Türkiye Ukrayna Gibi İşgal Edilebilir mi? Stratejik ve Bilimsel Bir Analiz
Türkiye ve Ukrayna'nın Benzerlikleri: Ekonomik Zayıflık ve Siyasi Gerilim
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ / TÜRKİYE
Türkiye Ukrayna Gibi İşgal Edilebilir mi? Stratejik ve Bilimsel Bir Analiz
Son yıllarda Türkiye'deki ekonomik kriz, artan enflasyon, siyasi belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler, ülkenin geleceğiyle ilgili endişeleri artırdı. Özellikle, Ukrayna'da 2013 yılından itibaren yaşanan olaylar ve Rusya'nın 2022'deki işgali, Türkiye'nin benzer bir senaryoyla karşı karşıya kalıp kalmayacağı sorusunu gündeme getirdi. Bu yazıda, Türkiye ve Ukrayna'nın mevcut durumları, benzerlikleri ve Türkiye'nin potansiyel bir işgal senaryosuna karşı ne kadar savunmasız olduğu üzerine stratejik bir analiz yapılacaktır.
Ukrayna Krizi: Ekonomik ve Siyasi Çöküşün Ardından Gelen İşgal
Ukrayna’da 2013 yılında başlayan Turuncu Devrim, ülkeyi derinden etkileyen ekonomik ve siyasi bir krizle sonuçlandı. Dolar kuru, 8 UAH seviyelerindeyken devrim ve sonrasındaki siyasi çalkantılarla birlikte 40 UAH’ın üzerine çıktı. Ülkenin o dönemki cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç, halkın tepkisi ve sokak hareketleri sonucunda Rusya'ya sığınmak zorunda kaldı. Ukrayna’daki bu iç karışıklık ve siyasi boşluk, Rusya'nın Kırım'ı ve Ukrayna'nın doğusunu işgal etmesine zemin hazırladı.
Bu süreçte, ekonomik ve siyasi istikrarsızlık Ukrayna’yı savunmasız hale getirdi. Ülkenin zayıflayan devlet yapısı, dış müdahalelere karşı koyabilecek bir kapasiteye sahip değildi. Nihayetinde Rusya, 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna'yı geniş çaplı bir askeri harekâtla işgal etmeye başladı.
Türkiye ve Ukrayna'nın Benzerlikleri: Ekonomik Zayıflık ve Siyasi Gerilim
Türkiye ile Ukrayna arasında benzerlikler kurmak, bazı açılardan mümkündür. Türkiye'de dolar kuru, 2013 yılında 1,75 TL seviyesindeyken bugün 33 TL'nin üzerine çıkmış durumda. Ekonomistler, doların yakın zamanda 40 TL seviyesini aşabileceğini öngörüyorlar. Bu durum, enflasyonun halkı zayıflattığı, fakirleşmenin hızlandığı bir süreçte yaşanıyor. Ülkede konut sorunu, açlık krizi ve şiddet olaylarının artışı gibi sosyal sorunlar derinleşiyor. Hukuk sisteminin sarsıldığına dair eleştiriler, siyasi istikrarsızlıkla birleştiğinde, Türkiye'nin de Ukrayna'ya benzer bir süreçten geçebileceği yönünde endişeleri artırıyor.
Türkiye'nin NATO üyesi olmasına rağmen Rusya ile yakın ilişkiler kurması ve enerji başta olmak üzere birçok alanda Rusya'ya bağımlı hale gelmesi de stratejik bir zafiyet olarak değerlendirilebilir. Rusya'nın geçmişteki işgal stratejilerine bakıldığında, bu tür ekonomik ve siyasi bağımlılıklar, askeri müdahaleler için birer fırsat olarak kullanılabilir.
Türkiye'nin Jeopolitik Konumu ve NATO'nun Rolü
Ancak, Türkiye'nin Ukrayna’dan en büyük farkı, NATO üyesi olmasıdır. NATO üyeliği, Türkiye'yi doğrudan askeri müdahalelere karşı koruyan en büyük güvenlik şemsiyesidir. NATO’nun 5. maddesi, bir üye ülkeye yapılan saldırının tüm ittifak üyelerine yapılmış sayılacağını ve ortak savunma mekanizmasının devreye gireceğini taahhüt eder. Bu, Türkiye'yi olası bir dış işgale karşı büyük ölçüde koruyan bir faktördür.
Bununla birlikte, Türkiye'nin Rusya ile olan yakın ilişkileri, NATO içindeki güveni sarsabilir ve Türkiye'yi Batı ittifakı içinde yalnızlaştırabilir. Bu durum, Türkiye'nin stratejik savunma pozisyonunu zayıflatabilir ve dış müdahalelere daha açık hale getirebilir. Özellikle, Türkiye’nin S-400 füze savunma sistemi satın alması ve bazı bölgesel politikaları, NATO ile olan ilişkilerde gerginliklere neden olmuştur.
Olası İstanbul Depremi: Türkiye’nin Zayıf Noktası mı?
Bir diğer endişe kaynağı ise, olası İstanbul depremidir. Bilim insanları, büyük bir depremin İstanbul'u vurmasının an meselesi olduğunu belirtmektedir. Bu tür bir doğal felaket, Türkiye’nin ekonomik ve askeri gücünü ciddi şekilde sarsabilir. Deprem sonrası yaşanabilecek kaos, ülkeyi iç ve dış tehditlere karşı savunmasız hale getirebilir.
Türkiye'nin jeopolitik önemine bakıldığında, böyle bir felaket senaryosu, dış güçler tarafından bir fırsat olarak görülebilir. Rusya başta olmak üzere bazı ülkeler, bu zayıflığı kullanarak Türkiye üzerinde stratejik baskı kurabilir. Türkiye’nin bölgesel güç dengeleri üzerindeki rolü göz önüne alındığında, böyle bir müdahale, hem Türkiye’yi hem de bölgedeki diğer ülkeleri derinden etkileyebilir.
Türkiye'nin Karşı Karşıya Kalabileceği Riskler ve Stratejik Önlemler
Türkiye'nin Ukrayna gibi bir işgal senaryosuyla karşı karşıya kalma olasılığı, düşük olmakla birlikte tamamen göz ardı edilemeyecek bir risk olarak değerlendirilebilir. Ekonomik krizler, siyasi istikrarsızlık ve dış bağımlılıklar, bir ülkenin savunma kapasitesini zayıflatabilir. Türkiye’nin bu tür senaryolara karşı daha güçlü bir şekilde durabilmesi için NATO ile olan ilişkilerini sağlam tutması, ekonomik bağımsızlığını güçlendirmesi ve iç istikrarı sağlamak için reformlar yapması gerekmektedir.
Olası bir İstanbul depremi gibi büyük felaketler karşısında Türkiye’nin altyapısını ve afet yönetimi kapasitesini güçlendirmesi de kritik öneme sahiptir. Çünkü böyle bir felaket, Türkiye'yi sadece ekonomik anlamda değil, askeri ve stratejik açıdan da kırılgan hale getirebilir.
Sonuç: Türkiye İçin Zorluklar ve Fırsatlar
Sonuç olarak, Türkiye’nin Ukrayna gibi bir işgal senaryosuyla karşı karşıya kalması olasılığı, mevcut koşullar göz önüne alındığında düşük görünse de, ekonomik ve siyasi krizlerin derinleşmesi bu tür tehditleri artırabilir. Türkiye'nin güçlü bir savunma stratejisi geliştirmesi, NATO ittifakı içindeki yerini sağlamlaştırması ve ekonomik bağımsızlığını koruması, ülkenin güvenliğini sağlamak açısından kritik öneme sahiptir.
YUSUF İNAN / GAZETECİ - YAZAR