TSK'nın 2005'te hazırladığı “İstanbul Depremi” raporu nerede

Bakan Soylu İstanbul'da 7.5 şiddetinde deprem beklendiğini açıkladı.

TSK'nın 2005'te hazırladığı “İstanbul Depremi” raporu nerede




Müyesser Yıldız yazdı

TSK'nın 2005'te hazırladığı “İstanbul Depremi” raporu nerede

Elazığ-Malatya depremiyle birlikte bir kez daha ülkemizin deprem kuşağında olduğunu hatırladık. 1999 Marmara depreminden ne kadar ders alındığını, 21 yılda neyin, ne kadar değiştiğini de gördük.

Deprem sonrası çalışmalar, yani arama-kurtarma faaliyetleri çok başarılı. Sevindik, gururlandık. Ya deprem öncesi alınması gereken veya çoktan alınmış olması gereken tedbirler? İşte bu konuda bir kez daha sınıfta kaldığımızı anladık. 

Ve Elazığ'ın yaraları sarılmadan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul'da 7.5 şiddetinde deprem beklendiğini açıkladı.

Yıllardır konuşulan bir gerçek, ama ilk kez duymuş gibi yine ürperdik. 

3 ŞEYE SEVİNELİM

İktidar mensupları ve medyası günlerdir Marmara depremi ile Elazığ depremini kıyaslıyor. Hangi açıdan; Arama-kurtarma faaliyetleri üzerinden. Mevcut yönetimin ne kadar “başarılı”, 1999'daki iktidarın ise ne kadar “beceriksiz” olduğu vurgulanıyor.

Erdoğan bile, “Biz İstanbul'un kıymetini bilmedik. Biz bu şehre ihanet ettik. Hâlâ da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum” dediği halde, 21 yılda özellikle İstanbul için ne tedbirler alındığını sorgulamaktan ise özenle kaçınıyorlar.

Bu tabloyu, Marmara depremini yaşamış, dönemin 15. Kolordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon'la konuştum. Tolon, öncelikle Elazığ depremiyle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:

“İzliyorum. Çok başarılı. İletişim sürüyor. Aydınlatma var, bizim yoktu. AFAD, kurtarma timleri çok iyi eğitim almışlar, sistemli çalışıyorlar. Kurtarma ve tahliye kayıtları tutuluyor. Evet, bu 3 şeye sevinelim.”

MARMARA DEPREMİNDEKİ MANZARA

Ardından sanki dün yaşamışçasına, Marmara depremi hakkında şunları anlattı:

“Ağustos Şura'sında Ankara'ya tayinim çıkmış, görevi Korgeneral Mehmet Aydın Şen'e devretmiştim. Gece 03.02 gibi eşimin çığlığı ile uyandım. Depremin 7'inci dakikasında Kolordu'daydım. Karayolu ile İzmit'ten Adapazarı'na 5 saatte gidemedik. Gölcük yolu kapanmıştı. İletişim kesilmişti. Teröristbaşının bulunduğu İmralı bize bağlı olduğu için helikopterimiz vardı. Sabah hava aydınlanınca, Vali ve Belediye Başkanını da alıp Köseköy'den helikoptere binip, havadan duruma baktık. Manzara korkunçtu. Öğlen saatlerinde bir uydu telefon gelince, Ankara ile bağlantı kurabildik. Ankara, Donanma'ya bakmamızı istedi. Sanki askerlere bir şey olmazmış gibi Donanma hiç aklımıza gelmemişti. Gittik ki, her yerden beter. Gölcük yolunu açmak için 5 polis istedik. Sanıyoruz ki, polislerin evi, lojmanı yıkılmadı. Tabii bulamadık, yolu gençler açtı. Bir numaralı sorunumuz iletişim, sonra ulaşım ve aydınlanmaydı. O gün için çok büyük bir tehlike daha vardı. Bu TÜPRAŞ Rafinerisi'nde çıkan yangındı. Deprem oluyor, canlar yanıyor, yaralılar var, tüm imkanlarla onları kurtarıp, tahliye ediyorsunuz, ama bir yandan da bu büyük tehdidi bertaraf etmeye çalışıyorsunuz. Yakıt tankının söndürülmesi için günlerce uğraşıldı. Tehlike o kadar büyüktü ki, E-5, otoban, demiryolu ulaşımını tümden engeller, Körfez'i kapatırdı. Dönemin vefakar, cefakar TÜPRAŞ Yönetim Kurulu Başkanı işi çok iyi bilen birisiydi. Onun yönlendirmesi ile bu büyük tehlike bertaraf edildi. İtiraf edeyim, deprem öncesine yönelik tedbirler yoktu. Hayatını kaybedenlerin nereye defnedileceği bile belli değildi. Kimlik tespiti yapmadan nereye taşıyacaksınız? İzmit buz pisti vardı, açtırıp, buraya koyduk. Çiçekçilerin soğuk hava depolarını kullandık.”      

Genelkurmay'ın emri üzerine 13 gün daha burada kalıp, Korgeneral Şen'le birlikte çalıştıklarını ve gün gün Ankara'ya rapor gönderdiklerini belirten Tolon, şöyle devam etti:

“Çok iyi biliyorum, deprem sonrasında oldukça geniş kapsamlı bir rapor da hazırlanıp, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay'a sunuldu. Genelkurmay Lojistik Başkanı olduğumda, bu raporları okudum. Çok ayrıntılıydı. Özellikle deprem sonrası yapılacak yardımların tek elden yönetimi özellikle vurgulanıyordu.”  

SELİMİYE KIŞLASI'NDAKİ PLAN SEMİNERİ

2001'de Orgeneral rütbesine terfi eden Tolon önce Ege Ordusu Komutanı oldu, sonra 2004-2006 yılları arasında 1. Ordu Komutanlığı yaptı. Yani İstanbul'a gitti.

İşte Tolon'a asıl sormak istediğim bu dönemde gerçekleştirilen bir çalışma ve bu çalışma sonunda hazırlanan bir rapordu. Sordum. Sözlerine şöyle başladı:

“Marmara depreminde yaşadıklarım hâlâ zihnimdeydi. Malûm, yıllık seminer planları, harp oyunu faaliyetleri yapılıyor. Arkadaşlar, 2005 yılı harp oyunu, plan semineri ve tatbikat konusunun ne olacağını sorduğunda, tereddütsüz, 'İlk işimiz deprem semineri yapmaktır' dedim. 2005 Nisan'ının son haftasında Selimiye Kışlası'nda bunu yaptık. İstanbul'da 7.2 şiddetinde bir deprem olması faraziyesine dayalı bir seminerdi. Rahmetli Prof. Ahmet Mete Işıkara başta olmak üzere çok sayıda bilim insanının yanısıra dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, ilgili kurum ve bakanlık temsilcileri katıldı. Ayrıca 1. Ordu'ya bağlı bölgedeki tüm birliklerin komutanları çağrıldı. Neden? Çünkü deprem olduğunda, onlar yardıma gelecek. Kocaeli depreminde de Edremit, Tekirdağ'dan birlikler gelmişti. Toplam 250 veya 280 kişi vardı. 3 gün aralıksız, bir İstanbul depreminde neyle karşılaşılabileceği, ne yapılabileceği, ne tür önlemlerin alınması gerektiği herkesin huzurunda tartışıldı. Teknik bilgiler, imar-iskan, zemin etüdleri, ulaşım, hastanelerin durumu, okullarda eğitim, deprem sonrasına yönelik olarak da arama-kurtarma, ölü ve yaralıların kayıtlarının tutulması, toplanma alanları, okulların tahliyesi, takviye birliklerin nereden nasıl geleceği, iş makinalarının nasıl hazır tutulacağı... Bunların hepsi konuşuldu, kayda alındı. Sonrasında da Belediye, Valilik ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na gönderildi.”

Peki bu rapor nerede? Açıp, okuyan ve burada önerilen tedbirleri alan oldu mu? Tolon, şunları söylemekle yetindi:

“Geçtiğimiz aylarda İstanbul'da deprem olunca, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu aradım, 'Arşvilerinizde böyle bir rapor var, açın bakın' dedim. Bakacağını bildirdi. 1. Ordu Komutanlığı'nı da arayıp, o raporu bulmalarını istedim. Oradan dönüş oldu, raporu bulmuşlar.”

İSTANBUL'DAKİ ASKERİ BİRLİKLERİN ÖNEMİ

İstanbul deprem gerçeğiyle karşı karşıyayken, İstanbul'daki askeri birliklerin bir yerde toplanması, bazılarının Trakya'ya taşınması, boşalacak arazilerde de yeni yapılaşmalara gidilmesi gündemde. Tolon'a bunu da sordum. Cevabı, şu oldu: 

“İstanbul'daki askeri birlikler başka yerlere gönderilemez. Bu, iki kere ikinin dört ettiği kadar açıktır. Sadece deprem değil, güvenlik, salgın hastalıklar vs. Burada her zaman askeri desteğe ihtiyaç vardır.”

1. Ordu Komutanlığı tarafından 2005'te hazırlanan rapora dönersek;

Bilindiği gibi, 2008 yılından sonra Hurşit Tolon Ergenekon ve Malatya Zirve kumpaslarında yıllarca hapiste yattı...

Yine bilindiği gibi Balyoz kumpası, Tolon'un 1. Ordu Komutanlığı'ndan 1 yıl önce 5-7 Mart 2003'te yine Selimiye Kışlası'nda gerçekleştirilen bir plan semineri üzerine inşa edildi ve yüzlerce subay hapse atıldı...

Ben de diyorum ki; Acaba yetkililer, 2003'teki seminer planına gösterdikleri o büyük “İlgi”nin yüzde birini 2005'teki İstanbul depremi seminer planına da gösterseler, bugün bu kadar yüreğimiz ağzımızda bekler miydik?

Müyesser Yıldız

Odatv.com