Türkiye’de Cemaatler ve Tarikatlar: İslam’a Zarar mı Veriyor?

İslam ve Terörizm: Bir Arada Olabilir mi?

Editor

Eylül 9, 2024 - 21:36

Türkiye’de Cemaatler ve Tarikatlar: İslam’a Zarar mı Veriyor?

YUSUF İNAN YAZDI...

Türkiye’de Cemaatler ve Tarikatlar: İslam’a Zarar mı Veriyor?

Türkiye’de son yıllarda cemaatler ve tarikatlar tartışma konusu haline gelmiş durumda. Bu yapıların içindeki yanlışlar, yöneticilerin hataları ve bu şahısların karıştığı skandallar, toplumun büyük bir kesiminde İslam’a olan algıyı olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası Fethullah Gülen ve cemaatinin terörist ilan edilmesi, bu yapılarla ilgili tartışmaları daha da derinleştirdi. Peki, İslam’ın evrensel mesajları bu tartışmaların gölgesinde nasıl şekilleniyor ve bu süreç dinin itibarına nasıl zarar veriyor?

İslam ve Terörizm: Bir Arada Olabilir mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkça dile getirdiği “Müslüman terörist olmaz, terörist Müslüman olmaz” söylemi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası farklı bir anlam kazandı. Fethullah Gülen’in dünya çapında insanlığa barış mesajları verirken bir yandan darbe girişimine öncülük etmesi, İslam ile terörizmin bir arada anılmasına yol açtı. Gülen cemaatinin Türkiye ve dünya genelinde kurduğu okullar ve barışçıl görünüm, bir gecede yerini karanlık bir imaja bıraktı. İslam’ın mesajları, birkaç cemaat yöneticisinin hataları nedeniyle ciddi anlamda zarar gördü.

Cemaatler ve Tarikatlar: Eleştiriye Kapalı mı?

Türkiye’de cemaatler ve tarikatlar geniş bir kitleye hitap ediyor. Ancak bu yapılar eleştirilmeye geldiğinde büyük bir direniş sergiliyor. Odatv yazarı Soner Yalçın’ın Said Nursi ve Nurculuk ekolünü tartışmaya açması, Nur cemaatinden hızlı bir tepki aldı. Halbuki, bu tür eleştiriler cemaat ve tarikatların kendilerini sorgulaması ve gelişmesi için bir fırsat olabilirdi. Cemaat liderlerinin peygamber olmadığını, hata yapabileceklerini kabul etmeleri, daha sağlıklı bir dini yapının önünü açabilirdi. Ancak bu yapılar, eleştiriyi çoğu zaman düşmanlık olarak görüp dışlama eğiliminde oluyorlar.

Tarikatlar ve Cemaatler Değişmek Zorunda

Tarikatlar ve cemaatlerin İslam’ın evrensel mesajlarını insanlığa doğru şekilde iletmekte başarısız oldukları açıktır. Bu yapılar, modern çağın gerekliliklerine ayak uydurmak yerine, geleneksel yöntemlerle geniş kitlelere ulaşmaya çalışıyorlar. Türkiye’de cemaatlerin ve tarikatların dinin özüne dönmediği sürece İslam’ın zarar göreceği açık. Bu yapılar, insanları manevi anlamda beslemesi gerekirken, maddi yatırımlara ve güç savaşlarına yöneliyor. Toplumun açlık ve sefalet içinde olduğu bir dönemde devasa binalara yapılan yatırımlar, bu yapıların İslam’ı temsil edemeyeceğini gösteriyor.

Mevdudi’nin Mehdi Yorumu ve Modern Liderlik

Mevdudi’nin Hz. Mehdi ile ilgili görüşleri, cemaatlerin ve tarikatların modern liderlik anlayışını kavrayamadıklarına dair önemli bir ipucu veriyor. Mevdudi’ye göre, gelecekteki Mehdi, çağının en modern lideri olacak ve devlet idaresi, stratejik hünerleri ile tüm dünyayı etkileyecek. Ancak bu kişinin getireceği yeniliklere karşı en büyük direnişin, gelenekçi ulema ve sufi çevrelerinden geleceğini öngörüyor. Bu yorum, bugün cemaat ve tarikatların değişime olan direncini de açıkça ortaya koyuyor. Bu yapılar, modern çağa uyum sağlamadıkları sürece, İslam’ın evrensel mesajını iletmekte yetersiz kalacaklar.

Sonuç: İslam’a Zarar Vermemek İçin Değişim Şart

Cemaatler ve tarikatlar, Türkiye’de büyük bir kitle tarafından sempatiyle karşılansa da, bu yapıların içindeki yöneticilerin hataları İslam’ın imajını zedeliyor. Eleştiriye kapalı yapılar, kendilerini büyütmek yerine, İslam’a zarar verecek manevi bir sorumluluğun altına giriyor. Modern dünyanın dinamiklerine ayak uyduramayan bu yapıların, İslam’ın evrensel mesajlarını iletme konusunda başarısız olduğu görülüyor. Hz. Muhammed’in mesajlarını çağımıza uygun bir şekilde yorumlamak, İslam’ın itibarını korumak için kritik bir öneme sahip.

Tarikat ve cemaat liderleri, peygamber olmadıklarını kabul etmeli, eleştiriye açık olmalı ve modern dünyanın gereksinimlerine uygun bir değişim sürecine girmelidir. Aksi takdirde, İslam’ı savunma iddiasındaki bu yapılar, dini değerlerin altını oyacak ve İslam’a daha büyük zararlar verecektir.