'Tecavüz sıradan, ağlamak yasaktı'

Uygur Türkü kadın Çin'de toplama kampında yaşadıklarını anlattı

'Tecavüz sıradan, ağlamak yasaktı'


'Tecavüz sıradan, ağlamak yasaktı': Uygur Türkü kadın Çin'de toplama kampında yaşadıklarını anlattı

 

Birleşmiş Milletler’e göre bir milyona yakın Uygur Türkü Çin’in "eğitim merkezleri" dediği kamplarda zorla tutuluyor.

 

Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Komisyonu'nun raporuna göre, özerk Uygur bölgesi bir gözetim kampına dönüştürüldü. Çin ise Uygur Türkler'inin Batı Şincan bölgesindeki kamplara zorla gönderildiği iddiasını reddediyor.

 

 

O kamplardan birinde bir yıl boyunca tutulan Gulbahar Jelilova, kampta yaşadıklarını euronews’e anlattı.

55 yaşındaki Gulbahar Jelilova 21 Mayıs 2017’de ticaret nedeniyle gittiği Doğu Türkistan’da önce gözaltına alınıyor, ardından da Doğu Türkistan bölgesindeki bir kampa gönderiliyor.

Kendisini gözaltına alan Çinli polisler, ona, hakkındaki suçlamanın "teröristlere yardım etmek" olduğunu söylüyor.

Kampa gece saatlerinde giriş yaptığını ifade eden Gulbahar Jelilova’nın dikkatini çok küçük yaşta olan kız çocukları çekiyor. Özellikle kamptakilerin ayaklarında ve kollarında zincir olduğunu belirtiyor Gulbahar Jelilova:

Kampa girince suçsuz olduğumu söyleyip ağlamaya başladım ama oradaki kızlar ağlamamam konusunda beni uyardı. Çünkü ağlayınca ceza veriyorlar dediler. O nedenle korktum ağlamadım

Gulbahar Jelilova: Bu kampta tecavüz normaldi artık

Bir seneden fazla bir süre kampta kalan Gulbahar Jelilova, yaşadıklarını unutamıyor.

"Kampa girdiğim gün işkence yaptılar ve 24 saat yiyecek vermediler. Yemek yoktu, sadece hamur ve çok az çorba veriyorlardı. Betonların üzerinde uyuyorduk. Haftada bir bize iki ilaç veriyorlardı, uyuşuyorduk. Vücudumuzdaki ağrıları hissetmiyorduk artık. Kameraları ve kamerasız yerler vardı. Kamerasız yerlerde işkence yapıyorlardı. Kendi dilimizi konuşamıyorduk, konuştuğumuzda ise işkence yapıyorlardı. Bize Çin marşı okutuyorlardı. İletişim adına hiçbir şey yoktu’’

Gulbahar Jelilova’nın iddiasına göre zorla tutulduğu bu kampta tecavüz normaldi… Hatta odalardan gece vakti alınan kadınların hemen hemen hiçbirini bir daha göremedi.

15 ayın sonunda bu kamptan çıkması ise avukat olan kızının çabalarıyla olmuş. Aynı zamanda Kazakistan vatandaşı olan Gulbahar Jelilova, kamptan çıkar çıkmaz polis eşliğinde ülkesine gönderilmiş.

Ancak ülkesinin Çin’e yakın olması nedeniyle burada kalmaktan korkan Jelilova, Türkiye’ye gelmek zorunda kaldı. Türkiye’yi tercih etme nedeni ise Müslüman bir ülke olması ve bu nedenle kendisini güvende hissetmesi. Ama ailesini ülkesinde bıraktığı ve tek başına geldiği Türkiye’de maddi açıdan yaşamını sürdürmekte zorlanıyor.

'Kendimi gizlemiyorum, beni götürün o kampa gördüklerimi tek tek anlatayım'

Hatta şimdilerde kirasını ödeyemediği ve geçimini sağlayamadığı için bir Uygur komşusunun evinde yaşıyor. Daha iyi yaşam koşulları için, Türkiye’den sonraki rotasının ise Avrupa ülkelerinden biri olmasını istiyor. Hangi ülke olursa giderim diyor. Bundan sonra tek amacının ise gördüklerini anlatmak olduğunu ifade eden Gulbahar Jelilova; "Çinli yetkililer yalan söylüyor, kendimi gizlemiyorum. Alın beni götürün o kampa, tek tek göstererek neler olduğunu anlatırım" diyor.

Jelilova, Çin’in "eğitim merkezleri" dediği ve 1 milyona yakın Uygur’un tutulduğu bu kampları ve içerisinde olan biteni özellikle Türkiye ve Avrupa ülkelerinin görmesini istiyor.

 

DİLEK GÜL - EURO NEWS