Türkiye, Yunanistan ve Ermenistan arasında önce sınırlar açılmalı!
Siz biz, biz siz: Türkiye-Yunanistan-Ermenistan
Her seferinde yazarım. Düşmanlık etmeyelim. Birbirimizi anlayalım. Yunanistan toprakları bizim topraklar, bizim topraklar Yunanistan toprakları olsun. Ermeniler için de öyle.
İki tarafın da diasporası düşmanlığı körüklüyor.
24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'na uyulsa Yunanistan'la aramızdaki hemen hiç mesele kalmayacak. Sonradan Kıbrıs meselesi çıktı. Bunun tartışması sadece Kıbrıs üzerinden yürütülebilirdi.
Ancak Kıbrıs bütünü etkiledi. Adada Türklere saldırdılar. Türkiye de, ister istemez Rumlara aksülamel doğurdu.
Yunanistan buna karşılık Batı Trakya'da Türkleri cendereye aldı. 1924 Mübadelesi karşılıklıydı. Türkiye tarafından Yunanistan'a 1 milyon 200 bin Hristiyan, Yunanistan tarafından Türkiye'ye 500 bin Müslüman gönderildi. Din esas alındığı için Türkçeden başka dil bilmeyen Karaman Türkleri de yollandılar.
Mübadelede iki tarafta da büyük acılar yaşandı ve ben bu büyük acıları yaşayan Rum tarafıyla Yunanistan'da görüştüm. Türk tarafının Batı Trakya'da neler çektiğini dinledim. Mübadele Karaman Türkleri için de büyük sızıdır. Yunanistan'da dernekleri vardır. Türkçe konuşuyorlar, kendi kültürlerini yaşatıyorlar ama nereye kadar? Nesiller gittikçe evriliyor.
Keşke Rum tarafı, Osmanlı boğulmak istenirken "dış güçler"in oyununa gelmeseydi. "Konstantinopolis" dediler, "Pontus" dediler, "Kıbrıs" dediler, "Ekümeniklik" dediler... Bize, "Sizin ne işiniz var Ön Asya'da... Asıl topraklarınıza Orta Asya'nın bozkırlarına çekin gidin." demeye getirdiler.
"Şark Meselesi"ni bu köşede sık dillendiririm. "Şark Meselesi"ni anlamazsak, dış politikamızı belirleyemeyiz.
Ermenistan için de aynı. Ermenilerin bir türlü dizginlenemeyen isyanları, katliamları... Sonunda büyük facia. Ermeniler, 1915'te çoluk çocuk toptan göçürtüldüler. Kimi yollarda saldırıya uğradı, kimi gittikleri yerde açlıktan kırıldı.
Bunlara tekrar tekrar deşmenin kimseye faydası yok.
Yunanistan, neden Lozan'da belirlenen şartlara uymuyor? Hâlbuki, o zaman, iki tarafın da razı geldiği şartlarda antlaşma imzalandı. Mübadeleye tâbi tutulmayan, Yunanistan'da Batı Trakya Türkleri; Türkiye'de İstanbul, Bozcaada, Gökçeada Rumları azınlık statüsünde kalacaklardı.
Yunanistan adaları silahlandırmayacaktı. Silahlandırdıkları gibi, kendilerinin olmayan 20 adayı sahiplendiler. Daha ötesi PKK ve diğer silahlı örgütleri korudular. (Atina'da PKK'lılarla karşılaştım.) Ermenistan'la görüştüklerini destek aldıklarını A. Öcalan İmralı'da açıkladı. Bizzat dinledim.
Ermenistan, Azerbaycan'a girdi. Yüzde 20'lik kısmını 30 yıl işgalde tuttu. Ve sonunda hak yerini buldu. Türkiye'nin desteğiyle işgal edilen topraklar büyük oranda geri alındı. Ermenistan bunu baştan hesap etmeliydi.
Ermenistan'la artık bir araya geliyoruz. Türkiye Erivan'a uçak kaldırmaya başladı. Özel temsilciler görüşüyorlar. (Keşke Moskova'da değil de Ankara'da, Erivan'da görüşülseydi.)
Rumlar, ABD'ye güvenip Türkiye'yi Kıbrıs açıklarında dara sokmak istediler. Yenilenebilir enerji upuzun yol takip edip Avrupa'ya ulaşacaktı. ABD, yanı başında Türkiye dururken, biz ne yapıyoruz, illa Yunanistan'ı destekleyeceğiz, diye, cepten mi yiyeceğiz dedi, yan çizdi. Yunanistan bu defa Türkiye'ye yanaşmak zorunda kaldı.
Keşke "zorunda" demesek... Her şey karşılıklı anlayışla, halledilse.
Ermenistan da Yunanistan da Türkiye de birbirini kollamamalıdır; birbirine destek vermelidir.
Önce sınırlar açılmalı. Her zaman yazıyorum... Nüfus kâğıdı yeterli olmalı.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/siz-biz-biz-siz-turkiyeyunanistanermenistan-501814h.htm