Türkiye Dijitalleşme ve Yalnızlık Araştırması
Dijitalleşme ve Yalnızlık Bir Paradoks Mu?
Türkiye Dijitalleşme ve Yalnızlık Araştırması
Dijitalleşme ve Yalnızlık Bir Paradoks Mu?
Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu, bu yıl “Dijitalleşme ve Yalnızlık” başlığı altında gerçekleştiriliyor. Üsküdar Üniversitesinden Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı ve Avrasya Üniversitesinden Dr. Öğretim Üyesi Nihan Kalkandeler tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Dijitalleşme ve Yalnızlık Araştırması Sonuçları” da açıklandı. Türkiye genelinde 7 bin 140 kişinin katıldığı çalışma ilginç sonuçlarıyla dikkat çekti.
“Her zaman ve sık sık yalnız hissederim” cevabı beşlik ölçek üzerinden kadınlarda 2.50, erkek katılımcılarda ise 2.37 olarak belirlendi. Araştırmaya göre, 18-20 yaş arasındaki katılımcılar, her zaman ve sık sık yalnız hissediyor. Ankette katılımcılardan yalnızlığı çağrıştıran üç kelimeyi yazmaları da istendi. Katılımcılar tarafından toplam 324 kelime ile tarif edilen yalnızlık, 67 kelime olumlu, 257 kelime olumsuz anlama sahip olduğu görüldü. Bazı katılımcılar yalnızlığı “karanlık, tükenmişlik, kimsesizlik, ölüm, son” gibi olumsuz ifadelerle tanımlarken; bazı cevaplarda yalnızlığın bir “ihtiyaç, dinginlik, konfor, odaklanma” olarak tanımlandığı görüldü.
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü, 10-11 Aralık “Dijitalleşme ve Yalnızlık” ana temasıyla çevrimiçi gerçekleştirilen 3. Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu öncesi “dijitalleşme ve yalnızlık” arasında ilişkiyi saptamak amacıyla Türkiye genelinde geniş kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi.
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı ve Avrasya Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Nihan Kalkandeler’in öncülüğünde Türkiye genelinde yürütülen araştırmanın gerçekleşmesinde Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü lisans öğrencisi Feyza Keskin aktif görev aldı.
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, araştırmaya ilişkin şunları söyledi:
Araştırmada dijitalleşmenin bireylerin yalnızlık algıları ve deneyimleri üzerindeki etkileri ve sosyal ilişkilerini etkileme gücü tespit edilmeye çalışıldı. Bu çerçevede araştırmanın amacı; bireylerin yalnızlık algı düzeylerini ölçmek ve dijitalleşme süreci ile (internet kullanımı) arasındaki ilişkiyi anlamaktır. Çalışmanın amacı doğrultusunda hazırlanan sorular; öncelikle katılımcıların cinsiyet, yaş ve diğer demografik özelliklerine yönelik tanımlayıcı sorulardan oluşturulmuş, sonrasında yöneltilen sorular ise katılımcıların teknoloji kullanımı ve yalnızlık düzeyleri arasında ilişkiyi belirlemek üzerine yoğunlaşmıştır.
Araştırmaya 7 bin 140 kişi katıldı
Çevrimiçi anket yoluyla gerçekleştirilen araştırmaya Türkiye’nin 81 ilinde %65’i kadın , %35’i erkek olmak üzere, 18-70 yaş aralığında toplam 7 bin 140 kişi katıldı.
Katılımcıların %19.9’u 18-20 yaş arası; %32.9 21-25 yaş arası; %12.7 , 26-30 yaş arası; %9 31-35 yaş arası; %8.1 36-40 yaş arası; %6.5 41-45 yaş arası; %4.6 46-50 yaş arası; %7 50 yaş ve üzeri kişiler oluşturdu.
Katılımcıların %60.6’sı il merkezi, %31.7'si ilçe merkezi, %1.4’ü kasaba, %5’4’ü köyde ikamet ettiğini belirtti.
Kadınlar ve gençler kendilerini daha yalnız hissediyor
Çalışmaya katılan 7 bin 140 kişiden %5.8 i “Her zaman”, %12.1’i “Çok sık” ve %39’u ara sıra kendilerini yalnız hissettiklerini söylerken, %19.7 oranında katılımcı ‘’Nadiren’’, %19.7”i ‘Hiçbir zaman’ yalnızlık hissetmediğini belirtti.
Araştırmada katılımcıların yaşlarına ve cinsiyete göre yalnızlık durumları sayısal verilerle kıyaslandı.
“Her zaman ve sık sık yalnız hissederim” cevap seçeneğini işaretleyen katılımcılar arasında ortalama beşlik ölçek üzerinden kadınlarda 2.50, erkek katılımcılarda ise 2.37 olarak belirlendi.
18-20 yaş arası her zaman ve sık sık yalnız hissediyor
Aynı soruyu çeşitli yaş gruplarına göre değerlendirdiğimizde “Her zaman ve sık sık yalnız hissederim” cevap seçeneğini işaretleyen 18-20 yaş örneklem grubu içinde yalnızlık algısı düzeyi beşlik ölçek üzerinden 2.74 olurken, 26-30 yaş için 2.42, 56-60 yaş için 2.02 65 yaş ve üzeri için 1.96 olarak belirlendi.
İlçe ve köylerde yaşayan daha yalnız hissediyor
Bu sorunun cevabını yerleşim yerine göre değerlendirdiğimizde “Her zaman ve sık sık yalnız hissederim” cevap seçeneğini işaretleyen katılımcılar beşli ölçek üzerinden il merkezinde 2.44, kasabada 2.50 ilçe ve köyde 2.67 olarak belirlendi. Bir başka deyişle ilçe ve köy türü yerleşim biriminde ikamet eden katılımcıların yalnızlığı daha sık deneyimledikleri saptandı.
Yalnızlığın herkes için farklı anlam taşıyor
“Yalnızlık sizi nasıl hissettirir?” sorusuna katılımcıların bir bölümü ( % 31,5) daha ziyade negatif bir duygu olarak tanımlarken; diğer bir kısmı ise (% 14,1) pozitif bir duygu olarak tanımladı. Yalnızlığın mutluluk ve mutsuzluk arasında bir çizgi olduğunu yorumlamamızı sağlayan oran ise %48.1.
Olumsuz anlamı daha fazla
Ankette katılımcılardan yalnızlığı çağrıştıran üç kelimeyi yazmaları da istendi. Katılımcılar tarafından toplam 324 kelime ile tarif edilen yalnızlık, 67 kelime olumlu, 257 kelime olumsuz anlama sahip olduğu görüldü. Bazı katılımcılar yalnızlığı “karanlık, tükenmişlik, kimsesizlik, ölüm, son” gibi olumsuz ifadelerle tanımlarken; bazı cevaplarda yalnızlığın bir “ihtiyaç, dinginlik, konfor, odaklanma” olduğu görüldü.
Bu sözcükler arasında en öne çıkan, en çok tekrar edilmiş kelimeler ise şunlar oldu:
1. Mutsuzluk 2. Depresyon 3. Farkındalık 4. Hüzün 5. Huzur
Pandemi dönemi yalnızlığı nasıl etkiledi?
“Covid-19 Pandemi döneminde kendinizi yalnız hissetme durumunuzda bir değişiklik oldu mu?” şeklindeki soruya katılımcıların %43.7’si “Bu dönemden önce de sonra da kendimi hiç yalnız hissetmedim’’ yanıtı verdi. Bu cevaba en yakın şık olarak %37.4 ile ‘’Pandemi döneminde kendimi daha yalnız hissettim” cevabı verildi. Sırasıyla %11.5 ‘’Pandemi döneminde yalnızlığım azaldı” ve % 7.7 oranla “Bu dönemden önce de sonra da hep yalnız hissettim” şıkları takip etti.
İnternet kullanım düzeyi çok yüksek
“Günde kaç saat internette vakit geçiriyorsunuz?” sorusuna katılımcıların %20.9’u “1-2 saat arası’’, %33’ü “2-4 saat arası”, %23.2’si “4-6 saat arası’’ cevaplarını verdi. Bu yanıtlara karşılık, %6 (424) 1 saatten az, %16.6 ( bin 178) ise “6 saat üzerinde” internet kullandığını belirtti.
Pandemi dönemi internet kullanımı arttı
“Covid-19 pandemisinin günlük internet kullanımınız üzerinde bir etkisi oldu mu?” sorusuna katılımcıların önemli bir bölümü “Evet, internet kullanım süresinde ciddi bir artış oldu” cevabı verdi. Bu oran %59.1 (4 bin 196) ile belirlendi. Devamında %23.9 ( bin 698) “Hayır, internet kullanım süremde önemli bir değişiklik olmadı” ve %17 ( bin 210) ‘’İnternet kullanım süremde çok az bir artış oldu” şıkları takip etti.
Telefon ile iletişim, açık ara mesajlaşmanın önünde
Katılımcılara yöneltilen”Yüz yüze iletişim kurmak yerine sadece telefon ya da mesajla iletişimi tercih ettiğiniz olur mu?” sorusuna katılımcıların yarısından fazlası %60.2 (4 bin 299) “Nadiren’’ cevabını verdi. %27 ( bin 929) “Sıklıkla”’, %9.5 (kaç kişi) ‘’Hiçbir zaman’’, %3.3 “Her zaman’’ olarak belirtildi.
Yüz yüze iletişim önemini kaybetmiyor.
“Sosyal medya ya da internet kullanımına ayırdığınz zaman, çevrenizle (aile, akraba, arkadaş vb..) yüz yüze geçirdiğiniz zamandan fazla mıdır?” şeklindeki soruya katılımcılarına %47.3’ü (3 bin 374) ‘’Nadiren’’ yanıtını verdi. Bu yanıtları %24 (kaç kişi) ‘’Hiçbir zaman’’, %23.1 ( bin 647) ‘’Sıklıkla’’ olarak takip etti.
İnternet kullanımı yalnızlığı arttırıyor
Araştırmada kendilerini daha sık yalnız hissedenlerin daha çok internet kullandıkları saptandı. Nitekim kendilerini “hiçbir zaman yalnız hissetmediklerini” belirten katılımcıların “internet kullanma oranı günlük 2.9 saat olurken, “her zaman yalnız hissediyorum” diyenlerin internet kullanma oranı 3.7 saat olduğu belirlendi.
Genel Değerlendirme
Dijitalleşme ve yalnızlık ilişkisini incelediğimiz araştırma verilerine değerlendiren Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı: “Genel olarak değerlendirdiğimizde dijitalleşmenin sınırlar ötesine erişmenin bir yolu olduğu fakat diğer taraftan insanların yüz yüze iletişimine bir sınır çizdiği görüldü. Bireylerin mesafeli de olsa birbirine erişimine olanak tanımış olan dijital platformlarda geçirilen süre özellikle pandemi döneminde sosyal soyutlanma üzerinde etkili olduğu anlaşılmaktadır. Hızlı dijitalleşme süreciyle birlikte yüz yüze etkileşimler büyük oranda yerini teknolojik araçlar üzerinden kurulan iletişimlere, duygu ve anlam paylaşımı da yerini sembollere bırakmaktadır.” dedi.
Dijital bağımlılıktan arınmak için bilinçli teknoloji okur-yazarlığı gerekli
İnsanların böylesi bir dinamizme uyum sürecinde kontrolsüz şekilde teknoloji bağımlısına dönüşmesi, bizleri bir paradoksa sürüklüyor diyen Süleymanlı, “Yalnız hisseden insanlara “dünya avucumda” hissi veren dijitalleşme, insanı daha da yalnızlaştıran bir tehdit haline gelmiş durumda. Bu tehditten ve dijital bağımlılıktan arınmak için bilinçli teknoloji okur-yazarlığı ve insanların duygu dünyalarını canlı tutmalarıyla mümkün.” dedi.