Türk Mutfağı ‘Buğdayın 12 bin yıllık yolculuğu’ temasıyla Lübnan’da
Şef Ömür Akkor: Bir şefin “Ben Lübnan’da yemek yapacağım.” demesi çok zor bir şey
2019 Göbeklitepe Yılı etkinlikleri kapsamında dünyanın çeşitli noktalarında buğdayın ve bereketin izinde Türk mutfak kültürü ve tarihinin anlatıldığı ‘Türk Mutfağı’ etkinlikleri gerçekleştiren Yunus Emre Enstitüsü, bu kapsamda Türk mutfağı araştırmacısı ve ünlü şef Ömür Akkor’un katılımıyla Lübnan’da ‘Buğdayın 12 bin yıllık yolculuğu’ temalı bir program düzenledi.
Beyrut’un ünlü yemek mekânlarının ev sahipliğinde Türk mutfak kültürü ve tarihinin anlatıldığı programa, Lübnanlı mutfak profesyonelleri ve mutfak öğrencileri katılım gösterirken; Ömür Akkor, Lübnanlı katılımcılarla ortak paydada hikâyeler anlatabilmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
‘2019 Göbeklitepe Yılı’ kapsamında buğdayın ve bereketin izinde Türk mutfak kültürünün, tarihinin anlatıldığı ve mutfak profesyonelleri ile eşsiz Türk yemeklerini buluşturan programlar düzenleyen Yunus Emre Enstitüsü, bu kapsamda Lübnan’da Türk mutfağı tarihi araştırmacısı, ödüllü mutfak kitapları yazarı Şef Ömür Akkor’un katılımıyla ‘Buğdayın 12 bin yıllık yolculuğu’ temalı bir etkinlik gerçekleştirdi. 8 Ekim tarihinde gerçekleşen etkinlikte ünlü şef, Lübnanlı mutfak profesyonelleri ve mutfak öğrencileriyle bir araya gelerek Türk mutfağının tarihine bir yolculuk gerçekleştirdi. Katılımcılar, ünlü şef ile mutfağımızın birbirinden güzel lezzetlerini yapma fırsatı buldu.
İki kültürün birbirine ne kadar yakın olduğunu göstermek için geldim
Yunus Emre Enstitüsüne etkinliği düzenlediği ve böyle bir deneyim fırsatı sunduğu için teşekkür eden Şef Ömür Akkor, Lübnanlı misafirlerle ortak paydada buluşarak hikayeler anlatmanın çok kıymetli olduğunu vurguladı. 27 adet yayımlanmış yemek kitabı olan ünlü şef, etkinliğe neden katıldığına dair: “Yaklaşık 25 yıldır yemekle uğraşıyorum. Ortadoğu’daki eski Osmanlı vilayetleri, Lübnan mutfağı ve babaannem Halepli olduğu için de Suriye mutfağını; yani bu bölgeyi çok fazla çalışıyorum. Ortak yemek kültürü, yemeklerin ortak özellikleri ve iki mutfağın birbirine benzerlikleri çalışma alanlarım. Hem aslında bu çalışmayı yapmak için hem de iki kültürün birbirine ne kadar yakın olduğunu birbirimize göstermek için buraya geldim.” dedi. İki mutfağın birbirine çok benzer yönleri olduğunu söyleyen ve Kilis mutfağında bulunan müceddere yemeğinden örnek veren Akkor:“Birlikte yaşanılan bir 400 sene var. Bu en çok da aslında kültürde, yemekte, misafirperverlikte, kardeşlikte kendini göstermiş, biz de şimdi Lübnan’da tam olarak aslında bunu yaşıyoruz.” ifadesini kullandı.
Bir şefin “Ben Lübnan’da yemek yapacağım.” demesi çok zor bir şey
Etkinliğin içeriği ve yaşadığı deneyimler hakkında ise ünlü şef şunları söyledi: “Dünyanın herhangi bir yerinden bir şefin çıkıp ‘Ben Lübnan’da yemek yapacağım.’ demesi çok zor bir şey; çünkü Lübnan dünyanın en iyi yemeklerinin yapıldığı yer olabilir. Benim asıl geliş sebebim de ‘Bizde sizden daha iyi yemekler var.’ demekten ziyade aslında ortak bir kültürün içerisindeyiz demekti. Ben misafirlerin de çok etkilendiğini ve birbirimizi anladığımızı düşünüyorum. O yüzden çok başarılı geçti. Biz onlara Türk mutfağının hikâyelerini anlattık inşallah onları da Türkiye’ye çağırıp orada onlardan bir Beyrut hikâyesi dinleriz.”
Yunus Emre Enstitüsü Hakkında
Türkiye’nin uluslararası alanda tanınırlığını artırmak ve dünya üzerinde kültürel etkileşime katkı sağlamak için 2009 yılında kurulan Yunus Emre Enstitüsü çalışmalarını; Kültürel Diplomasi, Kurumsal Kapasite, Bilim Diplomasisi, Kültürel Etkileşim ve Türkçe Öğretimi olmak üzere 5 ana eksen üzerinden yürütüyor. Enstitü bugün dünya genelinde 157 irtibat noktasına ulaştı.www.yee.org.tr