Türkiye çoklu pazarlığa geçti; AB ve Kanada'yı da katıyor

AB ile ilişkiler de pazarlık masasında

Türkiye çoklu pazarlığa geçti; AB ve Kanada'yı da katıyor




Türkiye çoklu pazarlığa geçti; AB ve Kanada'yı da katıyor

İsveç'in NATO üyeliğine yeşil ışık yakma karşılığında Türkiye pazarlıkta el arttırdı. ABD'yle pazarlıklar sürerken, Kanada'nın da silah ambargosunu tamamen kaldırması için baskıyı arttırdı. NATO'nun terörle mücadelede daha aktif olmasını isteyen Türkiye'nin, bu konuda özel temsilci atanması talebinin de masada olduğu anlaşılıyor. Terörle mücadele konusunda Fransa ile itişen Ankara, AB'yle ilişkilerin canlandırılmasını da pazarlığa dahil etti

BARÇIN YİNANÇ YAZDI...

Bu haftaki NATO zirvesi, İsveç'in NATO üyeliği ile Ukrayna'ya üyelik perspektifi konusunda verilecek mesaja kilitlenmiş durumda. Paralel başka bazı konularda da pazarlıklar son dakikaya kadar devam edebilir.

Türkiye, İsveç'in NATO'ya üyeliğini onaylama karşılığında çoklu pazarlığa girmiş durumda. 

Pazarlığın bir ayağında İsveç var. 

Bu akşam saatlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İsveç Başbakanı ile görüşecek. Bu görüşmenin içeriğine mi yoksa sadece yapılıyor olmasına mı önem veriliyor emin değilim.

Zira "Müslümanların kutsal kitabının yakılmasına izin veren" bir ülkeye haddini bildirecek lider imajı sadece içerde değil, Batı dışında kalan diğer ülkeler nezdinde de Türkiye'ye bir kredi sağlıyor.

"Dini sembollere saldırı" meselesi sonradan çıktı. Türk tarafının asıl önceliği, İsveç'teki Türkiye karşıtlarına alan ve imkan tanınmaması idi. Ve Türk tarafı haklı olarak, "evet yasal olarak doğru yolda yapılmış bazı yasal düzenlemeler var ama uygulamaya bakmamız lazım" diyor. Ama zaman da kalmamış durumda. Uygulamaya dair bu akşamki görüşmede verilecek vaadlere inanıp inanmamak Erdoğan'ın kararına kaldı.

Erdoğan da, İsveç'in üyeliği karşısında "başka ne alacağına" bakıyor.

İsveç başından beri "Biz yapacağımızı yaptık ağzımızla kuş tutsak fark etmeyecek, Türkiye'nin derdi ABD" deyip duruyordu. 

Çok haksız da sayılmazlar. Son bir kaç hafta içinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Amerikalı karşıtıyla yaptığı üst üste görüşmeler ve en son Erdoğan'ın ABD Başkanı ile yaptığı telefon görüşmesi, pazarlığın hız kazandığının en önemli göstergesi.

Türk - Yunan yumuşaması Kongre'yi yumuşatabilir

Türkiye'nin bu aşamada önceliği yeni F-16 alımı ile eldeki F-16'ların modernizasyonu. Türkiye ile Yunanistan arasında deprem sonrasında suların sakinleşmesi, Kongre'nin ikna edilmesi için yönetimin elini güçlendirdi. NATO zirvesi sırasında Erdoğan - Kiryakos Mitsotakis görüşmesinin de olumlu geçmesi, Kongre'ye yumuşama için gerekli gerekçeyi verecektir. 

Bu aşamada, "İsveç'in üyeliği onaylanır onaylanmaz, Kongre'den de olumlu sonuç çıkar" mealinde bir anlaşma olması çok mümkündür. Yerel seçimler öncesinde, bir Beyaz Saray görüşmesi de pazarlıkların içindedir diye tahmin etmek zor değil. "Beyaz Saray zor da, Eylül'de BM zirvesi sırasında bir görüşme olsun," türünden bir çekişme sürüyor olabilir.

AB ile ilişkiler de pazarlık masasında

Erdoğan, Biden ile yaptığı son konuşmada, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkileri canlandırmak istediğini söylemiş. Bu konuyu açmasını, AB'in Haziran zirvesinde Türkiye'yle ilgili aldığı karara bağlamak gerek. AB liderleri Dış Politika Şefi ve Komisyon'a Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin stratejik ve ileri görüşlü bir rapor hazırlamasını istedi.

Komisyon zaten her sene sonbaharda Türkiye'nin üyelik sürecinin hangi aşamada olduğuna dair bir rapor hazırlıyor. Bu da nereden çıktı diye sormak gerek. Mesele şu ki, AB- Türkiye ilişkileri donmuş durumda. Tek canlı konu, göçmen konusundaki işbirliği. Komisyon da durum tespiti yapıyor ve sonuçta, göç meselesi dışında ilişkiler olabilecek en alt düzeyde devam ediyor.

AB de, "Bu böyle gitmez, üyelik sürecini canlandırmadan Türkiye'yle özellikle işimize gelen alanlarda, misal Ukrayna - Rusya savaşı gibi jeostratejik meselelerde, yada enerji gibi konularda işbirliğini arttırmanın yolunu bulalım" diyor.

İsveç'in son altı aydır AB dönem başkanlığını yürüttüğünü göz önüne alırsak; AB'nin her zaman yaptığı cinlik gibi, Türkiye'ye hafiften bir havuç gösterme durumu da var.

"Sen İsveç'e NATO kapısını açarsan; biz de AB olarak Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın hapisten çıkmasını sağlayacak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygula gibi seni rahatsız edecek talepleri bypass edip, daha stratejik konularda seni de tatmin edecek işbirliğine kapıyı aralarız" mesajı veriliyor.

Bunu gören Erdoğan'ın da, Washington üzerinden AB'ye baskıyı arttırma yoluna gittiği anlaşılıyor.

Kanada ve Fransa ile pazarlıklar

Bu arada aldığım duyumlar, Türkiye'nin İsveç'in üyeliğine yeşil ışık yakma karşılığında diğer üye ülkelerin önüne de fatura uzattığı yönünde. Örneğin, Kanada üzerinde baskıyı arttırdığı, Kanada'nın Türkiye'ye uyguladığı örtülü ambargoyu tam olarak kaldırmasını istediği duyumlarını alıyorum.

Kanada'nın verdiği parçalarla üretilen SİHA'ların Dağlık Karabağ savaşında kullanıldığı gerekçesiyle Türkiye'ye ambargo kararı alan Trudeau hükümeti, 2022 sonunda bu kararı gözden geçireceğine dair sinyaller vermişti. Uygulamada sorun var ki; son bir kaç gündür Kanada da pazarlık sürecine girmiş durumda.

Fransa ile terör pazarlığı

Stratejik otonomi arayışı ile temelde çok ortak yönü olan, ama ego çatışması nedeniyle bir türlü aynı noktada buluşamayan Türkiye ile Fransa: NATO'da karşı karşıya gelmese çok şaşırırdım. Duyumlarım özellikle terörle mücadele konusunda alınacak kararların yazımı ile ilgili olarak iki ülkenin itişme halinde olduğu.

Türkiye terörle mücadele konusunda çok daha bağlayıcı ifadeler kullanılmasını istiyor. Terörle mücadele konusunda özel bir temsilci atanması talebinin de masada olduğu anlaşılıyor. Başta İngiltere olmak üzere bazı ülkeler NATO çerçevesinde terörle mücadele konusunda çok daha somut işbirliği süreçlerine girileceği yönünde Ankara'yı tatmin etmeye çalışıyorlar.

Ukrayna'nın üyeliği 

Türk kamuoyu da uluslararası kamuoyu da, İsveç'in üyeliği konusuna odaklanmış olsa da Vilnius zirvesinin kilit konularından biri de Ukrayna'ya verilecek olan "üyelik" mesajı. Bu konuda bir anlaşma yok. ABD Başkanı Ukrayna'nın savaş sürerken NATO üyesi olamayacağını açık bir şekilde söyledi.

Bu durum da Ankara'ya, bir şeyin olmayacağını bile bile onu istiyor görünmek gibi bir cinlik yapma yolunu açtı. Doğruya doğru. Türkiye geçmişten beri kağıt üzerinde ve söylem olarak NATO'nun genişlemesinden yana olmuştur. Ama bunun Rusya üzerinde yaratacağı tepkiyi de bildiği için öyle can hıraş NATO genişlemesi savunuculuğu da yapmamıştır. 

Bugün NATO'nun bütün üyeleri Ukrayna'ya üyelik kapısını açsaydı, Türkiye'nin tek başına kalsa da karşı çıkacağına adım gibi eminim. 

Hem Ukrayna'ya üyelik için açık çek verip, hem Ukrayna lideri Volodimir Zelensky'nin Türkiye ziyaretinden yanında Azov komutanlarıyla ülkesine dönmesine izin vermesi, Erdoğan'ın diğer NATO ülkelerine "o kadar da Rusya yanlısı değilim," mesajını verme imkanı sağlıyor. "Yaptırımlara katılmıyorum diye bana kızıyorsunuz ama siz Ukrayna'nın üyeliği için mırın kırın ederken bak ben nasıl en kritik anda Ukrayna'ya en kritik desteği veriyorum" diyor.

https://t24.com.tr/yazarlar/barcin-yinanc/turkiye-coklu-pazarliga-gecti-ab-ve-kanada-yi-da-katiyor,40733

BARÇIN YİNANÇ / T24