Türkiye'nin dış politikasında 'yumuşama' sinyalleri: Kriz yaşanan ülkelerle ilişkiler ne durumda?
Mısır: Mursi sonrası ilişkiler koptu, şimdi 'dostluk grubu' konuşuluyor
Türkiye'nin dış politikasında 'yumuşama' sinyalleri: Kriz yaşanan ülkelerle ilişkiler ne durumda?
Türkiye, son yıllarda diplomatik ilişkilerin bozulduğu coğrafyalarla ilgili dış politikasında 'yumuşama' sinyalleri veriyor.
Geçtiğimiz yılın en çok konuşulan konularından 'Doğu Akdeniz krizi' Ankara'nın sondaj gemilerini 'tamire alması' sonrasında 'kısmen' aşıldı. Muhammed Mursi'nin devrilmesinden sonra ilişkinin kopma noktasına geldiği Mısır ile tekrar diplomatik kanallardan bağlantı kurulmaya başlandı. Cemal Kaşıkçı cinayetiyle gerilen Ankara-Riyad hattında büyük zarar gören dış ticareti tekrar canlandırmanın yolu aranıyor. İsrail ile büyükelçiliklerin açılması konusunda çalışmalar yürütüldüğü belirtiliyor. Ankara, ABD'nin 'Ermeni soykırımı' açıklamasından sonra Washington yönetimine karşı diplomatik bir adım atmayı tercih etmedi. Fransa ile cumhurbaşkanı düzeyinde yaşanan krizin ekonomik ilişkilere olumsuz yansımadığı görüldü.
Son dönemde Ankara'nın dış politikasında yaşanan gelişmeleri özetledik.
Türkiye ile Mısır arasında Muhammed Mursi'nin devrildiği darbe sonrası kopan diplomatik ilişkilerin normalleşmesi için temaslar sürerken, AK Parti, dostluk grubu kurulması için meclise teklif sundu.
Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler, 2013 yılında düzenlenen askeri darbenin ardından bozuldu ve aynı yıl büyükelçiler geri çağırıldı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, geçen ay iki ülke arasında istihbarat birimleri düzeyinde olan ilişkilere ek olarak dışişleri bakanları seviyesinde de temaslara başladıklarını duyurmuştu. Çavuşoğlu, geçtiğimiz günlerde de Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile telefonda görüştü.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Reuters'a verdiği röportajda, "Sahadaki gerçekler göz önüne alındığında, Mısır ile ilişkileri normalleştirmenin hem ülkelerin hem de bölgenin çıkarına olduğunu düşünüyorum" dedi.
Suudi Arabistan: Kaşıkçı cinayeti sonrası dış ticaret toparlanacak mı?
Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'da öldürülmesinin ardından Türkiye ile Suudi Arabistan arasında yaşanan gerginlik iki ülkenin ticari ilişkilerine de yansıdı. Resmi verilere göre Türkiye'den Suudi Arabistan'a yapılan ihracat son dönemde dibe vurdu.
Suudi Arabistan İstatistik Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı verilere göre, Türkiye'den yapılan ithalat, bir önceki ayki 14,1 milyon riyalden şubat ayında 24,5 milyon riyale (6,53 milyon dolar) yükseldi, ancak yine de yıllık bazda yüzde 98 düştü.
Riyad yönetimi, Türkiye'den malları boykot ettiğini hiçbir zaman kamuoyuna açıklamadı. İhracatçılar ve tüccarlar Reuters'a, bazı Türk ihracatçıların sorunu aşmak için malları yeniden yönlendirdiğini söyledi. Kaynaklara göre Türkiye, geçen ay Cenevre'de düzenlenen Dünya Ticaret Örgütü Mal Ticareti Konseyi toplantısında sorunu gündeme getirdi.
"Kaşıkçı yargılamasına saygı duyuyoruz"
Suudi Arabistan'ın Türk ürünlerine uyguladığı boykotun kaldırılmasını umduğunu belirten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Suudi Arabistan ile de daha olumlu bir gündemle ilişkiyi düzeltmenin yollarını arayacağız." ifadelerini kullandı. Öldürülen Kaşıkçı cinayet davasının Suudi Arabistan'da görülen yargı süreciyle ilgili eleştirel yaklaşan Ankara, burada da pozisyon değişikliğine gitti. Kalın, "Kaşıkçı ile ilgili davalar görüldü, bir karar alındı ve bu karara saygı duyuyoruz." dedi.
İsrail'e büyükelçilik açılacak mı?
Yıllar süren gergin ilişkilerin ardından Türkiye son zamanlarda genel olarak bölgeye ve özelde de İsrail'e yönelik dış politikasını yumuşattığı yorumları yapılıyor.
Ankara'nın uzun süredir diplomatik ilişkilerinin neredeyse hiç bulunmadığı İsrail'e yeni büyükelçi atmak istediği ancak Tel Aviv'in de eş zamanlı olarak Ankara'ya büyükelçi atamayı taahhüt etmesi halinde bunun mümkün olduğu iddia edildi.
İsrail'de yayın yapan Hayom gazetesine konuşan üst düzey bir Türk yetkili, "Türk hükümeti, İsrail'in de eş zamanlı olarak büyükelçi atamayı taahhüt etmesi halinde, Tel Aviv'e büyükelçi atamaya hazır olduğunu iletti." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aralık ayında yaptığı açıklamada, "Gönül arzu eder ki İsrail'le münasebetlerimizi daha iyi noktaya taşıyalım. İsrail ile istihbari noktada münasebetlerimiz zaten kesilmiş değil, devam ediyor." açıklamasında bulunmuştu.
Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Komitesi yönetim kurulu üyesi Dr. Hakan Yurdakul, mart ayı başında eski müttefikler arasındaki ilişkileri mercek altına alan Avrupa Yahudi Parlamentosu konferansına katıldı.
Doğu Akdeniz sorunu ve AB ile ilişkiler
Yunanistan ve Avrupa Birliği ile geçtiğimiz yılın ikinci yarısında Doğu Akdeniz konusunda başlayan kriz, müzakereler sonunda "kısmen" aşıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gelinen noktada Türkiye'nin "anlayış gösterdiğini" söyledi:
"Doğu Akdeniz'deki bütün bu çatışmalarda, gerginliklerde bizim yumuşak bir üslubumuz olmamış olsaydı durum daha farklı yere giderdi ama biz anlayış gösterdik. Her zaman yeri geldiğinde sondaj gemilerimizi icabında tamir bakıma aldık, sismik araştırmaları tamir bakıma aldık."
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başbakanı Ursula von der Leyen, mart ayının sonundaki AB zirvesinde Ankara'nın olumlu politika izlediğini ancak Doğu Akdeniz'de gerilimi artırması halinde AB'nin Türkiye ile iş birliği başlıklarını askıya alabileceği uyarısında bulundu. Leyen, "Eğer Türkiye yapıcı şekilde hareket etmezse, eğer tek taraflı tahrik edici eylemlere dönerse, özellikle Doğu Akdeniz'de, tabi biz de bu işbirliği uygulamalarını askıya alırız." ifadesini kullandı.
AB liderleri, Doğu Akdeniz'de istikrarlı ve güvenli bir ortam oluşması ve Türkiye ile karşılıklı faydaya ve iş birliğine dayalı bir ilişki geliştirilmesinin AB'nin stratejik çıkarına olduğunu kaydetti.
Erdoğan: AB ile ilişkilerimizi yeniden rayına oturtmak için hazırız
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu yılın başında yaptığı açıklamada "(AB ile) ülke olarak uzun vadeli bakış açısıyla olumlu gündem oluşturmak ve ilişkilerimizi yeniden rayına oturtmak için hazırız" dedi.
2020 yılının Türkiye-AB ilişkileri bakımından kolay geçmediğini belirten Erdoğan, "Geride bıraktığımız dönemde çoğu da suni olarak üretilen pek çok tatsız sorunla uğraşmak zorunda kaldık. Ülkemizin 60 yılı bulan üyelik süreci nasıl bizim için stratejik bir tercihse AB'nin ülkemizi tam üyeliğe kabul etmesi de birliğin geleceği açısından ontolojik bir tercih olacaktır." ifadelerini kullandı.
"Ermeni Soykırımı" kararı sonrası ABD ile ilişkiler
ABD Başkanı Joe Biden'ın 24 Nisan'da 1915 olaylarının yıldönümüyle ilgili yaptığı yazılı açıklamada yaşananları "soykırım" olarak tanımlaması sonrası Ankara, büyükelçinin dışişleri bakanlığına çağrılması ya da nota verilmesi gibi bir diplomatik adım atmadı.
Erdoğan, "ABD Başkanı Biden, bir asırdan daha uzun süre önce yaşanmış acı olaylarla ilgili mesnetsiz, haksız, hakikatlere aykırı ifadeler kullanmıştır. Hiçbir tarihi ve hukuk temeli olmayan bu ifadeler milletimizin her ferdi gibi bizi de üzmüştür. Açıklamadaki ifadelere radikal Ermeni çevrelerin ve Türkiye karşıtı grupların baskısıyla yer verildiğini düşünüyoruz" açıklamasında bulundu.
Erdoğan diğer yandan Biden ile haziran ayında yapacakları görüşmede 'yeni bir dönemin kapılarını aralayacağız" ifadesini kullandı: "Herkesle her zeminde konuşmaya, görüşmeye, anlaşmaya, işbirliğine varız. ABD Başkanı Biden ile Haziran ayında kararlaştırdığımız görüşmede bu konuları yüz yüze değerlendirerek yeni bir dönemin kapılarını aralayacağımıza inanıyorum."
Fransa ile ekonomik ilişkiler bozulmadı
Paris- ve Ankara özellikle son bir yıldır Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki arama faaliyetleri ve Dağlık Karabağ meselesi nedeniyle sık sık karşı karşıya geldi. Ancak iki ülke arasında ekonomik ilişkilerde bozulma yaşanmadı.
Son dönemde gerilen ilişkilerin, iki ülke cumhurbaşkanları seviyesine kadar çıktığını vurgulayan Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Ali Onaner, buna rağmen ekonomik ilişkilerin siyasi gerilimlerden etkilenmediğine dikkati çekti.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) koordinasyonunda, "DEİK EU TALKS" kapsamında "Türkiye-Fransa Ekonomik İş Birliklerinin Geleceği ve Fırsatlar" panelinde konuşan Onaner, "Siyasi ilişkilerdeki dönemsel gerginlikler, zorluklar ve görüş farklılıkları ne olursa olsun Fransa'da bir iş adamının Türkiye'deki ortağıyla güvene dayalı ve karşılıklı çıkarlarını gözeten bir ilişkisi varsa bu ilişkiyi sürdürmemesi için hiçbir sebep yok." dedi.
Macron, geçtiğimiz sene yaz aylarında "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki doğal gaz arama faaliyetleri nedeniyle Yunanistan ve Kıbrıs'ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini" öne sürerek, Ankara'ya yaptırım çağrısında bulundu.
İkili ilişkilerin gerilmesine neden olan bir başka konu ise Dağlık Karabağ meselesi oldu. Senatonun aldığı karardan sonra Fransız Dışişleri Bakanlığı Fransa’nın Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanımadığını açıklamış, Macron ise Türkiye'nin bölgedeki varlığını eleştirmişti.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan Karabağ'daki gelişmeler çerçevesinde Macron'a yönelik sert ifadeler kullanarak, "Macron Fransa'nın başına beladır. Macron ile Fransa çok çok tehlikeli bir dönem yaşıyor" ifadelerini kullanmıştı.
EURO NEWS