Türkiye Menendez’le ilgili gelişmelerin ardından ABD Kongresi ile "temiz bir sayfa" açabilir mi?

“Menendez önemli bir faktördü ancak sorunlar tek bir kişinin ötesinde”

Türkiye Menendez’le ilgili gelişmelerin ardından ABD Kongresi ile "temiz bir sayfa" açabilir mi?


Türkiye Menendez’le ilgili gelişmelerin ardından ABD Kongresi ile "temiz bir sayfa" açabilir mi?

Türkiye’ye F-16 satışına karşı çıkan Senatör Menendez’in rüşvetle suçlanmasının ardından Senato Dış İlişkiler Komisyonu başkanlığından ayrılmasının Ankara açısından bir avantaj olabileceği yorumları yapıldı. VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar, değişen denklemle “temiz bir sayfa” açılabileceğini söylemekle birlikte, iki ülke arasındaki sorunların tek bir kişinin ötesinde olduğuna da dikkat çekiyor.

New Jersey eyaletini temsil eden Demokrat Senatör Bob Menendez, birkaç gün öncesine kadar ABD Kongresi’nin üst kanadı olan Senato’nun Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı’ydı. Nüfuzunu ve konumunu Mısır hükümetine yarar sağlayacak şekilde kullandığı ve eşi Nadine Menendez aracılığıyla rüşvet aldığı ileri sürülen Menendez’in iddianamenin kabul edildiği gün Senato Dış İlişkiler Komisyonu başkanlığından geçici olarak ayrılacağı açıklandı.

Türkiye’ye F-16 savaş uçağı satışına her fırsatta sert ve ısrarlı şekilde karşı çıkan Menendez’le ilgili bu gelişmeler Ankara’da Ekim 2021’de ABD’ye talebi iletilen 40 adet F-16 savaş uçağı ve 80 adet modernizasyon kiti alımı konusunda sürecin hızlanabileceği beklentisini doğurdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Menendez’in Senato Dış İlişkiler Komisyonu başkanlığından ayrılmış olmasının Ankara’ya avantaj sağladığını söyledi.

Azerbaycan’dan dönerken uçakta basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Bu sayede F-16 ile ilgili süreci hızlandırma fırsatımız olabilir. Menendez’in devreden çıkması bize avantaj sağlıyor ancak F-16 meselesi sadece Menendez’e bağlı bir konu değil” ifadelerini kullandı.

“Yaşanan gelişmeler denklemi değiştiriyor”

Washington’daki düşünce kuruluşu Center for a New American Security uzmanlarından Jim Towsend, “Menendez’in itirazını güçlü şekilde ifade etmesi ve insan hakları gibi konularda Türkiye ile ilgili sert görüşlerinin olması bakımından yaşanan gelişmeler denklemi değiştiriyor. Kongre’de bu görüşlere sahip olan tek kişi o değil. Ancak bu görüşleri benimseyenlerin çoğu da böylesine önemli bir komisyonun başkanlığında bulunmuyordu. Kesinlikle etkisi olacak. Bekleyip göreceğiz“ diyor.

Townsend’e göre, Menendez’in Senato Dış İlişkiler Komisyonu başkanlığından ayrılmasının ardından Türkiye ve ABD Kongresi arasındaki ilişkilerde yeni bir başlangıç ihtimali var.

ABD Savunma Bakanlığı’nın Avrupa ve NATO politikasından sorumlu eski bakan yardımcısı olan Townsend, “Kamuoyuna çok fazla açıklama yapmamış birisiyle temiz bir sayfa açma olasılığı var. Bazen yaptığı açıklamalar kişinin elini kolunu bağlayabiliyor” diyor.

Townsend, “Bu yalnızca Kongre için değil aynı zamanda Türkiye için de daha önce güçlü ve dostane olan bir ilişkiyi bozan sorunların bazılarını çözmemiz için bizimle orta yolda buluşması için bir fırsat” sözleriyle bu durumun taraflarca yeni bir sayfa açmak için kullanılabileceğini söylüyor.

“Kongre’nin F-16, Türkiye’nin de İsveç konusunda adım atma olasılığı şu an daha yüksek”

Biden yönetimi 20 milyar dolarlık satışı desteklemekle birlikte, çok sayıda Kongre üyesi Türkiye’ye F-16 satışı ve İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması arasında doğrudan bir bağlantı kuruyor. Türkiye ise Biden yönetiminin F-16 satışı konusunda sözünü tutması halinde İsveç’in NATO üyeliğini onaylayacağını belirtiyor.

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey gelinen noktada ABD Kongresi’nin F-16 satışı; Türkiye’nin de eş zamanlı olarak İsveç’in NATO üyeliği konusunda adım atmasının mantıklı olduğu ve şu anda bu ihtimalin daha yüksek olduğu görüşünde.

VOA Türkçe’ye konuşan Büyükelçi Jeffrey, “31 senatör bir süre önce yazdıkları mektupta F-16 satışını İsveç’in NATO üyeliğine bağlamıştı. İşin ilginç yanı Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nun o dönemki başkanı ve güçlü bir senatör olarak Menendez’in mektupta imzası yoktu. Duyduğuma göre bu durum Türkiye’de Türkler İsveç konusunda adım atsa bile F-16 anlaşmasının Senato’da bloke edileceğine ilişkin şüphelere yol açtı. Gelinen noktada bu ihtimal çok daha düşük” diyor.

İsveç onayı ABD Kongresi’nde F-16 kilidini açmaya yeter mi?

Demokrat Parti Konferansı kuralları uyarınca, liderlik ya da başkan pozisyonunda olan bir Kongre üyesinin, hakkında suçlama getirilmesi halinde bu görevinden istifa etmesi gerekiyor. Kongre üyesinin suçsuz bulunması ya da daha hafif bir suçlama getirilmesi halinde göreve iade mümkün olabiliyor.

Senatör Menendez’in yerini Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nun en kıdemli Demokrat Partili üyesi olan Maryland Senatörü Ben Cardin alacak. Senatör Cardin geçtiğimiz Mayıs ayında görev süresi 2025’te dolduğunda emekli olacağını açıklamıştı.

Washington’daki düşünce kuruluşu Center for American Progress’ten Türkiye uzmanı Alan Makovsky VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, “Cardin dahil Kongre’de dört kilit karar vericinin hiçbirinin Türkiye İsveç’in NATO üyeliğini onaylamadan F-16’ları onaylamayacağı kesin. Bununla birlikte Menendez Ege meselesi, insan hakları gibi konularda ilave bazı koşullardan söz ediyordu. Tam olarak bilemeyiz tabii ama Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’de ya da ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni bir sorun yaratmadığı sürece şu anda İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması yeterli olacak gibi görünüyor” sözleriyle durumu değerlendirdi.

“Menendez önemli bir faktördü ancak sorunlar tek bir kişinin ötesinde”

ABD Başkanı Joe Biden’ın Türkiye’ye F-16 satışına destek verdiği ve Biden yönetimi yetkililerinin de bir süredir Senatör Menendez’in itirazını aşmak üzere kendisiyle görüşmeler yaptığı biliniyor.

Bazı uzmanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Biden arasındaki görüş ayrılıklarının F-16 satışını geciktirebileceği görüşünü de dile getiriyor. İki lider New York’ta yapılan BM Genel Kurulu toplantıları sırasında biraraya gelmedi.

İsveç’in NATO üyeliğine henüz onayın gelmemiş olması, Rusya ile ticaret yaptıkları gerekçesiyle beş Türk şirketine yaptırım getirilmiş olması ve Suriye’de Ankara’nın tepki gösterdiği YPG-ABD işbirliği gibi sorunlar ikili ilişkileri geren unsurlar.

Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerde tek pürüzün Senatör Menendez olmadığını ancak Menendez’in Senato nezdinde büyük bir güce sahip olduğunu belirten Jim Towsend, “Menendez elbette bir faktördü. Ancak daha geniş anlamda ilişkilerdeki sorunlar tek bir kişiden daha büyük” diyor.

Joe Biden başkan yardımcısı olduğu dönemde Erdoğan’la görüştüğü sırada kendisine eşlik ettiğini ve Biden’ın Erdoğan’la uzun bir görüşme yaptığını anlatan Townsend, Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgenin koşullarına ve bu koşulların Türkiye’nin dış politikasına yansıdığına dikkat çekti.

Townsend, “Erdoğan öyle bir bölgede yaşıyor ki yalnızca Rusya değil, Dağlık Karabağ konusu da endişeye yol açıyor. Sadece PKK değil, daha geniş anlamda Ortadoğu’da sorunlar var. Herkesin dış politikasını en çok içinde yaşadığı mahalle şekillendiriyor. Erdoğan’la muhatap olurken bunu gözetmek gerekiyor. Karadeniz’de Rusya ve Putin’le yaşamak zorunda. Bizim de İran dahil bölgede kötü aktörlerle karmaşık bir oyun oynadığını bilmemiz gerekiyor. Diğer yandan da Esat var. Öyle bir mahalle. Menendez’in gidişi yeniden başlama fırsatı verecek mi göreceğiz” diyor.

VOA