Türkeş: Şikayetçi olanlara kulak asılmalı
Yazınızdaki "isyan vadisi" tabiriniz de çok dikkat çekti.
Türkeş: Şikayetçi olanlara kulak asılmalı
Tartışma yaratan makalesiyle ilgili DW Türkçe'ye konuşan Tuğrul Türkeş, "Yarının Türkiyesini eşit ve gelişmiş bir ülke yapmak istiyorsak şikayetçi olanlara da kulak asmamız gerekiyor" diyerek Tazmanyalı örnekler verdi.
AKP Ankara Milletvekili, eski Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'in TÜDEV'in internet sitesinde 17 Ocak'ta yayınlanan "Azgın Milliyetçilik: 21. yüzyılın ilk çeyreğinde Dünya ve Türkiye'deki gelişmeler üzerine" başlıklı makalesi tartışmalara neden oldu. Türkeş makalesinde "azgın milliyetçiliğin" mahir olduğu tek şeyin yıkım olduğunu ve bu tür bir milliyetçiliğe karşı olduğunu belirterek "Toplum tabanında bu yönde birtakım düşünce kusurlarının, kimi reflekslerin olması, azgın milliyetçiliğe karşı yeni bir metot ve ıslah ihtiyacını ortaya çıkarmıştır" ifadesini kullandı. Türkeş'in bu yazısı Türkiye'de "azgın milliyetçiliğe" karşı bir uyarı olarak algılandı. Geçen hafta siyasetçi ve gazetecilere yapılan saldırıların ardından çok konuşulan bu makalede neler demek istediğini Tuğrul Türkeş, DW Türkçe'ye anlattı.
DW Türkçe: Bir makale kaleme aldınız, orada söyledikleriniz çok konuşuldu. Anlatmak istediğiniz neydi? Bu yazınız son saldırılarla birlikte yorumlandı…
Tuğrul Türkeş: Ben her yılbaşından sonra bir makale yayınlarım aslında. Bu sene de dünyadaki yükselen milliyetçiliğe dikkat çekmek istedim. Onun için bunları yazdım. Yoksa geçen hafta yaşananların üstüne yazdığım bir şey değil.
O zaman tesadüfi oldu olayların ardından?
Ama iyi geldi, "Bir rahatsızlığım var mıdır" derseniz, hayır bir rahatsızlığım da yok. O da işaret etmek istediğim şeylerden biriydi. Ama "azgın milliyetçilik" derken ABD'dekini de Almanya'dakini de kastediyorum. Orada Türk esnafa yönelik saldırılar da azgın milliyetçilik. Kürtçülük adına son 40 yıldır Türkiye'de bir ve beraber eşit vatandaş olarak yaşama yerine "Ben Kürt'üm" deyip ayrılıkçı bir zihniyet gütmek de azgın milliyetçilik. Hepsini kastediyorum.
Yazınızdaki "isyan vadisi" tabiriniz de çok dikkat çekti.
Türkiye'de bir kavga var. Bu kavga her tarafın "istemezük" nidalarıyla şenleniyor. Yani istemem… Peki istemezsin de ne olacak? Yarının Türkiyesini 85 milyon insanı, 765 bin kilometrekarede bir bütün, eşit ve gelişmiş bir ülke yapmak istiyorsak şikayetçi olanlara da kulak asmamız gerekiyor. "İsyan vadisine düşmüş" diyorum, yani her yerden isyan vadisine gidenler. Yani güneydoğuda bölücülük yapan da isyan vadisinde, ondan şikayetçi olan da isyan vadisinde. Adam terörist değil ama Güneydoğu'da, diyelim ki nüfus kaydı orada olduğu için ya da orada yaşadığı için onu da ayrı görüyor insanlar, bu da onu isyan ettiriyor. Bunun gibi daha çok birçok şey var. Mezhep var, birçok şey var. Mesela, Türkiye'den örnek verirsek alınganlık gösterebilir arkadaşlar, Tazmanya'da bir kişi kendisini X partisine mensup hissediyor. Fakat o partide dar bir kitleci yönetim var ve onları dışlıyor ve hatta partiden atıyor ya da gitmelerini temin ediyor. Bunlar da isyan vadisindeler. Yani Türkiye'de olmuyordur, muhtemelen ama Tazmanya'da oluyordur.
Sizi son dönemde çok sık göremiyoruz, siz de mi isyan vadisindesiniz?
Hayır hayır… Ben aktif milletvekiliyim. Türkiye'nin birliği ve bütünlüğü, başarısı, güzel ve ortak bir geleceği için mücadele eden bir siyasetçiyim.
Son saldırıların milliyetçi camia ile bağdaşlaştırılmasını nasıl görüyorsunuz?
Hukukun işlemesi lazım orda. Şimdi bol keseden "şudur, budur" demek doğru değil. Diyelim ki Türkiye'ye düşman yabancı bir servis burada iki üç maşa bulsa ve böyle bir faaliyeti yaptırıp bir partiye atfetmeye çalışsa bu hukuk işlemeden bunları anlayamayız ki biz. Yine Tazmanya'dan örnek vereyim; diyelim ki Tazmanya'nın 600 yıllık bir komşusu var ama bölgesel de bir rekabetleri var. Oranın ajan provokatörleri buradaki bazı mafya bozuntusu tipleri harekete geçirip Türkiye'yi karıştırmak adına siyasilere saldırtsa ve bunun adresi olarak da başka bir partiyi gösterse bunu bilebilir miyiz? Bilemeyiz. Bunu kim bilecek? Hukuk. Onun için hukukun doğru, düzgün ve seri işlemesi lazım. Hukuk işleyecek ki yakalananlar, perde arkasında kimler var, kimlerin maşasıdır bunlar çözülecek ancak ondan sonra yorum yaparız. Ama siz derseniz, "Hukuk tamamlandı, burada yabancı bir ajansın parmağı görünmüyor, X partisinin yöneticilerinin yürüttüğüne dair kanaat oluştu" o zaman yorum yaparım, ama bugün böyle bir yorumu yapmak için bir gerekçe yok, mana da yok.
Ancak bu gibi saldırılarda hukukun iyi işlemediğine yönelik bazı eleştiriler var?
Yanıt: Bunlar genel sözler, münhasıran hukukun nasıl işleyeceğine bakalım. Daha çok erken, dosya bir gelişsin bakalım. Lafa hemen atlamayı doğru bulmuyorum. Diyelim ki bir partiye saldırı oldu, hemen iktidar kampına gözünü çevirip "Bunlar yaptırmıştır" demek çok ucuz bir yaklaşım. Yani Türkiye'yi karıştırmak isteyen onlarca ülkenin ajanları var, onlar niye yaptırmamış olsunlar? Yargının kararını beklememiz lazım.
Soru: Son olarak, MHP’nin AKP ile yaptığı ittifaktan ve izlediği çizgiden memnun musunuz? "Milli beka" söylemi var MHP’nin…
Yanıt: Çok subjektif bir konu, yorum yapmak zor… Ülkenin milli meselelerinde gerek sayın Bahçeli gerekse MHP'deki arkadaşlarımız sağlam bir duruş sergiliyorlar.
Söyleşi: Gülsen Solaker
Deutsche Welle Türkçe