‘Türkiye’nin petrolü turizmdir’

Nasıl canlandırılabilir?

‘Türkiye’nin petrolü turizmdir’


‘Türkiye’nin petrolü turizmdir’

Turizmin bilinçli planlanıp yatırımcılara sunulduğunda yıllık 30 milyar dolar gelir elde etmek mümkün. Ulusal İktisadi Düşünce Kuruluşu Başkanı (ULİKAD) Ömer Niziplioğlu, Türkiye’nin turizm alanında atması gereken adımlar hakkında bilgi verdi.  

Türkiye’de petrol kaynağının olmadığını bu nedenle Türkiye'nin petrolünün turizm olduğunu belirten ULİKAD Ömer Niziplioğlu, “Ülkemizde, dünyada eşi benzeri olmayan tarihi yapıları, inanç eserlerini, kültür varlıklarını, denizi, dağı, termal vardır. Bu değerleri bitmeyen petrol gibi görmeliyiz. Ülkemiz turizmde dünyada açık ara birinci olmayı hak ettiğini bilerek hareket etmeliyiz” dedi.

Nasıl canlandırılabilir?

Niziplioğlu, Akdeniz’in sıcak deniz olması nedeniyle turizm havzası olduğunu ancak burada sadece Antalya’dan gelir elde edildiğini hatırlattı. Mersin, Adana ve Hatay’ın Antalya ile mukayese edilemeyecek kadar geride olduğunun altını çizen Niziplioğlu, “Antalya turizm bölgesi ilan edilirken diğer üç ilin yazlık site mesken yerleşim bölgesi ilan edilmesinden kaynaklanır. Bu tür yapılaşmanın ülke ekonomisine katkısı yok denecek kadar azdır, ayrıca bu illeri inanç, kültür, tarih turizmi olarak 12 ay sunabiliriz.

Onlarca antik kentlerin yanı sıra dünyanın ilk kilisesi San Pierre, Anadolu’nun ilk camisi Habibi Neccar, Noel Baba'nın kilisesi Aziz Nikolas Aziz Paul Kilisesi bu bölgededir.

Bölgenin gastronomisi başlı başına cazibe merkezidir. Tüm dünyanın turizm havzası olarak kabul ettiği, bu sahil bandı daha doğru planlamalı; ikinci Antalya, Güney Fransa veya Dubai yapmanın yollarını aramalıyız. Samandağ sahili 14 km uzunluğundadır, dünyanın 12. en uzun plajıdır.

Samandağ, Yayladağ, Yumurtalık, Karataş, Anamur, Silifke, Tarsus, Taşucu turizm bölgesi ilan edilerek yatırımcılara sunulmalıdır” diye konuştu.

Gemi turizminin canlandırılması gerektiğini de ifade eden Niziplioğlu, Doğu Akdeniz gemi turizm destinasyonuna Adana, Mersin ve Hatay’ın dahil edilmesi gerektiğini belirtti. Mısır, Lübnan, Kıbrıs ve İsrail'e giden turistlerin Türkiye’ye de gelmesinin sağlanmasının gerektiğini, bunun için bir gemi limanı yapılmasının yeterli olacağını söyledi. 

‘Kış turizminden faydalanamıyoruz’

Ülkemizde turizm denince ilk önce deniz turizminin geldiğini, kış turizminin ikinci planda kaldığını ancak kış turizme ağırlık verilmesi gerektiğini aktaran Niziplioğlu, “Dağı olmayan Hollanda atık malzemeden dağ yapıp kayakçılara sunarken Dubai alışveriş merkezlerine kayak pisti yaparak kayak imkanı oluşturulmaya çalışılmıştır. Ülkemizdeki 274 tane 3000 metre yüksekliğe sahip dağ varken biz bu dağları yeterince değerlendiremiyoruz kış ve kayak turizmine açamıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bulgaristan Bansko kayak merkezindeki otel sayısının Türkiye’de tüm dağlardaki otel sayısından iki kat fazla olduğunu belirten Niziplioğlu, “İsviçre, İtalya ve Fransa Alplerden çok yüksek gelir elde ederken, ülkemizin bu kadar dağ zengini olmasına rağmen gelirimiz çok kısıtlıdır. Ayrıca kayağın yüksek gelirli turizm olduğu unutulmamalıdır.

Bu dağlar ağırlıkla kırsal bölgededir. Kış-kayak turizmini iyi planlarsak bu bölgelerin ekonomisine önemli katkı sağlayabiliriz. Avrupa kayak merkezlerine alternatif kayak merkezleri yaratmalı bu dağları eğlence merkezine dönüştürmeliyiz. 274 dağın en azından 5-10 tanesini değerlendirmeliyiz” diye konuştu. 

‘Yeni yaylaları açmalıyız’

Niziplioğlu’na göre turizm konusunda ağırlık verilmesi gereken bir alan yaylalar. Özellikle Karadeniz’deki yaylaların mevcuttakilere ek olarak 4-5 tanesinin daha turizme açılması gerektiğini, Karadeniz’i bu şekilde bırakmanın ekonomik olarak kayıp olduğunu kaydeden Niziplioğlu, “Buralar özellikle sıcağı sevmeyen Ortadoğu misafirlerin talep ettiği bölgedir. Dünya artık denizden başka turizm alternatifleri arıyor, doğaya yöneliş var. İsviçre, Alplerdeki yaylalardan milyarlarca dolar kazanım sağlarken, biz de Karadeniz'de özellikle dağların yaylalarından gelir elde etmeliyiz, Ayrıca yöresel ürün satışıyla bölge halkı da ekonomik olarak kalkınması hedeflenmelidir” dedi.

‘Termal açıdan zengin’

Niziploğlu, Türkiye’nin termal açıdan zengin kaynaklara sahip olduğuna dikkat çekti. Çekya, Romanya ve Avusturya gibi ülkelerin termal su turizmi ile önemli gelir elde ettiğini belirten Niziplioğlu, “İllerimizi turizm bölgesi ilan etmeli ve çok iyi planlamalıyız. Aynı zamanda sağlık turizmini de dahil edilerek daha etkin olması sağlanmalıdır” diye konuştu.

Fuarlara öncelik verilmeli

Ülkemizde 77 adet antik kent var. Aynı zamanda tarihi binlerce yıllık geçmişi olan kültür illerimiz var. Niziplioğlu’na göre Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa ve Nevşehir gibi illerde daha fazla yatırım yapılmalı. Uluslararası müsabaka, yarış ve etkinliklerin yapılabileceği uluslararası standartlarda, spor alanları oluşturabilirse önemli bir gelir kaynağına ulaşılacağını dile getiren Niziplioğlu, “Yeterli konaklama, yeme, içme tesisin bulunduğu İstanbul ve Antalya'ya yapılacak büyük kongre ve fuar alanları ile gelirlerin artırılabilir. Ülkemiz doğu ile batının buluştuğu noktadadır. Konum ve mesafe nedeni ile tercih sebebidir. Dünyada turizmde en çok parayı harcayan kişi iş insanlardır, bu misafirleri ülkemize çekmeliyiz.” 

30 milyar dolar gelir

Turizm gelirlerinin artırmak için atılacak adımları sıralayan Niziplioplu, şunları söyledi: “Hatay, Adana, Mersin turizme açılırsa her il için 3 toplamda 9 milyar dolar,  gemi turu bu illere çekilebilirse 1 milyar dolar, kış turizmi için 5-6 dağı kayak merkezine dönüştürebilirse 4-5 milyar dolar, yayla turizmi için Karadeniz’deki 5-6 yayla turizme açılırsa 2 milyar dolar, termal turizm için 8 il termal bölgesi ilan edilirse 3 milyar dolar, kültür ve tarih turizmiyle 3-4 il belirlenirse 2 milyar dolar, spor turizmi için spor alanları nitelikli hale getirilirse 3 milyar dolar, fuar ve kongre turizmi için alan oluşturulursa 4-5 milyar dolar olmak üzere her yıl 30 milyar dolar ek gelir elde edilebiliriz.”