Türkiye sınırına yığılan tankların sırrı: Yeni ABD planları

CENTCOM ARTIK EUCOM’DAN KOPTU

Türkiye sınırına yığılan tankların sırrı: Yeni ABD planları


Türkiye sınırına yığılan tankların sırrı: Yeni ABD planları 

Kayahan Uygur yazdı

ABD’nin sınırımıza 40 km uzaklıktaki Dedeağaç üssüne yoğun tank, zırhlı araç ve helikopter transferi gündemdeyken bölgemizdeki ABD üslerinin yeni konumları ve misyonları hakkında Türkiye’yi çok daha yakından ilgilendiren gelişmeler geçen hafta Ortadoğu’da yaşandı.

Öncelikle ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinden sonra geride kalan ve Batılı elçilikleri koruyacak askerleri ve Kabil Havaalanındaki TSK güçlerinin koordinasyon ve görev tanımlarını Katar’dan yapmak üzere orada bir merkez kurdu. Başına bir Amerikalı tuğgeneralin getirildiği bu merkez Afgan hava kuvvetlerinin ve polisinin istihbarat, finansman, bakım ve lojistik faaliyetlerini de destekleyip denetleyecek.

Bu arada, Bagram Hava Üssü’nün Afganistan hükümetine devredilmesinden sonra da Kabil Havaalanından kalkan ABD uçaklarının Taliban’ı bombalamaya hız vermesi dikkat çekti. ABD, Eylül’den sonra Afganistan’ı bombalamaya devam edecekse uçakların nereden kalkacağı henüz bilinmiyor.

CENTCOM ARTIK EUCOM’DAN KOPTU

Katar’daki koordinasyon birimi ABD’nin Merkezi Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM’a bağlı. Bu orduların görev alanı Afganistan, Bahreyn, Mısır, İran, Irak, Ürdün, Kazakistan, Kuveyt, Kırgızistan, Lübnan, Umman, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Tacikistan, Türkmenistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Özbekistan ve Yemen olarak belirlenmiş. 

Orgeneral McKenzie komutasındaki CENTCOM’un alanına bu yılın Ocak ayından itibaren İsrail de eklenmiş.

Bu noktada dikkat çekici olan şu ki İsrail’in de görev alanına eklenmesiyle birlikte CENTCOM’un diğer ABD kuvvetlerinden özellikle de Türkiye’nin dâhil olduğu ve merkezi Almanya’da bulunan EUCOM görev alanından tamamen ayrılması sağlanmış. Bu da Türkiye’yi bir şekilde Ortadoğu’dan tamamen koparıyor. İşte bu sürecin çok önemli bir parçası olan ve Türkiye’yi yakından ilgilendiren daha önemli gelişme ise bu ayın başından beri yaşandı.

ABD’nin ülke dışındaki en geniş “ön konuşlanmalı” kara üssü olduğu söylenen ve içinde bir zırhlı tugaya yetecek miktarda ekipman barındıran Katar’daki As Sayliyah üssünün büyük bölümü Ürdün’e taşındı. Kamptan 150 M-1 Abrams tankı, 116 Bradley zırhlı araç ve 112 değişik personel taşıyıcı zırhlı araç Ürdün’e gitti. Böylece ABD’nin bölgedeki en büyük kara üssü Güney Ürdün’de İsrail’e çok yakın bir noktaya yerleşmiş oldu.

KATAR’DA KATAR NÜFUSU KADAR ABD ASKERİ

ABD’nin Ortadoğu’daki en önemli Hava Üssü El Udeid ise Katar’daki çok sayıda savaş uçağı barındıran varlığını ve misyonunu sürdürmeye devam ediyor. El Udeid’de 10 binden fazla Amerikan askeri ve 100’den fazla savaş uçağı var. Ayrıca Katar Doha sivil havaalanında da çok sayıda ABD uçağı uçuşa hazır durumda bulunuyor. 

İngilizler de askeri hava üssünde Amerikalılarla beraberler. İngilizler, diğer müttefik ve NATO üyesi ülke askerleri, sözleşmeli personel ve teknik elemanlar da hesaba katılırsa Katar’ın tam bir ABD ordusu yarımadası olduğu bellidir. Katar’ın Katar vatandaşı nüfusu 300 bin olduğundan neredeyse askerlik yapabilecek durumdaki Katarlı kadar yabancı asker o ülkede bulunmaktadır. İşte ABD açısından bu güvenli durum şimdi Ürdün’e de taşınmış oluyor.

Bu yeniden konuşlanma olayının hemen ardından Ürdün Kralı Abdullah’ın Biden’la geçen hafta görüşmesi çok dikkat çekti. Beyaz Saray’daki bu görüşmenin Ürdün’de Kralın kardeşinin adının karıştığı ve bir ABD vatandaşının da mahkûm olduğu darbe girişimiyle ilişkisi bilinmiyor. Ancak Ürdün’deki Muvaffak Salti Hava üssünün de genişletildiği ve son yıllarda ABD’ye başarıyla hizmet verdiği bilinirse Ürdün’de ABD varlığının epeyce güçlenmiş olduğu anlaşılıyor.

ABD BİR HAZIRLIK İÇİNDE

Ancak işte bütün bu gelişmeler ABD’nin Yunanistan’a silah yığması ve hatta Bozcaada’nın Kuzeyindeki Semadirek adasında da ABD üssü yapılacağı iddialarıyla birlikte düşünüldüğünde İncirlik Üssü’nü devreden çıkartmak ve önemini çok azaltmak için gerekli önlemlerin ABD tarafından çoktan alınmış olduğu görülüyor.

Türkiye’de gerçeklerden gittikçe uzaklaşan “stratejik önemimiz inkâr edilemez” ön kabulü yanıltıcı olmamalı. Ankara Afganistan’da ille de bir rol almak isterse, ABD kimsenin yapmak istemediği işleri Türkiye’ye yaptırmak ve onu adeta “kamikaze” olarak kullanmakta asla tereddüt etmez. Onu Katar’dan yöneterek, birçok işinde uyguladığı yönteme benzer şekilde arada Katar’ı kullanarak istediğini yaptırır ama öte yandan ilerdeki planlarına uygun olarak Türkiye’yi her alanda devre dışı bırakacağı yakın geleceğe hazırlanmaması için de hiçbir neden yoktur.

Merkezi Washington’daki “Center for Global Policy” adlı düşünce kuruluşundan Kamran Buhari “Stars and Stripes” adlı savunma dergisine kara üsünün Katar’dan Ürdün’e taşınmasının ABD’nin son dönemde Irak, Kuveyt, Ürdün ve Suudi Arabistan’dan 8 Patroit hava savunma sistemini çekişiyle birlikte düşünülmesi gerektiğini söylüyor.” International Crisis Group” adlı kuruluştan Andrew Watkins’e göre ise bunun nedeni Afganistan’dan da çekilen ABD güçlerinin Asya-Pasifik bölgesine yoğunlaşması. 

ABD’nin artık baş düşman gördüğü Çin’e odaklanmak için tüm planlarını değiştirdiği anlaşılıyor. Asıl hedefin Rusya olmaktan çıkması Türkiye ve Türkiye’deki ABD askeri varlığının önemini doğal olarak ortadan kaldırıyor.

DOĞU AKDENİZ HEDEFTE

Ancak İran medyası Pars Today’in 8 Temmuz tarihli analizi daha da ilginç, İranlılar Ürdün’de yeni yerleşen dev ABD üssü için aynen şöyle diyorlar:

“ABD bu stratejik bölgedeki askeri varlığıyla sadece Doğu Akdeniz’de ve Filistin, Lübnan, Mısır ve Irak’ta etkisini arttırmayı değil aynı zamanda kritik bir Doğu-Batı ticari koridoru kurmayı umut ediyor. Tüm gelişmeler ABD üslerinin Ortadoğu’nun iki Arap ülkesinde görev bölüşümü yapacaklarını gösteriyor”.

GOOD BYE STRATEJİK ÖNEM

Haritaya bakmayı biraz bilenler Doğu Akdeniz’i de hedef alan Ürdün’deki yeni ve ek ABD askeri varlığından ve Kıbrıs konusunda Güvenlik Konseyi’nin kararıyla daha belirgin hale gelen ABD’nin Ankara’ya soğuk ve sert tutumundan bazı sonuçlar çıkaracaklardır elbette. Her şeyden önce Ürdün’de bu kadar büyük bir ABD üssü oluşurken İncirlik Üssü’nün tüm önemini artık yitirmiş olduğu çok açıktır. İçinde yaşanan süreç Türkiye’nin ABD ve NATO tarafından stratejik dışlanmasıdır. Bunu açıkça göstermek ve bölgede daha da etkisiz hale getirmek için onu binlerce kilometre uzaktaki yüksek riskli misyonlara yolluyorlar.

Rus medyasında denildiği gibi “Dr Jekyll ve Mr Hyde” oyununun uzun sürmeyeceği anlaşılıyor. (RT, 23 Temmuz, Scott Ritter imzalı makale). Tabii yitirilen stratejik önem Türkiye’nin başkası için olan önemidir, İslam dünyasına ve Araplara ABD adına kâhyalık yapmaya aday olmak artık önemini yitirmiş ve bitmiştir. Kendi ayakları üzerinde duran uygar, çağdaş ve saygın bir Türkiye’nin önemi ise sadece kendisinden kaynaklanır.

Kayahan Uygur 

Odatv.com