Turizm Cenneti Akçay ve Altınoluk'u lağım bastı
‘TÜM PARAMIZI VİDANJÖRE VERİYORUZ’
Turizm Cenneti Akçay ve Altınoluk'u lağım bastı
Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Akçay ve Altınoluk beldeleri, her yıl milyonlarca tatilciyi ağırlıyor. Ancak bir zamanlar zengin doğal dokusuyla oksijen deposu olarak ünlenen bölge, insan eliyle adeta lağım çukuruna dönüştü. Akçay ve Altınoluk arasındaki Avcılaraltı bölgesinde yaşayanlar lağım kokusu yüzünden kâbus dolu günler geçiriyor. Altyapısı bulunmayan Avcılaraltı’ndaki yazlık evlerde içme suyu ve kanalizasyon bulunmazken, foseptikler ya denize bırakılıyor ya da vidanjörle deşarz ediliyor. İşte rant yüzünden birkaç yılda bok çukuruna dönen turizm cennetinden utanç manzaraları.
ALTYAPI OLMADAN İMARA AÇTILAR, EVLERİ LAĞIM KOKUSU SARDI
Doğal güzelliği, suları ve benzersiz ormanlarıyla yakın zamana kadar Kuzey Ege’nin oksijen deposu olarak anılan Kaz Dağları’nın eteklerinden bugünlerde ağır lağım kokuları yükseliyor. Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı tatil beldeleri Altınoluk ve Akçay arasında yer alan Avcılaraltı’ndan yükselen pis kokular, her yıl bölgeye gelen milyonlarca yerli ve yabancı turisti de çileden çıkarmış durumda. Merkeze uzak olduğu için mücavir alan olarak gösterilen bu bölgelerde alt yapı da bulunmuyor. Alt yapı olmamasına karşın yirmi yıl önce imara açılan bölgede yaşayanların sayısı ise her geçen gün artıyor. Belediyeye vergilerini ödediklerini ancak en temel insani ihtiyaçları olan temiz su ve kanalizasyon hizmetinden mahrum kaldıklarını anlatan yurttaşlar, çevreyi saran pis koku nedeniyle evlerinin pencerelerini açamadıklarını ve sağlıksız ortamda tatil yapmak zorunda kaldıklarını belirterek, “kendi paramızla rezil oluyoruz” diye konuşuyor.
‘TÜM PARAMIZI VİDANJÖRE VERİYORUZ’
13 yıldır Avcılaraltı’nda yaşadığını anlatan bölge sakinlerinden Halil Gel, lağım kokusu yüzünde mağdur olduklarını belirterek, emlak ve çöp vergilerini düzenli olarak ödemelerine karşın yaşadıkları alana alt yapı hizmeti verilmediğinden yakınarak, “20 yıldır burada yerleşim var. 13 yıldır burada oturuyorum. Belediye foseptik işini özel sektöre devrettiği için bu konuyu üstlenmiyor. Vidanjör firmaları da belediyeye arıtma ücreti veriyor. Belediye de firmalar da memnun. Zor durumda olan bölgede yaşayanlar. Geçen yıl kanalizasyon çukuru çektirmek için 300 lira veriyorduk. Bu sene 800 liraya çıktı. Seneye ne olur bilmiyoruz. Tüm paramızı vidanjör firmalarına veriyoruz”diye konuştu.
İÇME SUYU KUYULARIYLA FOSEPTİK ÇUKURLARI YAN YANA!
Sağlıklı su ve kanalizasyonun en temel insani ihtiyaç olmasına karşın bunlardan mahrum kalarak sağlıksız bir ortamda yaşamak zorunda bırakıldıklarını ifade eden Gel, “Bölgede sivrisinekten durulmuyor. Evlerde içme suyu hattı yok, kuyulardan alınan suları kullanıyoruz. Kuyular foseptik çukurlarıyla aynı yerde bulunuyor. Mutlaka foseptikten su sızıyordur. Bulaşıklarımızı bu suda yıkıyor, kişisel bakımımızı bu sularla yapıyoruz. Bu da sağlık sorunlarına sebep oluyor. Bölgede her yerde denize girilemiyor. Deniz kıyısındaki taşlar bazı yerlerde simsiyah olmuş durumda. Cennet gibi yeri cehenneme çeviriyoruz. Her yerde denize girmek istemiyorum. Bazı binalar denizle iç içe. Binalar atık su borularını denize veriyor. Bölgede arıtması olan birçok site de zaman zaman kanalizasyonunu denize salıyor. Yeter artık. Buna bir çözüm bulunsun” dedi.
HALKIN SAĞLIĞI TEHLİKEDE, HİÇ BİR KONTROL YOK
Avcılaraltı'nda yaşayanlardan biri olan Gülümser Raşidgil ise, kışı İstanbul’da, yaz aylarını ise bölgede geçirdiğini belirterek şunları söyledi: “Oturduğum sitenin inşaat maliyetlerini düşürmek amacıyla foseptik çukuru küçük yapılmış. Bu nedenle foseptiği haftada en az iki kere çektiriyoruz. Evim 1+1. Burada oturmadığım halde her yıl 7000 lira aidat ödüyorum. Adeta kendi paramızla pis koku içinde rezil oluyoruz. Sularımız sağlıklı değil. Foseptik çekilirken kapı cam kapatıp eve tıkılıyoruz. Kokudan duramıyoruz. Denizimiz kirli. Ben bu sahilde hiç mavi bayrak görmedim. Bölgedeki bazı sitelerin arıtma sistemleri var. Bu siteler de zaman zaman arıtmalarını denize salıyor. Deniz kirleniyor. Sahil koruma temizleme birimi varmış. Mış diyorum çünkü biz bu birim yetkililerini hiç denetim yaparken görmedik. Zaman zaman denize çocuklarda mide bulantısı, ishal, kusma gibi durumlar görülüyor. Büyüklerde ise karın ağrısı ya da vücutlarında kabarıklıklar oluyor. Bunları denizin kirlenmesine bağlıyoruz. Çeşmeden akan sularda koku ve tortu oluyor. Bu tortu kireç kalıntısı değil. Bu suları kim kontrol ediyor. Hiç bir kontrol yok. Çok sağlıksız bir ortamdayız” şeklinde konuştu.
KANALİZASYON İÇİN YAPILAN BAŞVURULAR SONUÇSUZ KALDI
20 yıl önce bölgeye ilk yerleşenlerden biri olduğunu söyleyen 80 yaşındaki Hadiye Yarkınoğlu da kanalizasyon çektirmekten bıkanlardan. Bir dönem ev pansiyonculuğu yaptığını anlatan Yarkınoğlu, “İnsanlar buraya havası için geliyorlar ama burada foseptik kokusu çekmek durumunda kalıyorlar. Bu tanıtım açısından da çok kötü. Belediyeye yol yapılması için 8 bin 500 lira bedel ödedik ancak yolları da kendimiz para toplayıp yaptırdık. Buraya kanalizasyon yapılması için de başvuruda bulunduk. Fakat bize hiç bir açıklamada bulunmadılar. Gelip bakan da yok. Belediyenin yaptığı tek altyapı anayol oldu. Onu da yaparken derelerin önünü tıkadılar. Derenin akışını dikkate almadılar. Önü tıkadıkları için kışın buralarda taşkınlar oluyor” diye konuştu.
CENNETTE FOSEPTİK SAVAŞLARI
Bölgedeki bir siteye fotoseptiğini denize bıraktığı için bin 700 lira para cezası uygulandığını anlatan yurttaşlar, deniz kıyısındaki evlerin birçoğunun da foseptiğini denize bıraktığını öne sürüyor. Apartman sakinleri arasında sıklıkla foseptik savaşlarına sahne olan Avcılaraltı’ndaki konut sahipleri, mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini beklediklerini söylüyor.
* Bu haber 2014 yılında yapıldı. Aradan geçen 9 yılda değişen birşey olmadı!
Yusuf Yavuz
Odatv.com