Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarına bir de böyle bakalım
İdlib bölgesinde ilan edilen çatışmasızlık bölgesini kontrol etmek için gözlem noktaları tesis etti.
İsmail Hakkı Pekin Independent Türkçe için yazdı
İsmail Hakkı Pekin Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral
TSK, Türkiye’nin güneyinde bir terör koridoru ve bir terör devletçiği oluşmasını önlemek için Suriye’ye yönelik üç başarılı operasyon yaptı.
Ayrıca İdlib bölgesinde ilan edilen çatışmasızlık bölgesini kontrol etmek için gözlem noktaları tesis etti.
Bütün bu operasyonlar sürecinde Suriye içinden ve diğer ülkelerden Türkiye’nin işgalci olduğuna dair eleştiriler yapıldı ve suçlayıcı ifadeler kullanıldı.
TSK’nın operasyonlarının Suriye halkının çoğunluğu ve yönetim kademesi tarafından öncesi ve sonrası da dahil olmak üzere memnuniyetle karşılandığını görüyoruz.
Suriye halkının çoğunluğu ve yönetim kademesi Türkiye’nin söz konusu operasyonlarını iki ülke arasında yakınlaşma, iş birliği, ülke bütünlüğü ve siyasal birliği için bir fırsat olarak değerlendiriyor.
Bu algının oluşmasında en önemli faktörün Türkiye’nin omuzlarında çok ağır bir yük oluşturan geçici sığınmacı statüsündeki dört milyon civarında Suriyeliler ve onların Suriye’deki akrabaları olduğunu söyleyebiliriz.
Sığınmacıların bir kısmı zaman zaman ülkedeki akrabalarının yanına gitmekte, hatta akrabalarının bir kısmı da onları ziyaret için Türkiye’ye gelmektedir.
Bu geliş gidişler Türkiye’deki yaşam şartlarının Suriye ile mukayese edilemeyecek derecede iyi olduğu ve fırsat eşitliği sağlandığı konusu kulaktan kulağa söylenmektedir.
Diğer taraftan Türkiye’nin operasyon yaptığı bölgelerde, operasyon sonrası tesis ettiği düzen ve sağladığı imkanlar da bu algının oluşmasında önemli bir rol oynamıştır.
Yöneticiler ise Türkiye’nin bölgede yapmış oldukları operasyonları hem işbirliği ve yakınlaşma hem de Suriye’nin manevra alanı ve hareket serbestisi kazanması açısından önemli bir kazanım olarak görmektedirler.
Türkiye’nin her operasyonu sonucu Suriyeli yöneticilerin İran, Rusya’ya karşı ellerinin biraz daha güçlendiğini, ABD, Suudi Arabistan, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri vb. ülkeler ile onların desteklediği YPG/PKK vb. terör örgütlerinin Suriye’yi parçalama amaçlarının önlendiğini söylemeliyiz.
Türkiye’nin yapmış olduğu her operasyon sonucunda Suriye’nin kontrol ettiği bölge artmıştır.
Türkiye’nin icra ettiği Fırat Kalkanı, Zeytindalı ve son olarak da Barış Pınarı Harekatı sonucunda Suriye güçlerinin kontrolüne giren bölgelerin yüzde 85’lere ulaştığını gözlemliyoruz.
Aynı olguyu İdlib çatışmasızlık bölgesinde de saptıyoruz.
Başka bir ifade ile Türkiye’nin operasyonları Suriye devletinin kontrol ettiği alanı artırmış, ülkenin toprak ve siyasal bütünlüğünün sağlanmasına önemli katkı sağlamıştır.
Bu kanıya nereden varıyorum? Öncelikle Suriye halkının tutum ve davranışlarından.
Yönetici kesim arasında yapılan konuşmalardan, Muhaberatın kontrolünde olan, onlardan habersiz önemli manşetler atmayan el Vatan gazetesinin bu konuda attığı olumlu manşetlerden anlıyoruz.
Devletin yayın organı olarak görülen bu gazete yönetimin bu konudaki düşüncesini ve yaklaşımını açıklıyor.
Devlet katında ve Suriye halkının çoğunluğu arasında bu kanının oluşmasında diğer önemli bir faktör de Türkiye’nin DAEŞ, PKK/YPG vb. terörist unsurlarla mücadele ediyor olmasıdır.
Türkiye’nin oluşan bu olumlu havayı hem bölgede hem de dünyada önemli bir propaganda aracı olarak kullanması gerektiğinin yanı sıra, Suriye ile iş birliği ve görüşmeler için de önemli bir kanal oluşturacağını değerlendiriyorum.
Türkiye bu önemli fırsatı değerlendirerek, Barış Pınarı Harekatı’ndan sonra oluşan gelişmeleri ve değişen dengeleri İdlib dahil kendi lehine çevirmenin yanında bölgenin ana aktörü olarak şartları belirleme imkanına sahip olabilir.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.