TSK'nın yeni elektronik harp sistemi PUHU faaliyete geçmeden yıllar önce yaşanan sinir harbinin tüm hikayesi
Independent Türkçe, savcılığın yürüttüğü PUHU soruşturmasında verilen ifadelere ulaştı.
TSK'nın yeni elektronik harp sistemi PUHU faaliyete geçmeden yıllar önce yaşanan sinir harbinin tüm hikayesi
PUHU projesi faaliyete geçmeden önce TÜBİTAK'ta adeta soğuk bir savaş yaşandı. Projeyi engellemek isteyenlerle faaliyete girmesi için çalışanların sinir harbi adli dosyalara da yansıdı
Ajanslar, Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir'in PUHU projesiyle ilgili dünkü (3 Ekim) açıklamalarını abonelerine duyurduktan sonra haber kaynakları bunu askeri sanayi için atılmış büyük bir adım olarak takipçilerine aktardı.
Ama Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullandığı elektronik harp sistemlerinden biri olan PUHU sistemi faaliyete geçmeden önce yaşanan sancıları çok az kişi biliyor.
2016 yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan FETÖ ana davasının bir kısmı, PUHU projesi öncesinde yaşananlara ayrıldı.
TÜBİTAK tarafından başlatılan bu projeye yönelik engelleme çabaları, adli bir dosya olarak arşivin raflarına kaldırıldı.
Soruşturma kapsamında projede ter döken uzman personelin ve askerlerin ifadelerine başvurulmuş, PUHU'nun neden ve kimler tarafından engellenmeye çalışıldığı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştı.
Independent Türkçe, savcılığın yürüttüğü PUHU soruşturmasında verilen ifadelere ulaştı.
''Çok başarılı oldu''
Projenin ilk yöneticilerinden biri Güner Alpaydın'dı.
Genelkurmay Elektronik Harp Dairesi'nden istifa ederek 2007'de TÜBİTAK'a geçen Alpaydın, PUHU projesinin amirliğini yaptı.
''Proje başlangıçta Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı gemilere konuşlandırılarak dost ve düşman gemilerin uzak mesafeden termal kamera ile tespit edilmesi, izlenmesi, doğruya çok yakın olacak şekilde mesafesinin bulunması ve sınıflandırılması maksadıyla hazırlanmaya başlandı'' dedi Alpaydın.
İfadelerine göre sistem Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yetkilileri tarafından defalarca denenmiş ve çok da başarılı olmuştu.
''Aktütün baskını milat oldu''
Ama sistemin ruhu 2008'deki Aktütün baskını sonrası değişti. Artık görevliler sistemi kara kuvvetlerine uyarlamak için çalışmalara başladı.
Kurum içi testlerle, bin 200 metreden tam kamuflajlı, çok yavaş ilerleyen personel tespit edilerek izlenebilmesi gerçekleştirildi.
Sistem; Tunceli, Şırnak, Tokat ve Isparta komando birimleri tarafından da başarıyla test edildi.
Sonra Jandarma Genel Komutanlığı da bu sistemi denedi ve Doğu ve Güneydoğu'da görev yapan personeline eğitimler verdi.
Alpaydın, sistemin havadan da Tunceli'de Skorski helikopterinden başarıyla test edildiğini anlattı.
Palaz'la birlikte işler kötüye gitmeye başladı
Tüm bunlar olurken projenin stratejik sivil alanlarda da kulanılması için Türkiye Petrolleri A.Ş'nin (TPAO) resmi yazısının değerlendirilmeye alındığını ve TPAO Trakya Bölge Başkanlığı'nda projenin üç ayrı sözleşme altında yaşama geçirilmesi kararı verildiğini söyleyen Alpaydın, işlerin bundan sonra kötüye gittiğini anlattı:
Hasan Palaz Bilgem Başkanı olduktan sonra üç sözleşmeden ikisini iptal etti ve sadece bir sözleşme faal kaldı böylece gerçekleşme aşaması ortadan kaldırıldı ve proje etkinliğini ispatlayamadı. Böylece kuruma prestij, ARGE çalışmalarına parasal destek sağlanması, daha da önemlisi milli menfaatler doğrultusunda enerji hatlarının mili imkanlarla güvenliğinin sağlanması hedefi başlamadan bitti.
Alpaydın'ın ismini verdiği Hasan Palaz, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yönetici kadroda olduğu iddiasıyla yargılanıyor. Firari sanık olan Palaz hakkında kırmızı bülten de çıkarıldı. Palaz, Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde ofisinin dinleme cihazlarıyla dinlenmesinden de sorumlu tutulanlar arasında bulunuyor.
Hasan Palaz, 2017'den bu yana kırmızı bültenle aranıyor
''TSK'nın ihtiyacı gözardı edildi, telefonum usulsüz dinlendi'
PUHU'nun ilk mimarlarından Alpaydın, Palaz'ın TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM) Başkanı olduktan sonra projenin tamamen atıl duruma şu sözlerle anlattı:
"Hiçbir geçerli gerekçe göstermeden projeyi bitirdi. İlk iş olarak ekibimde bulunan proje personelini görevden uzaklaştırdı. 2011 Haziran-Eylül ayları telefonum usulsüz olarak dinlendi. Puhu Projesinin silahlı kuvvetlere ne denli ihtiyaç olduğu göz ardı edildi ve proje 2011 yılı sonu itibariyle sonlandırıldı.''
''Genç mühendisler olumsuz etkilendi''
Tevfik Alparslan Babaoğlu ise, TÜBİTAK bünyesindeki PUHU projesinin başkanvekiliydi.
''PUHU projesi TPAO bünyesinde kullanılabilseydi kurum adına iyi bir maddi gelir sağlanacaktı. Yazılım bittikten sonra kurum olarak TÜBİTAK'ın masraflarının yok denecek kadar az bir seviyeye düşecekti'' diyen Baboğlu o günlerde savcıya şaşkınlığını "Bu projenin Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından neden kullanılmadığını bilmiyorum, bunun cevabını askeri yetkililer vermeli. Projelerin iptal edilmesi, kapatılması veya yavaşlatılması yetişen genç mühendisleri de olumsuz etkiliyor" sözleriyle anlatacaktı.
''Yeni Aktütünlerin yaşanmayacağı kesindi''
2000'de TÜBİTAK İleri Araştırmalar Merkezi'nin (İLTAREN) kurucu personeli olarak TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü'ne (UEKAE) geçtiğini anlatan Süleyman Gökhun Tanyer ise, PUHU'nun temel projesinin 2000-2003 arasında arasında oluştuğunu ve ilk personelin de bu dönemde alındığı bilgisini verdi.
Bu süreçte elektronik harp konusunda çalışmaların yoğunlaştığını söyleyen Tanyer ''Proje, sınır bölgelerinde bir daha Aktütün olaylarının yaşanmamasını sağlayabilecek bir önemdeydi. Projeyle Aktütün gibi benzeri olayların bir daha yaşanmayacağının kesin olarak ortaya çıkarıldığını ortaya kondu'' dedi.
Kızıl ötesi modelleme sorumlusu Antalya'da bir dağ başına sürüldü
2011'de ise proje personelinin sözleşmeleri feshedilmeye başlandı. Kızıl ötesi modelleme sorumlusu Cemil Erol, Antalya'daki bir dağ tepesindeki gözlem evine tayin edildi. Tanyer savcıya, "Büyük planlı bir yıkımın hayata geçirilmekte olduğu anlaşılıyordu" dedi.
Palaz, yol ve çitleri bahane gösterip sözleşmeyi feshettirdi
BİLGEM'de İş Geliştirme ve Müşteri İlişkileri sorumlusu olan Alper Ay ise, TPOA'yla yapılan sözleşmenin nasıl feshedildiğini savcıya şu sözlerle anlattı:
Hasan Palaz, sözleşmedeki çit ve yol yapımının uygun olmadığını söyledi ve hukukçular ile müzakere edilerek sözleşmelerin fesih yollarının araştırılmasını istedi. Sözleşme imzalandığında yol ve çit yapımının çok maliyetli değildi. Palaz'ın başkan olduğu dönemde bu projenin neden ve ne amaçla feshedildiğini bilmiyorum.
İstihbarat subayı: Zaiyatın önüne geçecekti, kim iptal etti bilmiyorum
Soruşturma kapsamında ifadeleri alınan mağdur ve müştekilerden biri de eski Jandarma İstihbarat Başkanı Mehmet Çörten'di. 2008-2010 arası Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı yapan Çörten, PUHU projesinden TÜBİTAK'ın proje ekibinin verdiği brifing sayesinde haberdar oldu. Projenin TSK tarafından kullanılabilmesi için görüş veren isimlerden biriydi.
2010'da Jandarma Genel Komutanlığı'na ikinci kez istihbarat başkanı olarak atandıktan sonra projenin kendi birimlerinde kullanılması için sözleşme imzaladı.
Çörten, projenin en büyük özelliklerinden birisini "İnsan ve hayvan ayrımı yapıbiliyordu. Otomatik olarak silahları imhaya yönelik hazırlanmıştı" dedi ve bu özelliklerin terörle mücadeleye büyük katkı sağlayacağını, zayiat verilmesinin önüne geçileceğini ifade etti.
Çörten, 2014'te başlayan bir soruşturma kapsamında Ergenekon üyesi olmakla suçlandı.
Projenin TSK'nın hizmetine sunulmadığı takdirde bunun ülke için büyük bir kayıp olacağını belirten Çörten, o dönem projenin kim veya kimler tarafından iptal edildiğini bilmediğini, projenin ülke menfaatlerinin korunması açısından çok büyük faydalar sağlayacağını ifade etmişti.
Özel Kuvvet personeli engellenen projeyi anlattı
H.Ö ise Özel Kuvvetler'de görev yaparken 2009 yılında PUHU projesini incelemek için görevlendirildiğini ve özel kuvvet temsilcileriyle birlikte TÜBİTAK'tan gelen sorumlu mühendislerden brifing aldığını anlattı.
Brifingden sonra kendisinde PUHU sisteminin TSK'nın etkinliğini arttıracağını ve insan kaynaklı hataları en aza indireceği kanaati oluştuğunu, Özel Kuvvetler Komutanlığının da projeyi beğendiği için sistemin geliştirilmesi maksadıyla TÜBİTAK ile protokol imzaladığı bilgisini veren Özdinç, "Bu uygulamada kamera görüntülerinde çıplak gözle fark edilmeyen ısısal hareketler tespit edildi, elli hedef kırmızı bir kare içinde izlenebiliyordu" diyecekti.
TÜBİTAK'taki engellemeler, FETÖ soruşturmaları ve 15 Temmuz darbe girişimi projeyi akamete uğratma zincirinin birer halkaları oldu.
Ama, elektronik harp konusunda TSK'nın elini güçlendirecek proje kendi yolunu buldu.
Sistem Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından geliştirildi ve etkin olarak kullanılmaya başlandı.
The Independentturkish