Türk Milleti'ne miras kalan Mehmet Akif’in çilesi!

Akif hayata gözlerini yumduğunda yanında olmayan devlet, 85 yıl sonra en üst seviyede O’nu hatırladı.

Türk Milleti'ne miras kalan Mehmet Akif’in çilesi!




Türk Milleti'ne miras kalan Mehmet Akif'in çilesi!

Mehmet Akif kim?

Mehmet Akif, sefalet içinde yaşanan bir hayat sonrası cenazesi ortada kalan Milli Şair!

Ödünç palto ile idare ettiği bir dönemde İstiklal Marşı Ödülünü almayan bir vatansever!

İstiklal Marşı’nı Türk Milletine hediye eden bir vatan evladı!

O vatan evladı, bugün hayırla yad ediliyor.

Devlet, O'nu en üst seviyede anıyor. Aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor!

Malesef, O yaşarken bu kadar saygı görmedi. Bu kadar çok sevilmedi.

Cenazesi sahipsiz kaldı.

Mehmet Akif’in Cenaze namazına bir hukuk fakültesi öğrencisi iken katılan Prof.Dr.Sulhi Dönmezer 5 Ocak 1987 de Tercüman gazetesinde “ Akif’in Cenaze Töreni” başlıklı yazısında o günü şöyle anlatacaktı :

‘…O zamanların ülkemizde egemen tek partinin otoriter düzeni içinde kimse idare ile çelişkiye düşmek istemediği için basında Mehmet Akif’in yurda dönüşü ve hastalığının seyri hakkında pek fazla haber yayınlanmazdı….

Bizler alana geldiğimizde, namaz saatinin yaklaşmış bulunmasına rağmen bir tabuta rastlamadık, hep birlikte bekliyoruz. Birden lokantanın ön kısmını bir cenaze otomobilinin geldiğini gördük, iki kişi üzerine örtü dahi konmamış bir tabutu indirdiler. Yoksul bir fakirin cenazesinin getirildiğini düşünerek bir kısım arkadaşlar yardıma teşebbüs ettiler. Fakat tabutun Mehmet Akif'e ait bulunduğu anlaşılınca bir anda yüzlerce genç ağlamaya başladı. …Gençler hemen Emin Efendi Lokantasının bayrağını alarak tabutun üstüne örttüler. Sonra merhumun bir kısım arkadaşları gelmeye başladı ama ne vali, ne belediye reisi ve ne de tek partinin zimamdarlarından hiç kimse ortalarda yoktu.”

Cenaze törenine katılan Midhat Cemal Kuntay ise Beyazıd meydanındaki dakikaları şöyle anlatıyor:

‘Cenaze Beyazıd’dan kalkacak. Oraya gittim. Kimseler yok; bir cenazenin geleceği belli değil. Çok sonra birkaç kişi göründü biraz sonra çıplak bir tabut geldi. Bir fıkara cenazesi olmalı dedim. O anda Emin Efendi Lokantasının sahibi Mahir Usta, elinde bir bayrakla cenazeye koştu. Sebebini anlamadım. Yine o anda yüzlerce genç peyda oldu. Üniversitenin büyük sancağına çıplak tabutu sardılar. Ellerimi yüzüme kapadım. Cenazeyi tanımıştım.’

O tarihlerde Milli Türk Talebe Birliğinde görevli bulunan Prof.Dr. Abdülkadir Karahan da cenazeye katılmış ve bir konuşma yapmıştı. ‘Akif’in Ebediyete Uğurlanışı ve Sonrası’ başlıklı bir yazıda hatıralarını anlatan Karahan cenaze töreni sonrasında başına gelenleri şöyle anlatıyordu :

‘Burada bir olaya daha değinmek isterim. Benim o eşi az bulunur Milli Marşımızın eli öpülecek şairimizin kabir başındaki hitabemi, takdir yerine adeta tekdirle karşılanmak istenmesini ben bugün bile bir muamma gibi çözemediğimi de işaret etmek isterim.Çünkü 3 gün sonra beni Yüksek Öğretmen Okulundan Emniyet Müdürlüğüne istediler. Bir şube müdürü beni sorguya çekti. “ Ne sıfatla resmi makamların törene gerek görmediği bir şairin kabri başında konuşma yaptığımı sormuştu. Cevabım yaklaşık olarak şöyleydi: Ben herhangi bir şairin değil, Türk Bayrağı göndere çekilirken, yazdığı İstiklal Marşı ile göklere seslenen bir zatın kabri başında milletimizin duygusunu, saygısını dile getirdim. Beni buraya çağırmakla hata işlemiş bulunuyorsunuz.”

Dönemin yöneticileri her ne kadar Mehmet Akif'e bir cenaze töreni hazırlamamış olsalar da sevenleri ve binlerce üniversite öğrencisi onu son yolculuğunda el üstünde Edirnekapı mezarlığına kadar taşıdı.

Akif hayata gözlerini yumduğunda yanında olmayan devlet, 85 yıl sonra en üst seviyede O’nu hatırladı.

Hayırla yadetti.

Anma programına katılan davetlilere Safahat adlı kitabı dağıtıldı.

Garip bir zamanda geldi, garip yaşadı, garip olarak vefat etti. Garip olarak bu dünyadan uğurlandı.

Ruhu şad olsun!

Biz bu vatana hizmet edenlere ve onların çocuklarına sahip çıkamadık. Mehmet Akif’in oğlu Emin Akif’in hazin ölümü ve Çetin Altan’ın acı hatırası…

Emin Akif, Çetin Altan’ın odasında

1966 yılının son günleri… Çetin Altan, Milliyet gazetesindeki odasında yaşananları şöyle anlatıyor, dinleyelim:

Bir öğle sonrası... Bayram içeri girdi, ‘Sizi biri görmek istiyor’ dedi.

-Buyursun...

İçeri tıraşı uzamış, üstü başı bakımsız, yaşlıca, çelimsiz bir adam girdi. Hazırolu andıran bir duruş ve hafif bükük bir boyunla:

-Bendeniz, dedi, Mehmet Akif'in oğluyum...

Bir anda ne olduğumu yine şaşırdım ve nasıl şaşırdım bilemezsiniz. Eski bir dostluk havası yaratmak istercesine:

-Ooooo buyurun buyurun, nasılsınız?... türünden bir yakınlık göstermeye çalıştım.

O tavrını bozmadı:

-Rahatsız etmeyeyim, dedi. Sizden ufak bir yardım rica etmeye gelmiştim.

Gökler mi tepeme yıkıldı; yer mi yarıldı da ben mi yerin dibine geçtim; doğrusu fena allak bullak oldum.

Ve yine tek yapabileceğim şeyi yaptım, cüzdanımı çıkarıp uzattım. O, bükük boynuyla:

-Siz ne münasip görürseniz, dedi.

Cinnet cehennemlerinin tüm yıldırımları düşüyordu yüreğime. Cüzdanımı açtım; içinde ne varsa çıkardım -fazla bir şey de yoktu- elimde tuttum. Bir iki adım attı. Sanırım sadece bir on, yahut yirmi lira aldı.

-Çok çok teşekkür ederim, rahatsız ettim, dedi ve çıktı.

Aradan bir ay geçti geçmedi. Gazetelerde küçük bir haber ilişti gözüme.

Beşiktaş'taki çöp bidonlarından birinde Mehmet Akif'in oğlunun ölüsü bulunmuştu.

Bugün farklı mı?

Vatanseverler yine garip.

Onların çocukları yine sahipsiz.

Devlet yine duymuyor.

SehitlerOlmez.com kurucusu "terörist" ilan ediliyor. 

24 yıldır terörün  her türlüsünün karşısında tek başına duran SehitlerOlmez.com Genel Yayın Yönetmeni'ne "teröre yardım ettin", deniliyor.

Türk ve Müslüman kızları Elif ve Ayşe, 3 yıldır yabancı bir ülkede, şehir dışında ıssız bağ evinde ölüme terk ediliyor.

Ne fark var?

İstiklal Şairi Mehmet Akif'in cenazesine katılanları sorguya çekenlerle, 24 yıldır Şehit Aileleri ve Gazilerin haklarını savunan gazeteciyi haksız ve hukuksuz, hiçbir suç ve suç kanıtı olmadan adliyelerde süründürenler arasında ne fark var?

Hiçbir fark yok!

Sadece tarih tekerrür ediyor!

Kaynaklar : M.Ertuğrul Düzdağ, Mehmet Akif Ersoy, Kültür Bakanlığı Kültür Eserleri.

Mithad Cemal Kuntay,”Mehmed Akif,Hayatı-Seciyes-Sanatı-Eserleri

YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ

www.sehitlerolmez.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

E-Mail: [email protected]