Tevhid bayrağı nedir, hilafet bayrağı diye bir şey var mı?
Osmanlı öncesi dönemde ne vardı?
Tevhid bayrağı nedir, hilafet bayrağı diye bir şey var mı?
BBC Türkçe'den Günce Akpamuk'un haberine göre, İstanbul'da gerçekleşen "Şehitlerimize Rahmet, Filistin'e Destek, İsrail'e Lanet" yürüyüşünde, üzerinde "kelime-i tevhid" yazılı bayrak taşıyan bir kişiye yapılan saldırı, "hilafet bayrağı" konusunu gündeme getirdi.
Peki, "hilafet bayrağı" nedir? Tarih boyunca hilafeti temsil eden bir bayrak var mıydı? "Kelime-i tevhid" adı verilen, Arapça "Lâ ilâhe illâllah Muhammedü’r- Resulullah" (Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed onun elçisidir) yazılı bir bayrak, hilafeti simgelemiş midir?
Tarihçi ve yazar Necdet Sakaoğlu, BBC Türkçe'nin sorularına cevap verirken, "Osmanlı Devleti'nin ilk resmi bayrağı III. Selim döneminde Nizam-ı Cedid'in getirdiği bir yenilik olarak 18. yüzyılın sonlarından itibaren kullanılmaya başlandı" diyor ve şunları ekliyor:
"Osmanlı padişahları hiçbir zaman halifeliği bayrak, sancak veya tuğra ile sembolize etmedi. Halifeliği temsil eden bir bayrak hiçbir zaman kullanılmadı."
Peki, Osmanlı öncesi dönemde ne vardı?
Eski Türkçe kaynaklarda, savaşlarda kullanılan mızraklara bez parçaları veya hayvan kuyrukları takılarak bayrak anlamına gelen bir sembol olduğundan bahsedilir.
İslam öncesi ve sonrası Türk topluluklarında, devlet büyüklerinin, komutanların ve askeri birliklerin bayrakları bulunmaktaydı.
İslam öncesinde manevi değer taşıyan hayvan figürleri, İslam sonrasında da bayraklara aktarıldı. Bunlar arasında Zülfikar (çift uçlu kılıç) gibi eklemeler de yapıldı.
Sakaoğlu, Osmanlı padişahlarının seyahatlerinde dokuz tuğ (at kuyruğu olan, altın uçlu mızrak) taşıdıklarını belirtiyor. Bu tuğlar, bir tür askeri güç sembolüydü ve vezirlerin rütbesine göre dokuz tuğun altında bulunurdu.
III. Selim döneminde, al zemin üzerine ay ve şua (ışık) motifi olan ilk resmi bayrak kullanılmadan önce, Osmanlı padişahları sefere giderken tuğlar kullanırdı.
Yeniçeri birlikleri ve deniz kuvvetlerinin flama benzeri sembolleri vardı, fakat bunlar resmi veya genel kullanım için değildi.
Muhammed Peygamber'in kullandığına inanılan Sancak-ı Nebevî'den de bahseden Sakaoğlu, bu siyah bayrağın Topkapı Sarayı'nda Kutsal Emanetler arasında saklandığını ve zamanla yıpranmış olduğunu söylüyor.
"Yenileri yapılarak yerine kondu. Padişah sefere çıkacağı zaman dokuz tuğ ve Sancak-ı Nebevî sarayın dışına asılırdı. Bu, halka 'Ordu savaşa çıkacak' anlamına gelirdi. Manevi güç olarak savaşa götürülürdü ama artık orijinal değildi. Birliklerin ayrı bayrakları da bulunuyordu."
Halife sıfatının nasıl kullanıldığına da değinen Sakaoğlu, "Osmanlı padişahının halifeliği, Küçük Kaynarca Antlaşması'nın (1774) ardından imzalanan Aynalıkavak Tenkihnamesi (1779) ile I. Abdülhamid döneminde ilk kez vurgulandı" diyor. Öncesinde Osmanlı padişahlarının unvanlarında halife kelimesinin olmadığını belirtiyor.
Sakaoğlu, "Osmanlı öncesi ve sonrası dönemlerde de halifeyi temsil eden bir bayrak olmadığı gibi halifenin bayrak çekme gibi bir görevi de bulunmuyordu" diyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nda ordu ve donanma birliklerinin flamaları bulunuyordu ve bunların bazıları günümüzde müzelerde sergileniyor.