Tuğrul Türkeş: Özünde bir siyasi hareketi kapatmak çözüm değildir

 HDP'yi kapatma davası açıldı, kararı Anayasa Mahkemesi verecek. Sizce doğru bir karar mı?

Tuğrul Türkeş: Özünde bir siyasi hareketi kapatmak çözüm değildir


Tuğrul Türkeş: Özünde bir siyasi hareketi kapatmak çözüm değildir

2015 yılında seçim hükümetinde yer aldıktan sonra, Milliyetçi Hareket Partisi'nden ihraç edilen Tuğrul Türkeş, son günlerde yaptığı açıklamalarla eleştirilerin hedefinde.

Aktif siyasete AK Parti Ankara Milletvekili olarak devam eden MHP'nin kurucusu Alparslan Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş ile siyaset gündeminin tartışmalı başlıklarını konuştuk.

Euronews Türkçe'ye açıklamalarda bulunan Türkeş, parti kapatma davasından dokunulmazlıklara, öğrenci andı tartışmalarından Türkiye'deki milliyetçilik çizgisine kadar pek çok başlığı değerlendirdi.

HDP'ye kapatma davası

Euronews: HDP'yi kapatma davası açıldı, kararı Anayasa Mahkemesi verecek. Sizce doğru bir karar mı?

Tuğrul Türkeş: ''Siyasi parti kapatmak özünde doğru bir davranış değildir. Dünyanın her yerinde parti kapatma kanunlarda vardır. Mesela, Almanya’da parti kapatılır. Kanunda yeri var. Eğer bir siyasi parti iktidar olma hedefini kaybederse Alman devleti onu kapatıyor. Bunun gibi dünyada bir çok örnek göstermek mümkün. Benim geçmişimde Milliyetçi Hareket Partisi 12 Eylül sonrasında kapatıldı. Faaliyetlerine ara verildi. Bu bizi bir şeyden engelledi mi derseniz, hayır engellemedi. 12 Eylül oldu, rahmetli Türkeş tutuklandı, idamla yargılanmaya başlandı ve MHP kapatıldı. Biz dışardakiler yeni parti de kurduk, yeni yayınlar da çıkarttık. Ve bütün faaliyetlerimizi yaptık. Özünde bir siyasi hareketi kapatmak çözüm değildir. Ancak HDP özeline geldiğimizde ısrarla terörle arasına mesafe koymayan bir yapı var orada. Yani bir terör örgütünün PKK’nın siyasi uzantısı durumundalar. Ve bunu nezaketen dahi olsa reddetmeyi düşünmüyorlar. Esasa ait olarak bir terör saldırısı oluyor, bütün siyasi partiler tepkilerini koyuyor bunlar kerhen hadi bir şey söyleyelim ama lafın neresini kurtarırız. Bu yaklaşımın bir şekilde bir cezaya muhatap olması lazım. Ama kapatmak tek başına çözüm değil. Bunu kapattık oh rahatladık diye kimsenin düşünmemesi gerekir.''

Euronews: HDP'nin kapatılması yerine hazine yardımının kesilmesi, siyaset yasağı getirilmesi gibi öneriler gündemde. Tercih edilebilir mi?

Euronews: Başta HDP olmak üzere muhalefet partileri kapatma davası kararının Bahçeli'ye hediye olduğunu söyledi. Katılır mısınız?

Tuğrul Türkeş: ''Bu tip ucuz yorumlara hiç bir zaman sempatiyle bakmam. Bahçeli’nin kişisel bir meselesi değil ki HDP. Türkiye’nin bir sıkıntısı, problemi. Türkiye’de terör ile arasına bağ koyamayan bir yapı Meclis’te insanları irite eden açıklamalarda bulunuyor. Bunu Bahçeli’nin meselesi diye mi alacağız? Benim meselem, herkesin de meselesi olması gerekir. Ben öyle bakıyorum. Bu tip ucuz yorumlara kaçmam.''

Euronews: Adına Kürt sorunu ya da terör sorunu diyelim. Nasıl çözülür bu sorun, siz nasıl bir akıl koyuyorsunuz?

Tuğrul Türkeş: ''Buradaki problemin ne olduğunu göreceğiz. Bir kere Kürt sorunu demek işi yanlış anladığınızı gösterir. Çünkü Kürt kökenli vatandaşlarımızın ayrı bir sorunu mevcut değil. Bu onlarca yıldır Türkiye’yi ayrıştırmaya çalışan bir yaklaşımın uzantılarının oynadığı bir oyun. Siz bunu görmeyip de kendi vatandaşınızın bir kısmını etnisitesine göre ayırıp bunların bir sorunu var derseniz siz zaten yanlışa girdiniz demektir. Size bunu yaptırmaya çalışanlar da başarıya ulaştı demektir. Burada 85 milyon insan var. Bunların çok sayıda etnik kökeni var ama neticesinde hepsi Türk vatandaşı. Kişisel sorunu olan gider mahkemeye. Böyle bir problem var ve bu bir teori. Anayasada kendisi ile ilgili meselesinin yeterince tarif edilmediğini düşünen insanlar var. Onlarla ilgili anayasanın daha kapsamlı hazırlanması gerekir. Vatandaşın problemi hukuk ama en başta da anayasa ile çözülür.''

Gergerlioğlu'nun durumu

Euronews: Fezlekeler gündemde. Vekil dokunulmazlığının kaldırılmasını doğru buluyor musunuz? Gergerlioğlu'nun vekilliğinin düşürülmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tuğrul Türkeş: ''Milletvekilliği dokunulmazlığı yeterince iyi ve doğru anlaşılmıyor. Yani bizim dokunulmazlığımız kürsüde istediğimizi rahatça savunalım dokunulmazlığıdır. Bu bize yüz kızartıcı suç işleme hakkını vermez, hırsızlık, ahlaksızlık hakkını vermez. Öyle olduğu için fezlekelerin ne ile alakalı olarak geldiğine bakmamız lazım. Gergerlioğlu’nun durumuna bakmadım. Bir tweet ile alakalı olduğu söyleniyor. Bizim ülkede siyaset yaparken de çoğu zaman işin odağını kaçırırız. Hukuktur her şey. Kanunen bir suç varsa onun neticesine herkes katlanacak. Kanun yanlışsa Meclis’e getir, değiştir. Ama var olan kanunu yok sayamazsınız.''

''Ben yıllardır Avrupa Konseyi’nde görev yapıyorum. Bize yabancı parlamenterler hapiste gazeteciler var diye sorular soruyor. Listeleri istedik. Evet gazeteci kimliği var ama adam yaralaması, öldürmesi ya da başka suçları var. Şimdi gazeteci kimliğini bir yerden edindi diye bu suçlardan tenzih mi edeceğiz? Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı cezaevlerinde olanlar ayrı, onlardan bahsetmiyorum size. Ama şimdi 300-480 gibi cezaevinde olan gazeteci sayısı yok. Bunların çoğu adi suçlu. Ama kendi ilinde bir yerin muhabirliğini alıp kart ediniyor ve gazeteci oluyor. Gazeteci diye bakkal soymasına, adam öldürmesine, bir terör örgütüne yardım yataklık sağlamasına göz mü yumayacağız?''

Öğrenci Andı tartışması

Euronews: Öğrenci andı tartışması gündemde. Erdoğan, ''Andımız istiklal marşıdır'' dedi. Katılıyor musunuz? Kaldırılması doğru mu?

Tuğrul Türkeş: ''Bütün dünyadaki okullarda bu vardır. Çocukları bir takım değerlere göre yetiştirmek her egemen ülkenin hakkıdır. Amerika 72 milletten bir araya geliyor, orada çocuk haftanın beş günü ‘’Ben bir Amerikalı olmaktan gurur duyuyorum’’ diye bağırtıyorlar. Koreli çocuğa da bunu söyletiyor. ABD’de kimse gereksiz görmüyor. Türkiye olunca bu durum insanlara niye rahatsızlık veriyor anlamıyorum. Biz okuduk bunu, neresi incitici bunun? Ayrıştırıcı da bulmadım. Ben 35 yaşıma kadar beraber büyüdüğüm arkadaşlarımın etnisitesi, başka dini olduğunu bilmiyordum. Annem babam beni böyle yetiştirmedi. Ben Alparslan Türkeş’in oğluyum. Sonradan o Kürt, o Zaza, o Alevi… Bunlar bizim özümüzde yok, Türkiye’yi bombalamak için yapılan şeyler.''

Euronews: Azgın milliyetçilik dediniz, eleştirilen hedefi oldunuz. Ne demek istediniz, nedir milliyetçilik tanımı size göre?

Tuğrul Türkeş: ''Bizim Türk milliyetçiliği batıdaki kavramlardan farklıdır. Biz temelde kendi insanımızı sevmek, korumak ve gelişmesini hedeflemek olarak bakarız. Oysa batıdaki emsallerine baktığınızda onlarda bir öteki kavramı var. Bizdeki milliyetçilik ırkçılık değildir. Kaydığı zaman da uyaracaksınız. Türk miliyetçiliği 2000 yıldır var olan bir düşünce tarzıdır. Yani kendi milletini sevmek, bir arada tutmak, korumak, kalkınmasını sağlamak. Ortak geçmiş, ortak bugün ve ortak yarın hedefi için bir araya gelen insanlar topluluğu. Rahmetli Atatürk’ün Türkiye’de yaşayan Türk ahalisine Türk vatandaşı denir tarifinde olduğu gibi. Bizdeki ırk temelli değildir ama milliyetçiliğin bir ayarının olması lazım.''

Size yönelik MHP içinden gelen tepkilerle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Tuğrul Türkeş: ''Yanlış anladılar, metni okumuyorlar. Bu metinleri okusa arkadaşlar benim onların lehine yaptığımı anlarlar.''

Ak Parti’ye kritik zamanda geçtiniz, bu eleştirilerin bir nedeni de geçmişten gelen kırgınlık olabilir mi?

Tuğrul Türkeş: ''Ben geçmedim. 2015 seçimleri oldu, Ak Parti iktidardan düştü. Orda burda görüşmeler hükümet kurulamadı. Seçim yenileme kararı aldı cumhurbaşkanı. Seçim hükümeti kurulacak. Anayasa diyor ki hükümet her siyasi partiden temsilci alır, seçime gider ve hükümet kurulunca da görevi teslim eder. Seçime iki ay vardı, iki aylık bir bakanlık görevi. Bunun anayasal zorunluluk olduğunu bilerek ben bu teklife evet dedim. Bunun matah bir tarafı yok. Bazıları o zaman gözünü süzerek değer miydi bir kırmızı plakaya dedi. Benim arabam var zaten. Ben bir yere gitmedim yani. Ben anayasal görevi kabul edince, MHP’deki hukuki süreci işlettiler ve beni partiden atmaya karar verdiler. Ve attılar. Hal öyle olunca AK Parti’de Sayın Davutoğlu, muhakkak cumhurbaşkanına da sormuştur, ben ortada kalmayayım diye beni misafir ettiler. Şimdi beş seneyi geçti, takdiri vatandaşlara bırakmak lazım. Ben siyaseti Türkiye için yapıyorum. Benim babamın partisi MHP. Normalde seçim hükümetindeki görevi tamamlayıp partime dönebilseydim MHP’de olurdum. Gelecekte MHP’de olmam, artık Ak Parti vekiliyim.''

Siz MHP'nin doğuşunu sağlayan ismin oğlusunuz. Asıl milliyetçi biziz diyen iki parti var. MHP ve İYİ Parti. Size göre kim daha milliyetçi çizgide?

Tuğrul Türkeş: ''Herkes. Kimsenin tekelinde olan bir şey değil milliyetçilik. Yani yurdunu sevmek, kendi ülkenin insanını sevmek herkese nasip olabilen bir şeydir. O bakımdan herkes de bunun cazibesine kapılmış durumda. Ama MHP kaynak. İlk rahmetli Türkeş zamanında Türk milliyetçiliğinin partisi. Seksen öncesi dönemde dini motifli siyaset yapanlar merhum Erbakan’ın partisindeydi. Keza Türk milliyetçileri de Türkeşçi olarak bilinirdi. Yani liderlerin ismi ile tarif edilirlerdi. Bu dönemde karizmatik liderlerin peşinden giden insanlar vardı. Yeni bir dünyadayız, bugün Bahçelici, Akşenerci, Erdoğancı yok. Bu mevcut saygıdeğer liderlerin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Çağ değişti. Milliyetçilik konusunda bir yarış var. Bir kere MHP son 20-25 yıllık süreç içerisinde kendi içinde ayrışmalar yaşadı. O nedenle Türk milliyetçisi dediğiniz insanlar birden çok partide var. Ak Parti’de sağlam milliyetçi damardan gelmiş insan var, MHP, İYİ Parti hatta CHP’de de var. Bütün dünyada yükselen bir milliyetçilik akımı var. Bu çağdaki yaşayış tarzında eskisi gibi katı sınırlar, tel örgüler, askerler yok. Entellektüel seviyede kendi varlığını, kültürünü ve yapını muhafaza edeceksin. Türkiye’de de bunu herkes görüyor. Ondan her parti yükselen bu akıma sahip çıkıyor.''

Son zamanlarda özellikle gazetecilere yönelik saldırılarda basına üç hilal görüntülerini yansıdı. Nedir bu işin önü arkası?

Tuğrul Türkeş: ''Onlar çok ucuz işler. Pis suç işlemiş bir serserinin elinde dövme var diye bunu bir yere bağlamaya çalışmak doğru şeyler değil. Herkes her şeyi her yerine yaptırabilir. Bu bir partiyi suçlamak anlamına gelmemeli. Bu da bir nevi azgın milliyetçiliktir."

Mevcut iktidar ile yollarını ayırıp yeni parti kuranlar oldu. İktidar karşısındaki blok güçleniyor mu?

Tuğrul Türkeş: ''Fikri temelli bir odaklaşma olmadığı sürece bunlar sıradan çözümlerdir. Sayın Erdoğan’ı indirmek için bir araya gelmek bir siyasi yapılanma değildir. Bunlar Tayyip Beyin karşısına iyi bir aday çıkaralım da o insin bloğu. Ondan vazgeçmeliler. Siyaset üretmediler daha. Yerel seçimlerdeki başarı da çok zorlama. CHP’nin yerel seçimlerdeki iki adayı da milliyetçi olduğunu ve milliyetçi kökenden geldiğini söylüyor. CHP’nin kendi programını ve fikriyatını yeniden tanımlaması, tarif etmesi gerekir. Ben her yere sağcı, muhafazakar, milliyetçi adamları koyarım ve seçimleri alırım… Türkiye’de bir çok parti eğer iktidar olma iddiasını kaybettiyse kendini sorgulaması gerekir.''

Reformlar gündemde, mevcut ortamda insan hakları temelli reformlar mümkün mü?

Tuğrul Türkeş: "Kağıda yazmak işi çözmüyor, uygulamada ne yapıyoruz ona bakmak lazım. Reform yapılmalı mı? Şart. Ama pratikte ne kadar uygulanabilir bunu görmek lazım. Yabancı sermaye gelsin diyoruz ama yabancı sermaye hukuk ne kadar uygulanıyor, iş gücü ucuz mu, arazinin değerli mi buna bakar. Bunların süre içinde de uygulanıyor olması lazım. Reformların yapılması ve takibi önemli."

Euronews: Ekonomiyi nasıl görüyorsunuz. Muhalefet battık diyor, gerçekten battık mı?

Tuğrul Türkeş: "Ekonomi kötü. Bunu da Ak Parti’ye ya da Sayın Erdoğan’a fatura etmek de vicdansızlık. Hangi ülkenin ekonomisi iyiymiş. Korona var her yerde. Bu şartlarda hangi ülkenin ekonomisi iyiymiş de sanki Ak Parti frene basmış da burada işler kötü. Muhalefet yarın ile ilgili bir şey söyleyemeyince mevcudu eşeleyip kötü bir şey çıkaracak. Bu yirminci yüzyıl siyaseti, yirmi birinci yüzyıla geçmeliler. Yirmi birinci yüzyılda siyaset yapanların ben gelsem şunu yapardım diyebilmesi lazım. Battık, peki. Senin önerin nedir? Yok. Peki bu mu siyaset?"

euro news