Türkiye AB İlişkileri Zor Bir yıl Geçirdi
Türkiye-Libya anlaşması Doğu Akdeniz’de kriz yarattı
Türkiye-Libya anlaşması Doğu Akdeniz’de kriz yarattı
2020 yılında Türkiye-AB ilişkilerini rehin alan Doğu Akdeniz krizinin temelleri aslında Türkiye ile Libya’da Birleşmiş Milletler’in tanıdığı Sarrac hükümeti arasında 27 Kasım 2019’da imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” ve “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Anlaşması”na dayanıyor.
Türkiye, Libya ile yaptığı mutabakat muhtırasına dayanarak, Kıbrıs’ın kuzeyindeki sismik araştırma çalışmalarını Akdeniz’de arama yapma hakkına dönüştürdü. Ankara’nın bu hamlesi, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın tepkisiyle karşılaştı.
2020’nin başlarında Libya’daki iç savaşta jeopolitik çıkarları nedeniyle Türkiye ile karşı karşıya gelen Fransa, Doğu Akdeniz krizinde Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın yanında yer alarak sorunu AB platformuna taşıdı ve petrol arama kararında geri adım atmaması halinde Türkiye’ye karşı yaptırım uygulanmasını istedi.
Doğu Akdeniz krizi, Corona virüsü salgınının patlak vermesi üzerine bahar aylarında bir süre rafa kalkmış gibi görünse de Haziran’da Türkiye-AB gündeminde yeniden ilk sıraya oturdu.
Özellikle yılın ikinci yarısından itibaren Türkiye’nin arka arkaya ilan ettiği NAVTEX’lerle (seyrüsefer bildirimi) Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi’ni petrol arama faaliyetleri için bölgeye göndermesi tansiyonu daha da yükseltti.
Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Fransa’nın girişimleriyle yıl boyunca AB’nin ekonomik yaptırım tehdidiyle karşı karşıya kalan Türkiye, Almanya’nın arabulucuğu sayesinde krizi hafif bir hasarla atlattı. Aralık’taki AB zirvesinden Türkiye için ekonomik yaptırım değil, kişileri hedef alan “kısıtlayıcı tedbirler” kararı çıktı.
Uzmanlara göre, Doğu Akdeniz’deki krizin Almanya’nın dönem başkanlığına denk gelmesi Türkiye’nin lehine oldu. Amerikan Alman Marshall Fonu (GMF) Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı da bu görüşü paylaşan uzmanlardan biri. Ünlühisarcıklı “Almanya Dönem Başkanlığı’nın Türkiye’ye büyük katkısı oldu. AB’nin en güçlü ülkelerinden biri olan Fransa, Türkiye’ye yaptırım konusunu gündemde tutarken AB’nin en güçlü ülkesi Almanya Türkiye’yi kaybetmeme tezini canlı tuttu. Ayrıca Almanya Türkiye ve Yunanistan arasındaki deniz yetki alanları krizinin yatıştırılmasında da çok önemli bir rol oynadı” yorumunu yapıyor.
Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Doktor Senem Aydın Düzgit ise “Almanya dönem başkanlığını elinde bulundurmasa bile bu rolü büyük ihtimalle oynardı. Şunu da belirtmekte fayda var: Almanya bu pozisyonda yalnız değildi. İspanya, İtalya, Macaristan gibi daha sert yaptırımlara sıcak bakmayan AB ülkeleri de vardı” diyor. Uzman, Türkiye’nin, bütün sorunlara rağmen, AB için ekonomi ve göç konularında hala önemli bir ortak olarak görüldüğüne dikkat çekiyor.
Mülteci krizi yeniden gündeme geldi
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 2020’de öne çıkan bir başka konu da, 27 Şubat’ta İdlib’te 33 Türk askerinin şehit edilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sınır kapılarını açma kararı oldu. Bu kararın ardından on binlerce mültecinin Yunanistan sınırına yığılması AB içinde panik yarattı.
AB üyeleri Türkiye’yi 2016’da imzaladığı göç anlaşmasına uymamakla suçlarken, Erdoğan’ın sınır kapılarını açma kararı, AB’nin Suriye’de “güvenli bölge“ oluşturulması konusunda adım atmamasına tepki olarak yorumlandı.
9 Mart’ta, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmelerinin ardından Türk-Yunan sınırında yaşanan göç krizinin çözümü için ortak bir heyet kuracaklarını açıklamaları üzerine Ankara ile Brüksel arasındaki mülteci krizinin derinleşmesi önlendi.
Müzakerelerde canlanma olmadı
Türkiye ile AB arasında defalarca kopma noktasına gelen üyelik müzakerelerinde 2020 yılında da ilerleme sağlanamadı. Ankara’nın beklentisi, Temmuz’da AB dönem başkanlığını devralan Almanya’nın Gümrük Birliği’nin revizyonu ve vize serbestisi konularında ilerleme kaydeceği yönündeydi. Ancak yılın ikinci yarısında Doğu Akdeniz’deki krizin derinleşmesi ve yaptırım tehdidinin şiddetlenmesi bu konuların gölgede kalmasına yol açtı.
2020’nin Türkiye-AB ilişkileri açısından gerçek anlamda kayıp bir yıl olduğunu söyleyen Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen bu görüşünü, “Olumlu herhangi bir gelişme olmadığı gibi, ilişkiler Doğu Akdeniz krizi nedeniyle hırpalandı. Öte yandan 1 Ekim AB Konseyinde Türkiye’ye yönelik yeni bir öneri paketi de yeraldı. AB, Türkiye’ye gümrük birliğinin revizyonu müzakerelerine başlanması ile vize serbestisi görüşmelerinin devamınıiçeren yeni bir pozitif gündem önerisinde bulundu. Ancak Ankara’da bu öneri paketi yeterli görülmedi” ifadeleriyle destekliyor.
Türkiye-Fransa arasında tansiyon yıl boyunca düşmedi
2020’de Türkiye AB üyeleri içinde en çok Fransa ile gerginlik yaşadı. En şiddetli çekişme Libya ve Doğu Akdeniz’de yaşansa da, yılın sonlarına doğru Azerbaycan ve Ermenistan arasında patlak veren Dağlık Karabağ krizi Ankara-Paris hattında yeni bir fay hattı oluşturdu.
27 Eylül’de başlayan ve 9 Kasım’da Rusya’nın arabuluculuğuyla imzalanan ateşkes anlaşmasıyla sona eren Dağlık Karabağ Savaşı’nda Türkiye Azerbaycan’ın, Fransa ise Ermenistan’ın yanında yer aldı. Kriz süresince Türkiye ve Fransa birbirini çatışan taraflara askeri destek vermekle suçladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında yıl boyunca süren gerilim, Paris yakınlarında meydana gelen bir terör saldırısının ardından Macron’unFransa'da “İslamcı ayrılıkçılık"la mücadele etmek için "Fransız İslamı"nı oluşturma çabalarına hız vermesiyle bir kez daha tırmandı. Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili bir karikatür yayınlamasıysa iki ülke arasındaki tansiyonu zirveye taşıdı.
Erdoğan’ın bu krizler sırasında Macron’u eleştirirken kullandığı sert ifadeler AB tarafından tepkiyle kaşılandı. İki lider arasında buzlar zaman zaman erimiş görünse de, 2020’ye damga vuran karşılıklı suçlamalar ve ithamlar Ankara-Paris hattında tansiyonun düşmesine izin vermedi.
Uzmanlar, bu durumun 2021 yılında da süreceği görüşünde. GMF Ankara Ofisi Direktörü Ünlühisarcıklı, “Türkiye ve Fransa arasında jeostratejik bir rekabet olması bir yana, aslında bu tartışma gerek Erdoğan’ın gerek Macron’un iç politikada işine yarıyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde inişli çıkışlı bir seyirle devam etmesi beklenebilir” değerlendirmesini yapıyor.
Sabancı Üniversitesi’nden Düzgit de benzer şekilde, Fransa’da seçimlerin yaklaşmasını ve Macron’un ülkede düşmekte olan popülaritesini, Ankara-Paris hattında normalleşme ihtimalini zorlayan bir faktör olarak görüyor.
2021 yılında Türkiye-AB ilişkileri raydan çıkabilir
Türkiye-AB ilişkilerinde zor bir yıl geride kalmış görünüyor. 2020’de Türkiye’nin stratejik ortaktan sorunlu bir komşuya evrildiğini söyleyen Düzgit, AB içinde adı sık sık Rusya ile anılan Türkiye’nin 2021’de daha sıkıntılı zamanlar geçirebileceği uyarısı yapıyor.
Düzgit ile aynı kaygıları paylaşan GMF Ankara Ofisi Direktörü Ünlühisarcıklı, Türkiye-AB ilişkilerinin içinde bulunduğu kısır döngünün 2021 yılında da devam etmesini bekliyor.
Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğinde ABD dinamiğini vurgulayan EDAM Başkanı Sinan Ülgen ise 2021 ile ilgili beklentilerini, “AB bundan böyle Türkiye politikasını ABD ile eşgüdüm içinde yürütmek istiyor. Dolayısıyla AB’nin Türkiye’ye yönelik politikasını sertleştirip sertleştirmeyeceği birçok açıdan Türkiye’nin ABD ile ve yeni Biden yönetimi ile yürüteceği müzakerelerin sonucuna bağlı olacak” şeklinde özetliyor.
2020 yılında Türkiye-AB ilişkilerinin çıkmaza girmesi Almanya’nın da yardımıyla önlenmiş olsa da, 2021 yılında Ankara-Brüksel hattının raydan çıkıp çıkmaması, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de atacağı adımlara ve Amerika’da 20 Ocak’ta görevi devralması beklenen Biden yönetimiyle kuracağı ilişkilere bağlı görünüyor.
VOA