Türkiye Hamas'tan vazgeçer mi?
"Türkiye-Hamas ilişkileri göründüğü gibi değil"
Türkiye Hamas'tan vazgeçer mi?
İngiltere, Hamas'ı terör örgütü listesine almaya hazırlanırken İsrail de bölgedeki Arap ülkeleriyle normalleşme adımları atıyor. Uzmanlara göre, Türkiye Hamas ile İsrail arasında bir tercih yapmak zorunda kalabilir.
İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, geçen haftalarda Avrupa Birliği'nin de terör örgütleri listesinde yer alan İsrail karşıtı Filistinli radikal İslamcı Hamas'ın terör örgütü ilan edilmesi için yasal sürecin başlatıldığını duyurdu.
Müslüman Kardeşler'in Filistin kolu olan Hamas resmi olarak 1987 yılında İsrail ile mücadele amacı ile kurulmuş olan ve şu anda Gazze'yi kontrolü altında bulunduran Hamas, İngiltere'nin girişimine dair bir basın açıklaması yaptı ve "bu kararın İsrail'e bir yeşil ışık yakmak olduğu ve Filistinlilere yönelik şiddetten İngiltere hükümetinin de sorumlu olacağı" savunuldu. İsrailBaşbakanı Naftali Bennett de Twitter hesabından İngiltere Başbakanı Boris Johnson'dan "dostum" diye bahsederek bu girişimden memnun olduğunu mesajını paylaştı.
DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar, bu gelişmenin Arap Baharı sonrası bölgede oluşan yeni şartlar ve Filistin-İsrail meselesini etkileyen gelişmeler gibi faktörlere bağlı olarak değerlendirilmesi gerektiği görüşünde.
Türkiye, Hamas ile ilişkileri olan ülkeler arasında. Son yıllarda örgütün siyasi ve silahlı kanadından üst düzey isimlerin sık sık Türkiye'ye geldiği, bazı temaslarda ve özel görüşmelerde bulundukları biliniyor. Uzmanlara göre bu karar İngiltere'de alınmış olsa da sonuçları İngiltere topraklarından çok İsrail'in bölge ülkeleri ve Türkiye ile ilişkileri, Filistin-İsrail sorununun gidişatı gibi konularda ortaya çıkacak.
Bu çerçevede Türkiye, Hamas ile ilişkileri sebebiyle örgütü terörist olarak tanıyan ülkelerin doğrudan suçlamalarına maruz kalmasa da hem İsrail hem de Hamas ile ilişkilerini gözden geçirmek zorunda kalabilir.
"Türkiye-Hamas ilişkileri göründüğü gibi değil"
Filistinli hareketlerin ve aktivistlerin bir kısmı, Türkiye'nin Hamas ve Filistinlilere desteğinin "göründüğü" kadar olmadığını öne sürüyor. Bu kesime göre, Türkiye Hamas'ın önde gelen isimlerine barınak, zaman zaman siyasi destek sağlıyor olsa da finansal ve silah desteği vermiyor.
Türkiye'de de çalışmış olan ve Hamas'ın Türkiye temaslarını izlemiş olan gazeteci-yazar Yusuf El Şerif de Türkiye-Hamas ilişkilerinin göründüğü kadar derin olmadığı görüşünde.
El Şerif, "2011'den önce Hamas parasını İran'dan alsa da siyasi kararları Şam'da alıyordu. İkinci önceliği de Mısır'dı. Mısırsız yapamıyorlar, çünkü Mısır'ın Gazze'ye açılan sınır kapısı var. Yani Hamas için finansal olarak İran ve Katar, siyasi açıdan Şam, güvenlik ve lojistik açısından Mısır önemliydi. Arap Baharı döneminde Suriye ile ilişkileri çok bozuldu, ancak Şam ile aralarını yavaş yavaş tamir etmeye çalışıyorlar. Ayrıca Hamas, son dönemde özellikle Mısır ile işbirliği yapmaya çalışıyor. Yani, Türkiye-Hamas ilişkileri derken çok büyük bir etkiden bahsedemeyiz" değerlendirmesini yapıyor.
Türkiye'nin Hamas'a para ve silah desteği veremeyeceğine dikkat çeken El Şerif, Londra'nın kararı ile Ankara'nın Hamas'a karşı tavır almayacağını savunuyor.
Türkiye'nin Filistin meselesine bakışını eleştiren Filistinliler, "Türkiye açısından İsrail ile ilişkilerin daha önemli olduğunu ancak AKP hükümetinin de iç kamuoyunun eğilimlerini dikkate alarak Filistin'e yakın bir görüntü sergilemeye çalıştığını" savunuyor.
Öte yandan Hamas ile "görünüşte bile olsa" ilişkilerin Türkiye açısından sorun yaratabileceğini düşünenler de var. Bu çerçevede İsrail başta olmak üzere bölge ülkelerinin bir kısmının Türkiye'den ilişkilerin düzeltilmesi karşılığında Hamas’a yönelik adımlar atılmasını isteyebileceği öne sürülüyor.
"Ankara-Hamas ilişkileri temel sorun"
Peki Türkiye-İsrail ilişkilerinde Hamas'a yaklaşımın payı ne?
Gazeteci ve akademisyen olan Karel Valansi'ye göre, Hamas konusu Türkiye-İsrail ilişkilerini doğrudan etkiliyor. Valansi, "Konuştuğum birçok İsrailli diplomat için Ankara'nın Hamas ile ilişkisi temel sorun olarak kabul ediliyor" diyor. Valansi'ye göre, Hamas'a yaklaşım Türkiye'nin sadece İsrail ile değil ABD, Kanada, Japonya, Avrupa Birliği ve İngiltere ile de ayrı düştüğü politikalardan biri.
Türkiye ile İsrail arasında 2016'da yapılan normalleşme anlaşmasında Hamas konusunun geniş yer tuttuğunu belirten Valansi, "Bu anlaşmaya göre Ankara, Hamas'ın Türkiye'deki faaliyetlerini sınırlandıracak, sadece siyasi faaliyetlerine izin verilecekti. Yani bir bakıma İsrail'e olası bir terör saldırısının önlenmesi taahhüt edildi" bilgisini veriyor.
"Hamas Türkiye'deki günlerinin sonuna yaklaşmış olabilir"
Peki bu durumda Türkiye'nin Hamas'a karşı adımlar atması ve Türkiye içinde hareket alanlarını sınırlaması Türkiye-İsrail gerginliğini ortadan kaldırır mı?
İsrail, ABD'nin de desteği ile Arap ülkeleri ile normalleşme süreçleri başlatmıştı. Bu durum İsrail'e bölgesel müttefikler, ticari ilişkileri geliştirme fırsatları ve bölgede diplomatik açıdan daha etkili olmanın kapılarını da açtı. Türkiye ise İsrail'in normalleşme süreçlerini başlattığı bölge ülkelerinin çoğu ile krizleri çözme niyeti olsa da henüz diplomatik ilişkilerde mesafe alınmış değil. Bu nedenle İsrail, Türkiye ile ilişkilerinde bölgedeki ilişkilerini de göz önüne alarak değerlendirme yapabilir.
Ancak Türkiye'nin bölge ülkelerine yönelik yeni söylemlerini dış politikada değişim sürecine giriş olarak değerlendiren Valansi'ye göre, "hem Müslüman Kardeşler hem de Hamas üyeleri Türkiye'deki günlerinin sonuna yaklaşmış olabilirler."
"Bölgedeki şartlar değişti"
Türkiye'nin Tel Aviv büyükelçisi olarak da görev yapmış olan emekli büyükelçi Namık Tan da İsrail ile Hamas arasında denge korunarak yürütülen ilişkilerin iki taraf arasında yatıştırıcı bir rolü olduğunu ve yapıcı sonuçlar verdiğini savunuyor.
Ancak Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin 2008 yılından itibaren bozulmaya başladığını hatırlatan Tan, "2008'de (İsrail eski başbakanı) Olmert, Türkiye'yi ziyaret ettikten hemen sonra Gazze'ye yönelik dökme kurşun operasyonunu başlatınca her şey o tarihten itibaren tersine döndü. Olmert'in o ziyarette verdiği sözleri tutmaması burada ciddi bir kırılma yarattı. Hemen ardından Davos'taki 'one minute' geldi. Ondan sonra ilişkileri toparlamak pek mümkün olmadı. Gördüğüm kadarıyla Türkiye, İsrail-Filistin ihtilafında bütün ağırlığını Filistin tarafına koydu ve bunu iç politikada da kullandı" değerlendirmesini yapıyor.
Namık Tan'a göre hükümet Arap Baharı başladığında Hamas ve Müslüman Kardeşler üzerinden bölgede nüfuz yaratmak istedi
Tan, Arap Baharı'nın başlaması ile birlikte Türkiye'nin "Hamas'ın Müslüman Kardeşler bağı, ilişkilerin giderek gerginleştiği İsrail'e mesaj verme ve Türkiye iç kamuoyunda oluşan Filistin hassasiyeti gibi sebeplerle örgütle yakınlaştığını" ifade ediyor.
Türkiye'de hükümetin Arap Baharı başladığında "Hamas ve Müslüman Kardeşler üzerinden bölgede nüfuz yaratmak istediğini" belirten Tan'a göre bölgedeki şartlar artık büyük ölçüde değişmiş durumda. Tan, "İsrail-Birleşik Arap Emirlikleri normalleşme sürecini sağlayan İbrahim Anlaşmaları ile Türkiye'nin elindeki kozların alındığını ve Filistin davasının da artık marjinalize olduğunu" söylüyor.
"Türkiye'ye yaptırım pek olası değil"
İngiltere dahil birçok ülkenin Hamas'ı terör örgütü listesine almasından çok bölgedeki şartların Türkiye'nin Hamas ile ilişkilerini şekillendirdiği görüşünde olan Tan, "İsrail ile, Mısır ile açılım bekliyorum… Türkiye Müslüman Kardeşler'i çok ciddi ölçülerde bir kenara koydu. Şimdi bu süreç içerisinde Hamas'ı da koydu" diyor.
Deneyimli diplomata göre, İngiltere dahil Hamas'ı terör örgütü sayan ülkelerin de Türkiye-Hamas ilişkisinden dolayı Türkiye'ye yönelik yaptırım uygulaması pek olası değil. Tan, Türkiye kadar ABD ve İngiltere'nin de bölge politikaları açısından Türkiye'ye ihtiyaçları olduğunu düşünüyor.
Hediye Levent
Deutsche Welle Türkçe