Türkiye’deki bankaları yönetenlerin büyük sırrı

İşte BirGün’den Ozan Gündoğdu’nun yazısı…

Türkiye’deki bankaları yönetenlerin büyük sırrı




Bankacılık sektörü içindeki payı binde birlerle ifade edilecek bir şirkette yetişenler bugün sektörün tamamını yöneten kurumların başına atandılar. Peki, Faisal Finans’ı özel yapan şey neydi?

  

 


“Rabıta dizisinde dinsel akımların yurtdışındaki merkezlerini bağlantılarını ve ilişkilerini vurgulamaya çalıştım. Yurtdışında iki merkez var, bunlardan biri Tahran, yani Humeyni rejimi, ikincisi ise Riyat yani Suudi Arabistan… Araştırmamda iki tip gericilik ön plana çıktı. Önemli olan buydu, bu yazı dizisi gericiliğin devlet içindeki odaklarını ortaya çıkardı. Sanırım bu yüzden hışım çekti. İleride bu gericiliğin para kaynaklarını daha net ve daha geniş biçimde ortaya koyacağıma inanıyorum. İslami finans kurumları Türkiye’ye yeni yeni geliyorlar… Türkiye’de bugün yurtdışından maddi yardım alan islami akımlar cirit atıyor. Bunu daha net, daha açık, isim isim açıklayacağım. Hangi siyasal gücün içinde olduklarını, hangi sermaye gruplarının arkalarında olduklarını ortaya çıkarmaya çalışıyorum…”

1987’de Sedat Simavi ödülleri konuşmasında böyle diyor Uğur Mumcu. Rabıta örgütünü geniş kesimlere Uğur Mumcu tanıttı. Siyasal İslamcıların içindeki bir çevre ise Rabıta’yı kurulduğu günden beri biliyordu. Ülkede 40 yıldır kesintisiz yükselen bir ivmeyle büyüyen tek hareket siyasal islam hareketi. Bugün de iktidarı elinde tuttukları düşünülürse Mumcu’nun işaret ettiği Riyad’ın ve islami finans kurumlarının izini sürmekte fayda var.

İşte BirGün’den Ozan Gündoğdu’nun yazısı…

Öncelikle ülkenin devlet gücüyle organize olan finansal yapısına bir göz atalım. Türkiye’de perakende bankacılık hizmeti veren 3 kamu bankası bulunuyor. Bunlar Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank. Bu köklü kuruluşlara 2015’te kurulan islami finans kuruluşu Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım ayrıca 2019’da kurulan Emlak Katılım Bankası da eklenince kamunun elindeki perakende bankaların sayısı 6’ya çıkıyor.

Öte yandan perakende bankacılık yapmayıp ihracatçıya kredi vermek üzere kurulmuş olan Türkiye İhracat ve Kredi Bankası da (Eximbank) bir diğer kamu bankası.

Bunun dışında bir de devletin egemenlik haklarından gelen gücünü kullanan düzenleyici ve denetleyici kurumları var. Bunların başında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurumu (SPK), Rekabet Kurumu bulunuyor. Devlet, bu kurumlar aracılığı ile gerek kamu gerekse özel bankalara yön veriyor. Ülkenin tüm para kaynaklarını ve akışını bu kurumla kontrol ediyor.

Türk bankacılık sistemini idare eden bu kurumların en tepesinde oturanlar izaha muhtaç ve şaşırtıcı bir biçimde, meslek hayatlarına aynı bankada adım attılar. Üstelik bu banka bir kamu bankası değil, dahası yerli bir banka dahi değil; Suudi Arabistan’ın şeriatçı örgütü Rabıta’nın sahibi olduğu Faisal Finans Katılım Bankası.

Türkiye’de bankacılık sisteminin omurgasını oluşturan kurumların mevcut yöneticilerinin geçmişlerine baktığımızda oldukça enteresan bir tablo ile karşılaşıyoruz.

BDDK BAŞKANI MEHMET ALİ AKBEN: Bankacılık kariyerine 1986 yılında Faisal Finans’ta muhasebe şefi olarak başladı. 1989’a kadar bu kurumda görevini sürdürdü. Kariyerine yine Suudi sermayeli Kuveyt Türk’te mali işler müdürü olarak devam etti. 2006-2011 arasında ise Faisal Finans’ın devamı niteliğindeki Türkiye Finans’ta genel müdür yardımcılığına kadar yükseldi. 2015’ten beri BDDK başkanı.

SPK BAŞKANI ALİ FUAT TAŞKESENLİOĞLU: Üniversiteden mezun olduktan sonra çeşitli özel firmalarda çalıştı. Ardından 1988-1996 yılları arasında Faisal Finans’ta baş uzman olarak görev yaptı. 17-25 Aralık sonrası tutuklanan Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın yerine atandı. 2018’den beri SPK başkanı.

EXİMBANK GENEL MÜDÜRÜ ALİ GÜNEY: 1990-1993 yılları arasında Faisal Finans’ta fon yönetim müdürlüğünde görev yaptı. Ardından Faisal Finans’ın yıllar içerisinde geçirdiği tüm kurumsal değişimine tanıklık etti. Faisal Finans’ın devamı niteliğindeki Türkiye Finans’ın genel müdür yardımcılığına kadar yükseldi. SPK yönetim kurulu üyesiyken 17 Ekim 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı Kararı ile Eximbank Genel Müdürü olarak atandı.

SON HAZİNE MÜSTEŞARI OSMAN ÇELİK: Türkiye’de başkanlık sistemiyle beraber müsteşarlıklar kaldırıldı, fakat son hazine müsteşarı da kariyerine Faisal Finans’ta başlamıştı. Bankacılık kariyerine 1988-1995 yılları arasında Faisal Finans Kurumu Proje Değerlendirme ve Hazırlama Müdürlüğü’nde Uzman olarak başlayan Çelik, ardından baş uzmanlığa yükseldi, 2006-2013 yılları arasında ise Türkiye Finans’ta kredilerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı oldu.

VAKIF KATILIM BANKASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖZTÜRK ORAN: 16 yıl Faisal Finans’ta çalıştı, oradan Vakıfbank’a geçti, 2017’den beri Vakıf Katılım’ın yönetim kurulu başkanlığını yapıyor. Öte yandan Vakıf katılımın diğer Faisal Finans kökenli yönetim kurulu (YK) üyeleri şu şekilde; İlhan Albayrak (Vakıf Katılım YK üyesi-Kredi Komisyonu Başkanı), Ahmet Ercüment Özbek (Vakıf Katılım YK üyesi), Mustafa Erdoğmuş (Vakıf Katılım YK üyesi). Genel Müdür İkram Göktaş ise Faisal Finans’a yetişemese de devamı niteliğindeki Anadolu Finans’ta 4 yıl görev yapmış isimlerden.

REKABET KURUMU BAŞKANI BİROL KÜLE: Kendisi kariyerine Faisal Finans’ta değil ama Suudi sermayeli Albaraka Türk Katılım Bankası’nda başladı. 1992-96 yıllarında Albaraka’da çalıştıktan sonra 1996’dan 2007’ye kadar FETÖ’nün olduğu için TMSF’ye devredilen Bank Asya’da görev yaptı. Daha sonra ise yine Suudi sermayeli Kuveyt Türk’e transfer oldu. 2019 yılının ekim ayında cumhurbaşkanı kararıyla Rekabet Kurumu Başkanlığı’na atandı.

Yukarıda sıraladığımız kurumların yönetim kurulu üyeleri de ayrı ayrı incelendiğinde liste uzadıkça uzuyor. Ancak özellikle son 5 yılda Türk finans sektörünün devlet tarafından atanan hemen hemen tüm koltuklarına Faisal Finans kökenli isimler yerleştirildi. Bankacılık sektörü içindeki payı binde birlerle ifade edilecek bir şirkette yetişenler bugün sektörün tamamını yöneten kurumların başına atandılar. Peki Faisal Finans’ı özel yapan şey neydi? Bunun için 80’li yıllara gitmekte fayda var.

Faisal Finans Suudi sermayeli bir islami finans kuruluşu. 1983’ün sonunda Turgut Özal başbakan olduktan sonra imzaladığı 3’üncü kararnameyle Suudi sermayesine başbakan himayesinde serbestlik tanıdı ve ardı ardına iki banka Albaraka ve Faisal Finans’ın kurulması bizzat Özal tarafından sağlandı. Faisal Finans o güne dek Müslüman Kardeşler’in aktif olduğu Mısır, Pakistan gibi ülkelerde faaliyet yürütüyordu. Türkiye’deki şubenin kurulması 1984’e rastlıyor.

Türkiye’deki Faisal Finans’ın kurucusu kilit isim Salih Özcan’ın o güne dek resmi sıfatı 1977 seçimlerinde Milli Selamet Partisi’nden Urfa Milletvekili olmasıydı. Ancak gayriresmi sıfatları Türkiye’deki siyasal islam hareketinin kısa bir tarihi gibidir. Zira 1950’li yıllarda Said Nursi’nin talebesi olan Özcan kendi deyimiyle “bediüzzaman’ın hariciye vekili (dış işleri bakanı)” olmakla şereflendirilmişti. Bu hariciye vekilliği Suudi Arabistan ile gayrimeşru ilişkileri de beraberinde getirdi. Tam adı Rabıtat Al-Allam Al İslami (Dünya İslam Birliği) olan ama kısaca “Rabıta” olarak bilinen şeriatçı örgütün Müslüman ülkelerdeki Suudi çizgiyi takip eden islami akımları fonladığını halihazırda biliyoruz. Örgüt 1962’de kurulmuş ve o dönemde yükselen Müslüman Kardeşler’in de en büyük finansörü haline gelmişti. Böylece Müslüman Kardeşler’in önemli merkezlerinden biri olan Pakistan ve Mısır’da islami akımlar güçlenmeye başladı. İşte Faisal Finans’ın kurucusu Salih Özcan aynı zamanda Rabıta’nın 41 kurucu üyesinden biriydi. Peki Özcan’ın Türkiye’de 60’lı ve 70’li yıllardaki başlıca faaliyetleri nedir? Bu soru bizi başka bir isme 1970’li yılların başında Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olan Yaşar Tunagür’e götürüyor.

Tunagür tıpkı Özcan gibi Nur cemaatine mensuptu ve Diyanet’in içine Nur cemaati mensuplarının sızmasını sağladı (Bu isimler içinde Fettullah Gülen de var). Tunagür’ün bu faaliyetleri o yıllarda MİT tarafından tespit edilmiş ve hatta dönemin Cumhuriyet Senatosu’nda “Yaşar Tunagür’ün Zararlı Faaliyetlerini Araştırma Komisyonu” bile kurulmuştu. Komisyon’un senatoya sunduğu 17.02.1975 tarihli 3. Raporunda aynen şöyle deniyor;

“ (Yaşar Tunagür) Rabıtatül Alemi İslam Cemiyeti Genel Sekreteri olan Muhammet El Savvaf ile temas halinde bulunmaktadır. Yaşar Tunagür bu cemiyetin İsviçre’de bulunan şubesi başkanı Dr. Sait Ramazan ile muhabere etmektedir”

Yani Yaşar Tunagür, Türkiye’deki Faisal Finans’ın kurucusu Salih Özcan’la beraber Rabıta örgütünün mensubuydu. Senato’nun Yaşar Tunagür’e ilişkin raporunda çarpıcı detaylar da bulunuyor. Komisyon üyesi Mehmet Özgüneş, TBMM’de 8 Mart 1972 tarihinde Yaşar Tunagür’ün Suudi ajanı olduğunu iddia ediyor ve bu iddiasını Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) belgelerine dayandırıyordu. Özgüneş’in tutanaklara geçmiş konuşmasının ilgili kısmında MİT’e istihbarat sağlayan bir tur rehberinin tanıklığına yer verilmiş. Tanık şunları söylüyor; “…Yaşar Tunagür’ün forsunu ve azametini orada (Medine’de) gördüm. Kraliyet misafiri gibi en lüks otellerde yatıyor, lüks otomobillere biniyor ve bindiği otomobilin üzerinde yeşil bayrak (Suudi Arabistan bayrağı) mutlaka bulunuyordu, ilâveten Bugün Gazetesi sahibi Mehmet Şevki Eygi ve Salih Özcan devamlı olarak refakatinde bulunuyordu. Bunların bu azametini sağlayan şahıs Rabıtatül Alamül İslam Cemiyeti Genel Sekreteri Muhammet Sürür Süphan’dı. Medine’de oldukları müddetçe şimdi kütüphane olan Hazreti Hasan’ın evi toplantı ve seminer yerleri idi. Türkiye, Suriye, Irak, Ürdün, Yunanistan gibi yerlerden gelen kalburüstü din adamları için seminer yapılırdı. Konferanslar Arapça idi ve her memlekette tatbik edilecek usuller tartışılırdı…”

Özetle Salih Özcan ve Yaşar Tunagür Rabıta himayesinde ve çizgisinde Türkiye, Mısır ve Pakistan gibi ülkelerde İslamcı akımları fonlayan bir örgütün profesyonel elemanıydı. Yaşar Tunagür Diyanet’te görev yaparken Fettullah Gülen’i kollayan isim, Salih Özcan ise Rabıta’nın Türkiye’deki fon işini kolaylaştıran Faisal Finans’ın kurucusuydu. O günlerde kariyerlerine Faisal Finans’ta başlayan isimler de bugün, Türk bankacılık sektörünün başına getirilmiştir. Bu isimlerin Rabıta örgütü ile organik bir bağı veya gayrimeşru ilişkisi olmayabilir. Ancak bankacılık gibi kritik bir alanda tüm yönetici koltukların geçmişte Faisal Finans’ta çalışmış olması en azından “izaha muhtaç”.

İslamcı hareketin, ülkede 40 yıldır ivmesini kaybetmeyen tek siyasal hareket olması tesadüf değil. Bir yandan 1973 petrol krizinden sonra petrol gelirlerini birkaç yıl içinde katlayan ve ABD desteğiyle antikomünist/İslamcı ideoloji ihracına başlayan Suudi Arabistan, diğer yanda 1974 Kıbrıs Harekâtı nedeniyle maruz kaldığı ambargodan dış kaynak bularak kurtulmak isteyen Türkiye… İşte siyasal İslamcıların büyüyüp serpilmesi için uygun şartlar böylece hazırlandı. Önce milliyetçi cephe hükümetleri ardından 12 Eylül cuntası Suudi sermayesiyle temas kurdu. Turgut Özal ise zaten bu emperyalist projenin içindeydi. Projenin can suyu körfezin petrodolarları olunca Faisal’ın prensleri Türkiye’de kral oldu.

Salih Özcan Müslüman Kardeşler'in en güçlü olduğu ülkelerden biri olan Pakistan'da örgütün gazetesinde "Said Nursi'nin dış işleri bakanı" olarak tanıtıldı.

1970'lerin başında Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olan Yaşar Tunagür Fettullah Gülen'i İzmir'e tayin ettirdiğiyle övünüyordu.​

Odatv.com