Türkiye'de Kadın Cinayetleri Neden Önlenemiyor?
Uygulanmayan Yasalar ve Artan Cezasızlık Algısı
Türkiye'de Kadın Cinayetleri Neden Önlenemiyor?
İYİ PSİKOLOG / İSTANBUL
Türkiye'de son haftalarda kadınlara yönelik şiddet olayları, ülkenin gündeminde ilk sıralarda yer almaya devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, bu cinayetlerin münferit olaylar olarak ele alınmaması gerektiğini savunarak, "Siz hiç bir kadının, cinnet geçirip iki erkeği art arda öldürdüğünü gördünüz mü?" diye soruyor ve bu soruya "Elbette hayır" yanıtını veriyor.
Kadın cinayetlerinin önlenememesinin ardında yatan nedenler, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, cezasızlık algısı ve uygulanmayan yasalarla ilişkilendiriliyor. Kadın hakları savunucuları, bu tür cinayetlerin sadece bireysel vakalar olarak görülmesinin şiddetle mücadeleyi zorlaştırdığını ve cezasızlık algısının yaygınlaştığını belirtiyor.
Uygulanmayan Yasalar ve Artan Cezasızlık Algısı
Türkiye, 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesiyle kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adım geri attı. Bu karar, kadın hakları savunucuları tarafından yoğun bir şekilde eleştirildi. Özellikle İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasından sonra, mevcut 6284 sayılı yasanın etkin bir şekilde uygulanmaması, cezasızlık algısını güçlendirdi ve şiddet vakalarının artmasına neden oldu.
Ataselim, "Kadınlar karakollara gidip şikayetçi oluyor, takip edildiklerini söylüyorlar ancak dikkate alınmıyorlar. Bu ölümler göz göre göre geliyor," diyerek yasanın uygulanmadığı durumlarda kadınların korunamadığını ve toplumsal bir çöküş yaşandığını vurguluyor.
Madde Kullanımı ve Psikolojik Sorunlar Yeterli Açıklama Değil
Kadına yönelik şiddet vakalarında, faillerin sıklıkla uyuşturucu madde kullanımı, akli denge sorunları ya da cinnet gibi gerekçeleri öne sürdüğü biliniyor. Ancak uzmanlar, bu faktörlerin şiddeti meşrulaştırmaya yetmediğini belirtiyor. Türk Psikologlar Derneği, şiddetin önlenmesi için yalnızca faillerin tedavi edilmesinin yeterli olmadığını, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten politikaların devreye sokulması gerektiğini ifade ediyor.
Dernek, "Psikolojik sorunları şiddetin tek sorumlusu olarak göstermek, etkili politikaları devreye sokmamak gibi başlı başına bir politik tutumdur," diyerek, sorunun sistemik olduğunu vurguluyor.
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Eğitim ve Bütüncül Politikaların Önemi
Kadın hakları savunucuları, kadına yönelik şiddetin sona ermesi için yalnızca yasaların değil, toplumun her kesiminde eşitliği destekleyen politikaların uygulanması gerektiğini belirtiyor. Avukat Ceren Kalay Eken, özellikle çocukların eğitim hayatından uzaklaşması, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı gibi sorunların toplumu daha da kırılgan hale getirdiğini ifade ediyor.
Eken, "Şiddeti körükleyen bir yönetim biçimi var. Eğitimden başlayarak, toplumsal cinsiyet eşitliği hedefleyen politikaların yeniden devreye sokulması gerekiyor," diyerek, sorunun çözümünde eğitimin önemini vurguluyor.
Bakan Göktaş: "Kadına Yönelik Şiddete Sıfır Tolerans"
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadelede 'sıfır tolerans' ilkesiyle hareket ettiklerini belirterek, 6284 sayılı kanunun önemine dikkat çekti. Göktaş, "Bugüne kadar kadının yaşama, güvenlik ve özgürlük hakları karşısında duruşumuzdan asla taviz vermedik, vermeyeceğiz" diyerek, Bakanlığın çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için kapsamlı politikalar ve etkin yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönülmesi ve 6284 sayılı kanunun tam olarak uygulanmasının, şiddetle mücadelede önemli adımlar olacağı konusunda hemfikir.
Ancak, uygulanmayan yasalar ve artan cezasızlık algısı, Türkiye'de kadınların güvende olmasını zorlaştırıyor ve toplumsal eşitliği sağlamanın önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.