Trump ölümü göze alır koltuğu bırakmaz..

Âmâ kadın kâhin onun son başkan olacağını söylüyor…

Trump ölümü göze alır koltuğu bırakmaz..


Trump ölümü göze alır koltuğu bırakmaz.. Âmâ kadın kâhin onun son başkan olacağını söylüyor…

‘Baba Vanga’ adını duymuş muydunuz? Kehanetleriyle tanınanbiriydi ve 1996’da ölmeden önce yaptığı son öngörüsü Donald Trump‘ın ABD’nin son başkanı olacağına dairdi.

Fakat kehanetine daha sonra geleceğim.

CNN muhabiri, biraz önce, Donald Trump’ın uzun süre önde gittiği kritik eyaletlerde rakibi Joe Biden’in öne geçtiğini öğrenen Beyaz Saray halkının, başkanın göreve getirdiği kadronun, telaşa düştüğünü aktardıktan sonra şunu da ekledi: Pek çoğu “Bundan sonra nerede iş buluruz” derdindeler…

Bence onları daha büyük dertler bekliyor.

Trump’ı bekleyen zorluklar

Amerika’da gelmiş geçmiş 45 başkandan hiçbiri görev sonrasında yargı önüne çıkartılmadı. Richard Nixon ikinci döneminin başlarında ayağına dolanan Watergate skandalı yüzünden istifa etmek zorunda kalmıştı, ama yerine gelen Gerard Ford başkanlık yetkisini kullanarak onu affederek dokunulmazlık zırhına kavuşturmuştu.

Monica Lewinsky skandalı sırasında kendisini suçlu duruma düşüren yanlışlıklar yapan Bill Clinton, yanlışlarını kamuoyu önünde itiraf etme karşılığı yargının pençesinden kurtulmayı başarmıştı. Ona bu yolu yargı göstermişti.

Trump’ın durumu bir ilk olacağı ve Beyaz Saray’dan ayrılması bile beklenmeden yargının ellerinin yakasına yapışacağı düşünülüyor. Hakkında tam bir düzine soruşturma ve başkan olduğu için ertelenmiş pek çok dava bulunuyor. Seçimle iş başına gelmiş New York’taki savcılar bugüne kadar yürüttükleri onunla ilgili soruşturmalardan oluşan dava dosyalarını mahkemeye sevk etmek için Trump’ın başkanlığı kaybetmesini bekliyorlar.

Zaten bu yüzden olmalı, Trump’ın onunla aynı ismi taşıyan büyük oğlu, kameralar önünde, “Babam ölümü bile göze aldı; seçimi kendisinin kazandığını ispatlayacaktır” dedi.

Bu görüşünde yalnız da değil. Bu yazıda dikkatinize sunacağım bilgileri edindiğim New Yorker dergisi yazarı Jane Mayer’in seçim sonuçlarının belli olmasından hemen önce kaleme aldığı 6335 sözcük uzunluğundaki kapsamlı makalesi için görüşlerine başvurduğu Trump’ı yakından tanıyan pek çok kişi, yazara, Trump’ın yerinden gitmemek için elinden gelen her şeyi yapacağını söylemiş. 

“Kendisini kabul edecek ABD ile suçluların iadesi anlaşması bulunmayan bir ülke varsa, hiç durmaz oraya gider” diyen de var, o ülkenin adını “Rusya” olarak veren de… Yakasını yargıdan kurtarmayı becerirse 2024’te yeniden başkanlığa adaylığını koyabileceğini, o zamana kadar da bir televizyon kanalına sahip olup siyasi gücünü korumaya çalışacağını söyleyen de çıkmış.

Mayer, “Başkanın istediği kişiyi af etme yetkisi var, acaba kendisini de af edemez mi?” sorusunu yönelttiği hukukçuların çoğu, bu soruya, “Hayır, edemez” cevabını vermiş… “Ford’un yaptığını Biden da yapabilir, Trump’ı o af edebilir” görüşünü -ama kuşkuyla- açıklayan olmuş. Bir hukukçu, “Yeni başkanın göreve başlayacağı 20 Ocak tarihinden önce Trump istifa eder, anayasa gereği kısa süreliğine yerini alacak olan yardımcısı Mike Pence hiç vakit kaybetmeden onun için af mekanizmasını işletir” hülle formülünü dile getirmiş…

Trump kirli işlerini gördürdüğü yargı tarafından mahkum edilmiş onlarca kişiyi af ederek hapisten kurtardı. O yolun kendisi için de kullanılmasının yolunu mutlaka arayacaktır.

Ancak yanındakilerin öyle bir çıkış yolu yok.

Richard Nixon istifa etti, yerine gelen yardımcısı Ford onu af ederek hapisten kurtardı, ancak Nixon’un göreve getirdiği 29 kişi hakkında soruşturmalar açıldı, adalet bakanı John Mitchell başta olmak üzere tam yedi en yakın çalışma arkadaşı yargılandı, mahkum oldu ve hapse düştü.

Nixon’un son günleri

New Yorker yazarı Mayer yazısının girişine gazeteci Bob Woodward’un ‘Son Günleri’ (The Final Days) kitabından Nixon’un zorlandığı günlere ait bir sahneyi yerleştirmiş.

Sahne şu:

Zamanın kendisi için kısaldığını hisseden Nixon içine düştüğü umutsuzlukla danışmanlarından önündeki seçeneklerin bir listesini çıkarmalarını istemiş. Dindar biri olmadığı halde, insanların artık kendisini terk ettiği Beyaz Saray’da çömelmiş yüksek sesle dua ederken, bir yandan da ağlıyor ve yumruğuyla halıyı dövüyormuş. Kendi kendine “Ne yaptım ben, ne oldu da böyle oldu?” sorularını da soruyormuş. Askerlerin çıkış yolunu anlasın diye masasının gözüne bir silah bıraktıklarını fark etmiş Nixon; buna karşılık özel kalem müdürü, doktorlarına, Nixon’un eline kendisini öldürmeye kalkışacağı hiçbir ilacı ortalıkta bırakmamaları talimatını vermekteymiş…

Korkunç bir durum bu.

Trump’ın yakınları, Mayer’e, onun kendisine olan aşırı güvenini de aktarmışlar. Kendisini her zaman kazanmaya şartlandırdığını, yenilgiyi asla kabul etmediğini ve etmeyeceğini özellikle vurgulamışlar. “Hep kazanır, kaybetse de kazandığını düşünür” demişler. Bir bakan, yakın tanığı olduğu bir olayı paylaşarak, yazara, “Asla yeniden müteahhitliğe dönmez” keskinliğinde konuşmuş. 

Etrafındakiler de mücadeleci kişiliği sayesinde zorluklarla karşılaşsa bile bu defa da hepsinin üstesinden gelebileceğine kendilerini inandırmışlar. Kongre’de hakkında açılan azil görüşmelerini ve ardından yapılan oylamayı hatırlayın. Ondan sıyrılmayı bildi Trump. Tam altı kez iflas ettiği halde başkanlığa kadar gelmiş biri o. Hakkında 26 cinsel saldırı iddiası var. Tahminlere göre hakkında dört bin kadar açılmış dava da bulunuyor.

Yakınları, “Bu seçimi de kazanacaktır, geriye düşmüş görünse bile ne yapar eder başkanlıkta kalmayı becerir” diye düşünüyor olabilirler.

Oğlu da “Babam ölümü de göze aldı, seçimi mutlaka kazanacaktır” mesajını zaten onlar böyle düşünsün diye vermiş olmalı.

ABD sisteminde başkanlık için yapılan seçim ile seçilen başkanın göreve başlaması arasında 11 haftalık bir ara dönem öngörülmüş. Seçilememiş başkan Beyaz Saray’da oturmaya, bütün yetkilerini kullanmaya o 11 hafta boyunca devam ediyor. 

New Yorker yazarının konuştuğu Trump’ı yakından tanıyanlar onun bu 11 haftayı ülkeyi karıştırmak için kullanacağını düşünüyor. Eli silahlı militan destekçilerini sokaklara dökeceğini düşünenler var. 

Bir kehanete göre Trump ABD’nin sonunu getirecek 

Baba Vanga..

Yazının bu satırlarını okurken aklıma 1996 yılında ölmüş bir âmâ Bulgar kadının, Baba Vanga’nın, ABD ile ilgili vaktiyle kayda geçirilmiş kehaneti geldi. ABD’nin 44. başkanının siyahi biri olacağını söylemişti; 44. başkan Barack Obama oldu. Baba Vanga, siyahi başkandan sonra seçilecek kişinin ise ülkenin son başkanı olacağı kehanetinde bulunmuştu.

Son seçimde Amerikalılar 46. başkanlarını seçmiş oluyor.

Ne yani, Trump Amerika Birleşik Devletleri’nin sonunu mu getirecek?

Kehanetleriyle meşhur Nostradamus’u hatırlayıp kahinlerin her dediklerinin gerçekleşeceğine inananlar vardır; Baba Vanga’yı ve ABD ile ilgili kehanetlerini işitmişlerse, şimdi muhtemelen nefeslerini tutmuş ABD’deki gelişmeleri biraz da bu gözle izliyorlardır.

Merak bu ya: Joe Biden’in âmâ kadından ve o kehanetinden haberi var mıdır acaba?

https://fehmikoru.com/148622-2/

FEHMİ KORU