesi HDP olarak kimlikleri yok sayan, bizleri katı tanımlara hapseden, toplumsal sorunları çözmek yerine daha da kutuplaştıran, kriz ve kaoslarla ayakta kalmaya ant içmiş, doğayı düşman ilan etmiş hükümetlerin halka değil halkın hükümetlere hesap verdiği bir Cumhuriyet istemiyoruz. En köklü ve hayati sorun olan Kürt sorununu çözmeyen çözemeyen bir Cumhuriyet istemiyoruz. Bizim ihtiyacımız demokratik bir Cumhuriyet'tir."
İYİ Parti Grup Başkanı Tatlıoğlu: Hakimiyet milletin meclisinden, Saraylara taşındı
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu ise 102 yıl önce Meclis'i kuranların özgürlük mücadelesini milli egemenliğe dayandırdığına işaret ederek, "Bizim kurucu değerlerimiz böyledir, işgal altındayken dahi millî egemenlikten ve hukuktan, müzakereden ve istişareden vazgeçmemektir" dedi. Tatlıoğlu, bugün ise adeta bir "kuvvetler birliği" sisteminin yaşandığını söyledi:
"Parlamento ve yargı kararlarını millet adına verir. Bütün parlamentolar yalnızca 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' sözünü yaşatmakla yükümlüdürler fakat bugünlerde olduğu gibi, âdeta bir kuvvetler birliği şartlarının dayatılması; hakimiyetin, milletin meclisinden saraylara taşınması ve atanmış dar bir kadroya sığdırılması; adaletin ve liyakatin ezilmesi millî egemenliğin yalnızca metinlerde kalarak hayatın akışında bir alan bulamamasıdır. Bu da inanç hürriyeti, ifade hürriyeti, teşebbüs hürriyeti kısıtlanmış, kendini ifade edemeyen bir toplum demektir."
BBC TÜRKÇE