Türkiye, turizm diplomasisinde başarılı olabilecek mi?
Türkiye istediğini tam olarak alamadı.
Önemli bir turizm ülkesi olan Türkiye de bu pastadan payını alabilmek için başta Almanya, Rusya ve İngiltere ile olmak üzere yoğun bir kampanya başlattı. Ancak şu ana kadar Türkiye istediğini tam olarak alamadı.
AB'nin dayanışma ruhu kapsamında turistlerin kendi sınırları içinde kalmalarını istemesi, Türkiye ve AB ülkelerinin koronavirüs konusunda izledikleri tıbbi yöntem farklılıkları ve güven meselesi en önemli sorunlar olarak görülüyor.
Türkiye, TÜİK verilerine göre 2019 senesinde 51,7 milyon turist ağırladı ve 34,5 milyar dolarlık bir gelir elde etti. Hükümetin 2020 senesi için öngörüsü ise 60 milyon turist ve 40 milyar dolardan fazla gelirdi.
Pandemi nedeniyle bu hesaplar bozuldu. Yılın ilk 5 ayında turist sayısı geçen senenin aynı dönemine oranla yüzde 66 oranında azalırken, karantinanın yoğun olarak uygulandığı Nisan ve Mayıs aylarında hiç hareketlilik yaşanmadı.
Türkiye, 2020'nin ikinci yarısında turizm sezonunu kurtarabilmek için Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'nın koordinasyonunda kapsamlı bir diplomasi atağı başlattı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın geliştirdiği Güvenli Turizm Sertifikası Programı'nı Bakan Mehmet Nuri Ersoy ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu turist gönderen başlıca ülkelere tanıtırken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da özellikle Avrupalı muhataplarıyla yaptığı toplantılarda Türkiye'nin COVID-19 ile mücadelede elde ettiği başarıları anlattı.
Türkiye'nin hedefinde üç ülke bulunuyor: Almanya, Rusya ve İngiltere. Bunların arasında şimdilik tek olumlu haber, Türkiye'yi hava köprüsü kurulacak ülkeler arasına katma aşamasında olan İngiltere'den gelecek gibi görünüyor.
Almanya, Türkiye'ye en çok turist gönderen ülkelerin başında. Ülkede yaşayan Türk vatandaşları da hesap edildiğinde 2019 senesinde Almanya'dan Türkiye'ye 6 milyondan fazla turist geldiği görülüyor. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun muhatapları Başbakan Angela Merkel ve Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile yaptıkları görüşmelerden şu ana kadar olumlu bir yanıt çıkmadı. Almanya, aralarında Türkiye'nin de olduğu AB dışındaki ülkelere seyahat uyarısını 31 Ağustos'a kadar uzattı.
Almanya dönem başkanlığını üstleniyor
Almanya, kendi gönderdiği turist sayısı kadar AB kararları üzerindeki etkisi nedeniyle de Türkiye için büyük önem taşıyor.
Brüksel'den gelen haberler de Türkiye açısından olumsuz. Seyahat kısıtlamalarını gözden geçiren AB Komisyonu'nun, ABD, Brezilya ve Rusya gibi vaka sayıları yüksek olan ülkelerin yanı sıra Türkiye, İsrail ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkelerine de yasağı devam ettirmesi bekleniyor.
İstisna hakkından yararlanmak isteyen Türkiye, 1 Temmuz'dan itibaren AB dönem başkanlığını üstlenecek olan Almanya üzerindeki baskısını artıracak. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Turizm Bakanı Ersoy'un başkanlık edeceği kalabalık bir Türk heyetinin 2 Temmuz günü Almanya'da muhataplarıyla bir araya geleceği kaydediliyor. Heyette yer alacak Sağlık Bakanlığı yetkililerinin ise Almanya'da COVID-19 mücadelesini yürüten Robert Koch Enstitüsü yetkilileriyle bir araya gelmesi öngörülüyor.
3 temel neden
Ankara'nın yoğun çabasına ve uluslararası tur operatörlerinin de desteğine karşın Avrupa pazarından istediği sonucu alması zayıf bir olasılık olarak görülüyor.
Bunun en başında siyasi nedenler geliyor. Avrupalı turistlerin ve yapacakları harcamaların, Avrupa kıtasında kalması önemli bir AB dayanışması olarak görülüyor. Turizm Bakanı Ersoy geçen hafta, Avrupa karar alma merkezlerinde bu faktörün önemli bir rol oynadığı düşüncesini, "Avrupa ülkeleri de sonuçta paranın Avrupa sınırları içinde kalması için bir önlem almış olabilir. Bunu dolaylı bir şekilde yapıyor, açıkça söyleyemiyor olabilirler" sözleriyle açıklamıştı.
Yunanistan, İspanya ve İtalya gibi turizm ülkelerinin AB'de alınacak kararları etkiledikleri, özellikle Atina'nın bölgesel rakip olarak gördüğü Türkiye'ye kısıtlamaların sürmesi yönünde tavır almış olabileceği diplomatik çevrelerde yapılan değerlendirmeler arasında.
İkinci bir neden ise COVID-19 ile mücadele konusunda uygulanan farklı tıbbi protokoller olarak görülüyor. Almanya Dışişleri Bakanı Maas, bir açıklamasında, AB dışındaki ülkeler için "kestirilemeyecek risklere girmeden sınırsız seyahati mümkün kılacak ortak veri tabanları, ölçütler ve karar alma mekanizmalarının bulunmadığına" dikkat çekmişti.
Robert Koch Enstitüsü, kendi ölçütleri üzerinden yaptığı değerlendirmede Türkiye'yi riskli bölgeler arasında göstermeye devam ediyor. Alman Der Spiegel'in haberine göre, Türkiye'nin koronavirüs tedavisinde sıtma ilacı hidroksiklorokini kullanıyor olması da seyahat uyarısının kaldırılmamasının nedenleri arasında.
Seyahat uyarısının devam ettirilmesinde bir başka neden olarak Türkiye ile AB ülkeleri arasında yaşanan genel güven eksikliği gösteriliyor. Türkiye'nin COVID-19 mücadele sürecinde diğer Avrupa ülkelerine oranla daha az şeffaf olması, bildirilen vaka ve ölüm sayılarının Dünya Sağlık Örgütü protokollerine tam uyum göstermemiş olması ve tedavide tartışılan sıtma ilacını kullanıyor olması güven eksikliğinin nedenleri olarak sıralanıyor.
Rusya, 31 Temmuz'a kadar rezervasyonları iptal etti
Türkiye için Almanya kadar diğer önemli bir ülke Rusya. Geçen sene Rusya'dan Türkiye'ye 5 milyonu aşkın turist gelmişti. Bu turistlerin Mevlüt Çavuşoğlu'nun seçim bölgesi Antalya ve ilçelerini tercih ediyor olmaları, Dışişleri Bakanı'nın doğrudan işin içine girmesine yol açıyor.
Rusya ile uçuşların bir an önce başlatılması ve Rus turistlerin Türkiye'ye gelebilmelerinin önünün açılması için Cumhurbaşkanı Erdoğan da Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin nezdinde devreye girmişti. Türkiye, 15 Temmuz'dan itibaren uçuşların başlatılması için bastırıyor ancak şu ana kadar Moskova'dan Türkiye'ye uçuşların yeniden tesis edileceği tarih konusunda net bir açıklama gelmedi.
Rus seyahat şirketlerinin, Türkiye için 31 Temmuz'a kadar yapılan rezervasyonları iptal etmiş olmaları uçuşların Ağustos başına başlatılmayacağı değerlendirmelerine neden oldu.
Rusya'nın sınırlarını hemen açmıyor olmasının da iki temel nedeni bulunuyor. Rusya, günlük ortalama 7.000 yeni vakanın görüldüğü, dolayısıyla COVID-19 mücadelesinde daha ilk dalgayı yaşayan ülkelerden biri. Uçuşların başlatılmasının bu ülkedeki vaka sayısını artıracak bir durum yaratacağı kaydediliyor.
İkinci bir neden de Moskova yönetiminin tatil yapmak isteyen Rusları Kırım başta olmak üzere Karadeniz kıyısındaki tatil yörelerine teşvik etmek istemesi. Putin yönetimi, Kırım'ın ilhakından bu yana Rusları o bölgede tatil yapmaya çağırıyor.
BBC TÜRKÇE