Türkiye, İran, İsrail üçgeninde bir açık kaynak taramasına takılan haberler
Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan’dı.
Türkiye, İran, İsrail üçgeninde bir açık kaynak taramasına takılan haberler
Geçen hafta Tahran’da düzenlenen, Türkiye, Rusya ve İran Cumhurbaşkanları’nın katıldıkları Astana formatındaki Üçlü Zirve sırasında yürütülen yoğun diplomatik faaliyet sırasında, fotoğraf karelerinde karşımıza çıkan simalardan biri de Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan’dı.
Bununla neyi anlatmak istiyorum? Yalnızca geçen haziran ayı ve sonuna gelmekte olduğumuz temmuz ayının gazete arşivleri süratle karıştırıldığında, MİT’in İran’ın İstanbul’da yürüttüğü bazı örtülü faaliyetlere karşı koyma anlamındaki çalışmalarını konu alan birçok haberle karşılaşılabilir. Açık kaynaklarda daha da öncesine gidilirse, küçük çapta bir külliyat da belirebilir.
Örneğin, gazetemizin 24 Haziran tarihinde Çetin Aydın imzasıyla yedi sütun üzerinden yayımlanan ikinci manşet haberi “Suikastçılara Terasta Baskın” başlığını taşıyordu. Spotta “Hürriyet’in İstanbul’daki İsrail vatandaşlarına suikast düzenlemek için İran’dan geldiği iddia edilen tetikçilerin ele geçirildiği operasyonun detaylarına ulaştığı” belirtiliyordu.
İSRAİL DIŞİŞLERİ BAKANI ANKARA’DA TÜRK İSTİHBARATI VE POLİSİNE TEŞEKKÜR EDİNCE
İlginç bir nokta, bu manşet haberin bitişiğindeki bir fotoğrafta İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in Ankara ziyareti sırasında Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile el sıkışırken görülmesiydi.
Şimdi bu fotoğrafın çekildiği bir gün öncesine, ikisinin 23 Haziran’da birlikte düzenledikleri basın toplantısına dönelim.
Bakan Çavuşoğlu, İsrailli konuğunun yanında yaptığı açıklamada bakın neler söylüyor:
“Ülkemizde İsrail vatandaşlarına yönelik terör tehdidi konusunda Sayın Lapid ile yakın temas halindeydik. Kurumlarımız arasında sürekli istihbarat, bilgi paylaşımı gerçekleşti. Devlet Başkanı Sayın Herzog da bu hususta Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile görüştü. Güvenlik kurumlarımız yakın işbirliği içinde çalışmayı sürdürüyorlar. Şunu söylemek isterim. Bu tür olayların ülkemizde yaşanmasına hiçbir şekilde izin veremeyiz. Ülkemiz içinde bu tür hesaplaşmalara izin vermeyiz, terör saldırılarına da izin vermemiz mümkün değildir. Bu konuda gerekli mesajlar da verilmiştir.”
“Geçtiğimiz haftalarda İsrailli vatandaşların hayatı kurtuldu. Bu da Türkiye’nin İsrail ile gerek diplomatik gerek güvenlik konularında yapmış olduğu işbirliği sayesindedir. Bugün de yayımlandığı üzere, Türk istihbaratı yakın zamanda İstanbul’da bir İran komplosunu ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmalar devam etmektedir. Türk hükümetini bu profesyonel koordinasyon faaliyetleri için tebrik ediyoruz. Hem Türk hem İsrailli dışişleri ve istihbarat mensuplarına, polis teşkilatına şükranlarımızı sunuyorum.”
Yair Lapid, bu ziyaretten bir hafta sonra 1 Temmuz tarihinde İsrail’de Başbakanlık görevini üstlenmiştir
İRAN DIŞİŞLERİ BAKANI: ‘BİZİM TÜRKİYE’YE HAYIRDAN BAŞKA TEMENNİMİZ YOK’
İran, Lapid’in bu ifadesindeki kendisine dönük tespiti ertesi günü reddetmiştir. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, yaptığı açıklamada Lapid’in sözlerini “saçma” olarak niteleyip, “İddianın iki Müslüman ülke arasındaki ilişkileri bozmak için tasarlanmış bir senaryo” olduğunu savunmuştur.
Ancak kanaatimizce İran Dışişleri Bakanı’nın en hassas mesajlarından biri, konuşmasının sonunda kayda geçirdiği şu sözlerde yer alıyordu:
“Siz basın mensuplarının önünde bir kez daha vurgulamak istiyorum, İran İslam Cumhuriyeti için Türkiye’nin güvenliği, İran’ın güvenliği demektir. Bizim bölgeye, dost ve kardeş ülkeye hayırdan başka temennimiz yoktur.”
Gelgelelim İran devletinin Dışişleri dışındaki bazı birimlerinin İstanbul’daki çalışmalarının, Abdullahiyan’ın “Bizim hayırdan başka temennimiz yoktur” ifadesiyle örtüştüğünü söylemek mümkün değildir.
TAHRAN ZİRVESİ VE TÜRK-İRAN İLİŞKİLERİNDE YENİ İDDİALI HEDEFLER
Geçtiğimiz hafta salı günü (19 Temmuz) Tahran’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Lideri Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi arasındaki Astana formatındaki üçlü zirve gerçekleşti. Bu zirvede üç ülkenin liderleri yaptıkları açıklamalarda ABD’nin Suriye’de Fırat’ın doğusundan çekilmesi konusunda aynı mesajı verdiler.
Yayımlanan ortak açıklamada üç ülke arasında bunun gibi birçok başlıkta mutabakat noktaları vurgulandı. İsrail’e de göndermeler vardı bu bağlamda. Örneğin “İsrail’in, sivil altyapı dahil Suriye’deki askeri saldırılarının kınanması” ortak noktalardan biriydi.
Tahran ziyareti aynı zamanda Türkiye ile İran arasında ikili düzeyde en üst seviyedeki resmi organ olan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin yedinci toplantısına da ev sahipliği yaptı. Erdoğan ve Reisi’nin başkanlık ettikleri bu toplantı, Türkiye ile İran arasında ikili düzeydeki işbirliğinin yoğunlaştırılması konusunda da kuvvetli mesajlara sahne oldu.
Erdoğan, iki ülkenin “kararlı yürüyüşüyle” ticaret hacminin 30 milyar dolara yükseltilmesi hedefini vurguladı. Savunma sanayisi ile petrol ve doğalgaz alanında atılacak adımlarla bu sürecin hızlandırılabileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin savunma sanayisi alanındaki ciddi sıçramasına atıf yaparak “Bu konudaki dayanışmamızı çok ama çok önemsiyorum” dedi.
VE GEÇENLERDE AJANSLARA DÜŞEN SON BİR HABER
Geçen haftanın sonuna doğru cuma günü AA ve DHA kaynak gösterilerek birçok gazetenin web sitesinde yer alan benzer içerikteki haberlerde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İsrail vatandaşlarına yönelik eylemde bulunulacağı ihbar ve tespitleri üzerine başlatılan soruşturma hakkındaki son bir gelişmeden söz ediliyordu.
Bu haberlere göre, askeri ve siyasi casusluk suçlarına yönelik soruşturma kapsamında yürütülen operasyonların ilkinde İran uyruklu beş şüpheli 17 Haziran’da gözaltına alınmış, bunlardan dördü 29 Haziran’da tutuklanmıştı.
Haberlerde, aynı soruşturma kapsamında devam eden çalışmalarda İran uyruklu üç şüphelinin daha 14 Temmuz’da gözaltına alındığı ve bu şüphelilerin de hâkimlikteki sorgularının ardından tutuklandığı (22 Temmuz) belirtiliyordu. Şüphelilerde bulunan tabancaların, susturucuların dökümü de vardı bu haberlerde.
Bakın, açık kaynakları yakından izlemek, bu ilişkilerin ne kadar zor ve karmaşık zeminlerde yürüdüğünü göstermeye yeterli olmalıdır.
SEDAT ERGİN / HÜRRİYET