Türkiye’de yeni devletçilik dönemi mi yaşanıyor?
Kamu harcamaları büyüme için kritik
Kamu harcamaları Türkiye’de büyümeye destek olurken, Varlık Fonu büyük ölçekli yatırımlara hazırlanıyor. Tüm bunlar ülkede devletin ekonomide her geçen gün daha etkin bir aktör olarak öne çıktığını gösteriyor.
Türkiye’de son açıklanan veriler ve haber akışı devletin ekonomide daha aktif bir özne olarak ortaya çıktığını gösteriyor. Türkiye’de devletin yaptığı harcamalar ekonomik büyümeye ciddi katkı vermeye devam ederken, hâlâ büyük oranda istihdam sağlamayı da sürdürüyor. Kamu bankaları özel bankalara kıyasla kredi musluklarını daha fazla açarak ekonomiye para akışı sağlıyor. Tüm bunların yanında kamunun tüm varlıklarını bünyesinde toplayan Türkiye Varlık Fonu, rafineri gibi büyük yatırımlara hazırlanıyor.
Ekonomistlerin ve muhalefet partilerinin ekonomi kurmaylarına göre özellikle yatırımlar konusunda özel sektörün oyun dışında kalması dolayısıyla Türkiye’de devletin ekonomiye daha çok müdahil olmak zorunda olduğu bir tablo söz konusu.
Kamu harcamaları büyüme için kritik
Türkiye'de milli gelire yönelik veriler devletin ekonominin ne kadar içinde olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun son verilerine göre ülkede devletin yaptığı harcamalar 2019 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 7 arttı. Böylelikle devletin harcamaları 2018 yılının ortasından bu yana en hızlı yükselişi kaydetti. Aynı dönemde vatandaşın yaptığı tüketim harcamaları ise sadece yüzde 1,5 arttı. Bu rakamlar ekonomide son dönemde devletin yaptığı harcamaların vatandaşların yaptığı harcamalara kıyasla daha fazla büyüdüğünü gösteriyor.
Devletin harcamalarındaki artış bütçe açığı rakamlarına da yansıdı. Son verilere göre Türkiye’nin 12 aylık bütçe açığı 100 milyar TL’nin üzerindeki seyrini korudu. Hükümetin Merkez Bankası’nın yedek akçesinden aldığı pay gibi tek seferlik gelirler dışarıda bırakıldığında bu açığın daha da fazla olduğu görülüyor.
Ekonomist Veyis Fertekligil’e göre Türkiye’de bir devletçilik eğiliminden söz edilmese bile serbest piyasa ekonomisine devletin daha fazla müdahalede bulunduğu görülüyor.
DW Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak'a göre ise ekonominin daraldığı dönemlerde kamunun genişlemeci politikalar uygulaması anlaşılabilir. Fakat bu kapsamda özellikle şeffaflık ve uygun mali politikaya ihtiyaç bulunuyor.
Özel yatırımlar gerilerken devlet yeni yatırımlara hazırlanıyor
Vatandaşların harcamalarının yanında özel sektörün harcamalarının ekonomideki rolünün de devletin oldukça gerisinde olduğu izleniyor. Verilere göre Türkiye’de özel sektörün harcamaları, başka deyişle yatırımları son 1,5 yıldır sürekli geriye gidiyor. Türkiye’de özel sektör artan maliyetler ve güven ortamına ilişkin soru işaretleri dolayısıyla yatırım planlarını rafta tutmaya devam ediyor.
Buna karşın devletin ciddi büyüklükteki yatırım planlarına devam ettiği görülüyor. Bu kapsamda son gelen haberlerden birisi Türkiye'nin kamu varlıklarını bünyesinde toplayan Varlık Fonu’nun yatırımlara başlayacağı yönündeki haber oldu. Buna göre Varlık Fonu ilk yatırımını rafineri ve petrokimya alanında yapacak. Fon, Adana'nın Ceyhan ilçesinde yaklaşık 10 milyar dolar yatırımla rafineri ve petrokimya tesisi kuracak.
Muhalefet partilerinin ekonomi kurmaylarına göre ekonomide özel sektörün güven ortamına ilişkin endişeleri özel yatırımların düşük seyretmesine neden oluyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede Türkiye’de sadece belli müteahhitlere projelerin verildiğini, özel sektörün yatırımların dışında kaldığını belirtti. Paylan, “Türkiye’de Putin’in oligark modeli uygulanıyor. Bu modelin sürdürülebilir olmadığı ortada” ifadelerini kullandı.
İyi Parti Milletvekili ve eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da hükümetin güveni ortadan kaldırdığı için özel sektörün oyuna dahil olamadığı görüşünde. Türkiye’de devletin ekonomideki rolünü DW Türkçe’ye değerlendiren Yılmaz, “Hükümet tüm çabalarına rağmen özel sektörü oyuna dahil edemedi. O yüzden yatırımlarda kendisi devreye giriyor. Genel olarak ekonomide dağıtım açısından bir devletleştirme söz konusu” diye konuştu.
Ekonomist Veyis Fertekligil de son dönemde özel sektörün gücünün yetmediği birçok alanda devletin ekonomide canlılığı sağlamak adına devreye girdiğini vurguladı. Fertekligil, “Hükümet ekonomiye bu kadar müdahil olmak istememiştir diye düşünüyorum. Ancak ekonomik koşullar bu müdahaleleri zorunlu hale getirdi” yorumunu yaptı.
Bankacılık sektöründe de devlet daha aktif
Harcamalar, yatırımlar konusunda aktif olan devlet, para akışında da özel sektörden daha aktif bir görüntü çiziyor. Son dönemde kamu bankalarının birçok farklı kampanya ile kredi musluklarını açtığı görülüyor. 2019 yılının büyük bölümünde özel bankalarda krediler daralırken, kamu bankalarının kredileri çift hanelerde büyüdü.
CHP Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztrak’a göre özel bankaların kredi verme konusunda ihtiyatlı davrandığı bir dönemde kamu bankaları üzerinden kredi kanalları açılıyor. Öztrak "bu kredilerin kimlere, hangi koşullarda verildiği konusunda da ciddi şüpheler bulunuyor” diye konuştu.
Hükümet 2020 yılına bir toparlanma yılı olarak bakarken ekonomideki pozisyonlanması kamuoyunda dikkatle takip edilecek. Ekonomistlerin ve politikacıların değerlendirmelerine göre 2020 bu açıdan devletin rolünün test edildiği bir yıl olacak.
S. Recep Oktay/İstanbul
Deutsche Welle Türkçe