Türkiye'nin kalkanı: Angela Merkel
Türkiye’ye karşı sert ve somut adım atamıyor.
Hem NATO’nun diğer üyeleri hem de AB’deki birçok üye Akdeniz'deki keşif ve sondaj projeleri nedeniyle Türkiye ile giderek daha fazla ayrışıyor. Merkel hükümeti ise çözüm bulmaya devam etmek istiyor. Almanya uzun zamandır Türkiye ile ilgili yaşanan hemen her konudaki gerilimde arabulucu rolünü üstleniyor... Almanya’nın koruması altında olduğu sürece de kimse Türkiye’ye karşı sert ve somut adım atamıyor.
Ayşegül Karakülhancı [email protected]
KÖLN – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan popülist liderler arasında herhalde en deneyimli olanı. Geçtiğimiz Cuma, uluslararası eleştiri ve itirazlara rağmen Ayasofya’yı cami olarak açtı ve ilk cuma namazını kıldı. Dünya kültür mirasının bir parçası olan Ortodoks kilisesinin cami olarak kullanılması önemli bir sembolik eylemdi. Kendisini özellikle dinci ve milliyetçi Türklerin çıkarlarını savunan büyük bir lider olarak yeniden sergiledi. Ayrıca bu adımı belki hilafet rüyaları için İslam dünyasına, doğu Akdeniz’deki gaz aramaları nedeniyle Yunanistan ve Kıbrıs ile yaşanan gerilime de bir küçük göndermeydi.
Ayasofya’nın cami olarak yeniden açılışı yapılmadan bir kaç gün önce Yunan Donanması ve hava kuvvetleri bölgede yüksek alarm konumuna geçti. Yunanistan, Türkiye’yi son birkaç ay içinde üst üste doğal gaz aramak için bölgeye gemi göndermemesi konusunda uyardı. Buna rağmen geçtiğimiz Çarşamba günü “Oruç Reis” araştırma gemisinin özellikle Girit’in güneydoğusunda ve Rodos Adası’nın güneyinde sismik araştırmalara başlamak için yola çıktığı duyuruldu. Ancak TRT daha sonra Oruç Reis’in araştırma için yola çıkmadığına haberlerinde yer verdi. Alman hükümeti de geminin Türkiye limanına geri döndüğü bilgisini aldıklarını açıkladı.
Yunan devlet televizyonunun haberine göreyse, iki ülkenin de donanmasına ait çok sayıda gemi Rodos ve Girit adalarının güneyinde seyretti. Yunan silahlı kuvvetleri taarruza hazır konumdaydı fakat Türk gemilerinin çoğunun geri çekildiği söylendi.
Bu gerilimin çözülmesinde ise Berlin’den gelen açıklamalara bakılırsa Almanya Başbakanı Angela Merkel olası bir çatışmayı önlemek amacıyla arabuluculuk yaptı. Yine Erdoğan, yine Türkiye’nin yarattığı br kriz ve yine arabuluculuk yapan Angela Merkel…
Bazı köşe yazarları “Merkel, arabuluculuk yapmak için Erdoğan’la konuştuğu saatler süren görüşmelere fatura kesebilseydi zengin bir kadın olur, Erdoğan da iflas ederdi” diye yazdı.
Hükümet Yardımcısı Sözcüsü Ulrike Demmer’in verdiği bilgilere göre, Merkel hem Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ile görüş alışverişinde bulundu hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da aradı. Görüşmelerin somut içeriği hakkında başka bir bilgi paylaşılmadı.
Ayrıca Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas salı günü bu gelişmeler yaşanırken Atina’ya bir ziyaret gerçekleştiriyordu. Maas, Atina’dan Türkiye’yi itidalli olmaya çağırdı. Alman bakan, “Türkiye uluslararası hukuka uymalı, AB-Türkiye ilişkilerinde ilerleme ancak Ankara Doğu Akdeniz’deki kışkırtmalardan kaçınırsa mümkündür ” dedi.
Almanya bilindiği üzere Temmuz ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanlığı’nı devraldı. Ayrıca hâlihazırda AB Konseyi Başkanlığı da yapıyor. Bu nedenle arabuluculuk konusunda daha da etkin bir konumda duruyor. Ancak hem NATO’nun diğer üyeleri hem de AB’deki birçok üye Ankara’nın keşif ve sondaj projelerinde Türkiye ile giderek daha fazla ayrışıyor. Merkel hükümeti ise çözüm bulmaya devam etmek istiyor. Uzun zamandır Türkiye ile ilgili yaşanan hemen her konudaki gerilimde arabulucu rolünü üstleniyor. Uzun zamandır da Yunanistan Türkiye arasında bu görevini devam ettiriyor. Diğer birçok AB ülkesinin aksine Berlin, Türkiye ile gergin ilişkiler yaşamasına rağmen Ankara ile görüşmeleri hiçbir zaman durdurmadı.
YUNANİSTAN-TÜRKİYE ARASINDAKİ SORUNLAR NELER?
Türkiye, Feyyaz Sarrac yönetimindeki Trablus hükümetiyle ortaklık ilişkisine sahip ve Akdeniz’de gaz arama çalışmalarını bu ortaklıkla devam ettirecek. Proje Girit’in güneyinde potansiyel olarak gaz açısından zengin bölgeleri etkiliyor. Yunanistan bu bölgenin kendi münhasır ekonomik bölgelerine ait olduğunu savunuyor. Türkiye ise Girit gibi adaların sadece karasuları olduğunu ancak özel bir ekonomik bölgesi olmadığını savunuyor. Ankara zaten Kıbrıs Cumhuriyeti‘nin izni olmadan Kıbrıs dışında sondaj yapıyor. AB ülkeleri bu nedenle Türkiye’ye karşı yaptırımlar için yasal bir çerçeve de oluşturmuştu.
Yunanistan, Türkiye’nin doğu Akdeniz’deki gaz aramasının yanı sıra Türk savaş uçaklarının uçuşlarını ve Türkiye’deki mültecilerin araçsallaştırılmasını da problem olarak görüyor. Bu nedenlerle de Kıbrıs ve Fransa’yla birlikte AB’nin Türkiye’ye karşı daha katı bir tutum alması için kampanya yürütüyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye’ye karşı yeni Avrupa yaptırımları çağrısında bulundu. Macron, Erdoğan yönetiminin doğalgaz yataklarını kullanma planlarını durdurmak istiyor. Macron, “Türkiye’nin egemenlik ihlallerine karşı tamamen Kıbrıs ve Yunanistan’ın yanındayım” dedi.
Almanya ise stratejik öneme sahip bir ülke olarak Türkiye ile dürüst ve açık bir diyaloga ihtiyacı olduğunu savunuyor ve tüm AB ülkelerini frenlemeyi başarıyor. Unutmayalım ki sadece AB ile değil NATO ile de birçok sorunu olan Türkiye’ye Almanya hala silah satmaya da devam ediyor. Almanya’nın koruması altında olduğu sürece de kimse Türkiye’ye karşı sert ve somut adım atamıyor.
DUVAR