Türkiye, PKK'ya büyük darbe vurmak için gözünü Irak'ın daha güneyine dikti

Türkmen kenti Telafer'de askeri üs kurmak mümkün mü? 

Türkiye, PKK'ya büyük darbe vurmak için gözünü Irak'ın daha güneyine dikti




Türkiye, PKK'ya büyük darbe vurmak için gözünü Irak'ın daha güneyine dikti: Telafer'de askeri üs kurmak mümkün mü?

Türkiye, Irak'ın güneyine inerek PKK'yı bitirmenin hesabını yapıyor. Sırada Kandil ve Sincar operasyonu olduğu belirtiliyor. Özellikle Sincar operasyonu için Telafer'de askeri üs kurulması gerektiği vurgulanıyor. Peki mümkün mü?

Türkmen kenti Telafer'de askeri üs kurmak mümkün mü? 

Gara'da 13 rehin, 3'ü de özel herakatçı olmak üzere 16 "şehidin" gelmesinden sonra Türkiye'nin, Irak'ın daha içlerinde yeni askeri üsler oluşturması gerektiği tartışılmaya başlandı.

Özellikle de olası bir Sincar (Şengal) operasyonu için Türkmen kenti Telafer'de bu iş için bulunmaz "Hint kumaşı" gösteriliyor.

Kimi stratejist ve emekli askerlerin gündeme getirdiği önerinin hayata geçirilmesi, kimisine göre kolay, kimisine göre ise imkansız. 

Bilindiği üzere Türkiye ile Irak'ın hudut uzunluğu 380 kilometre. İki ülke arasındaki hududu belirleyen sıra dağlar ve derin vadiler var. 

Dağlık alanı mekan edinen PKK, yaklaşık 40 yıldır Türkiye sınırları için bir tehdit unsuru olarak görülüyor. 

Türkiye son yıllarda geliştirdiği insansız hava araçları (İHA) ve silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) eskiden PKK'nın kontrol ettiği alanları büyük bölümde temizlediği ve Irak'ın 40 kilometre güneyine inerek denetimi ele geçirdiği ifade ediliyor. 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın daha önce yayımladığı haritaya göre eskiden beri PKK'nın büyük kamplarının bulunduğu Sidekan, Kanireş, Haftanin, Batufa, Metina, Sine, Avaşin, Basyan ve Hakurk'ta artık Türkiye hakim. 

Türkiye, SİHA'larla vurdukça PKK güneye iniyor

Bölge insanlarına göre artık bir hat bile oluşmuş durumda. Zaho'da başlayıp Amediye, Soran, Behdinan, Çoman'dan devam eden ve Hacı Omeran'a kadar süren yolun kuzeyinde Türkiye istediği operasyonu yapabiliyor. 

Durum böyle olsa da tehdidin bertaraf edilmesinden yeterli görünmüyor. Güneye indiği ifade edilen PKK'nın şu andaki faaliyet alanlarına operasyon düzenlenmesi gündeme getiriliyor. 

Bunun için de Kandil ve Şengal'e (Sincar) operasyonlarından söz konusu ediliyor. Şengal, Türkiye'nin güney sınırına (Haburdan) 100 kilometre güneyde yer alıyor. Kandil ise Şemdinli'den 90 kilometre uzakta ve İran-Irak sınırında.

Sincar'a bir operasyon yapılabilmesi için de karayolu irtibatı olan ve lojistik desteğin kesilmeyeceği bir yeni askeri üssün kurulmasının şart olduğu belirtiliyor. 

Bunun için de Sincar'a yakın mesafede bulunan Musul'un bir diğer ilçesi olan Telafer gündeme getiriliyor. 

 

Türkmen kenti Telafer’de askeri üs kurmak mümkün mü?
Türkmen kenti Telafer’de askeri üs kurmak mümkün mü? / Fotoğraf: AA

 

Ama Telafer'de askeri üssün kurulmasını zorlaştıran unsurlar var. Öncelikle Telafer'in şu anda kontrolü büyük oranda İran destekli Şii milislerde kurulan Haşdi Şabi'de. Telafer ayrıca İran'ın Akdeniz'e açılan Şii hilalinin güzergahında bulunuyor. 

Telafer, Şii hilali güzergahında yer alıyor

IŞİD tehdidi yüksek olmasına rağmen İran şu anda aktif bir şekilde Diyala'nın Celavla beldesinden başlayıp sırasıyla Salahaddin'in Şirgat, Musul'un Telafer ve Sincar (Şengal) ilçesini kullanarak Suriye'ye doğru uzanan bir lojistik güzergahı kullanıyor.

Musul'un Telefer ilçesinin de çok nazik bir özelliği var. O da şu: Telafer IŞİD öncesinde kent nüfusu yaklaşık 400 bin civarındaydı. Ekseriyeti Türkmenlerden oluşuyor. Bu nüfusun bir bölümü Şii, diğer bölümü ise Sünnilerden oluşuyor. 

İran, Haşdi Şabi'yi devreye sokarak Suriye'ye giden güzergahın kapanmasını istemiyor. 

İşte bu hususlardan dolayı Telafer'den Türkiye'nin yeni bir askeri üs kurmasını kolay bulmayanlar var. 

 

Arzu Yılmaz
Arzu Yılmaz / Fotoğraf: Twitter

 

Bunlardan biri Ortadoğu Uzmanı ve Siyaset Bilimci Dr. Arzu Yılmaz. 

Yılmaz'a göre Telafer'de bir askeri üs kurulma önerisi yeni değil: "Konu 2017'deki Musul operasyonu getirildi. O dönemde Türkiye, İran'a karşı çok sert açıklamalar yapmıştı."

Yılmaz: Telafer'e üs yeni değil 

Telafer'in Sünni Türkmenlerin ağırlıklı olduğu bir kent ve oradan çok sayıda kişinin IŞİD'e katıldığını savunan Yılmaz, "Iraklı IŞİD'liler veya kaçırılan Ezidiler konusunu Türkiye'de basından takip ettiğim zaman Telafer'den IŞİD'e katılan Türkmenlerin ağırlıklı olduğu bir gözlem olarak dikkatimi çekmişti. Telafer'in demografik yapısından kaynaklı Türkiye'nin bölgeyle ilgili konularda bir politikasını meşrulaştırma bağlamında bir ısrarı var. Bu konuyu sık sık gündeme getiriyor" ifadelerini kullandı. 

"Askeri stratejik açıdan bakıldığı zaman Telafer'in şöyle bir önemi var: Türkiye'nin Musul rüyalarının önemli bir eşiğidir Telafer" diyen Yılmaz, şunları dile getirdi: 

"Musul operasyonu başladığında Türkiye, Haşdi Şabi'nin operasyona katılmasını istemedi. Çünkü Haşdi Şabi'nin operasyona katılması Telafer'in onlar tarafından kontrol altına alınması demekti. Türkiye'nin İran'ı karşısına alarak Telafer'in Sünni Türkmen demografik yapısına atıfla hamilik pozisyonunu öne çıkararak yürüttüğü politika karşılıksız kaldı. Ve günün sonunda Telafer ağırlıklı olarak İran destekli Haşdi Şabi güçlerinin kontrolüne girdi.

Son günlerde konuyu gündeme getirenlerin niyeti bilemem ama arka plan üzerinden baktığımız zaman bu aslında 2017 yılında Türkiye'nin deyim yerindeyse kursağında kalan hevesinin aslında hala o amacından vazgeçmediğini gösteriyor. Şengal operasyonu da aslında Telafer ile çok yakın bağlantılı. Çünkü o hattın kontrolünde Şengal, Telafer ve Musul yer alıyor. O hat hem Suriye-Irak sınırında bir pozisyon almak hem de Musul'a nüfuz etme bağlamında çok stratejik bir noktada yer alıyor. Kişisel kanaatime göre halihazırdaki konjektörde bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum. Her şeyden önce Türkiye karşısında İran'ı bulacaktır. Keza Türkiye'nin Şengal ile ilgili dile getirdiği konularda da ilk önce İran'ın karşı durduğunu görüyoruz." 

 

Beyar Doski
Beyar Doski / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Erbil Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkileri Öğretim Üyesi Dr. Beyar Doski ise Türkiye'nin Telafer'de askeri üs kurmayacağı görüşünde. 

Doski, Irak'ın tartışmalı bölgeleri konusunda Türkiye ile İran arasında yapılan bir sözleşmeden bahsetti ve "Yaşanan sadece bir oyundan ibaret" iddiasında bulundu. 

Türkiye'nin kuzeyde bazı askeri üsleri bulunduğunu ifade eden Doski, "Telafer'de kurulacak yeni bir üsse de ihtiyacı yok. Buradaki asıl oyun Kürdistan Bölgesi'nin Irak merkezi hükümeti üzerinden marjinalleştirilmesidir" yorumunu yaptı.

Irak'ta Irak Kürdistan Bölgesi'nin (IKB) kontrolü altında olmayan bölgelerde Haşdi Şabi'nin ne yapmak istediğine bakmak gerektiğine dikkati çeken Dr. Beyar Doski, "Haşdi Şabi, Sincar'a binlerce milis konuşlandırıp, Erbil ve Bağdat arasındaki 'Sincar Anlaşması'nın uygulanmaya konulmasını önlemek istiyorlar" dedi. 

İran'ın Türkiye'nin Kürdistan Bölgesi'nin 30 kilometre kadar derinliğe inmesine herhangi bir itirazı bulunmadığını ancak kendi etki alanındaki yerlere inilmesi halinde tavrının farklılaşabileceğine söyleyen Doski, şunları kaydetti: 

"Telafer ve diğer tartışmalı bölgeler için de dediğim gibi her iki ülkenin çok iyi dayanışmalı somut bir anlaşması var. Bu yüzden Telafer'de bir askeri üssünün inşa edilmesi çok önemli değil. Türkiye için asıl önemli olan Duhok vilayetindeki askeri üslerini her geçen gün arttırmaya çalışmasıdır. İleride belki Erbil'e yakın noktalarda da bu üslerin sayısı artabilir."

 

Süphi Saatçı
Süphi Saatçı / Fotoğraf: Twitter

 

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süphi Saatçi, Telafer'de bir askeri üssün kurulmasını imkansız görmeyenlerden. 

Aslen Kerküklü olan Prof. Dr. Saatçi, hem Türkiye'nin hem de Irak'ın terör örgütlerinden çok çektiğini söylüyor. 

"Türkiye kendi güvenliğini sağlamak için gerekli her türlü meşru yola başvurmalıdır"

Her iki ülkenin de terörden kurtulmak için uğraş verdiğini ifade eden Saatçi, "Telafer'de bir askeri üs kurmak tabii ki mümkündür. Burada esasa olan Bağdat hükümetiyle anlaşarak bunu yapmak" dedi. 

Irak ve Suriye'nin terör örgütlerinin yol geçen hanı haline getirildiğinin altını çizen Saatçi, şunları söyledi: 

"Suriye'de bir devletin varlığından bahsetmek de mümkün değil. Türkiye'nin hem Irak hem de Suriye ile oldukça uzun bir sınırı var. Bu iki ülkedeki terör örgütlerinden Türkiye'nin güvenliğine ciddi tehditler geliyor. Türkiye kendi güvenliğini sağlamak için gerekli her türlü meşru yola başvurmalıdır. Onun için ne gerekiyorsa yapmalıdır. Şu anda Telaferli Türkmenler arasında geçmişe nazaran bir ihtilaf yok. İkna edilmesi durumunda Türkiye elbette ki Telafer'de askeri üs kurabilir" 

cfad38e0-4eae-4df8-a58d-eb81fcffa327.jpg
Aslen Iraklı olan Kemal Beyatlı, Ankara-Bağdat-Erbil'de yürütülecek diplomasi sonucunda istenirse Telafer'de üs kurubalibeceği görüşünde / Fotoğraf: Independent Türkçe 

"Bağdat ve Erbil, ikna edilirse Telafer'de askeri üs kurulabilir" 

Bir diğer Iraklı Türkmen Kemal Beyatlı da Ankara-Bağdat ve Erbil arasında yapılacak görüşmeler neticesinde tarafların ikna edilmesiyle Türkmen kenti Telafer'de Türkiye'nin askeri üs kurmasının mümkün gördüğünü kaydetti. 

Irak Türkleri Kültür Ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Beyatlı'ya göre üs açmanın birinci yolu diplomasi ve tarafların ikna edilmesi. 

Türkiye ile Irak arasında bir ticaret olduğunu ancak "terör" örgütlerinin buna zarar verdiğinin altını çizen Beyatlı, şunları ifade etti: 

"Irak'a yönelik ticaretten bir tek Türkiye kazanmıyor. Irak da bundan kazanıyor. Ama yıllardır buradaki varlığı bir türlü sona erdirilmeyen terör örgütlerinin faaliyetleri her iki ülkenin hem insan kaynağına hem de ticaretine büyük zarar veriyor. Ankara'nın diplomatik girişimlerle Bağdat'ı ikna etmesi halinde Irak'ta teröre karşı kalıcı sonuç elde edilecek adımlar atılabilir." 

"Irak ve Türk halkı terörden bıkmıştır"

Hem Türk hem de Irak halkının yıllardır süregelen terörden çok çektiğini söyleyen Beyatlı sözlerini şöyle tamamladı: 

"Amerika, binlerce kilometre öteden gelen, Türkiye'de İncirlik, Irak ve Suriye'de de başka askeri üsler inşa edebiliyorsa elbette Türkiye'de terörü bitirmek için komşusunda bir üs kurabilir. Ancak burada önemli olan diplomasidir. 'Biz burada kalıcı değiliz. Sincar'daki terörü bitirmek ve ülkede huzuru sağlamak için lojistik amaçlı bir üs inşa etmek istiyoruz. İşimiz bitince de gireceğiz' deyip Bağdat yönetimi ikna edilirse olabilir. Çünkü, iki ülkenin halkları artık cenazelerin gelmesini istemiyor. Terör olaylarından bıkmışlar. İş birliğiyle terörün bitirileceği konusunda ikna çabaları sonucunda üs kurulabilir. Karar alınması halinde ise Türkmenler ister siyasi yönden ister halk tarafından gereken desteği de verirler."

The Independentturkish