'Trump, ABD'ye üstünlük sağlayacak bir Brexit peşinde'

Britanya'da Muhafazakar lider Johnson, Brexitçileri toparlayıp birinci çıkacak

'Trump, ABD'ye üstünlük sağlayacak bir Brexit peşinde'




Sertaç Aktan'a göre Brexit'i erteletip 12 Aralık erken seçimine odaklanan Britanya'da Muhafazakar lider Johnson, Brexitçileri toparlayıp birinci çıkacak. AB yanlısı Liberal ve Yeşillerin yükselişini bekleyen Aktan, İşçi Partisi kazansa bile Brexit'i uygulayamayacağını söyledi. Aktan, Trump'ın ABD'ye üstünlük sunacak Brexit için çalıştığı görüşünde.

 

Avrupa Birliği'nden (AB) çıkışı adeta yılan hikayesine dönen Britanya'da 31 Ekim'deki son mühletin üçüncü kez 31 Ocak'a uzatılmasının ardından hararetlenen siyasi arena bütün dikkatini erken genel seçimlere çevirdi. Muhafazakar Başbakan Boris Johnson'ın anlaşmasız Brexit için baskın seçimini geri çevirip anlaşmasız çıkışı bloke etmiş parlamento AB'den 'erteleme' kopartmasıyla birlikte sandık için kolları sıvadı. Erken seçim tarihi 12 Aralık olarak belirlenirken, Johnson'ın geleneksel olarak 'Kraliçe'nin konuşmasını' bahane ederek kapatmak istediği parlamento da nihayet fesh edildi. Şimdi dikkatler 12 Aralık seçiminde oluşacak yeni yasama eşliğinde Brexit'in kaderinin ne olacağında...

 

Brexit ve Britanya politikalarındaki son durumu AB uzmanı gazeteci Sertaç Aktan ile konuştuk.

'Corbyn'e ikinci referandum baskısı artabilir'

Sertaç Aktan'a göre, 12 Aralık seçimlerinde eğer Jeremy Corbyn'in lideri olduğu İşçi Partisi kazanırsa, AB'den bir erteleme daha alınacak. Corbyn'in aslında AB karşıtı cephede yer alsa bile birlikle yapılandan farklı bir çıkış anlaşması peşinde olduğunu belirten Aktan, İşçi Partisi lideri üzerinde ikinci referandum baskısının da artabileceğine dikkat çekti:

 

"Bu üçüncü erteleme oldu. Eğer Jeremy Corbyn’nin liderlik ettiği ana muhalefet olan İşçi Partisi kazanırsa, bir erteleme daha alınacak. Çünkü Corbyn, ‘Biz iktidara gelirsek, daha da uzun bir erteleme talep edeceğiz. Kabul görmeyen Brexit anlaşmasını tekrar müzakere edeceğiz’ dedi. May müzakere etmişti, bir anlaşma getirdi, kabul görmedi. Daha sonra onun yerine geçen muhafazakar partiden Boris Johnson, yeniden anlaşmanın bir kısmını müzakere etti. En çok dert olan tedbir maddesi dediğimiz kısmını, o da kabul görmedi. Şimdi de Jeremy Corbyn iddia ediyor ki, ‘Mesele anlaşma değil siz müzakere etmesini biliyorsunuz. Bırakın bu işi biz yapalım’. Aslında Jeremy Corbyn gençliğinden itibaren sıkı bir Avrupa Birliği pazar karşıtı. Yani sol oldukça o anlamda bir soldan geliyor, bir ekolden geliyor. AB’den zaten çıkmak isteyen bir insan. Brexit’e karşı değil aslında Jeremy Corbyn. Ama üzerinde çok ciddi bir baskı var Avrupa Birliği’nden nasıl çıkılacağı noktasında. Aslında çıkılmaması noktasında da bir ikinci referandum yapılması konusunda üzerinde ciddi baskı var. Jeremy Corbyn’nin arkasında neden birleşemiyor Brexit istemeyenler? Çünkü Jeremy Corbyn’nin tam nerede durduğu net değil. Elimizde 4 tane parti var şu an İngiltere’de, sağdan sola doğru sayacak olursak; Brexit Partisi, Brexit mimarlarından Nigel Farage, bu partinin lideri ve anlaşma da istemiyorlar, anlaşmasız çıkalım diyorlar.”

 

'Brexit'te çok para var, Trump bu yüzden destekliyor'

ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz günlerde Başbakan Johnson ile Brexit Partisi'nin aşırı sağcı lideri Nigel Farage'ı alenen yanyana getirmeye soyunmuşken, ABD yönetiminin Britanya politikalarına bu açık müdahalesi de tartışılıyor. Sertaç Aktan ise ABD'nin bu tutumunda Brexit olursa, özellikle de anlaşmasız bir ayrılık yaşanması durumunda bundan en karlı çıkacak taraf olmasının yattığı görüşünde. Aktan bu sayede ABD'nın AB düzenlemelerinin hiçbirisinin bulunmadığı bir ortamda ticari üstünlük elde edeceği, Britanya'nın hala kamunun ağırlığı bulunan sağlık sisteminde de büyük avantajlar sağlayacağını vurguladı:

 

“ABD’nin bu işten büyük çıkarı var, anlaşmasız ayrılık olursa. Çünkü ABD ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasında standartlar aşağı çekilmiş olacak. Avrupa Birliği’ndeki standartlar dünyadaki en yüksek standartlar, yiyecek, giyecek, birtakım ürünlerin yapılmasından tüketilmesine pek çok alanda birtakım standartlar var. Ve bu standartlar ABD’nin hiç işine gelmiyor. Avrupa Birliği ile ABD arasındaki serbest ticaret anlaşmasının henüz yapılamamış olmasının nedeni de bu. ABD’de de bu konularda pek çok standart yapılmıyor. Birçok kimyasallar yapılıyor, birçok standartlara uyulmuyor ve bu nedenle Avrupa Birliği, ABD ile bir anlaşma yapmayı hala gerçekleştiremedi. İngiltere anlaşmasız çıkınca, İngiltere AB standartlarına artık bağlı olmayacak, ABD ile yapacağı ticarete daha bağımlı hale gelecek. ABD’nin eli güçlenecek yapacağı serbest ticaret anlaşmasında ve İngiltere istediği malları sokmaya başlayabilecek. Bunun da ötesinde İngiltere de diyecek ki, ‘Ben seninle serbest ticaret anlaşması yaparım. Ama sağlık sektörünü bir özele aç bakalım’ diyecek. İngiltere’de sağlık sektörü devletin elinde NHS, National Health Service. ‘Benim özel hastanelerim, benim özel sigortalarım İngiltere’de iş yapacak, eğer benimle serbest ticaret anlaşması yapıyorsan’ diyecek. Dolayısıyla İngiltere’de bir sürü özel Amerikan klinikleri, hastaneler açılacak ve İngilizler bundan hiç haz etmiyorlar. Trump bunu bu yüzden istiyor, çok para var bu durumda.”

'Boris Johnson ülkeyi tam kıvamına getirdi'

Aktan'a göre, Britanya'daki bütün siyasi partiler 12 Aralık seçimlerinde halktaki 'Brexit bıkkınlığına' oynuyor. Muhafazakar Parti liderinin izlediği politikalarla muhtemelen 12 Aralık seçiminden birinci parti olarak çıkacağını belirten Aktan, muhalefet cephesinde Brexit ile ilgili kafa karışıklığına ve tutarsızlığa karşılık Johnson'ın tüm Brexitçileri tek çatı altında toplama kapasitesine vurgu yaptı:

 

“Herkes bıkkınlığa oynuyor. Herkes Brexit bıkkınlığına oynuyor biraz. Herkes bu işin artık nasıl olursa olsun kapanmasını artık geride kalmasını istiyor. Diyoruz ki Boris Johnson’a oy verir mi kimse bundan sonra? Bilakis seçimi isteyen Boris Johnson. Çünkü Johnson seçimle gelmiş bir lider değil. Seçimle gelmediği için birtakım yaptığı hareketlerin meşruiyeti sorgulanmaya açık bir pozisyonda. Eli güçlü değil yeterince, May’den güçlü bir hükümet almadı. Dolayısıyla o aslında tam kıvamına getirdi ülkeyi. Şu an avantaj Boris Johnson’da. ‘Çünkü May’in anlaşması aslında yanlış, ben gideceğim, daha iyi bir anlaşma yapacağım’. Hakikaten de gitti beklenmeyen de bir şey oldu. Bir kısmı değişti anlaşmanın, birtakım teknik detaylar değişti. Alın, ben yeni bir anlaşma getirdim, gördünüz mü muhalefet bu sefer de sıkıntı çıkarıyor, dedi. Ülkeye döndü ve, ‘Ben üzerime düşeni yaptım, bu iş çoktan bitecekti, fakat önüme engel çıkardılar. Çünkü parlamentoda çoğunluk değilim. Gelin siz bu seçimlerde beni destekleyin’ diyecek. Boris Johnson muhtemelen Muhafazakar Parti birinci parti olarak çıkacak seçimlerden. Çünkü Brexit isteyenleri özellikle anlaşmalı Brexit isteyenleri tek bir çatı altında toplamış olacak. Muhalefet tarafı öyle değil, daha parçalı. Fakat onlarda da yeni bir gelişme oldu. 4 parti var elimizde, bir tanesi ekstremde olan Brexit Partisi, anlaşmasız çıkalım diyorlar, Boris Johnson’ın da anlaşmasını beğenmiyorlar. Bir de muhafazakar parti var, Boris Johnson’ın yaptığı anlaşmayla çıkacağız diyorlar. Onlar çoğunluğu net bir şekilde elde ederlerse Johnson’ın yapmış olduğu anlaşmayla çıkılacak. Bir de öbür tarafta İşçi Partisi var. Jeremy Corbyn’den hiç kimse hazzetmiyor. Kendi partisi içindeki insanlar dahil. Liberaller, yeşiller vs. kimse yanaşmıyor. Çünkü önceden söyledikleriyle sonradan yaptıkları arasında bir tutarsızlık var, insanlar güvenemiyorlar, sadece koltuk sevdası olduğunu düşünüyorlar. Liberaller ve Yeşiller şu anda bu seçim için güç birliği yaptılar. Birbirleri karşısına İngiltere ve Galler’de rakip çıkarmayacaklar. Bizdeki yerel seçimlerde olan durum gibi biraz. Aralarında sandalyeleri de bölüştüler. Biz AB’de kalma taraftarı olan partiler olarak güç birliği yaptılar. Liberaller ve Yeşiller aslında beraber giriyorlar. En başından beri Yeşiller de Liberaller de ikinci referandumu dahi istemiyorlar. 4 tane parti var elimizde Meclis, muhafazakar, işçi ve liberal parti esas olarak. İşçi Partisi de biz icabında çıkalım diyor, ama anlaşmayı biz yapalım diyor. ‘Siz güzel anlaşma yapamıyorsunuz, bırakın bu anlaşmayı biz yapacağız, öyle çıkacağız. O zaman çok güzel olacak’ diyor. liberal parti de tam öbür eksende, ‘Anlaşma da yok, ikinci referandum da yok, bir daha sormak da yok. biz eğer iktidara gelirsek, direkt yazacağız mektubu Brüksel’e, biz 50. Maddeyi geri çekiyoruz ve vazgeçiyoruz Brexit’ten diyeceğiz ve AB ülkesi olarak devam edeceğiz’ diyorlar. Bunun için de Liberaller ve Yeşiller güç birliği, koalisyon yaptılar seçimler için.”

'Britanya Brexit'ten geri dönecek'

Aktan’a göre Britanya, Brexit’i yani AB'den çıkışı bir sonuca kavuşturamayacak. Britanya'da dört sene önceki seçimlerde neredeyse siyaset sahnesinden silinen Liberal Demokratların Brexit tartışmalarında AB yanlısı tutarlı tavırlarıyla yeniden ilgi odağı oldukları görüşünü aktaran Aktan, partinin Yeşiller ile birlikte yeni çıkış yapmasını bekliyor. Brexit'in ise hiç olmayacağı görüşünü ısrarla yineleyen Aktan, İşçi Partisi'nin seçimi kazanması halinde de Corbyn'in yeniden referandum baskısı altında kalacağının altını çizdi:

 

“Bundan iki seçim önce, yani bir 4 yıl kadar önce, Brexit öncesi, İngiltere tarihinde daima parlamentoda ciddi bir ivme kazanmış olan Liberal Demokratlar, neredeyse siyaset sahnesinden silindiler. Kabaca ifade etmek gerekirse, insanlar halihazırda Liberal demokrasinin beşiği olan bir ülkede özel olarak Liberal Demokrat Partiyi gereksiz görmeye başlamışlardı. Gerçekten de cılız bir siyaset oluyordu. Çok fazla ortada duruyorlardı, çok fazla bir etliye sütlüye dokunmadan, çok net politikaları olmadan yönetiyorlardı. Fakat liberal demokratların lideri değişti, Jo Swinson geldi. Daha genç daha dinamik, aynı zamanda kadın olması açısından da yeni bir siyasi dil getirdi. Çok daha dinamik bir ekiple çıktılar, çok daha net politikaları ve duruşları var. Bu geçen 4 yıl içerisinde de İngiltere’de insanlar şunu fark etti. Hem yerel seçimler hem Avrupa Parlamentosu seçimleri aynı zamana denk gelmişti. Orada insanlar yüzünü tekrar liberallere döndü. Çünkü geçen zaman içerisinde liberal demokratların olmadığı bir parlamentonun çok kutuplaştığını, sertleştiğini, hiçbir moderatör siyasetçi ortada kalmadığını ve parlamentonun sürekli açmaza girdiğini gördüler. Dolayısıyla benim düşüncem, 12 Aralık’ta olan seçimlerde liberal demokratların İngiltere’de çok ciddi bir geri dönüş yapacağını hissediyorum. Özellikle Yeşillerle de iklim krizi meselesi de oldukça Avrupa’da yükselişte. Onların da gücüyle ben Liberal Demokrat Partinin ve liberal demokratların İngiliz siyasetini çok ciddi anlamda geri döneceğini düşünüyorum. Liberal Demokratlar daima ezelden beri Pan-Avrupacı olmuştur. Yani Avrupa Birliği taraftarı olmuştur. Daha federal bir Avrupa’dan yana olmuştur. Dolayısıyla bunun geri geleceğini düşünüyorum. Liberal demokratlar da Brexit Partisi de Boris Johnson da hatta Jeremy Corbyn de istisnasız insanların Brexit’ten bıkkınlığına oynuyorlar. Biliyoruz bıktınız, gelin bu işi biz halledelim. Bu konuda en ayak direyen ve ne yapacağı tam olarak belli olmayan İşçi Partisi, Jeremy Corbyn şu anda. Ben ezelden beri Brexit’in olmayacağını öne sürüyorum. İngiltere bu işten geri dönecek diye düşünüyorum. Eğer İşçi Partisi ciddi bir güç elde ederse ya da şu anki durum parlamento sayısı nasılsa öyle bir sandalye sayısı da çıkabilir tekrar, o zaman yine açılmaz kilit. O zaman mecbur referanduma gitmek durumunda kalırlar.”

 

CEYDA KARAN / SPUTNIK