Toledo hayalinden insansızlaştırılan Sur’a
672 bin lirayı nasıl ödeyeceğini düşünüyor
Toledo hayalinden insansızlaştırılan Sur’a
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2015 yılındaki hendek olayları nedeniyle yaklaşık 30 bin kişi göç etti. 6 mahallede uygulanan sokağa çıkma yasağı 5 yıldır sürerken, evleri yıkılan insanların mağduriyetleri de devam ediyor.
Sur, hendek olaylarında PKK ile güvenlik güçleri arasındaki şiddetli çatışmaların en yoğun olduğu yer oldu. Tarihi semt, çatışmalardan büyük darbe aldı. Diyarbakır Mimarlar Odası verilerine göre Sur'da 4985 bina hasar gördü. Operasyondan sonra acilen kamulaştırılan altı mahalledeki tüm yapılar yıkıldı, yerlerine 500 konut ve 200 işyeri yapıldı.
Peki aradan geçen beş yılda, İspanya'nın Toledo kentiyle yapılan benzetme gerçekleşti mi? Aileler Sur'a geri dönebildi mi?
5 bin 440 aile göç etti
Hendek olayları sırasında 5 bin 440 aile Sur'dan göç etti. Yaklaşık 30 bin kişi, bir gün geri dönmek umuduyla şehrin farklı yerlerine taşındı. Ancak yapılan konut sayısı, göç eden ailelerin yüzde 10'una bile yetmiyor. Şu ana kadar 1,5 milyar TL harcanan inşa çalışmaları da beş yıl geçmesine rağmen halen tamamlanamadı. Altı mahallenin acele kamulaştırılmasından sonra mağdurlara üç seçenek sunuldu.
İsteyen kişiye mülküne karşılık para, bunu kabul etmeyenlere de borçlandırılarak kentin dışındaki TOKİ konutlarından teklif edildi. Yeni inşa edilen bahçeli villa tipi konutlar da mağdurlara önerilen diğer seçeneklerden. Ancak, gelir düzeyi zaten oldukça düşük olan ailelere teklif edilen konutların en ucuzu 400 bin TL’den başlıyor. Fiyatları 1 milyon TL’ye kadar ulaşan konutlar da var.
672 bin lirayı nasıl ödeyeceğini düşünüyor
Sunulan teklifi kabul edenlerden biri 45 yaşındaki Nihat Yiğit. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Yiğit, yıkılan evinin yerine işyeri yapıldığını ve resmi kurumlardan yanıt alamadığını anlattı. Son çare olarak Sur’da yapılan konutlardan birini almayı kabul ettiğini söyleyen Nihat Yiğit, düzenli bir işi olmadığı ve ayda bin 500 TL geliri olduğu için 672 bin liraya kendisine satılan evin, 3 bin 500 liralık taksitlerini nasıl ödeyeceğini düşündüğünü belirtti.
Evlerin fahiş fiyatlarla Sur mağdurlarına satılmak istendiğini öne süren Yiğit, "O evler en fazla iki yıl dayanır. O kadar kötü bir malzemeyle yapılmış ki kendinden yıkılacak. Her taraf çatlamış, duvarlar yok. İki taraf çatışma yaptı, biz mağdur olduk. Mağduriyetimiz bu şekil mi giderilecekti? Mağduruz ama sesimizi duyan yok" dedi.
Kartal ailesi: 5 tapulu evsizler
Nihat Yiğit bir nebze de olsa şanslı olan Sur mağdurlarından. Elinde beş tane tapu ile resmi kurumların arasında mekik dokuyan Ali Kartal ise o kadar şanslı değil. Sur’da dört ev ve bir dükkânı olan Kartal ailesi, DW Türkçe'ye çatışmalar başlayınca yanlarına hiçbir şey alamadan göç etklerini anlattı. Dört odalı bir eve yerleşen 40 nüfuslu ailenin geliri bir manav dükkanı.
Ali Kartal, kendilerine söz verildiği halde üç yıldır kira yardımı alamadıklarını, yıkılan evlerinin metrekaresi 500 TL’den kamulaştırılacağı, yeni evlerin ise metrekaresi iki bin TL’den kendilerine satılacağı bilgisini aldıklarını belirtti. Şartları kabul eden Ali Kartal, sözleşme de imzalamasına rağmen o günden beri bir sonuç alamadı. Kartal kendi mülklerinin üzerine yapılan işyerlerinin zengin işadamlarına verildiğini iddia etti.
Kartal, "Benim arsam yol, devlet dairesi, karakol, sağlık kurumu olmuşsa devlete helal-i hoş olsun. Ben hiç hakkımı da istemem. Ama benim tapulu yerimde işyeri yapmış, zenginlere verecek. Kimin hakkını kime veriyorsun? Zengin adamın hakkı mı, benim hakkım mı? Mağdur olan o mu, ben miyim? Altı yıldır bu çileyi çeken biziz. Yerlerimizi zengin adamlara veriyorlar" diye konuştu.
"Bir turist geldi ve ağlayarak dedisinin evi olduğunu söyledi"
DW Türkçe'ye konuşan Makine Mühendisi Ömer Güneş de çocukluğunun yıkılan Fatihpaşa Mahallesi’nde geçtiğni ve çatışmalar başlayınca Sur’dan çıkıp bir köye yerleştiğini anlattı. Ardından Sur'a gittiğinde evinin yerinde olmadığını belirtti. Güneş DW Türkçe'ye yıkılan evine karşılık 72 bin lira teklif edildiğini ancak Sur'a olan bağlılığı nedeniyle evinin yerine yapılan ev için 800 bin TL ödemeyi kabul ettiğini anlattı. Ancak buna rağmen evi verilmedi. Muhattap bulamadığını söyleyen Güneş'e göre, dilekçeleri bile ciddiye alınmadı. Haklarını almak için dava açan eski Sur sakini, mahkemeden de bir sonuç beklemediğini söyledi.
Güneş, "Biz o evde oturuyorduk. Bir turist geldi. Ağlayarak, oturduğumuz evin kendi dedesine ait olduğunu söyledi. Onu çok güzel karşıladım. Zamanında bu şekil hukuksuzluklarla alınmış. Ben o duyguyu sanki şu an yaşıyorum. Çocuk orada ağlayınca ben hissedebiliyordum. Bir zaman gelecek, benim çocuğum da o evin avlusuna gidip oturacak. Belki benim çocuğum da ağlayacak. Burası bizim evimizdi diyecek. Sanki dejavu olmuş gibiyim."diye konuştu.
Mimarlar Odası: Yıkım ve tahribat devam ediyor
Uzmanlara göre, Sur’da yapılan konutlar tarihi dokuya uygun inşa edilmedi. Diyarbakır’a özgün bazalt taşlarla yapılacağı söylenen konutlarda normal beton kullanıldı, dış cephelerine ise bazalt taşı desenli giydirme yapıldı. Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Eş Başkanı Ferit Kahraman’a göre tarihi ilçede yıkım ve tahribat hala devam ediyor. Beş yıl geçmesine rağmen insanlara teslim edilen bir yapı olmadığına dikkat çeken Kahraman, "Dünyanın önde gelen havalimanlarını ya da köprülerini '1-2 yıl gibi rekor bir sürede teslim ettik' diye övünenler Sur içerisinde yıktıkları yapıları 5 yıldır hak sahiplerine teslim etmediler" dedi.
"Süreç halkla yürütülseydi bu kadar mağduriyet olmazdı"
Mimarlar Odası'na göre, mağduriyetin asıl kaynağı kentsel dönüşümün sağlıksızlığı ve acele kamulaştırma. Eş başkan Kahraman, beş yıldır devam eden mağduriyetin daha ne kadar süreceğinin belirsiz olduğu görüşünde. İnsanların destek almadan hayat mücadelesi verdiğini ifade eden Kahraman, sürecin halkla birlikte yürütülmesi durumunda mağduriyetin sonlanabileceği görüşünde:
"Sur’da koruma amaçlı bir imar planı vardı. Yeni yapıların bu plana uygun yapılması gerekiyordu. Devlet, güvenlik amaçlı politikaları gerekçe gösterip, plan revizyonu yaptı. Buna istinaden yaptıkları konutlar geleneksel yapıdan ve niteliklerden uzak. Güvenlik amaçlı geniş sokak ve caddeler açıldı, karakol inşa noktaları oluşturuldu. Oradaki asıl hak sahipleri ile birlikte inşa faaliyeti yürütülebilirdi. Yeniden inşa süreci içerisine oradaki insanları dâhil etmek bir nebze de olsa duygusal kopukluğun önüne geçmiş olurdu"
Davutoğlu'nun Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve her yıl milyonlarca turist çeken İspanyol kenti Toledo'yu kastederek sunduğu hayal, beş yıl geçmesine rağmen gerçekleşmedi. Sur'un altı mahallesinde 2015 yılının Aralık ayında ilan edilen sokağa çıkma yasağının da ne zaman kaldırılacağı belirsizliğini koruyor.
Felat Bozarslan
Deutsche Welle Türkçe