Türkiye’nin işi zor mu zor: Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal durumu…

Haaretz beklenen telefonun kolay kolay gelmeyeceğine bahse girmişe benziyor.

Türkiye’nin işi zor mu zor: Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal durumu…


Türkiye’nin işi zor mu zor: Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal durumu…

Televizyon reklamlarında sıkça karşıma çıkıyor: İnternet üzerinden çalışan bahis siteleri alan genişlemesine gitmişler. Artık yalnızca maçta kaç gol atılacağı, golü kimin atacağıyla yetinilmiyor, onlarca -hatta yüzlerce- başka bahislere de para yatırılabiliyor.

Ülkemizdeki bahis sitelerinin spor dışı alanlara da kaydığını ise İsrail’in Haaretz gazetesinde okudum. En son bahis konusu, ABD’nin yeni seçilen başkanı Joe Biden’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı arayıp aramayacağı, arayacaksa bunun ne zaman olacağı üzerineymiş…

İnsanlar işin kumar tarafıyla ilgilenmeseler bile bahse konu seçilen merak pek çok kişide vardır sanıyorum.

Haklı bir merak. Barack Obama seçilip Beyaz Saray’a taşınır taşınmaz ilk aradığı liderlerden biri o zaman başbakan olan Tayyip Erdoğan’dı. İlk resmi ziyaretini de Türkiye’ye yapmıştı Obama…  

[Barack Obama aynı zamanda velut bir yazar. En son, ‘Promised Land’ (Vaadedilmiş Toprak) adıyla başkanlık dönemi anılarını yayımladı. Kitapta ABD başkanı olarak ilk uluslararası sorunu NATO Zirvesi’nde Türkiye ile yaşadığını da anlatıyor (s. 196). Türkiye, başbakanlığı döneminde Jyllands-Posten gazetesinin sebep olduğu karikatür krizindeki tavrı yüzünden, ABD’nin desteklediği Danimarkalı Anders Rasmussen’in NATO genel sekreterliğine gelmesine karşı çıkmaktaydı. Anılarda bu bölüm yer alıyor doğal olarak. Yalnız Obama o zirvede muhatabı olan kişiyi karıştırmış görünüyor. Zirveye Türkiye’yi temsilen dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül katılmıştı; anılarına Gül’le değil de sanki Tayyip Erdoğan’la konuyu müzakere etmiş gibi konuyu yansıtmış Obama. Bellek yanılsaması.]

Haaretz beklenen telefonun kolay kolay gelmeyeceğine bahse girmişe benziyor.

Yeni başkan Biden’ın hükümetinde en önemli görevlere getirdiği kişilere bakarak bu sonuca varıyor. Dışişleri bakanı Antony Blinken atamasını onaylamaları için Kongre’de önlerine çıktığı senatörlere “Türkiye müttefik ama müttefik gibi davranmıyor” demiş… Yeni savunma bakanı Lloyd Austin daha önce ABD’nin Ortadoğu’daki kuvvetlerinin (CENTCOM) komutanı sıfatıyla Türkiye ile takışmış… Beyaz Saray ulusal güvenlik ajansına Ortadoğu danışmanı olarak atanan Brett McGurk de yine CENTCOM komutanlığı yapmış ve Türkiye ile arası hiç iyi olmamış biri…

İsrail fotoğrafın neresinde

“Türkiye’nin derdi İsrail gazetesine mi düşmüş?” sorusu zihninizi rahatsız etmiş olabilir. Ancak, gazetede bu konuyu ele alan Zvi Bar’el’in iddiası şu: Türkiye Beyaz Saray’ın gözüne girmek için İsrail’e göz kırpıyor… Kopuk olan diplomatik ilişkileri onarmak, ikili ticarete yeniden canlılık kazandırmak istiyor… Bunu sağlamak için ne yapması gerekirse yerine getirmeye hazır mesajı Türkiye tarafından veriliyor…

Bar’el bu iddiada.

İddiasını da Cumhurbaşkanlığı danışmanı olduğunu kaydettiği Mesut Hakkı Caşın’ın Amerika’nın Sesi muhabirine “İki ülke arasındaki ilişkileri tamir etme girişimi başlayacak, muhtemelen Mart ayında diplomatik ilişki kurulacak; İsrail bir adım gelirse Türkiye iki adım atacak” mesajı vermesine dayandırıyor.

[İsrailli yazar, Mesut Hakkı Caşın’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı olarak söz ediyor. Baktım, İstinye Üniversitesi öğretim üyesi Caşın 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı güvenlik ve dış politikalar kuruluna üye olarak atanmış.]

Ankara’da böyle bir niyetin varlığı İsrail’e atanacak yeni büyükelçinin ilan edilmesinden de belli zaten. Yeni büyükelçi diplomat kökenli değil, başında Serhat Albayrak’ın bulunduğu SETA kurumundan. 

Yazının İsrail kaynaklı oluşunun önemi şurada: Biden’in göreve başlamasıyla birlikte daha önce ABD’nin Avrupa birlikleriyle irtibatlandırılmış olan İsrail, ABD tarafından, Ortadoğu birlikleri komutası olarak bilinen CENTCOM şemsiyesi altına alınmış bulunuyor. 

[Geçen hafta başında İsrail’deki The Institute for National Security Studies (INSS) adlı fikir üreten kuruluşun ilginç bir sempozyumunu canlı izledim. (Yukarıdaki fotoğraf o sempozyumdan.) Sempozyuma İsrail’li bakan yanında Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri dışişleri bakanları konuşmacı olarak katıldılar. Bir başka konuk da İsrail genelkurmay başkanı Gen. Aviv Kochavi’ydi. “Bizi CENTCOM’a aldılar, artık bu bölgede olan bitenlerde bizim görüşümüz de alınacak” diyordu Gen. Kochavi. İlk ondan duydum.]

ABD’de CENTCOM’un başına yeni atanan Gen. Kenneth F. McKenzie iki gün önce İsrail’deydi ve hem emekli bir general olan savunma bakanı Benny Gantz, hem de Gen. Kochavi ile görüştü. Görüşmelerde bölgenin güvenlik konularının ve ortak tehditlere karşı başvurulacak tedbirlerin ele alındığı duyuruldu.

‘Ortak tehditler’ sözcüklerinin altını özellikle çizdim. 

Sebebi var

Beyaz Saray, önceki gün, Biden’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak atadığı Jake Sullivan ile Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Komisyonu’nun başkanı Ursula von der Leyen’in ikinci adamı Bjoern Seibert’in telefonla görüştüklerini duyurdu.  

Görüşürler elbette. Peki de iki bürokratın görüşmesini duyurmanın bir sebebi olmalı. Açıklamada buna cevap teşkil edecek ayrıntı şu: “İkili, tarafları ilgilendiren ortak hassas konularda, özellikle Çin ve Türkiye üzerinde, birlikte çalışmayı kararlaştırdılar.” 

Çin ABD’nin en hassas olduğu konu, tamam. Donald Trump’tan devraldığı Çin-karşıtı politikayı Biden da sürdürecek. 

Türkiye’nin ABD tarafından ‘düşman’ bellenen Çin ile birlikte anılması hiç hayra alamet değil.

ABD’nin Türkiye konusunda hassasiyeti S-400 füze savunma sisteminin kurulup denemeye alınması ve Rusya ile samimi ilişkilerden kaynaklanıyor. Avrupa ise Türkiye’nin Suriye ve Libya politikalarına karşı olduğu gibi Doğu Akdeniz’de hak aranmasını da kabul etmiyor. ABD ve AB’yi üzerinde birleştiren insan hakları ihlalleri gibi konular da var.

Bir de ABD ile Türkiye arasında parası ödenmiş F-35 jetlerine Kongre’nin koyduğu ambargo konusu…

[O konuda anlaşma umudu yok olmuş gibi. Bugünkü gazetelerde savunma sanayii müsteşarlığının F-35 yerine ikame edilmek üzere zaten var olan ancak kullanım süreleri dolmaya yüz tutmuş F-16 jetlerinin kullanım sürelerinin bir misline çıkarılması amacıyla elden geçirilmesi kararı aldığı haberi var.]

Toparlarsam

Kolay olmayacak ama yine de toparlamaya çalışayım:

Türkiye Joe Biden’ın ABD’de başkanlığa gelmesiyle bir şeylerin değişeceğinin farkında; Beyaz Saray’da önemli yerlere ülkemizi tanıyan, ancak geçmişte anlaşmazlıklar yaşamış kişiler gelmiş durumda. Biden da hakkımızda iyi düşünmüyor. Buna rağmen, Türkiye, ABD ile ilişkileri düzeltmek istiyor ve bunun için gerekirse İsrail ile yakınlaşmayı da hesapları içerisinde tutuyor. İsrail ise ABD’yle bölgede birlikte söz sahibi olma hayalinde. ABD’nin iyi ilişki için ön şartı Türkiye’nin Rusya’yla arasına mesafe koyması. ABD ve AB ortaklığı, AK Parti’nin gelişmelere bakıp yapmaya niyetlendiği ‘reformları’  gerçekleştirmesini şart koşuyor; o şartın yerine gelmesi ise MHP ile ters düşmeyi ve kopuşu getirebilir.

Öf, ne kadar zor işler bunlar.

Bahis şirketleri bu konuyu da bahisleri kapsamına alırlar mı acaba?

https://fehmikoru.com/turkiyenin-isi-zor-mu-zor-yukari-tukurse-biyik-asagi-tukurse-sakal-durumu/

FEHMİ KORU