Tümamiral Cihat Yaycı: Kumpas kuruldu
‘TÜRKLÜK GURURUM İMKAN VERMEZ’
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden alınıp Genelkurmay'a atanmasının hemen ardından istifa eden Tümamiral Cihat Yaycı istifa dilekçesinde, “Bilâsebep ve mesnetten yoksun olduğunu düşündüğüm (Fetövari kumpasları çağrıştırırcasına) gerekçelerle emre alınmanın yanı sıra, apar topar ayrılışımın yapılmasının emredilmesi onurumu ziyadesi ile örselemiştir. Bugün geldiğim noktada görev verilmeyen, adeta kumpas kurularak yalan ve iftiralar neticesinde görevden uzaklaştırılmış bir Amiral olarak mesleğimi icra edemeyeceğim açıktır" ifadelerini kullandı.
DUVAR – Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzası ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden alınıp Genelkurmay Başkanlığı emrine atanmasının ardından istifa eden Tümamiral Cihat Yaycı’nın istifa dilekçesinde, “Bilâsebep ve mesnetten yoksun olduğunu düşündüğüm (Fetövari kumpasları çağrıştırırcasına) gerekçelerle emre alınmanın yanı sıra, apar topar ayrılışımın yapılmasının emredilmesi onurumu ziyadesi ile örselemiştir” dedi.
Tümamiral Yaycı’nın görevden alınmasından Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal’ın da haberi olmadığı belirtildi.
‘TÜRKLÜK GURURUM İMKAN VERMEZ’
Her görevi yerine getirebileceğini ancak son gelinen aşamada durumun farklı olduğunu ifade eden Yaycı, durumu “Esasen herhangi bir göreve atanmış olsaydım görevi bir an dahi tartışmaz ve ifa ederdim. Ama durum öyle değildir. Alenen boşa çıkarılmış, onuru örselenen bir amiral durumuna düşürülmek istenmekteyim. Bunu kabul etmem mümkün değildir. Benim karakterim ve Türklük gururum buna imkân vermez” diye anlattı.
‘BU SON DERECE ONUR KIRICIDIR’
Kendisine kumpas kurulduğunu savunan Yaycı, “Bugün geldiğim noktada görev verilmeyen, adeta kumpas kurularak yalan ve iftiralar neticesinde görevden uzaklaştırılmış bir Amiral olarak mesleğimi icra edemeyeceğim açıktır. Bu son derece onur kırıcıdır. Bırakın bir Türk Amiralini hiçbir Türk neferinin bunu sindirebileceğini düşünemiyorum” dedi.
Yaycı’nın dilekçesindeki ifadelerin tamamı şöyle:
“15 Mayıs 2020 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek tasdiki ile gururla icra ettiğim Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı görevinden Genelkurmay Başkanlığı emrine Kuvvet Komutanımın haberi olmaksızın atandığımı 16 Mayıs 2020 gece saat 03.00’de öğrendim.”
‘YALAN VE İFTİRALARLA GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDIM’
“MSB’nin atama tebliğ mesajı ile de ‘ilk mesai günü olan (esasen idari tatil ve sokağa çıkma yasağının olduğu) 18 Mayıs 2020’de Deniz Kuvvetlerinden derhal ayrılışımın ve Genelkurmay Başkanlığına katılışımın yapılması’ emredilmiştir. Bilâsebep ve mesnetten yoksun olduğunu düşündüğüm (Fetövari kumpasları çağrıştırırcasına) gerekçelerle emre alınmanın yanı sıra, apar topar ayrılışımın yapılmasının emredilmesi onurumu ziyadesi ile örselemiştir.”
“Elbette bir asker olarak atama bir emirdir ve emre uymakla mükellefim. Ancak emre alınma ataması ile 32 yıldır büyük bir aşk ve heyecan ile icra ettiğim meslek hayatımda ilk defa asli görevi olmayan bir subay, bir amiral konumu ile karşı karşıya bırakılmış oldum. Esasen herhangi bir göreve atanmış olsaydım görevi bir an dahi tartışmaz ve ifa ederdim. Ama durum öyle değildir. Alenen boşa çıkarılmış, onuru örselenen bir amiral durumuna düşürülmek istenmekteyim. Bunu kabul etmem mümkün değildir. Benim karakterim ve Türklük gururum buna imkân vermez.”
“13 Yaşımda tertemiz olarak mensubu olmakla her zaman gurur duyduğum asil Türk Milletinin vermiş olduğu üniformamı, 40 yıl boyunca gururla lekesiz ve şaibesiz olarak taşıdım. Bugün geldiğim noktada görev verilmeyen, adeta kumpas kurularak yalan ve iftiralar neticesinde görevden uzaklaştırılmış bir Amiral olarak mesleğimi icra edemeyeceğim açıktır. Bu son derece onur kırıcıdır. Bırakın bir Türk Amiralini hiçbir Türk neferinin bunu sindirebileceğini düşünemiyorum.”
“Üstelik görevdeki bir Amiral olarak şahsıma itham edilen iftira dolu suçlamalara ve bu hususu dile getiren müfterilere cevap verememek şahsımı, ailemi ve silah arkadaşlarımı da derinden üzmektedir.”
“Bir deniz subayı olarak yıllarca Mavi Vatan’da en sert fırtınalara karşı mücadele ettim. Bugüne kadar Türk Milletinde Mavi Vatan bilinci ile deniz hak ve menfaatlerimizin farkındalığının oluşturulması, deniz yetki alanlarımızın belirlenmesi konularında gayret gösterdim. Türk Milletinin Türk Deniz Kuvvetlerini tanıması ve onunla gurur duymasını sağlamaya çalıştım.”
“Görev yaptığım tüm kademelerde gerektiğinde Türk Milletinin hak ve menfaatlerini korumak üzere en üst seviyede verilecek görevlere en üst seviyede ve her an hazır olmaya özen gösterdim. Yetkim dahilinde Türk Milletinin her bir kuruşunun tasarrufunu prensip edindim.”
‘FETÖ’YE KARŞI MÜCADELEMDE BAŞARILI OLDUĞUMU ANLIYORUM’
“FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirmeye çalıştığı hain darbe girişiminden çok önce Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi çerçevesinde başlayan Fethullahçı Terör Örgütü mensuplarına karşı mücadelemi de bugüne dek sürdürdüm. Bu konuda başarılı olduğumu da Allah’a çok şükür ki bugün hainlerin yaşadıkları sevinçten daha iyi anlıyorum.”
“Aynı şekilde yazdığım kitaplar ve ortaya koyduğum hukuki mesnetlere dayalı fikirlerimle Türkiye’nin deniz hak ve menfaatlerini korumaya çalıştım. Bunda da başarılı olduğumu bugün Türkiye düşmanlarının yaşadıkları sevinçten daha iyi anlıyorum.”
“Necip Türk Milletinin yetiştirdiği Türklük ve bayrak sevdalısı bir Amiral olarak bilgi birikimimin ve ihtisasımın bir mahsulü olarak Türkiye ile Libya arasında 27 Kasım 1919’da imzalan ‘Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının’ teorik alt yapısını hazırlamış olmak naçiz şahsım için bir ‘İstiklal Madalyası’ olarak kalacaktır.”
“Beni yetiştiren komutanlarıma, silah arkadaşlarıma, bahriyelilere ve Yüce Türk Milletine yazmış olduğum kitaplarımı mesleki fikir mirasım olarak bırakıyor ve şahsıma asil Türk Milleti tarafından taşıma onuru verilerek gurur ile giydiğim üniformamı çıkarıyorum.”
“19 Mayıs 2020 ‘Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın kutlandığı o mutlu gün ile sivil hayatıma adım atarak Yüce Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyetine sadakatle bağlı bir sivil olarak ihtiyaç duyulabilecek ve fırsat bulduğum her alanda hizmete devam edeceğimi belirterek istifamın kabulünü arz ederim.”
‘RÜTBEMİN ONURUNU KORUDUM’
Yaycı’nın istifasının ardından yakın çevresine de, “Şahsi bir tasarrufta bulunup, kendimce doğru olanı yaptım. Ben üniformamın, makam ve rütbemin gereğini yaptım bundan sonrakilere bakarım. Bahriye’nin, makamının ve rütbemin onurunu şahsi beklentilerimi dikkate alarak ezdirmek istemedim, korudum. Vatan sağ olsun” dediği öğrenildi.
‘SORUŞTURMA SONUCUNU BEKLEYİP GÖRECEĞİZ’
MSB Teftiş Kurulu tarafından açılan soruşturma kapsamında Deniz Kuvvetleri Komutanı onayıyla yapılan güdüm teli ihalesi ile ilgili, ihaleye fesat karıştırmaktan savcılık tarafından hakkında soruşturma açılması konusunda ise Yaycı’nın, “Her şey açık, ortada. Soruşturma sonucunu bekleyip, göreceğiz” yorumunda bulunduğu belirtildi.
Libya ile ilgili çalışmaların altında da imzası bulunan ve bir süredir FETÖ hesapları tarafından görevden alınacağı belirtilen Yaycı’nın bir süre dinlendikten sonra, gelişmeleri takip ederek kamuoyuna gereken açıklamalarda bulunacağı kaydedildi. (ANKA)