TSK’da ibretlik ve vicdanları sızlatacak bir ihraç

Yaklaşık 1 yıl süren soruşturmanın ardından da fatura 1 astsubaya kesilmiş. 

TSK’da ibretlik ve vicdanları sızlatacak bir ihraç


Müyesser Yıldız yazdı

İçişleri Bakanlığı dün sevindirici bir açıklama yaptı. Zeytin Dalı Harekâtı sırasında 23 Ocak 2018'de PKK/YPG'li teröristler tarafından şehit edilen Piyade Üsteğmen Oğuz Kaan Usta ile Piyade Uzman Çavuş Mehmet Muratdağı'nın naaşlarını traktör römorkuna koyup kaçıran ve kaçırılma görüntülerini de terör örgütüne ait kanallarda yayınlayan teröristlerden birisi yakalanmış.

Büyük bir tesadüf, bu iki şehidimizin naaşlarının kaçırılmasına ilişkin soruşturma dosyasına da dün vakıf olduk. 

“Ne soruşturması?” derseniz; TSK, bu üzücü olayda sorumluluğu olan askerleri tespit etmek için harekete geçmiş. Yaklaşık 1 yıl süren soruşturmanın ardından da fatura 1 astsubaya kesilmiş. 

DONMA TEHLİKESİ GEÇİRDİLER

Çok kapsamlı bir dosya, o yüzden en baştan anlatalım.

Olaydan sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca inceleme başlatılır. Bölgedeki sıralı komutanlar dahil, harekatta görevli tüm askerlerin bilgisine başvurulur ve şehitlerin naaşlarının neden alınmadığı sorulur. 

Tüm bilgi ve belgeler toplandıktan sonra 6 Haziran 2018'de, Kayseri 1. Komando Tugay Hava İndirme Taburu'nda görevliyken, Zeytin Dalı Harekâtı'nda Manevra Unsur Komutanı olarak görev yapan bir Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş, “TSK'dan ayırma” cezası ile cezalandırılma talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilir. 

Bilgisine başvurulan askerlerin, harekât öncesi ve harekât sırasında yaşananlar, hava koşulları, teçhizatın durumu, geri çekilmeleri ve kılavuzluk yapan ÖSO'cularla ilgili anlattıklarını hiç aktarmayalım. Zira çok üzücü bilgiler var.   

Ancak 2. Ordu Komutanlığı İdari Tahkikat Heyeti'nin 15 Şubat 2018, 1. Komando Tugay Komutanlığı Disiplin Soruşturması Heyeti'nin 30 Nisan 2018 ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyeti'nin 5 Haziran 2018 tarihli raporlarını özetleyelim.

2. Ordu Komutanlığı, şu tespitleri yapar:

“P. Üsteğmen Oğuz Kaan Usta'nın teröristlerle girilen çatışma esnasında vurularak şehit düştüğü, Piyade Uzman Çavuş Mehmet Muratdağı'nın kompozit başlığının yan kısmına teröristler tarafından atılan merminin çarpması sonucu boynu kırılarak şehit düştüğü, olayın teröristle mücadele harekatının doğal akışı içerisinde karşılaşılması muhtemel bir olay olduğu, personelin verilen emir gereği zor hava ve arazi şartlarında yoğun ateş baskısı altında daha fazla zayiat verilmemesi maksadıyla mecburen şehit naaşlarını alamadan geri çekilmek zorunda kaldığı, sözkonusu olayda mevzuata uymayan bir hususun bulunmadığı, olaya dahil personelin sözkonusu olayda kastının ve kusurunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.”

1. Komando Tugay Komutanlığı'nın hazırladığı rapor şöyledir:

“Kötü hava koşulları, ateş desteğinin sınırlı olması ve tahkimli mevzilere etki etmemesi, teröristlere araçla takviye unsurların gelmesi, teröristlerin hakim oldukları arazide tahkimli mevziler ve irtibat hendekleri aracılığı ile kolayca manevra yaparak unsurları çevirmesi, 'Teslim olun' diye bağıracak kadar yaklaşmaları, teröristlerle temasın devam etmesi ve yoğun bir ateş baskısının olması... Daha önce yaşanan tecrübeler ve temasta hareket tarzının normal seyri dikkate alındığında, birlik komutanı ve diğer personelin geri çekilme esnasında şehitlerin tahliyesinin daha fazla zayiat yaratacağını düşünerek, desteğe gelecek takviye unsurlarla beraber yapılmasının uygun olacağını değerlendirmesi ve bu şekilde hareket etmesinin doğal olduğu... Meydana gelen tüm olumsuzluklara rağmen birliğin 4-4.5 saat süresince çatışmaya devam ettiği, personelin verilen emirleri yerine getirdiği, bölgesini terk etmediği, birliği daha fazla zafiyete (mühimmatın azalması ve hipotermi sebebiyle rahatsızlanan personel miktarının fazlalığı) düşürmemek maksadıyla yapılan geri çekilme talebinin kabul edilmesini müteakip yine emniyetli bir şekilde zayiat verilmeden bölüğün bölgeden ayrıldığı... Şehitlerin alınmasına yönelik karargâhta bir çalışma yapıldığı, emrin verildiği, ancak harekat esnasında yaşanan olumsuz gelişmeler (Desteğe gelen unsurların bölgeye yaklaşamadan temasa girmesi, zırhlı araçların çamurda kayması ve batması) neticesinde gerçekleştirilmediği... Bu kapsamda elde edilen bilgi, belge ve ifadeler neticesinde gerek personelin, gerekse bu birliğe desteğe gelmesi planlanan diğer unsurların harekat ile ilgili verilen emirler ve şehitlerin alınması hususunda kayıtsız ve sorumsuz hareket etmediği, bilakis yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen canları pahasına pes etmeden görevlerine devam ettiği, müteakiben daha fazla zayiat vermemek adına emirle emniyetli bölgeye çekildikleri anlaşıldığından ilgili kanun, yönerge, talimname ve verilen emirler çerçevesinde bir kusurlarının ve ihmallerinin olmadığı kanaatine varılmıştır.”

Kara Kuvvetleri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyeti'nin incelemesinde de bölgedeki şartlar hakkında şunlar anlatılır: 

“Üsteğmen Oğuz Kaan Usta'nın şehit düştüğü yerden alınamamasının, o anki taktik durum, naaşın açık alanda, teröristlerin beton korugan mevzilerinin çok yakında bulunmasından ve 7 kişilik tim personeli tarafından yeterli ateş desteği olmadan naaşın alınması halinde şehit sayısının artacağı değerlendirmesinden kaynaklandığı... Şehit Piyade Uzman Çavuş Mehmet Muratdağı'nın naaşının alınamamasının ise; Naaşın bölük personelinin yanında olmasına rağmen ilerleyen saatlerde sisin dağılmaya başlaması, terörist ateşlerinin daha isabetli hal alması, bölük personelinin ateş altında mevzi değiştirmesi ile birlikte naaşının teröristlerin atış hattında kaldığı... Yaklaşık 5 saat soğukta ve hareketsiz mevzilenen 30 personelin 22'sinin soğuktan etkilendiği ve bölüğün neredeyse tamamının muhabere yetisinin büyük ölçüde azaldığı, bu durumun teröristlere göre mahkum arazide kalan 3'üncü Komando Bölüğü personelinin şehit naaşını geri çekmeye çalışması halinde toplu hedef oluşturması... Bölük personelinin soğuktan hareket serbestisini kaybetmeye başlaması nedeniyle şehit naaşının ancak 3-4 kişiyle taşınabileceği, bazı personel arasında naaşın takviyeye gelen birlikler tarafından alınacağına dair konuşmaların duyulması...”

Ancak devamında şöyle denir: 

“Sisin dağılmasına bağlı olarak şehit naaşının bulunduğu yerin teröristlerin ateş hattı bölgesinde kaldığı için alınamadığı belirtilse de şehit düştükten sonra naaşın ilk etapta geri çekilme istikametine doğru daha emniyetli bir yere götürülebilmesi halinde naaşın alınabileceği kanaatine varıldığı... Harekâtın icrası esnasında olumsuz hava koşuları veya diğer sebeplerden (eğitim eksikliği, yetersiz kondisyon vb.) görevini tam olarak yerine getiremeyen personelin görevini yerine getirememesinin sebeplerinin dolaylı olarak incelenerek, gerekli tedbirlerin alınmasının, yeterli olmayan personel varsa bu personel hakkında birlik komutanlarınca gerekli işlemlerin yapılmasının, olaylardan etkilenen ve bir arada olmasının uygun olmayacağı kıymetlendirilen personel bulunuyor ise bunlar hakkında atama teklifinde bulunulmasının uygun olacağının değerlendirildiği...”

HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ'NİN GÖRÜŞÜ

Peki, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Hukuk Hizmetleri Başkanlığı'nın görüşü nedir? Suçlanan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş için der ki; 

“Yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, olay esnasındaki statüsü, rütbesi, icra ettiği görev, yetki ve sorumluluğu ile emir-komuta zincirindeki konumu dikkate alındığında, eyleminin 'Hizmete engel davranışlarda bulunmak' disiplinsizliğini oluşturacak seviyede olmadığı, mevcut dosya itibarıyla personel hakkında ayırma işlemi tesis edilmesinin 'Ölçülülük' ilkesine uyarlı olmayacağı kanaatine varıldığından, hakkında Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası verilmesinin uygun olmayacağı değerlendirilmiştir.”

SONUÇ

Ya suçlanan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş ve Avukatının savunması?

Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş, yukarıda özetlediğimiz şartlardan söz eder... Harekât sırasında kimsenin şehitleri taşıma konusunu konuşmadığını belirtir ve “Şimdi olsa, orada şehit olmak isterdim. Ocak ayından beri vatan haini muamelesi görüyorum” der.

Avukatı da disiplin ve ceza kanunlarında şehitlerin geriye çekilmesi ile ilgili bir madde bulunmadığını, ortada şehitlerin çekilmesini engellemeye yönelik bir eylem olmadığını, engellemeye yönelik bir emir verilmediğini, herkeste şehitlerin takviye birlikler tarafından alınacağı yönünde bir kanı oluştuğunu, olayın olağanüstü bir durum olduğunu ve herhangi bir kasıt bulunmadığını anlatıp, “Düşmanı sevindirmemek adına görevde kalmasının sağlanmasını” ister.  

İfadeler ve tahkikat raporları böyle. Ya sonuç?

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, “Hizmete engel davranışlarda bulunmak” disiplinsizliği suçunu işleyerek, “Devletin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibarına zarar verecek durumun oluşmasına sebebiyet verdiği” için 31 Ekim 2018'de bu Astsubay Uzman Çavuş'un Silahlı Kuvvetler'den ilişiğinin kesilmesine karar verir. 

Oy çokluğuyla alınan ve 11 Aralık 2018'de Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar tarafından da onaylanan kararda, özetle şu gerekçelere yer verilir:

“TSK İç Hizmet Kanunu'nda her askerin esas vazifesi olarak belirtilen nitelikler kapsamında, '... Hizmetin yapılmasında sebat ve gayret, cesaret ve atılganlık, icabında hayatını hiçe sayarak...' hükmü, TSK İç Hizmet Yönetmeliği'nde belirtilen, 'Tehlikeden asla korkmayarak ve icabında ölmekten çekinmeyerek iş görmek ve pek yürekli olmaktır' hükmü ile aynı yönetmelikteki, 'Vazife yapılırken karşılaşılacak her türlü zorluk ve yokluklara katlanarak ve asla usanç ve yılgınlık göstermeyerek sessizce ve düzenli olarak vazifeye devam ve hizmeti istenildiği gibi tamamlamaktır' hükümlerine rağmen, Piyade Üsteğmen Oğuz Kaan Usta ile Piyade Uzman Çavuş Mehmet Muratdağı'nın şehit olduklarını bilerek, verilen 'Kritik malzemeleri geri alarak çekilin' emri üzerine şehit naaşlarını almadan ve alınması için yeterli gayreti göstermeden harekât bölgesinden geri çekildiği, bu nedenle orduya ve millete ait kutsal değerlerin korunmasını sağlayamadığı... Olay gerçekleştiğinde personelin gerekçe olarak sunduğu fena hava ve arazi şartlarının harekâtı güçleştirdiği ve bölücü terör unsurları (BTÖ) ile karşılaşana kadar personelin bir gayret sarf ettiği görülse de icra edilen harekâtın olağan durumu olan silahlı çatışma esnasında yeterli derecede sebat ve mukavemet göstermeksizin geri çekildiği, şehit naaşlarının çatışma bölgesinde bırakıldığı, bırakılan naaşların BTÖ'nün eline geçmesine sebebiyet verdiği, naaşların görüntülerinin BTÖ tarafından sosyal medya aracılığıyla paylaşıldığı ve bu nedenle Silahlı Kuvvetlerine duyulan saygı, sevgi ve güveni sarstığı...”

Her haliyle çok “İbretlik” ve de vicdanları sızlatacak bir ihraç değil mi?..

Özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsünde bazı üst düzey komutanların hâl ve tavırlarını hatırlayınca!..

Müyesser Yıldız

Odatv.com