Türkiye evden çalışmaktan memnun, ama sıkılıyoruz…

Kaçımız evde, kaçımız değil? Hangimiz izinli, hangimiz izinli değiliz?

Türkiye evden çalışmaktan memnun, ama sıkılıyoruz…


Ülkemizde ilk COVID-19 vakasının duyurulmasından bu yana bir aydan fazla süre geçerken, iş hayatı da evden çalışma düzenine taşındı. Wizsight Araştırma ve Poltio.com salgın döneminde bireylerin ve şirketlerin çalışma düzenini ortaya koymak için yaptıkları araştırmada, Türkiye’de salgın öncesinde birkaç iş alanı dışında evden çalışmak bir hayalken, her iki kişiden birinin işinin evden çalışmaya uygun olduğunu düşündüğünü ortaya koydu.

Araştırmaya göre; evden çalışma düzenine geçen her 10 katılımcıdan 7’si evden çalışmaktan memnun, ve yarısından fazlası kendini daha verimli hissediyor. Evden çalışma sayesinde, trafikte vakit geçirmemek ve serbest kıyafetle çalışmak avantaj olarak görülürken, en büyük sorun ise sosyalleşememek.

Yeni yılın ilk günlerinden itibaren dünya gündemini belirleyen COVID-19 Koronavirüs salgını, iş hayatında keskin bir değişime neden oldu. Türkiye’de ilk COVID-19 (Koronavirüs) vakasının duyurulmasından (11 Mart) bu yana bir aydan fazla süre geçerken, kimimiz bu salgın boyunca çalışmak zorunda, kimimiz ise çalışamayacak durumda. “Şanslı” olarak nitelendirebileceklerimiz ise bu dönemde evden çalışma olanağını elde etmiş durumdalar. Wizsight Araştırma ve Poltio.com’un, salgın sürecinde evden çalışanlar ve uzaktan çalışmaya yeni başlayanların ne düşündüğüne ve salgın sonrası iş hayatını ne tür değişikler beklediğine yönelik yaptığı araştırma ilginç sonuçlar ortaya koydu.

Araştırmanın Künyesi

Koronavirüs salgını döneminde bireylerin ve şirketlerin çalışma düzenini ortaya koymak için 26 Mart-9 Nisan tarihleri arasında Wizsight Araştırma, Poltio.com’un iş birliği ve Hadi’nin desteği ile Türkiye’de iş gücüne katılan nüfusu temsilen %67’si erkek ve %33’ü kadın 800 görüşmeci ile gerçekleştirilen çalışmada 15-55 yaş arası katılımcılarla görüşülmüştür. Tüm görüşmeler CAWI yöntemi kullanılarak online olarak gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların %57’si özel sektörde çalışanı, %18’i kamuda çalışıyor ve %13’ünün ise kendilerine ait şirketleri/ ajansları var.

Kaçımız evde, kaçımız değil? Hangimiz izinli, hangimiz izinli değiliz?

Katılımcıların yarısı yaptıkları işin evden çalışma düzenine uygun olduğunu düşünmektedir. 2000’li yılların başında belirli birkaç iş dışında evden çalışmak ileri bir hayalken şimdi her iki kişiden biri işinin evden çalışmaya uygun olduğunu düşünüyor.

Aynı zamanda, katılımcıların %40’ı Koronavirüs salgını sebebiyle evden çalışma düzenine geçerken, %29’u evden çalışma düzenine kısmen geçtiklerini belirtmiştir. Şirketlerin yerel ve global olması da evden çalışma sistemine geçiş konusunda etkileyici bir faktör olarak dikkat çekiyor. Global şirketlerde çalışan katılımcıların %63’ü tamamen evden çalışma düzenine geçtiklerini belirtirken, yerel şirketlere çalışanlarda bu oran %36. EK – 1’de ilgili grafiği görebilirsiniz.

Hala ofislerinden evden çalışma düzenine geçmeyen katılımcıların %26’sı zorunlu ücretli izin kullanırken, %23’ü ise ücretsiz izin kullanmak durumunda kalmıştır. Öte yandan tamamen evden çalışmaya geçemeyen katılımcılarımız ‘’vardiyalı ofise gitmek’’ veya ‘’hafta bir-iki gün ofise gitmek’’ gibi sistemlerle çalışmaya devam ettiklerini belirtmiştir.

Ne zamandır evdeyiz?

Katılımcılarımızın yarısından fazlası 1 ayı aşkın süredir evden çalışıyor. Evden çalışma düzenine geçen katılımcıların %36’sı ise bu düzene 16 Mart 2020 tarihinden önceki bir tarihte geçtiklerini belirtiyor. Buna paralel olarak, çalışmalarına en fazla evden devam eden kişiler olan işyeri/ ajans sahiplerinin %55’i evden çalışmaya 16 Mart 2020 tarihinden önceki bir tarihte geçtiğini belirtmiştir. Evden çalışma sistemine en geç geçenler ise kamu çalışanları olmuştur. Evden çalışan her 3 kamu çalışanından biri 23 Mart tarihinden sonra evden çalışmaya başladığını belirtmiştir.

 

Memnun muyuz?

Evden çalışma düzenine geçen her 10 katılımcıdan 7’si evden çalışmaktan memnundur. Benzer bir şekilde evden çalışan katılımcılarımızın yarısından biraz fazlası (%55) evden çalışmanın kendilerini daha verimli hale getirdiğini düşünmektedir.

 

Evden çalışmanın çalışan gözünden avantajları…

Katılımcılara evden çalışma düzeninin avantajları sorulduğunda, 3 temel avantaj göze çarpmaktadır: yolda vakit geçirmemek (%37), rahat kıyafetler ile çalışabilmek (%34) ve daha geç uyanabilmektedir (%31).
 

35 yaşından genç katılımcılar daha geç uyanabilmeyi ve çalışma ortamını istediği gibi şekillendirebilmeyi 35 yaşından daha büyük katılımcılara göre daha sıklıkla avantaj olarak değerlendirmektedir.

 

Evden çalışmanın dezavantajları neler?

Wizsight Araştırma’nın gerçekleştirdiği araştırmaya katılan Türkiye iş gücü temsili katılımcılara göre, sosyalleşememek (%41), ekip arasında koordinasyonsuzluk ve iş akışında kopukluk olması (%38) ve dikkat dağıtacak çok fazla unsur olması (%31) ise evden çalışmanın başlıca dezavantajlarıdır.

 

18-24 yaş aralığı katılımcılar evden çalışmanın en büyük eksilerini sosyalleşememek (%46) ve ekip arasında iletişimsizlik (%45) olarak belirtmiş durumda. Özellikle iş hayatına yeni başlayan bu kitlede aktif iletişim iş yürütmek için daha önemli bir kriter olarak gözlemleniyor. Sosyalleşmenin ve ekip arasındaki koordinasyonsuzluk ve iş akışında kopma olmasının dezavantaj olarak öne çıktığı bir diğer grup ise çocuksuz çalışanlar. Çocuksuz çalışanlar için evde çalışmanın en olumsuz yanı %43 söylenme ile sosyalleşememe olmuştur. EK – 2’de en çok söylenen ilk 5 avantaj ve dezavantajın listesini görebilirsiniz.

 

Peki toplantılarımızı nasıl yapıyoruz?

Korona virüs salgını süresince katılımcıların yarısı online toplantılarda bulunduğunu belirtirken, %13’ü fiziksel bir toplantıya katıldığını belirtmiştir. Katılımcıların %39’u ise bu süreçte herhangi bir toplantıda bulunmadıklarını belirtmişlerdir. Öte yandan gobal şirket çalışanlarının %73’ü bu dönemde online bir toplantıda bulunmuşken, yerel şirketlerde çalışanlarda bu oran %41.

Toplantılarını online olarak sürdüren katılımcıların %50’si Zoom aracılığı ile bir toplantıya katıldığını belirtmiştir. Zoom’dan sonra en çok kullanılan diğer uygulamalar sırasıyla Skype (%40) ve Microsoft Teams (%31) olmuştur.

 

Son 12 ayda yapılmış Google aramalarında bu üç uygulamayı da kıyasladığımızda, 2020 Mart ayının ortasından itibaren üç uygulamanın da arama hacmini katlayarak arttırdığını görüyoruz. 20 Mart tarihine kadar Skype en çok aranan uygulama olurken, bu tarihten itibaren Zoom’un açık ara daha çok aranan bir uygulama olduğunu görüyoruz. EK – 3’de ilgili grafiği görebilirsiniz.

Peki iş yükümüz?

Her beş kişiden 4’ünün salgın dolayısı ile iş yoğunluğunda değişimler olmuştur. Katılımcıların yarısı salgın sürecinde iş yoğunluklarının azaldığını belirtmiştir. Öte yandan %27’lik bir kitle iş yoğunluklarının arttığını belirtirmiştir. Şirket/ ajans sahipleri ve serbest çalışanlar içinde iş yüklerinin azaldığını düşünenler kamu ve özel sektör çalışanlarına kıyasla daha fazla. Sektörlere göre iş yoğunluklarını EK – 4’de bulabilirsiniz.

 

Salgın durumu sona erdiğinde kaç gün evden çalışmak isteriz?

Katılımcılara kaç gün evden çalışmak istersiniz diye sorulduğunda, %28’i 5 veya daha fazla gün ve %26’sı ise 3 gün demiştir. Katılımcılar ortalama olarak haftada üç buçuk gün evden çalışmak istediklerini belirtmiştir.


Sonuçlar bize ne anlatıyor: Koronavirüs sonrası yeni çalışma düzeni mi?

Wizsight Araştırma’nın kurucusu ve Poltio’nun ortağı Özge Akçizmeci Üstün bize sonuçları yorumluyor. Araştırmamızın sonuçlarına göre, evden çalışma imkanı olan ve şanslı olarak nitelendirebileceğimiz kesimin oranı %40’dır. Özellikle özel sektörün evden çalışma sistemine kamuya göre daha hızlı ve daha yüksek oranda geçtiğini gözlemliyoruz. Bu atiklik özel sektörün iş ilişkilerinden dolayı yurtdışı gündemini daha yakından takip etmesi ile ilintili olarak açıklanabilir.

Evden çalışma düzeni katılımcıların genel anlamda memnun oldukları ve iş verimlerini artırdığını düşündükleri bir yöntemdir. Zaten birçok global şirket ve girişimlerde esnek çalışma büyük bir trendken Koronavirüs salgını ile daha da çok ivme kazanacağa benziyor.

 

Tüm gruplardan katılımcılar mümkün olsa haftada yaklaşık 3,5 gün -yani iş süresinin yarısından fazlasını-evde çalışarak geçirmek istediğini belirtiyor. Evden çalışmanın eksilerini ve artılarını değerlendirdiğimizde önümüze gelecekte iki senaryo çıkıyor. Ya evden çalışmak, uzaktan koordine olma becerimizin de artmasıyla iş yapma biçimimizin bir rutini haline gelecek ya da şirketler daha rahat kıyafet uygulaması, daha esnek saatlerle ev konforunda ofisler tasarlayacaklar. Slack, Trello, Todoist gibi iş planı oluşturmak ve şirket için iletişim amaçlı kullanılan araçların yaygınlaşması ile belki evden çalışma veya uzaktan çalışma çok daha yaygın bir hal alabilir. Zaten var olan, özellikle yazılım ve dijital pazarlama alanında uzaktan çalışan ve çalışırken sürekli seyahat eden dijital göçebelerin artışını görebiliriz.

Öte yandan evden çalışma sürecinde çalışanlar kendini daha verimli ve mutlu hissetseler bile, gerçekten iş veriminin ölçülmesi ve bu sistemin sürdürülebilirliğinin tartışılması için salgın sonrasında İK yetkililerine büyük görev düşüyor. Çünkü araştırma sonuçlarımız gösteriyor ki çalışanların yarısının iş yoğunluğu azalmış durumda. Belki de evden çalışma sistemi piyasaların daha yoğun olduğu zamanlarda çalışanlar tarafından daha kötü algılanacak ve bariz bir verim kaybına neden olacak.