Türkiye NATO Zirvesi’ne hazırlanıyor: ABD ile arasındaki “terör örgütü” anlaşmazlığı gündeme gelecek mi?

Türkiye’nin NATO’daki varlığı sorgulanabilir mi?

Türkiye NATO Zirvesi’ne hazırlanıyor: ABD ile arasındaki “terör örgütü” anlaşmazlığı gündeme gelecek mi?


Türkiye NATO Zirvesi’ne hazırlanıyor: ABD ile arasındaki “terör örgütü” anlaşmazlığı gündeme gelecek mi? 

ABD’nin başkenti Washington’da Temmuz ayında yapılacak NATO Liderler Zirvesi’nde “Rusya ve Çin’le ilişkilerin yanısıra Türkiye’nin de girişimiyle terörle mücadelede dayanışma amaçlı yeni eylem planı taslağının masada olması bekleniyor. “Terör örgütlerinin isimleri” gibi detaylarınsa plana dahil edilmediği belirtiliyor.

9-11 Temmuz’da Washington’da yapılacak NATO Zirvesi öncesi Brüksel’deki NATO Karargahı’nda yapılan hazırlık çalışmalarında son aşamaya gelindi. Zirve öncesi NATO Dışişleri Bakanları Prag’da biraraya geldi. Ardından Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in katıldığı, Brüksel’deki Ukrayna Savunma Temas Grubu ve Savunma Bakanları toplantılarında gündem başlıkları ele alındı.

Aynı anda G7 zirvesine katılan NATO müttefikleri, Ukrayna ve Rusya savaşı başta olmak üzere NATO Zirvesi’nin önemli gündem maddelerini tartıştı. İsviçre’deki Ukrayna Barış Konferansı da Karadeniz’deki savaşı en öncelikli gündem başlığı olarak değerlendirecek NATO Liderler Zirvesi’nin hazırlığındaki son halkayı oluşturdu.

Türkiye, Rusya ile ilişkisinin sorgulanmasından rahatsız

VOA Türkçe’nin, Brüksel’deki NATO kaynaklarından ve Ankara’daki diplomatik kaynaklardan zirve hazırlıklarına ilişkin edindiği bilgilere göre, son yapılan Savunma Bakanları toplantısında Türkiye, özellikle Avrupa Birliği (AB) tarafından Rusya’yla ilişkisine yönelik soru işaretlerinden rahatsızlık duyduğunu bildirdi.

NATO müttefikliğinde 72’nci yılında halen Ankara’nın konumuna yönelik sorgulama yapılmasına tepki gösteren Savunma Bakanı Güler’in, Brüksel’deki temaslarında, “Türkiye’nin ilk günden itibaren Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunduğunu ve Rusya’nın Kırım’ı ilhak ettiği Mart 2014’ten beri bunu açıkça seslendirdiğini” anımsattı.

Bakan Güler, “Türkiye’nin NATO’nun ayrılmaz, yapıcı ve üstlendiği tüm misyonları yerine getirmiş üyesi” olduğu yönündeki mesajı muhataplarına aktardı.

İsviçre’deki Ukrayna Barış Konferansı’nda Türkiye’yi temsil eden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Ukrayna ve Rusya’nın barış anlaşmasında uzlaşması için “Her iki taraf da diğer tarafın attığı adımların daha geniş kapsamlı savaş çabalarının bir uzantısı olduğunu düşünüyor. Bu konferans köprüden önceki son çıkış olabilir” dedi; Türkiye’nin Karadeniz’de öncelikle savaşa karşı tutum aldığını vurguladı.

Türkiye’nin NATO gündemi

Washington’daki NATO Liderler Zirvesi’nde, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta gelinen durum, Ukrayna’ya dondurulan Rus varlıklarından ayırılan 50 milyar dolarlık yardım, NATO’nun dönüşümü ve demokrasilerin savunulması gibi başlıklar öncelikli gündem maddeleri olarak görülse de Türkiye zirvede, “terörizm tehdidini” de gündeme getirmeyi planlıyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay vermesi karşılığında, terörle mücadelede işbirliğini gündeme almış, Türkiye’nin girişimiyle “terörizme karşı eylem planı taslağını” hazırlamıştı.

Bu planda, NATO müttefiklerinin askeri işbirliğinin yanısıra, siyasi dayanışma, istihbarat paylaşımı ve hukuki finansman boyutlarıyla terörizmle mücadelede genel ilkeler belirlenmesi hedefleniyor.

ABD sıcak bakmıyor

NATO yetkilileri, ittifak içinde terörizmle mücadelede eylem planı hazırlığına ABD’nin sıcak bakmadığını ve “Türkiye’nin önerisine arka planında PYD-YPG de var mı?” sorusuyla yaklaştığını aktarıyor.

Brüksel’deki kaynaklar bu nedenle, Türkiye’nin de planda terör örgütlerinin isimlerine ilişkin detaylara girilmemesine özen gösterdiğini ve “müttefiklik ruhu ile terörizme karşı askeri, siyasi ve hukuki işbirliği tezini işlediğini” belirtiyor.

ABD, PKK’yı terör örgütü olarak tanımasına karşın Türkiye’nin “PKK’nın Suriye kolu” olarak gördüğü PYD-YPG yapılanmasını “Suriye’de IŞİD’e karşı mücadele etmekte olan demokratik bir örgüt” olarak tanımlıyor.

Bu tanımlamada yıllardır süren görüş farklılığı, NATO içinde Türkiye ile ABD arasında, zirve öncesi halen uzlaşılamayan başlıklar arasında yer alıyor.

Türkiye’nin NATO’daki varlığı sorgulanabilir mi?

VOA Türkçe’ye konuyu değerlendiren diplomasi ve savunma kaynakları, Türkiye’nin, NATO’nun güneydoğu kanadında Akdeniz ve Karadeniz’i kapsayacak şekilde operasyonel gücü olduğunu hatırlatarak , Türkiye’nin ittifaktaki rolü ve varlığına ilişkin sorgulamalar yapılması için geçerli neden olmadığını savundu.

NATO müttefikliğinde temel kriterler bulunduğuna dikkat çeken kaynaklar, Türkiye’nin ittifak üyeliğindeki temel şartları yerine getirdiği görüşünü savunuyor. Kaynaklara göre, “katkı payı” yani NATO üyesi ülkeler için bütçesinden en az yüzde 2’sini savunma harcaması olarak ayırması koşulunu Türkiye 2024 yılı için yerine getirdi.

Türkiye’nin savunma ve güvenlik bütçesine tümüyle bakıldığında 2024 yılı için yaklaşık 1 trilyon 134 milyar Türk Lirası harcama öngörülmesi itibariyle NATO kapsamında yüzde 2’lik savunma harcaması şartını fazlasıyla karşıladığı vurgulandı.

Kaynaklar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin askeri kapasitesiyle NATO’daki üçüncü güçlü orduyu oluşturmasıyla “Türkiye ‘kabiliyet’ koşulunu tartışmasız şekilde yerine getiriyor” görüşünü de paylaştı.

Türkiye’nin Şubat 1952’de katıldığı NATO ittifakında 72 yıllık süreçte üstlendiği her misyonu başarıyla tamamladığını belirten kaynaklar, dolayısıyla “katılım” şartında da soru işareti olmadığını dillendirdi.

Türkiye, Genel Sekreterlik için favori isim Rutte’yi destekliyor

Zirvede Ekim ayında görev süresi sona erecek Stoltenberg’in yerine, büyük bir sürpriz olmazsa, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin getirilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bir sonraki NATO Zirvesi’nin, 2025’te Hollanda’nın Lahey kentinde yapılmasına karar verilmesinin de bunun en büyük göstergesi olduğu belirtiliyor.

Türkiye açısından Stoltenberg, özellikle “Terörden en fazla zarar gören müttefikimiz Türkiye” sözleri ve Ankara’ya yönelik savunma yaptırımlarını eleştirmesi nedeniyle “NATO Genel Sekreterlik duruşuna sahip kişi” olarak tanımlanıyordu.

NATO yetkilileri, Türkiye’nin Stoltenberg’in yerine gelecek isimden de benzer duruş beklediğini, bu bağlamda “Mark Rutte’nin de benzer kararlılığı gösterebileceği izleniminin edinildiğini” aktarıyor.

Türkiye’nin yeni NATO Genel Sekreteri’nden bir başka beklentisi ise, “Avrupa Birliği’ne ve birlik ülkelerine, NATO-AB ilişkilerinde uzlaşılmış çerçeveyi hatırlatması ve uygulatması” diye tanımlandı.

Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis’in, Türkiye’nin NATO Genel Sekterliği görevini üstlenmesi için destek verdiği Rutte’nin rakibi olması da gündemde.

Yıldız Yazıcıoğlu / VOA