‘TÜRKİYE ADALETE EKMEK GİBİ SU GİBİ MUHTAÇ’

Yeneroğlu'ndan AYM açıklaması: İktidarın mahkeme üzerindeki baskısı sona ermeli

‘TÜRKİYE ADALETE EKMEK GİBİ SU GİBİ MUHTAÇ’


Yeneroğlu'ndan AYM açıklaması: İktidarın mahkeme üzerindeki baskısı sona ermeli

Mustafa Yeneroğlu, Anayasa Mahkemesi'nin bağımsızlığının korunmasının önemine dikkat çekti ve "Anayasa Mahkemesi’nin görevini layıkıyla yerine getirebilmesi için iktidarın Mahkeme üzerindeki baskısının son bulması şarttır” dedi.

DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşunun 62. yıl dönümünde önemli açıklamalarda bulundu. Yeneroğlu, Mahkemenin bağımsızlığına ve kararlarının bağlayıcılığına vurgu yaparak, yargı üzerindeki siyasi baskılara son verilmesi gerektiğini belirtti.

‘AYM HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN EN ÖNEMLİ GÜVENCESİDİR’

Yeneroğlu, “Geçmişten günümüze birçok tartışmalı karara imza atan Anayasa Mahkemesi, her şeye rağmen gümümüzde yasama, yürütme ve yargı organlarının hukukun sınırları içinde kalması çabasıyla anayasanın üstünlüğünün ve temel hak ve özgürlüklerin en önemli güvencesidir.” ifadelerine yer verdi.

‘ANAYASA MAHKEMESİ’NİN İCRA ETTİĞİ GÖREV SON DERECE HAYATİDİR’

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının 2010 yılında tanındığını hatırlatan Yeneroğlu, şunları söyledi:

“23 Eylül 2012 ile 31 Aralık 2023 tarihleri arasında Yüksek Mahkeme, 1815 norm denetimi davasını; 484 bin 711 de bireysel başvuruyu karara bağladı. Bu istatistik, başlı başına Mahkeme’nin işlevini ve önemini ortaya koyuyor. Bireysel başvurulara yakından bakınca, 11 yılda 72 bin 560 başvuruda en az bir hakkın ihlal edildiğine karar verildiğini görüyoruz. Dolayısıyla Mahkeme’nin icra ettiği görev son derece hayatidir.”

‘TÜRKİYE ADALETE EKMEK GİBİ SU GİBİ MUHTAÇ’

Anayasa Mahkemesi’nin iş yükünün 47 ülkeden başvuru alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden daha fazla olduğunu ve sistematik hak ihlallerinin son bulması gerektiğini vurgulayan Yeneroğlu şöyle devam etti:

“2023 yılı sonu itibariyle AİHM'de sonuçlandırılmayı bekleyen başvuru sayısı yaklaşık 68 binken ülkemizde Anayasa Mahkemesi’nde bekleyen başvuru sayısı yaklaşık 95 bindir. Yani Türkiye’de günde ortalama 300’den fazla insan Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak adalet aramaktadır.”

Bir ülkede AYM’ye ne kadar çok sayıda bireysel başvuru yapılırsa, o ülkede insan hakları karnesi o kadar zayıftır. Ne yazık ki, Türkiye o ülkelerin en başında gelmektedir. Vatandaşlarımız adalete ekmek gibi muhtaç durumdadır. Adil yargılanmanın, ifade özgürlüğünün, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlali, insanların kötü muameleye hatta işkenceye maruz kalması ülkemizin kanayan yaralarındandır.”

‘MİLLETİMİZİN KAZANIMLARINI KORUMAK HEPİMİZİN ORTAK SORUMLULUĞUDUR’

Önümüzdeki günlerde 9. Yargı Paketi ile Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin kısıtlanmak istendiğine değinen Yeneroğlu, bu durumun hiçbir şartta kabul edilemeyeceğini ve milletimizin referandumla elde ettiği kazanımların yok sayılamayacağını ifade etti.

Yeneroğlu’nun açıklaması şu şekilde:

“Anayasa’nın üstünlüğü ve Anayasa Mahkemesi kararları herkes için bağlayıcıdır. Anayasayı ihlal eden ve onu yok sayan her anlayış hukuku ve demokrasiyi de yok eder. Bugün gelinen noktada Yüksek Mahkeme, ihlal kararlarına yönelik baskılarla karşı karşıyadır. Bireysel başvuru yetkilerinin kısıtlanması tehdidiyle sürekli gündemde tutulmakta, Mahkeme ve üyeler açıkça hedef gösterilmektedir.

Elbette Anayasa Mahkemesi kararları tartışılmaz değildir, fakat; bir hukuk devletinde mahkemenin kararlarının kesinliğinin ve bağlayıcılığının sorgulanması mümkün değildir. Ancak ülkemizde ne yazık ki Anayasa Mahkemesi’nin kararları yok sayılmaktadır. Bunun en son örneği, Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verilen karar ve sonrasında yaşanan hukuksuzluk sarmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama yetkisinin şartları ilgili kanunlarda açıkça düzenlenmiştir. Hiçbir mahkeme bu yetkinin dışına çıkamaz. Bunun aksini uygulamaya kalkan ister yargı isterse yasama veya yürütme organı mensubu olsun, en başta kendi meşruiyetininin dayanağı olan Anayasa'ya sadakat yükümlülüğünü yerine getirmemiş olur.”

‘BİREYSEL BAŞVURU HAKKI KÜÇÜMSENEMEZ’

“Bireysel başvuru hakkı ile birlikte AYM, yasama ve yürütmenin yanında yargı organlarının kararlarını da temel hak ve özgürlükler açısından denetleyerek özünde Anayasa’nın üstünlüğü ilkesini güvence altına almaktadır. Bu yetkiyi küçümsemek Anayasa Mahkemesi üyelerini değil, vatandaşlarımızın haklarını küçümsemek, anayasal devleti hedef almaktır. Vatandaşın hakkına ve hukukuna sahip çıkma iddiasında olan herkes Anayasa’ya dolayısıyla da Anayasa Mahkemesi kararlarına uymakla mükelleftir.

Mevcut durumda bireysel başvurularda hak ihlâli tespit edilmesi halinde ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için etkili tedbirler alınmaktadır. Örneğin özgürlük ve güvenlik hakkı ihlal edilen yani, haksız yere tutuklanan, mahkûm edilen kişiler bu sayede özgürlüklerine kavuşabilmektedir. Maalesef yargıyı güdümünde tutmak isteyen iktidar, Anayasa Mahkeme’sinin kararları ile bağlı kalmak istemiyor.

Şayet AYM’nin yetkileri gerçekten kısıtlanırsa, ülkemiz insan hakları alanında daha fazla geriye gidecektir. Bu durumda Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru AİHM bakımından tüketilmesi gereken iç hukuk yolu olmaktan çıkabilir ve vatandaşlarımızın AYM’ye başvurmadan doğrudan AİHM’e başvurması gibi sonuçlar doğabilir. Bu oldukça endişe vericidir. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin 62 yıllık tecrübesi yok sayılacak ve Mahkeme adeta ‘tabela kurul’ haline gelecektir. Ayrıca vatandaşlarımızın hak arama süreci de çok daha uzun sürecektir.”

‘SN. ZÜHTÜ ARSLAN’A TEŞEKKÜRLERİMİ İLETİYOR, SN. KADİR ÖZKAYA’YA DA YENİ GÖREVİNDE BAŞARILAR DİLİYORUM’

Son olarak Cuma günü Zühtü Arslan’dan başkanlık dörevini devralan Kadir Özkaya'ya tebriklerini ileten Yeneroğlu, “Ülkemizde yargının en üst merciinde başkanlık görevini yürütecek olan Sn. Kadir Özkaya döneminin; Anayasa'nın üstünlüğünün esas alındığı ve hukuk devleti ilkelerinin amasız ve çekincesiz uygulandığı, Mahkeme kararlarının bağlayıcılığının kabul edildiği, Mahkeme'nin temel hak ve özgürlüklerin korunmasında hak eksenli yaklaşımını artırarak sürdürdüğü bir dönem olmasını diliyorum.

Ülkemizin içinden geçtiği zor zamanlarda elinden geldiğince adaleti, kuvvetler ayrılığını ve Anayasa'nın üstünlüğünü savunan, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği önemli kararlarda imzası olan ve her türlü hakaret ve baskıya rağmen hak eksenli tutumunu koruyan Sn. Zühtü Arslan'a da teşekkürlerimi iletiyorum.” dedi.

KARAR