Türkiye-ABD ilişkilerinin 15 zor günü
Savunma Bakanı Güler’in çıkışları
Türkiye-ABD ilişkilerinin 15 zor günü:
Meclis’in 23 Ocak’ta İsveç’e NATO üyeliği onayı vermesine dair karar Vaşington’a ulaşır ulaşmaz süre başlıyor. ABD Başkanı Joe Biden Kongre’ye gönderdiği mektupta 20 milyar dolar karşılığında Türkiye’ye F-16 savaş uçağı satışına acilen onay verilmesini istedi. Usule göre 15 gün içinde Kongre’de itiraz gelmezse satış kapısı açılmış olacak. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, Hürriyet’ten Hande Fırat’a Türkiye’nin aldığı u kararla sadece ABD değil İsveç ve Kanada’nın Türkiye’ye askeri malzeme satışıyla ilgili kısıtlamaların da kaldırılma sürecine girdiğini söyledi. Yine de Türkiye-ABD ilişkilerinde bu 15 gün zor geçecek çünkü engellemek için sırada bekleyen karşıtları çok.
Aslında örneğin bu onay Gazze Krizi öncesinde verilmiş olsaydı, hazır İsrail’le ilişkiler Erdoğan’ı yıllar sonra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yla görüştürecek kadar “normale dönüyorken” Kongre’deki İsrail lobisinden engel yerine destek beklenebilirdi. Aslında Kongre’de bu konuda en zor engel Yunanistan-Ermenistan ortak çabasından çıkmıştı. Biri F-16’lar satılsın ama Ege’de kullanılmasın, diğeri Ermenistan’a karşı kullanılmasın sözü istiyordu. Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki PKK hedeflerini havadan vurması da açıktan olmasa da konuşuluyordu.
Düğümü açan gelişmeler
Ama söz konusu olan NATO idi ve Erdoğan’ın 7 Aralık’ta Atina’ya gidip “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözlerini Yunanistan’a karşı demediğini söylemesi ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in -Gazze Krizinin tam ortasında- Atina’yı ikna turlarına başlamasını getirdi.
Zaten Biden’ın Erdoğan’a 14 Aralık’ta açtığı ve “Siz İsveç’in NATO üyeliğini Meclis’ten geçirin, ben de F-16 satışını Kongre’den geçireyim” önerisini yaptığı telefonda Atina ziyaretini olumlu bulduğundan söz etmesi kilit önemde bir ayrıntıydı.
Erdoğan 18 Aralık’ta içeriğini bu şekilde açıkladığı konuşmanın gereğini yaptı: başında bulunduğu AK Parti grubunun gündeme getirmesiyle İsveç’in NATO üyeliği 26 Aralık’ta Dışişleri Komisyonu, 23 Ocak’ta da TBMM Genel Kurulundan geçti. Muhalefetteki CHP de olumlu oy vermişti.
Erdoğan 11-12 Temmuz 2023’te Vilnius’taki NATO Zirvesinde Biden’a verdiği sözü -2023 çıkmadan- yerine getirince, Biden’ın da gecikmeden mektubu yazdığı görülüyor. Böylece Türkiye’nin ABD’ye haklı güvensizliğinin ilk aşaması giderilmiş oldu. Şimdi sıra 15 zor gün içinde Biden’în talebinin Kongre’den geçmesini sağlamasında.
Savunma Bakanı Güler’in çıkışları
Bu süreçte iki önemli çıkıştan söz etmemiz gerekiyor: ikisi de Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’den geldi. İlki, Erdoğan’ın Almanya’ya gidişinden önce, 16 Kasım’da TBMM’de Eurofighter almak istediklerini ama Almanya’nın karşı çıktığını söylemesiydi. Bu aynı zamanda Dışişleri Komisyonunun İsveç oylamasını, temel olarak MHP lideri Devlet Bahçeli’nin itirazlarıyla ertelediği gündü İkincisi de bir ay sonra, 16 Aralık’ta Erdoğan’ın Biden telefonundaki teklifi ilan etmesi öncesinde bunu tekrarlamasıydı.
Savunma Bakanı adeta hem Cumhurbaşkanı hem de NATO’ya “Savaş uçağı açığını bir şekilde hemen kapatmak zorundayız” diyordu. Türkiye’nin kendi Milli Muharebe Uçağı “Kaan”ı filosuna aktif olarak katmadan önce bu açığını kapatmazsa NATO’nun asli hava gücü liginde kalması zor olacak, Güneydoğu kanadında Rusya ve Orta Doğu’ya komşu olmasına rağmen destek gücü ligine düşecekti. Erdoğan formülü açıkladı, süreç işlemeye başladı.
Bu zor duruma nasıl düştük?
Türkiye F-35 programına girişinden itibaren 2010’lardan itibaren hava kuvvetlerinin belkemiğini kademeli olarak F-16’lardan F-35’lere kaydıracaktı. F-35 üretim programındaki aksamalar ve maliyet artışları nedeniyle bu planlama 2015’lere uzatılmıştı. Ancak Türkiye’nin ABD’den Patriot füzeleri alamaması, onun yerine Rusya’dan S-400 füzeleri alması nedeniyle iki “zoraki müttefik” arasındaki ilişkiler daha da gerildi.
Donald Trump döneminde ABD Türkiye’ye askeri yaptırım uygulamaya başladı. ABD Türkiye’yi ortak üretimci olduğu ve iki uçağı da parasını (1,4 milyar dolar) verdiği halde alamadığı F-35 programından çıkardı.
Bu durum Türkiye’yi hava savunma açığı riskiyle karşı karşıya bıraktı. Türkiye’nin İHA ve SİHA üretimindeki başarıları önemliydi ama tabancayla tüfek, tüfekle top arasındaki kullanım farkları gibi her silahın işlevi ayrıydı.
Türkiye’nin hava savunması zor bir gelecekle karşı karşıya kaldı. Yeni F-16 alımı ve mevcutların güncellenmesi bu süreçte gündeme geldi. Bir yandan F-35 alamıyordu, diğer yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Size Su-35, Su-57 satalım teklifi vardı. Eurofighter çıkışıyla Güler Türkiye’nin NATO-dışı bir tercih yapmama isteğini ortaya koymuş oldu.
Neden F-16 ve neler gelecek?
Öncelikle satış süreci tamamlansa dahi yeni F-16’ların 2026’dan önce Türk Hava Kuvvetlerine katılmaya başlamasının zor olduğunu belirtelim.
Kimi okurlar Türkiye’nin kendi F-16’larını ürettiğini bu talebin nereden çıktığını sorabilir.
Türkiye 1987’de ABD’nin General Dynamics şirketiyle TUSAŞ arasındaki anlaşmaya göre F-16 üretiyor ama bun üretimim sayısı, kabiliyetleri hep anlaşmayla belirleniyor.
Resmi kayıtlara göre, Türk Hava Kuvvetleri bu yolla şimdiye dek 270 adet F-16C/D (Blok 30/40/50/50+) uçağa sahip olmuş. Ancak 2022 yılına kadar toplam 27 F-16 kaybedilmiş. 2022 itibarıyla Türkiye’nin elinde 158’i F-16C, 87’si F-16D olmak üzere toplam 243 F-16 kalmış.
Türkiye’nin satın almak istediği uçaklar “Viper” olarak bilinen F-16V üst modeli; güncelleştirme takımları ise eldeki uçaklardan 80 adetinin bu modele yükseltilmesi için. Yani bu talep kabul edilirse, Türkiye’nin elinde 120 adet F-16V olacak, bu da en azından on yıl Türkiye’nin hava gücü açığını kendi uçağını yapıp filosuna katana dek bir ölçüde giderecek.
Kendimizi zor duruma düşürüp, sonra çıkmak için çabalamaktan kurtulamıyoruz özetle.
https://yetkinreport.com/2024/01/25/turkiye-abd-iliskilerinin-15-zor-gunu/