Trump'ın evinde ne arandı... Epstein küresel fuhuş dosyası gündemde
BİR DAVADA AVUKAT, ÖBÜRÜNDE SAVCI
Trump'ın evinde ne arandı... Epstein küresel fuhuş dosyası gündemde
BİR DAVADA AVUKAT, ÖBÜRÜNDE SAVCI
Trump’ın evini aratan savcı Epstein’in kadın ticaretinde kullandığı ünlü “Lolita Ekspres” uçağının pilotu ve Slovak seks kölesi olarak bilinen “global girl” kod adlı Nadia Marcinkova’nın avukatı imiş. Marcinkova, ayrıca Epstein’in Doğu Avrupa ülkelerinden ergen köle kızlar getirip pazarlamakta kullandığı 4 kişilik kadın avcılar ekibinin başındaymış.
Epstein, 2008 yılındaki davada çocuk yaştaki kızları fuhuş yapmaya sürüklediğini kabul etmiş ve nasıl olmuşsa sadece 13 ay ceza yemiş. Cezasını haftada sadece 1 gün, o da açık cezaevinde lüks bir odada geçirmiş. Suç ortağı Marcinkova ise mahkemede bir daha Epstein ile görüşmeme sözü vererek cezasız kurtulmuş. Epstein’ın 2019 yılındaki davasında ise iki suç ortağının o 13 aylık dönemde dahi en az 70 kez, üstelik geceleri ve hapishanede bile görüştükleri ortaya çıkmış. 2008’de Epstein’ın avukatı olan Alexander Acosta bu “başarısı” sonrasında kariyerinde yükselmiş, 2017 yılında Başkan Trump tarafından Çalışma Bakanlığına getirilmiş. Marcinkova’nın avukatı Reinhart ise tekrar savcılığa dönerek Florida Federal Savcısı olmuş ve şimdi Trump’ın evinde bulunan malzemelerle ilgileniyor.
Florida Federal Savcısı Reinhart ilginç bir kişilik. Daha önce Obama’nın seçim kampanyasına destek olmuş. Cumhuriyetçi Parti’den Trump’a karşı ön seçime katılan Jeb Bush için de bağış kampanyası yapmış. Savcının Facebook sayfası Trump aleyhine sloganlarla dolu ve bir ev arama kararı verebiliyor, ABD hukuk sistemi gerçekten oldukça tuhaf. Ancak Cumhuriyetçilerin “Trump’ın evini arayacağınıza Epstein dosyasında adı geçenlerin evini arayın” demeleri de tam anlamıyla haklı değil. Çünkü bu dosyada adı geçenlerin en başında Trump geliyor. Ancak çok ünlü başka isimler de var. Arananın ne olduğu da belli, çünkü 28 Haziran’da sona eren, Epstein’ın başlıca ortağı İngiliz sosyetesinin ünlü ismi Ghislaine Maxwell’in davasında şikâyetçi ve tanık olarak ifade veren iki kız küresel seks tüccarının evinde bir oda dolusu kaset gördüklerini söylemişler. Bunların hiçbiri ortada yok.
“LOLİTA EKSPRES” VE YOLCULARI
Epstein’in iç çamaşırı defileleriyle ünlü Victoria’s Secret firmasının patronu Wexner’den bedavaya aldığı yatak ve oturma odaları, banyoları bulunan Boeing 727 uçağı 1990’lardan beri binlerce yolculuk yapmış. Bu yolculuklara katılanların büyük kısmının ismi ABD medyasında yayınlandı. En tanınmış 10 kişiyi sıralarsak liste şöyle: Donald Trump, Bill Clinton, İngiltere Prensi Andrew, Bill Gates, senatör John Glenn, Senato çoğunluk grup lideri George Mitchell, Robert F.Kennedy Jr, kemancı İtzhak Perlman, aktörler Kevin Spacey ve Chris Tucker.
Görüldüğü gibi ortada dev ve küresel bir organizasyon var. Bu arada Donald Trump’ın başkan olmadan önce “Miss Univers” ve “Miss Teen USA” adlı güzellik yarışmalarının sahibi olduğunu da anımsatalım. Bu gibi şovlarla uğraşan birinin ABD Başkanı olabilmesi gerçekten şaşkınlık verici ama “bazı şeylere hayret eden insanlar” nedense buna tepkisiz kaldılar.
CASUSLAR MESLEK DEĞİŞTİRMİŞ
Bu seks, şov ve varyete oluşumunun görünüşteki kurucusu Jeffrey Epstein kariyerine finansçı Steven Hoffenberg’in yanında başlar. Bir alacak takibi firması gibi görünüp aslında “saadet zinciri” yöntemleriyle büyüyen Towers Financial Corporation’un sahibi olan Hoffenberg, Epstein’ı ayda 25 bin dolar maaş ve 2 milyon dolar para vererek yanına alır ve iş takibinde yararlanır. Epstein arkasını bu firmaya dayayarak önce Victoria’s Secret ve daha sonra diğer firmaların özel işlerini yapar ve onların mali ve personel olanaklarını kullanır. Örneğin New York’taki 46 milyon dolar değerindeki evini iç çamaşırı firması patronu Wexner’den 20 milyona aldığı gibi, bu firmadan karşılıksız 100 milyon dolar elde etmiştir. Peki, bu firmalar Epstein’a neden güvenmiştir? Onlara da şantaj mı yapmıştır? Hayır.
Hoffenberg, Epstein’ı kendisine İngiliz Gizli Servisi ajanı Sir Douglas Heubert Leese’in tanıştırdığını söylüyor. Yanında da yakınlarda tasfiye edilen Suudi Cemal Kaşıkçı’nın amcası Adnan Kaşıkçı ve Suudi Prensi Bandar Bin Sultan El Suud var imiş. Bu isimler Suudi Arabistan ve İngiltere arasındaki ünlü El Yamamah silah karşılığı petrol anlaşmasını kotaranlar. Sadece tek bir İngiliz firması “BAE Systems” bu anlaşma sayesinde 2007’ye kadar 47 milyar dolar kazanmış ve 40 milyar doları daha kazanacağını ilan etmiş. Kısacası trilyonluk işler ve Trump’ın “güzelleriyle” ya da “melekleriyle” birlikte uçak seyahatleri yapmasına değiyor. Epstein’ın “Lolita Ekspres” uçağının Suudi Arabistan’a da çok sayıda sefer yaptığı bilinmekte. İngiliz casusun Epstein’ı tavsiye ederken kullandığı cümle de dikkat çekici: “Bu adam bir dahi. Şirket hisseleri satmakta çok yetenekli. Ve ahlaki konularda hiç pusulası yok.”
Epstein’in evinin salonunda Suudi Veliahtı Bin Salman’ın bir fotoğrafı da bulunuyor. Doğu Avrupa’da komünizmi yıkarak o ülkelerin kadınlarını köleleştiren küreselci neoliberalizmin bu köleleri kapitalizmi dünyaya yaymakta ve kârlarını arttırmakta sonuna kadar kullandığı anlaşılıyor. Herkesin gazeteci sandığı aslında silah tüccarı bir milyarder olan Cemal Kaşıkçı’nın bu süreçlerde bir rolü olmuş mu henüz bilinmiyor ama onun 2 Ekim 2018’deki ölümünden 8 ay sonra Epstein tutuklanıyor ve 2 ay sonra 10 Ağustos 2019’da hücresinde asılı bulunuyor.
İNTİHAR SALGINI
Epstein, seks kölesi ticareti davasında intihar eden 3 kişiden biri. Bir diğeri ünlü Fransız manken ajansı sahibi Jean-Luc Brunel. Çok sayıda mankeni moda dünyasına kazandıran Brunel’in çok daha fazlasını da şov, eğlence ve başka dünyalara yolladığı biliniyor. Epstein’ın genç kızlar ordusunun büyük kısmını sağlamış olan Brunel de Paris’teki hücresinde 19 Şubat 2022 tarihinde rastlantıya bakınız yine asılmış olarak bulunuyor.
Üçüncü intihar eden şahıs ise Bill Clinton’a çok yakın bir isim Mark Middleton. Epstein’ın Beyaz Saray’ı 17 kez ziyaret etmesini ve üstelik 3 seferinde de günde 2 kez ziyaret etmesini sağlayan Clinton’un Özel Kalem Müdür yardımcısı ve danışmanı Middleton da 7 Mayıs 2022 günü yine ilahi bir rastlantıyla asılmış olarak bulunuyor. Ancak bu kez Clinton vakfı arazisinde bir ağaca asılmış ve yanında bir de tüfek bulunduğu halde.
Bugün için Epstein davasında hayatta ve hapiste bulunan tek kişi İngiliz sosyetesinin ünlü siması, Epstein’ın yakın arkadaşı, ergenlere zorla fuhuş yaptırma eyleminden ve bizzat tecavüzle suçlanan Ghislaine Maxwell. Babası eski İngiliz basın kralı Robert Maxwell. Baba Maxwell askerliğini İngiliz gizli servisinde tercüman olarak yapan bir Çek Yahudisi. Ghislaine’ in Fransız annesiyle Paris 1945’te Nazilerden kurtarılırken tanışmış, çünkü anne de De Gaulle direniş ordusu servislerinin tercümanıymış. Robert Maxwell 1991 yılında Kanarya adalarında yatından esrarengiz bir şekilde düşüp ölüyor. Cenazesi İsrail’de Cumhurbaşkanı, Başbakan ve MOSSAD’ın eski ve yeni tüm yöneticilerinin katıldığı bir devlet töreniyle gömülüyor. Kısacası Robert Maxwell’in kızı Ghislaine kariyerine İngiliz gizli servisinin tavsiyesiyle başlayan Epstein için eşi bulunmaz bir partner.
ARKASI GELECEK
Görüldüğü gibi Epstein’ın seks ticareti ve pedofili skandalı çerçevesinde yaşanan olaylar Trump’ın evindeki aramayla yeni bir aşamaya yükselmiş durumda. Bu hafta arama kararıyla ilgili yeni belgeler açıklanacak. Gerçekliğin casusluk romanlarındaki kurgudan her zaman çok daha öğretici ve düşündürücü olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Epstein skandalı dosyasının kolay kolay kapanmayacağı belli ve üzerinde tek bir yazıyla durmak da yetersiz kalmakta.
Yaşananlar neoliberalizmin Sovyetlerin yıkıldığı 1990 sonrası küreselci kapitalist modelinin hem sefaletini, hem de çöküşünü gösteriyor. Demokrasinin bugüne dek kanıtlanabilmiş tek makul çerçevesi olan ulus devletler ortadan kalkınca meydan mafya yapılanmalarına kalıyor. Uyuşturucu kaçakçıları ve kadın tacirleri yerlilik-millilik sloganlarıyla cirit atıyor.
Devletler kolaya kaçıp “derin devlet” yöntemlerine fazlasıyla başvurduklarında, kullanmaya çalıştıkları “rutin dışı” unsurların oyuncağı haline geliyorlar.
Ortada öyle bir pislik birikiyor ki, ABD örneğinde görüldüğü gibi ülkenin tüm siyasal, ekonomik, hatta kültürel eliti o rezilliğin altında kalıyor. Ülkemiz de bir anlamda aynı sıkıntıları yaşamıyor mu?
Kayahan Uygur
Odatv.com