Türkiye Ukrayna fotoğrafından da dışlandı

Türkiye'nin dışlandığı bir başka fotoğraf karesi

Türkiye Ukrayna fotoğrafından da dışlandı




Türkiye Ukrayna fotoğrafından da dışlandı

BARÇIN YİNANÇ YAZDI...

İktidarın Türkiye'yi nerede konumlandırdığı kadar, başkalarının Türkiye'yi nerede konumlandırdığı da önemli. G20 zirvesinde Türkiye'nin dışlandığı tek fotoğraf Hindistan-Orta Doğu-Avrupa koridor karesi değildi. Batı'ya güvenmiyorum diyen Türkiye'nin alternatif olarak gördüğü Doğu'nun süpergüçleriyle de ilişkileri son derece sıkıntılı

"Türkiye'nin BRICS grubuna katılmak için dirsek teması oldu mu acaba" diye sorduğum yabancı diplomat çok şaşırdı.

BRICS malum Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşuyor. Ağustos sonunda yapılan zirve öncesinde bu ülkelerden birinin (Rus veya Çinli olmadığını söyleyebilirim) diplomatıyla konuşuyordum.

"Ama bu Batı karşıtı bir oluşum," dedi sorumu şaşırmış bir yüz ifadesiyle yanıtlarken. Türkiye'nin aramızda ne işi var demeye getirdi. Zirvede üye yapmaya karar verdikleri Suudi Arabistan'ın yada Mısır'ın Batı karşıtlığı çok tartışılır ama biz bu konuşmayı yaparken daha yeni üyeler açıklanmamıştı.

Yanıtı karşısında bu kez biraz ben şaşırdım. Her ne kadar Türkiye'yi Batı bloğunun bir parçası olarak görsem de iktidarın Türkiye'yi ne kadar Batı'nın parçası olarak gördüğüne dair ciddi kuşkularım var. Malum Şangay İşbirliği Örgütü'ne üye olmaktan bahseden, dünya beşten büyüktür diyen Türkiye, BRICS grubuna katılım için heves edebilirdi.

Ve fakat, mesele şu ki; AKP'lilerin Türkiye'yi nerede konumlandırdığı kadar, başkalarının Türkiye'yi nerede konumlandırdığı da önemli.

Türkiye'nin dışlandığı bir başka fotoğraf karesi

Bu anlamda geride bıraktığımız uluslararası zirvelerde yaşanan gelişmelere bakmakta yarar var.

BRICS zirvesinden sonra Hindistan'da yapılan G20 zirvesinin Türk kamuoyunda en çok konuşulan konusu Hindistan-Orta Doğu-Avrupa koridorundan Türkiye'nin dışlanması oldu.

"Eksen Türkiye" diye diye AKP iktidarındaki Türkiye'yi dev aynasında görenler, küresel ve bölgesel güçlerin yer aldığı koridor anlaşmasının imza töreninde "reisi" görememenin şokunu yaşadılar.

Üstelik, Hindistan'ı Avrupa'ya bağlayan koridordaki iki transit noktası; Yunanistan'daki Pire limanı ile Dubai'yi insan haritada görmekte zorlanırken, koskoca Türkiye teğet geçilmişti.

Ancak, Türkiye'nin dışlandığı bir başka çarpıcı fotoğraf karesi aynı zirvede, başka bir yerden; Hindistan'ın G20 şerpasından geldi. Malum şerpalar G20'de neredeyse devlet başkanlarından sonraki en üst düzey temsilci konumundalar; dağcıları zirveye taşıyan rehberler gibi, G20 zirveleri de onlardan soruluyor.

Zirve bildirisinin en sıkıntılı maddesini Ukrayna paragrafı oluşturuyordu. Hem Batı'nın hem de Rusya'nın kabul edeceği bir uzlaşma bulunması gerekiyordu. 

Hindistan şerpası Amitabh Kant 11 Eylül'de Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika şerpalarını bulunan uzlaşmaya katkıları için teşekkür eden bir tweet attı. Resimde dört Batı dışı ülkenin şerpaları Batı ile Rusya'nın arasını bulmuş olmaktan musmutlu poz vermişler. 

Gözüm Türkiye şerpasını aradı. Fotoğrafta Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk rolü üstlenen; iki tarafa da eşit mesafede durduğunu, iki tarafın da hassasiyetlerini bildiğini, iki tarafla da konuşabildiğini söyleyen Türkiye'den kimse yok fotoğrafta.

Bu durumun aklıma gelen birkaç açıklaması var: Ya Türkiye'yi Batı'nın bir parçası olarak görüyorlar; ya Türkiye'yi fazla Rus yanlısı görüyorlar; yada Türkiye'yi önemsemiyorlar.

Türkiye Batı'ya da Doğu'ya da yaranamıyor mu?

Hatırlayın bir sene önce Endonezya'da yapılan G20 zirvesinde de Polonya'ya düşen bir füze parçası nedeniyle Batılı ülkelerinin (Japonya dahil) liderleri acilen toplanmıştı da, toplantı fotoğrafında gözümüz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı boşuna aramıştı. Türkiye Batı blokunun resim karesinde de yok, Batı dışı blokun karesinde de.

Hiç kuşku yok ki, günümüzün çok kutuplu uluslararası düzeni, ülkelerin farklı ittifaklarla farklı işbirliği mekanizmalarında var olmasını gerekli kılıyor. Yani Türkiye gibi bir ülke hem Batı hem Doğu diyebilir. Ama bunu söylerken ve eyleme koyarken, çok hassas bir ince ayar tutturmak zorunda.

Batılı ülkeler Türkiye'nin müttefikidir; Doğu'dakiler ise iş ortaklarıdır. Bu ikisi arasında çok önemli farklar vardır. İktidar bu ince ayarı tutturamazsa, korkarım ne Batı'ya yaranabilir ne Doğu'ya yaranabilir.

İşte buyurun: Cumhurbaşkanı bir kez daha "gerekirse AB'yle yolları ayırırız diyor. Batı'ya ne kadar güveniyorsam Rusya'ya da o kadar güvenirim" diyor.

Türkiye Batılı müttefiklerini eleştirebilir; öfke duyabilir. Ama mevcut iktidarın yaptığı "benim alternatifim var size mahkum değilim; bak sonra karşı tarafa" geçerim mesajları bir noktada kabak tadı verebilir.

Batı'yla ilişkiler sorunlu, Doğu'yla daha mı iyi?

Tabii bu arada Türkiye'nin Batı dışında kalan bloklarla ilişkisine de bir bakmak da yarar var.

Misal, Yeniden Asya diye bir kavram geliştirildi. Her zamanki gibi kavramlar havalı ama içi boş.

Asya'nın yükselen iki gücü ile de ilişkiler sorunlu. Çin'le Uygur sorunu nedeniyle ilişkiler istenen kıvama gelemiyor. Hindistan'la ilişkiler ise Pakistan tarafından rehin alınmış durumda.

Türkiye Keşmir sorununda Pakistan'ı destekleyebilir. Ama desteğin de bir ölçüsü var. Hintliler, "Tamam anladık Pakistan'ı destekliyorsunuz da. Bazen Pakistan'ın ileri sürdüğü bir görüşü başka kimse dikkate almazken, bir Çin – ki bizim en büyük düşmanımız, - bir de siz destekliyorsunuz; bu nasıl iş" diye tepki gösteriyorlar.

Yani akıllı diplomasi, Hindistan'ın hışmını çekmeden Pakistan'ı desteklemekten geçiyor.

Ama gözü kapalı her hâl ve şartta Pakistan'a destek verilince; Asya'nın ikinci süpergücü Hindistan'ın lideri Narendra Modi, BRICS zirvesi için gittiği Güney Afrika'dan dönerken Atina'ya ziyaret yapıyor; uçakla 1 saat mesafedeki İstanbul'a şeklen bile uğramaya tenezzül etmiyor.

Hindistan'ı Avrupa'ya Atina limanından bağlayan koridora imza atıp, Türkiye'yi dahil etmek için çaba sarfetmiyor. Ev sahipliği yaptığı G20'de başka liderlerle yemekler yiyen Modi; binbir baskı görüşme talebi üzerine, Türkiye'ye 10 -15 dakika ayırıyor.

Türkiye, Batı'yı Doğu'ya Doğu'yu Batı'ya oynayayım derken…

German Marshall Vakfı'nın son anketine göre, Batılı müttefiklerin Türkiye'yi güvenilir görme oranı yüzde 25'te kalmış. Türkiye de Batılı müttefiklerine güvenmiyor.

Sabah akşam Batı'ya parmak sallayıp, Rusya'yla bu kadar sarmış dolaş olup, "AB'yi ne kadar güvenilir buluyorsam Rusya'yı da o kadar güvenilir buluyorum" denince, Türkiye'nin eli güçlenmiyor. Tersine Batı nezdinde o çok vazgeçilmez sanılan jeopolitik önem zayıflıyor. 

Sorun değil nasılsa dünyanın ağırlık sikleti Asya'ya kayıyor ben de yönümü Asya'ya çeviririm dediğinizde de, karşınızda kollarını açmış sizi bekleyen dostlar grubu yok (ki bunlara misal Müslüman nüfusa karşın Türkiye'den çok haz etmeyen Endonezya da var). Sabah akşam Batı'yı sopalamak ve "bak ben Rusya'ya da yakınım" demek Doğu'da size saygınlık da kazandırmıyor.

Yeni dönemin çok kutuplu dünya düzeni, Türkiye elini iyi oynasa ve gelişmeleri doğru okusa önümüze pek çok fırsat kapısı açabilir. Ancak, birini ötekine, ötekini berikine oynayayım derken, hiç kimsenin güvenmediği, fazla pazarlıkçı bir ülke olarak, çok kutuplu dünyanın ortaya çıkaracağı fay kırıklarının içine düşüp, debelenme ihtimalini hiç küçümsememek gerek. 

https://t24.com.tr/yazarlar/barcin-yinanc/turkiye-ukrayna-fotografindan-da-dislandi,41660

BARÇIN YİNANÇ / T24